Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/156 E. 2023/237 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/156
KARAR NO: 2023/237
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/09/2022
NUMARASI: 2022/380 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davalı vekili, yargılamanın ilerleyen aşamalarında satıma ve davaya konu kumlama tesis ve ekipmanlarının teknik bilirkişilerce yerinde incelemesinin yapılmasının zaruri olduğunu, dava dilekçesindeki anlatımlara göre, sözde fahiş ayıpların giderilmesi adına davacı tarafça masraflar, işlemler yapılmakta olduğunun beyan edildiğini, taraflar arasındaki satıma konu ürünlerin, know-how ve patent yapısı itibariyle özellik arz eden ve davalının ihtisası dahilinde bulunan ürünler olduğunu, bu nedenle, müvekkili ile tarafsız bir kurumun nezaretinin bulunmadığı bir ortamda sözde ayıpları giderme adı altında uzmanlıkları, nitelikleri ve taraflarla ilişkileri bilinmeyen üçüncü kişilerin yetkisiz müdahalesinin kabul edilemez olduğunu, bunun, yargılama aşamasında henüz mahkemece tespit ve incelemede bulunulmadan yapılmasının delillerin toplanması ve takdiri bakımından son derece sakıncalı olduğunu, dolayısı ile davanın selameti, delillerin objektif biçimde toplanması ile yetkisiz kişilerin müdahaleleri ile manipüle edilmesinin önüne geçmek üzere en azından yerinde keşifli bilirkişi incelemesi yapılıncaya kadar davaya konu kumlama tesisinin aynen muhafazası gerektiğini, cevap dilekçelerinde TBK 227/son hükmünün işletilmesini talep ettiklerini, bu bağlamda taraflar arasındaki sözleşmenin bedeli 97.500 Euro (yaklaşık 1.7 milyon-TL) iken ayıp giderim bedeli olarak 1.169.960,09-TL iddia ve talepte bulunulmasının tam da anılan hüküm kapsamında kaldığını, davacının yargılama devam ederken sözde ayıpları gideriyorum bahanesi ile ileri de müvekkiline dönecek olan ürünlere zarar vereceğini, ayrıca bu arada tesis ve ekipmanları kullanarak hem üzerinden semere elde edeceğini, hemde ekipmanları yıpratmış olacağını, bu husustaki menfaatleri icabı olarak dava konusu kumlama tesis ve ekipmanlarının devir ve temlikini engeller biçimde tedbir kararı verilmesi ile yargılama sonuçlanıncaya kadar davacının kullanmaktan men’i yönünde tedbir konulması gerektiğini, açıklanan nedenlerle tedbir taleplerinin kabulü ile, dava konusu kumlama tesis ve ekipmanlarının devir ve temliki ile her türlü müdahale ve kullanımının, kiralama dahil yasaklanmasına, bu minvalde sözleşme konusu ürünlerin mühürlenerek yargılama süresince masrafı davacıya ait olmak üzere yed-i emine yahut hukuki ve cezai sorumluluğu hatırlatılarak yed-i emin sıfatı ile davacı şirket yetkililerine teslimine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davalı vekilinin dilekçesinde tedbir talebini henüz mahkemece tespit ve inceleme yapılmamasına dayandırdığı, işbu dava açılmadan önce davacı tarafça Ankara Batı 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde delil tespiti talep edildiği, mahkemenin 2022/5 D.iş sayılı dosyasında, davalı vekilinin tedbir talebinde dile getirdiği tespit ve incelemenin yapılmış olduğu, bu nedenle tedbir talebinin yerinde görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin 29.08.2022 tarihli dilekçesiyle yapmış olduğu ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE; karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, eldeki davada yargılamanın sıhhatli biçimde yapılabilmesi için iddia konusu hakkında yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, bu bağlamda müvekkilinin, delillerin (satıma konu tesis ve ekipmanların) aynen muhafazasında yararı olduğunu, satıma konu ürünlerin, know-how ve patent yapısı itibariyle özellik arz ettiğini ve müvekkilinin ihtisası dahilinde olduğunu, bu nedenle, müvekkili ile tarafsız bir kurumun nezaretinin bulunmadığı bir ortamda âmiyane deyişle “(sözde) ayıpları gideriyoruz” adı altında uzmanlıkları, nitelikleri ve taraflarla ilişkileri bilinmeyen üçüncü kişilerin yetkisiz müdahalesinin kabul edilemez olduğunu, her ne kadar ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki niza başlangıcında Ankara Batı 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/5 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığı gerekçe gösterilerek talepleri reddedilmiş ise de; anılan tespit incelemesinin müvekkilinin yokluğunda ve teknik açıklamalarda bulunmasına olanak tanınmadan yani adil yargılanma ve savunma hakkları ihlâl edilerek yapıldığını, D.iş dosyasındaki bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ilgili Sulh Hukuk Mahkemesince itirazları hakkında hiçbir değerlendirmede bulunulmadığını, bilindiği üzere bu gibi hallerde yeniden inceleme ve tespit yapılması gerektiğini, dolayısı ile dosyadaki delillerin (nizaya konu tesis ve ekipmanların) aynen muhazafası gerektiğini, öte yandan delillerin objektif biçimde toplanması ile yetkisiz kişilerin müdahaleleri ile manipüle edilmesinin önüne geçilmesi için en azından yerinde keşifli bilirkişi incelemesi yapılıncaya kadar aynen muhafazası gerektiğini, cevap dilekçelerinde belirttikleri üzere hiçbir şekilde ayıp iddiasını kabul edilmemekle birlikte, mahkemenizce aksi kanaate varılarak eldeki davanın kabulü yönünde karar verilmesi halinde TBK 227/son hükmünün işletilmesinin talep edildiğini, bilindiği üzere TBK 227/son cümlesinde aynen “Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” denilerek fahiş oranda ayıp iddiası halinde kanun tarafından davacının haklarının kısıtlandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin bedeli 97.500 Euro (yaklaşık 1.7 milyon-TL) iken ayıp giderim bedeli olarak 1.169.960,09-TL talepte bulunulmasının tam da anılan hüküm kapsamında olduğunu, dolayısıyla olurda davacının ayıp iddiası kabul görürse o zamanda, satıma konu ürünlerin aynen iadesi gerekeceğini, ancak davacının yargılama devam ederken (sözde) ayıpları gideriyorum bahanesi ile ileri de müvekkiline dönecek olan ürünlere zarar vereceği, ayrıca bu arada tesis ve ekipmanları kullanarak hem üzerinden semere elde edeceği hemde ekipmanları yıpratmış olacağını, haklı menfaatleri icabı dava konusu kumlama tesis ve ekipmanlarının devir ve temlikini engeller biçimde ve yargılama sonuna kadar davacının kullanmaktan men’ine dair tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep, taraflar arasında imzalanmış olan eser sözleşmesi ile davalının üstlendiği edimleri eksik ve ayıplı yaptığından bahisle bundan kaynaklı zararın tazmini, eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili davasında, sözleşme konusu eserin mahkemece keşif yapılarak tespitine kadar aynen muhafazası, davacının müdahalesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ne ilişkindir. Davacı iş sahibi taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşme ile üstlendiği edimlerini eksik ve ayıplı ifa ettiğini, bu nedenle zarara uğradıklarını, eksik ve ayıplı işler bedelinin tazmini gerektiğini belirterek, zarar ve eksik ayıplı işler bedelinin tahsili istemiyle dava açmıştır. Davalı yüklenici, eksik ve ayıp iddiasını kabul etmeyerek, delillerin korunması açısından mahkemece keşfen tespit yapılıncaya kadar sözleşme ve dava konusu esere davacının müdahalesinin ve kullanımının önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davaya konu eser üzerinde davadan önce mahkeme aracılığı ile keşif yapılarak durum tespiti yapıldığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.HMK’nın 389 maddesinde şartların bulunması halinde ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiş olup, davada talep, eksik ve ayıp nedeniyle zarar ile ayıp ve eksik giderim bedelinden kaynaklı para alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davalı tarafça üzerine ihtiyati tedbir konulması istenen eser çekişme konusu değildir. Davalının talebi ancak delil tespitine konu olabilecek istem olup mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere dava açılmadan önce davaya konu eser üzerinde davacının talebi üzerine tespit yapılmış olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2022 tarih ve 2022/380 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 14/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.