Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/184 E. 2023/299 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/184
KARAR NO: 2023/299
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2014/1974 Esas, 2019/368 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, tarafların … ve … isimli iki televizyon programı hazırlanması için e-postalar yoluyla anlaştıklarını, bu projelerden … programının ilk sezonu için müvekkili ile davalının 17 bölüm için anlaştıklarını ve aralarındaki anlaşmaya uygun olarak davacı müvekkilinin 10/07/2013 tarihinde davalıya çekimleri tamamladıklarına dair e-posta gönderdiğini, davalı tarafından bu bölümler için müvekkiline ödeme yapıldığını, davacı müvekkilinin daha önceden de davalı için … isimli üç program hazırladığını, bunların da ücretlerinin davacı tarafından ödendiğini, bu ödemelerin muavin defter dökümü ile listelendiğini, daha sonra davacı müvekkili ile davalının … programının 15 bölümlük yeni sezonunun çekilmesi için 21/08/2013 tarihinde çekimlere başlandığını, 11/09/2013 tarihinde yeni sezonun ilk 3 bölümünün çekimlerinin bitirildiğini, davacı müvekkilin … filmi için yeni sezonda bölüm başı ücretinin 8.500,00 TL olması konusunda davalıya 10.07.2013 tarihinde e-posta attığını, 21/08/2013 tarihinde davalıdan teyit e-postası aldığını, … programı için ise davacı müvekkilinin 10.07.2013 tarihinde proje için toplam teklifin 47.500,00 TL olduğunu e-posta yoluyla belirttiğini, 23.07.2013 tarihinde e-posta yolu ile davalı tarafından teyit alındığını, 24.07.2013 tarihinde ise davalı tarafından davacı müvekkiline ödeme planı gönderildiğini, bu ödeme planının Temmuz ayı için 7.500,00-TL, Ağustos – Ekim – Aralık – Şubat ayları için 10.000,00’er TL olduğunu, talep edilen tutarın toplam 86.140,00 TL olduğunu, bunun KDV dahil 30.090,00 TL’sinin … programının prodüksiyonu için, bakiye 56.050,00 TL’sinin ise … prodüksiyonu için olduğunu, müvekkilinin söz konusu tutarlar yönünden … numaralı faturaları davalıya gönderdiğini ancak 21.10.2013 tarihinde faturaların davalı tarafından yeniden geri gönderildiğini, davalı tarafından müvekkiline iki program için herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin Beyoğlu … Noterliği’nden 09.10.2013 tarih ve … numaralı ihtarname çektiğini ve kendilerine 09.10.2013 tarih ve … yevmiye no ile emanete bırakılan 51 adet CD ve Hard Disk’in alınmasını ihtaren bildirdiğini fakat davalının Beyoğlu … Noterliği’nden gönderdiği 21.10.2013 tarih ve … nolu ihtarname ile belirtilen emanetlerin ne sebeple kendilerine bırakıldığını bilmediklerini belirtip, emanetlerin keşideciye iadesi gerektiğini, kendilerinin teslim almayacaklarını bildirdiğini, iki yeni proje için herhangi bir ödeme yapmadığından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili için icra takibine geçildiğini, davalının ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalı ile davacı müvekkili arasında gönderilmiş olan e-postalardaki teyitleşmelerin, tereddüte yer bırakmayacak kadar açık olduğunu, ayrıca … isimli programın ilk 17 bölümü için ödemelerin yapılmasının aralarında bir anlaşmanın olduğunu gösterdiğini, davalının kötü niyetle alacaklarını boşa çıkarmak ve geciktirmek amacı ile ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek, başlatılan takibe yapılan itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalı aleyhine % 20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkili şirket tarafından davacının talep ettiği bedellere ilişkin hizmetlerin talep edilmediğini, söz konusu e-postaların …, … ve … tarafından müvekkili şirketin haberi olmadan davacı şirkete gönderildiğini, müvekkili şirketin davacı tarafından takibe konulan bedellere ilişkin hizmetlerden haberi olmadığı gibi bu hizmetleri almadığını ve kullanmadığını, e-posta yoluyla yazışmaları yapan …’un müvekkili şirkette yetkili de olmadığını, davacı yanın dilekçesinde dayandığı e-posta yazışmalarının ön görüşme niteliğinde olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu hizmetlere ilişkin onayının hiç olmadığını, müvekkilinin şirket politikası gereği tüm ticari işlerini yazılı sözleşme ile yapmakta olduğunu, davacı şirket ile daha önce yapmış oldukları ticari işlerde de bu politikanın izlendiğini, davacı şirketin müvekkili şirket ile bugüne kadar yazılı sözleşme olmadan herhangi bir ticari ilişki içine girmediğini, davaya konu hizmetlerin alınmasına dair anlaşmaya varıldığını e-postalara dayanarak varsaymasının ticari hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, e-postalarda adı geçen kişilerin yaptığı usulsüzlüklerin müvekkili şirket tarafından sonradan fark edildiğini ve iş akitlerine derhal son verildiğini, … ve …’e gönderilen fesih bildirimlerinin ilişkin ihtarnamelerin ekte mevcut olduğunu, davacı şirketten bugüne kadar alınan bütün hizmetlerin ödemesinin müvekkili şirket tarafından muntazaman yapılmış olduğunu, ortada davacı şirketten alınmış ve bedeli ödenmemiş herhangi bir hizmet bulunmadığını, yetkisiz kişiler tarafından gönderilen bir takım e-postalara müvekkilinin hiç onay vermediğini, hatta bu e-postalardan haberdar dahi olmadığını, müvekkili şirketin haberi dahi olmadan yapılan ve hiçbir geçerliliği olmayan e- posta yazışmalarına istinaden hazırlanan faturaların müvekkili şirket tarafından ödenmesini beklemenin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında “…” ve “…” isimli programların yapımı konusunda eser sözleşmesine ilişkin hükümler barındıran sözleşme kurulduğu, davalı taraf her ne kadar taraflar arasındaki her işin yazılı sözleşme çerçevesinde yapıldığı ve sözleşme yapmadan her hangi bir programın yayınlanmasının mümkün olmadığını iddia etmiş ise de toplanan deliller kapsamında bu yayınlardan sadece “…” isimli yayın için yazılı sözleşme yapıldığı oysa “…” isimli programın ücretinin ödendiği hususunda ihtilaf olmayan 17 bölümlük tv programına ait yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısı ile davalının taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin yazılı yapıldığı yönündeki savının gerçeği yansıtmadığı, yine davalı tarafından söz konusu yayınların yapımı konusunda şirket adına karar ve onay anlamında hiçbir yetkisi olmadığı belirtilen …, …, … ve …’in aksi iddia edilmeyen e-posta yazışmalarından anlaşıldığı üzere, davalının yetkilisi oldukları ve davalı adına karar vermeye yetkilerinin bulunduğu hususunun açık olduğu, bu kişilerin davacı şirket yetkilileri ile yaptıkları karşılıklı yazışmalar dışında ekip olarak kanalda programlarla ilgili toplantı yaptıkları hususunun da aksi iddia edilmeyen e-posta yazışmalarından anlaşıldığı, davacı şirket yetkilisi …’ın 11/09/2013 tarihinde kanalın finans sorumlusu … ile yapmış olduğu e-posta yazışmasında programların yapımına dair anlaşılan miktar, düzenlenecek fatura, çekilmiş ve teslim edilmiş bölümler ve yapılan harcamalara kadar tüm hususların açıkça belirtildiği, … aynı dönemde … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ise de, bu kişinin bir çok özel televizyon ve radyo kanalının kuruluşu sırasında görev aldığı ve sektörde bu hususta destek alınan kişi olduğu, bu bilginin dava dışı şirketin web sayfasındaki kayıtlardan anlaşıldığı, …’nun kariyeri ve tecrübeli bir geçmişi ile isim yapmış bu alanda önemli işlere imza atmış bir kişi olarak genel müdür olarak çalıştığı kanalın e-posta adresinden yapmış olduğu yazışmalar ile …’de yayınlanmak üzere hazırlanmış ve jeneriğinde “… Tic. Ltd. Şti.’ye yaptırılmıştır. 2013” yazan, faturaları davacı tarafından kesilmek üzere talep edilmiş bir tv programını kendi şirketinin menfaatine kullanmak istemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, tüm bu hususlar kapsamında, davacının “…” ve “…” … isimli yapımları davalı şirketin ilgili bölümlerinin yetkilileri ile yapılan e-postalar üzerinden kurulan sözleşme kapsamında çekimlere başlandığı ve davalının kendisine ait olmadığı yönünde herhangi bir iddiada bulunmadığı e posta yazışmaları (“…” isimli yapımın 17 bölümü için 10/07/2013 tarihinde e posta ile çekimlerin tamamlandığının bildirilmesi hususunda yapılan teyitleşme ve dava konusu edilen bölümler için ise 21/08/2013 tarihli e posta, 28/08/2013 tarihinde çekimlere başlandığı, 11/09/2013 tarihinde 3 bölümün tamamlandığı ve 8.500,00 TL fiyat konusunda teyitleşmenin yapıldığı) ile davalı yana teslim edildiği sabit olan kayıtlar ile edimini yerine getirdiği, yayınlara ilişkin düzenlenen fatura içeriklerinin de e posta yazışmalarına uygun olduğu ve bedellerinin davacının edimine uygun olarak düzenlendiği, bu kapsamda davacının iddiasını ispat ettiği, alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan takdiren alacağın %20’si oranında hesaplanan 17.228,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, hatalı bilirkişi raporu esas alınarak hatalı hüküm kurulduğunu, bu rapora karşı itirazlarının incelenmediğini, davacı Şirket ile Müvekkili Şirket arasında sözleşme olmadan, ham görüntüler gönderilip onay alınmadan, e-posta yazışmalarına dayanarak anlaşmaya varıldığına karar vermesinin, dosya kapsamına, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkili Şirket tarafından davacının talep ettiği bedellere ilişkin hizmetlerin talep edilmediğini ve bu hizmetlerin almadığını, huzurdaki dava da dayanılan e-posta yazışmalarının ön görüşme niteliğinde olduğunu, Müvekkili Şirketin davaya konu hizmetlere ilişkin işlemlere açık bir şekilde onay vermediğini, kaldı ki; yargılama sırasında ve e-postalarda adı geçen …, … ve …’in bu hususta yetkili olmadıklarını, yetkisiz kişiler tarafından gönderilen bir takım e-postalara Müvekkili Şirketin hiç onay vermediğini, hatta bu e-postalardan haberdar dahi olmadığını, taraflar arasında imzalanan daha önceki sözleşmelerin her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmesiyle sonra ermiş olup, işbu sözleşmelerin konusu başka bir program olan hizmetin devamı niteliğinde kabulden bahisle karar verilmesinin mümkün olmadığını, …’nun ortağı olduğu şirkete ilişkin gerekçenin son derece soyut ve kişisel bir değerlendirme olduğunu, Müvekkili Şirketin “…” adlı programdan hiç haberi olmadığını, bu isim altında hiçbir hizmetin Müvekkili Şirket tarafından alınmadığını ve kullanılmadığını, e-postalarda bahsedilen çekimlerin Müvekkili Şirket kanalında hiç yayınlanmadığını, ayrıca Müvekkili Şirketin Davacı Şirketten “…” adlı program için sadece 17 bölüm için hizmet aldığını, bu bölümlerin ödemesinin yapıldığını, bunun dışında başka hiçbir bölüm için herhangi bir anlaşma yapılmadığını, hizmet alınmadığını ve kullanılmadığını, İlk Derece Mahkemesince işbu 17 bölümlük tv programının çekilmesi nedeniyle, ‘tüm sözleşmelerin yazılı yapıldığı’ iddiasına itibar edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasında e-posta teyitleşemeleri ile kurulduğu iddia edilen “televizyon programı hazırlanmasına” ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında, davacı tarafından davalıya hazırlandığı belirtilen iki adet televizyon programına (prodüksiyonuna) ilişkin düzenlenen iki adet fatura alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı tarafça, davacı ile öncesinde başkaca programlara ilişkin sözleşme ilişkisi olmakla birlikte davaya konu programlara ilişkin olarak bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davacıdan bu programların hazırlanmasının istenilmediği ve böyle bir hizmet alınmadığı, davacının dayandığı e-posta yazışmalarının müvekkili şirketin haberi olmadan yetkisiz elemanlar tarafından yapıldığı, ayrıca bunların ön görüşme niteliğinde oldukları, bu yazışmalara müvekkilinin hiç onay vermediği belirtilerek, davanın reddi istenmiştir. Özetle, davaya konu programlara ve faturalara ilişkin sözleşme ilişkisi ve hizmet alındığı iddiası inkar edilmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar davalı tarafça, taraflar arasında davaya konu “… yeni dönem” ve “…” isimli programların yapımı konusunda bir sözleşme ilişkisi kurulmadığı savunulmuş ise de, davacı tarafça sunulan e-posta yazışmaları ve bu yazışmaları doğrulayan görüntü kayıtları ile bunların incelenmesi neticesinde düzenlenen içinde sektör uzmanı bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarından anlaşılacağı üzere, taraflar arasında “… yeni dönem” ve “…” isimli programların yapımı konusunda eser sözleşmesi ilişkisinin kurulmuş, hatta bu sözleşmeler kapsamında davacıya ilgili yerlerde çekimler-programlar yaptırılmış olduğu, davalı şirket adına bu yazışmaları yapan …’nun genel müdür, …’in program ve yapım müdürü, …’un sorumlu kişi, …’in ise finans sorumlusu olması karşısında, davalı tarafın bu kişilerin söz konusu yayınların yapımı konusunda şirket adına yetkileri bulunmadığına dair savunmasının yerinde olmadığı, davalı tarafça şirketlerinin her işinin yazılı sözleşme çerçevesinde yapıldığı ve yazılı sözleşme yapılmadan her hangi bir programın yayınlanmadığı savunulmuş ise de dosya kapsamına göre davacı tarafça daha önce hazırlanan başkaca programlardan sadece “…” isimli yayın için yazılı sözleşme yapıldığı, “…” isimli programın ücretinin ödendiği hususunda ihtilaf olmayan ilk 17 bölümlük tv programına ait yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, o dönem davalı şirketin genel müdürü olan …’nun aynı zamanda … Tic. Ltd. Şti.’nin de ortağı olmasının davanın esasına bir etkisinin bulunmadığı, alınan bilirkişi heyeti raporunda davaya konu takibe dayanak faturaların e-posta yazışmalarında belirtilen rakamlara uygun olduğunun belirtildiği, istinaf dilekçesinde rapordaki bu tespite ve hükmedilen bedele ilişkin ayrıca ve açıkça bir itiraz yer almadığı, buna göre davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu itirazların yerinde olmadığı, mahkemece de bu değerlendirmeler doğrultusunda, yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmış, hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik bir istinaf itirazı bulunmadığından bu bakımdan bir değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı deliller ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih ve 2014/1974 Esas, 2019/368 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.884,22 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.471,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.413,17 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.