Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/182 E. 2023/667 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/182
KARAR NO: 2023/667
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2022
NUMARASI: 2020/702 Esas, 2022/913 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 15/01/2017 tarihli “Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmenin 6. Maddesinde inşaat aşamalarına göre arsa hisse devir oranlarının, zamanının ve müvekkili şirkete toplamda yüzde kaç hisse verileceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, tüm tapu hisselerinin 100/50’sinin müvekkili şirkete devredileceğini, müvekkili şirketin bahse konu sözleşmede kendi üzerine düşen yükümlülük ve sorumluklukları yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin sözleşmenin 6. Maddesinde belirtilen hisse oranlarını müvekkili şirkete devretmediğini belirterek, dava konusu davalı Şirkete ait İstanbul İli Beylikdüzü İlçesi … Mahallesi … pafta, … Ada, … Parsel numaralı taşınmazdaki davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin müvekkili şirketin hakediş miktarının (oranı) iptali ile müvekkili şirket adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasına, bu talepleri uygun görülmez veya imkansız ise, davaya konu Barter Karşılığı İnşaat sözleşmesindeki müvekkili şirketin hakediş miktarının (oranı) rayiç bedelleri tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının haklarını dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ye devrettiğini, buna ilişkin muvafakatnamenin dosyaya sunulduğunu, davacı şirket ile bir araya gelinerek 15/01/2017 tarihli Bartır Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin fesih edildiğini ve karşılıklı ibralaşıldığını, davalı şirket ile … Şirketi arasında 18/03/2019 tarihli Bartır Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin yapıldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece 13/10/2020 tarihli tensip tutanağının 2 nolu ara kararı ile, HMK 329.Maddesi uyarınca dava konusu İstanbul İli Beylikdüzü İlçesi … Mahallesi … pafta, … ada, … parseldeki taşınmazın davalı adına kayıtlı hissesi üzerine 3.kişilere rızai devir ve temlikinin önlemesi amacıyla takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, davalı vekilince süresi içinde bu ara karara itirazda bulunulmuştur. Davalı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın yalnızca 1/4’lük kısmının maliki olduğunu, geri kalan 3/4 hissenin üçüncü şahıslara ait olduğunu, inşaat işlerinin yapımı için davacı şirketle 15/01/2017 tarihli sözleşme akdedildiğini ancak davacı şirketin ilgili işleri gereği gibi yerine getiremediğini ve inşaatı devam ettiremediğini, bunun üzerine davacı şirketin, müvekkili şirket ile akdettiği sözleşmeden doğan bütün ve hak ve yükümlülüklerini dava dışı … Ltd. Şti. unvanlı şirkete devrettiğini, davacı tarafın davalıya karşı üstlenmiş olduğu işler için dava dışı … Ltd. Şti. ile 21/11/2018 tarihinde Yüklenici Sözleşmesi akdettiğini, başka yüklenici ile çalışmaya devam etmesi üzerine davacı ile aralarında akdedilmiş olan sözleşmenin karşılıklı olarak fesih ve ibra edildiğini, imzalanan sözleşme devir protokolü ile davacının tüm hak ve alacaklarının yeni yüklenici …’e devir ve temlik edildiğini, ihtiyati tedbir kararı konulması ile inşaatın iskanının alınmasının, kat irtifakı kurulmasının, bağımsız bölüm oluşturulmasının engellendiğini, yüksek maliyetli olan inşaatın işlevsiz hale gelmesine ve müvekkillerinin iflasına neden olacağını belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece 29/03/2022 tarihli ara kararla, verilen ihtiyati tedbir ara kararı bakımından yaklaşık ispat koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle, davalının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2022/1484 E – 2022/1116 K sayılı 01/06/2022 tarihli oy çokluğuyla verilen kararıyla, davacı tarafça yaklaşık ispatın sağlanmış olduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesindeki teslim süresi ve şekline, 6. Maddesindeki yükleniciye iş karşılığında yapılacak tapu hisse devirlerinin miktar ve aşamalarına ilişkin düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda davalının adına kayıtlı bulunan tüm taşınmaz hissesi üzerine tedbir konulmasının “tedbirde orantılılık” ilkesine aykırılık oluşturduğu, ayrıca HMK’nın 392/1. Maddesindeki düzenlemeye aykırı bir şekilde teminatsız olarak ihtiyati tedbire hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle, ara kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrasında, Mahkemece 01/07/2022 tarihli ara kararla, HMK 389.Maddesi uyarınca dava konusu İstanbul İli Beylikdüzü İlçesi … Mahallesi … pafta, … ada, … parseldeki taşınmazın davalı adına kayıtlı hissenin ( 1/4 hisse oranına ) üzerine 3.kişilere rızai devir ve temlikinin önlemesi amacıyla 20.000,00 TL nakti teminat veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz edildiğinde ihtiyati tedbir konulmasına, karar verilmiş, bu ara karara karşı da davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 2022/2047 E – 2022/252 K sayılı 01/11/2022 tarihli kararıyla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Bu arada, Dairemizin kaldırma kararı öncesinde, ilk derece mahkemesince devam eden yargılama sırasında, davalı vekilinin 22/08/2022 tarihli dilekçesi ile, tedbir konusu taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmasına izin verilmesini talep etmesi üzerine, Mahkemece 24/08/2022 tarihli ara kararla, dosyada gelinen aşama, bilirkişi raporu, taraflar arasındaki menfaat dengesinin sağlanması, tedbir kararı dolayısıyla 3.kişilerin uğrayabileceği zararların bertaraf edilmesi kapsamında, davalı talebinin yerinde olduğu, kat irtifakının kurulmasının taraf haklarına halel getirmeyeceği gerekçesiyle, verilen tedbir kararı baki kalmakla birlikte ilgili taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmasına izin verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yargılama neticesinde, TBK’nun 132. maddesi gereğince taraflar arasında tanzim edilen “sözleşmenin feshi ve ibraname” başlıklı ibra sözleşmesi ile borç ilişkisinin sona erdiği, davacı tarafın davalı şirketi ibra ettiği, ibranın tasarrufi bir işlem olup aksine hüküm yoksa asıl borç ile birlikte tüm fer’ileri açısından sonuç doğuracağı, davacı tarafın da davalı şirketi ibra ederek hak ve alacak talebinde bulunmayacağını taahhüt ettiği gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Verilen bu karara karşı davacı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya karara çıktıktan sonra, davalı vekilince sunulan 16/11/2022 tarihli dilekçe ile, yargılama esnasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve teminatın davacıya iade edilmemesine karar verilmesinin talep edilmesi üzerine, Mahkemece 05/12/2022 tarihli ek kararla, yargılama aşamasında dava konusu taşınmaz hissesi üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı istinaf denetimi sonucunda kaldırılmamış olmakla, her ne kadar gerekçeli kararda tedbire yönelik beyanda bulunulmamış ise de 6100 HMK 397/2 maddesi uyarınca “ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararının kesinleşmesine kadar devam eder” hükmü doğrultusunda ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği gerekçesiyle, davacının teminatının iade edilmemesi ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik davalı talebinin reddine karar verilmiştir. Verilen bu ek karara karşı davalı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinafında, dava dilekçesindeki anlatımlarını tekrar etmiş, taraflar arasındaki Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesine ve davaya konu İstanbul İli Beylikdüzü İlçesi … Mahallesi … pafta, … Ada, … Parsel numaralı gayrimenkul üzerinde yapılacak olan inşaat yapımına ait Temel Üstü Röperli Krokisine ve yetkili Yapı Denetim Kuruluşu Tarafından düzenlenmiş olan …, … ve … YİBF nolu Denetim Hizmet Bedeline Ait 7 Nolu Hakediş Raporlarına göre inşaatın %80’inin tamamlanmış olduğunu, sundukları belgeler dikkate alındığında en asgari Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesi 6. Maddesinin a ve b bentlerinde belirtilen Hakediş Yükümlülüğünün müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, buna rağmen, davalı şirketin sözlemedeki yükümlülük ve sorumlulukları ifadan kaçınarak Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesi 6. Maddesinde belirtilen hisse oranlarını müvekkili şirkete devir ve ferağ etmekten imtina ettiğini, bilirkişi raporu ile tespit edilen eksikliklere ilişkin olarak tüm çek ve ödeme bilgileri taraflarınca sunulmasına ve defter incelemesi sırasında defterlerin vergi dairesinde olduğu hususu dosyaya ibraz edilmesine rağmen ivedi olarak dosyadaki hiç bir evrak incelenmeden red kararı verildiğini, davalı şirket avukatı tarafından başka bir dava konusu yer ile alakalı açılan ve derdest olan bir dava dosyasında davalı şirket yetkilisi tarafından gerek müvekkili gerekse diğer ticari iş yaptıkları mülk sahipleri ve 3. Kişilere karşı mal kaçırma gayesi olduklarını ikrar ederek, o dönem şirket yetkilisi olan …’ın etik iş hayatı olmadığı hususunun dile getirildiğini ve kayyum atandığını, buna dair Silivri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/229 esas sayılı dosya evraklarının dosyaya sunulduğunu, red kararına dayanak yapılan ibranamenin davacı yüklenici tarafından devri yapılan hak ve alacakların devir tarihinden sonraki işlere yönelik bir ibraname olduğunu, dava dayanağı sözleşmede aşamalı tapu devri ön görüldüğünü ve davacı yüklenicinin de sözleşmenin ifasına yönelik değil inşaatın bulunduğu aşamaya göre sözleşmenin 6/a-b hükümleri kapsamında pay talebinde bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili 05/12/2022 tarihli ek karara karşı istinafında, cevap dilekçesi ile aşamalardaki beyan ve itiraz dilekçelerini tekrar etmiş, davacının 16.03.2019 tarihli temlik sözlemesindeki “16.03.2019 tarihinden önceki yapılan imalatlarda dahil olarak, sözleşmenin şartları aynı kalmak şartıyla, SÖZLEŞMEDEN DOĞAN TÜM KAZANIM VE ALACAKLARIMI … İnş. Ltd. Şti.’ne devir ve temlik ediyorum.” ibaresinden anlaşılacağı üzere, bu temlik sözleşmesi ile 15.01.2017 tarihli barter sözlemesine konu olan İstanbul ili, Beylikdüzü İlçesi, … mahallesi, … ada, … parselde devam eden inşaattaki doğmuş ve doğacak bütün hak ve alacaklarını, istisnasız dava dışı üçüncü şahsa devrettiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazın yalnızca 1/4’lük kısmının maliki olduğunu, geri kalan 3/4 hissenin üçüncü şahıslara ait olduğunu, inşaat işlerinin yapımı için davacı şirketle 15/01/2017 tarihli sözleşme akdedildiğini ancak davacı şirketin ilgili işleri gereği gibi yerine getiremediğini ve inşaatı devam ettiremediğini, bunun üzerine davacı şirketin, müvekkili şirket ile akdettiği sözleşmeden doğan bütün ve hak ve yükümlülüklerini 16.03.2019 tarihli temlik sözlemesi ile dava dışı … Ltd. Şti. unvanlı şirkete devrettiğini, temlik tarihi olan 16.03.2019 tarihi itibariyle davacının inşaat ile ilgisi sona erdiği gibi, müvekkiliyle aralarındaki barter sözleşmesinden kaynaklanan bütün hak ve alacaklarının da sona erdiğini, müvekkilinin söz konusu inşaatı daha sonra tamamladığını, dava konusu parselde 236 adet daire ve 22 adet dükkan olmak üzere 258 adet bağımsız bölüm inşa edildiğini, bu bağımsız bölümlerin neredeyse yarısının parselin 3/4’üne malik olan dava dışı üçüncü şahıslara ait olduğunu ve müvekkili ile bu hissedarlar arasında arsa payı karşılığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, KKİS gereğince inşaatın arsa sahibine teslim edilmesi için öngörülen sürenin dolduğunu, müvekkilinin arsa sahibine tazminat ödemek durumunda kaldığını, müvekkilinin bağımsız bölümleri teslim etme yükümlülüğü olduğunu, inşaatta gelinen aşamada, kat irtifaklarının kurulması ve arsa sahibi ile ilgili üçüncü şahısların tapularının ferdileştirilmesi gerektiğini, Mahkeme tarafından arsanın 1/4’lük kısmına uygulanan ihtiyati tedbir nedeniyle kat irtifakı kurulması işlemlerinin yapılamadığını, bu nedenle tapu devirleri yapılamadığından müvekkilinin, gerek arsa sahibine, gerekse diğer üçüncü şahıslara karşı yükümlülüklerini yerine getiremediğini ve ciddi cezai şart, kira bedeli, tazminat gibi mali yükümlülüklerle karşı karşıya kaldığını, bu durum yüksek maliyetli olan inşaatın işlevsiz hale gelmesine ve müvekkillerinin iflasına neden olacağını, dava dilekçesinde, kötü niyetle, gerçekler çarpıtılarak, davanın esasını etkileyecek belgeler saklanarak alacak iddiasında bulunulduğunu, bu yolla mahkeme yanıltılarak ihtiyati tedbir kararı alındığını, davacının alacağını temlik edip, inşaatı teslim ettiğinde inşaatın sadece %10 seviyesinde olduğunu, ayrıca, davacının, bu seviyedeki inşaata karşılık gelen taşınmazlarını 16.03.2019 ve 28.02.2019 tarihlerinde … isimli şahsa temlik ettiğini, davacının 16.03.2019 tarihli temliknamenin ve ayrıca verilen ibranamenin kendisinden zorla alındığına dair herhangi bir şikayeti, suç duyurusu bulunmadığını, bu iddiaların doğru da olmadığını, )davacının iddiasını ispatlayacak tek bir delil ortaya koyamadığını, ticari defterlerini mahkemeye ibraz edemediğini, tanıklarını mahkemeye getirip dinletemediğini, yapı denetim seviye raporlarını, inşaatın seviyesini ortaya koyan diğer rapor ve resmi belgeleri bilinçli olarak gizlediğini, İlk Derece Mahkemesinin davayı reddetmesine rağmen ihtiyati tedbir konusunda herhangi bir karar vermediğini, bu hususta Yerel Mahkeme’ye itiraz edildiğini ancak 05/12/2022 tarihli ek kararla ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, ihtiyati tedbirin devam etmesi nedeni ile müvekkilinin dava konu 13 parseldeki hissesine isabet 64 adet bağımsız bölüm üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunamadığını söz konusu 64 adet taşınmazın piyasa değeri takriben 222 milyon Türk Lirası olduğu halde davacının yatırdığı 20.000,00-TL teminatla bu taşınmazlara ihtiyati tedbir uygulandığını, bu kararın haksız olup müvekkilinin ekonomik olarak batmasına neden olacağını belirterek, öncelikle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin taleplerinin kabulüne, Yerel Mahkeme’nin tedbirin devamına yönelik verdiği 05/12/2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına, davacının istinaf incelemesinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Dava, taraflar arasında yapılan “Bartır Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” kapsamındaki davacı yüklenici edimlerinin yerine getirilmesine rağmen, davalı iş sahibinin sözleşme gereği davacıya devretmesi gereken tapu hisselerini devretmediği iddiasıyla, öncelikle tapu iptali ve tescil, terditli olarak da tazminat talebine ilişkindir.Davacı yüklenici, sözleşmeye konu inşaatı %80 seviyesinde tamamladığını belirterek sözleşmenin 6.maddesinde belirtilen hisse oranlarına denk gelen tapu payını olmadığı takdirde bedelini istemiş; davalı iş sahibi ( aynı zamanda arsa hissedarı ve yüklenici) ise, işin gereği gibi ifa edilmediğini, inşaatın %80 oranında tamamlanmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacaklarını dava dışı … İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketine devrettiğini, taraflar arasında sözleşme feshedilerek ibralaşma yapıldığını, kalan işlerin tamamlanması için başka bir yüklenici ile sözleşme yaptıklarını savunmuştur. Davacı yüklenici cevaba cevabında, devri yapılan hak ve alacakların devir tarihinden sonraki işlere yönelik olduğunu, davalı ile imzalanan fesihname ve ibraname sözleşmesinin zorla imzalatıldığını, sözleşme sonrası imzalanan belgelerde sözleşme şartlarının devam ettiğinin belirtildiğini ve sözleşmeden kaynaklanan sair haklarını saklı tutulduklarını belirtmiştir. Dava dayanağı sözleşmede aşamalı tapu devri ön görülmüş ve davacı yüklenici de sözleşmenin ifasına yönelik değil, inşaatın bulunduğu aşamaya göre sözleşmenin 6/a-b hükümleri kapsamında pay talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki 15/01/2017 tarihli sözleşmenin bartır karşılığı inşaat yapımına ilişkin olduğu ve davacı tarafın yüklenici, davalı tarafın taşeron olarak akdettikleri bu sözleşmede, davacının hak ediş oranları karşılığı davalı adına kayıtlı hisselerin davacı adına tescilinin düzenlendiği, davacının işbu davada sözleşmesel edimlerini yerine getirdiği hakediş oranlarının tespiti ile buna karşılık gelen hisselerin adına tescilini talep ettiği, ancak dava dilekçesinde yüklenicinin sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği belirtilmiş ise de, davalı iş sahibi tarafından bu iddianın kabul edilmediği, sözleşmenin 4. Maddesinde teslim süresi ve şeklinin, 6. Maddesinde ise yükleniciye iş karşılığında yapılacak tapu hisse devirlerinin miktar ve aşamalarının düzenlenmiş olduğu, davalı tarafça dosyaya sunulan davacı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasındaki davaya konu işe ilişkin 21/11/2018 tarihli “yüklenici sözleşmesi”, yine bunlar arasında imzalanan 16/03/2019 tarihli “sözleşme devir protokolü” ve bu devre dair davacı ve davalı arasındaki aynı tarihli “muvafakatname” içeriği, davacı ve davalı arasında imzalanan ve davacı tarafça aşamalarda ve istinafta imzası inkar edilmeyen “sözleşmenin feshi ve ibraname” başlıklı belge içeriği, tüm bu belgelerde taraflar arasındaki bartır karşılığı inşaat yapımı sözleşmesinin 16.03.2019 tarihinden önceki yapılan imalatlar da dahil olmak üzere … Ltd. Şti.’ye devir ve temlik edildiğinin, taraflar arasındaki 15/01/2017 tarihli sözleşmenin feshedildiğinin, feshedilen bu sözleşmeden dolayı davacı yüklenici şirketin davalı iş sahibi şirketten hiçbir hak ve alacağı olmadığının, bu fesihnameye kadar yapmış olduğu imalatların tüm bedellerini aldığının ve bu sözleşmeden dolayı ayni ve nakdi bir hak ve alacağının kalmadığının, davalı iş sahibini tamamen ve külliyen ibra ettiğininin açıkça belirtilmiş olması, istinaf dilekçesinde bu belgelerin davacıya zorla imzalatıldığına dair bir itiraz bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacı vekilince ileri sürülen “davacının … Tic.Ltd.Şti. ile 21.11.2018 tarihinde yaptığı sözleşme ile sadece sözleşme tarihinden sonraki hak ve alacaklarını bu şirkete devir ve temlik ettiğine” dair iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğu, buna göre, Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe doğrultusunda, taraflar arasında tanzim edilen “sözleşmenin feshi ve ibraname” başlıklı belgeye dayalı olarak, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme esas kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dairemizce miktar itibariyle kesin olarak verilen bu kararla ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar kesinleşmiş olduğundan ve kararda aksi belirtilemediğinden, HMK’nın 397/2. Maddesi gereğince, Mahkemenin 01/07/2022 tarihli ara kararı ile konulmuş bulunan ihtiyati tedbir kararı Dairemizin karar tarihi itibariyle kendiliğinden kalkmış ve HMK’nın 392 ve 399. Maddeleri gözetilerek tedbir için alınan teminatın davacıya iade edilip edilmeyeceğinin takdiri ilk derece mahkemesince yapılacak olduğundan, Mahkemece, “davacının teminatının iade edilmemesi ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine” dair verilen 05/12/2022 tarihli ek kararına karşı davalı vekilince yapılmış bulunan istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2022 tarih ve 2020/702 Esas, 2022/913 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2022 tarih ve 2020/702 Esas, 2022/913 Ek Kararına ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 3-Esas karar istinafı bakımından, alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Ek karar istinafı bakımından, peşin alınan 179,90 TL istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE, 5-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.