Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/1496 E. 2023/1211 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1496
KARAR NO: 2023/1211
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2023
NUMARASI: 2023/887 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Köyü … Ada … Parselde kain taşınmazın inşaat yapımı projesi hususunda davalı şirketin İşveren, müvekkili şirketin ise Yüklenici sıfatını haiz olduğu 15.11.2016 tarihli “İnşaat Yapım Sözleşmesi” akdedilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından bu sözleşme uyarınca yapılan inşaata ilişkin, davalı şirkete sözleşmede yer alan hakediş oranlarına uygun şekilde faturalar düzenlenmiş ve davalı şirkete tebliğ edilmiş olduğunu, TTK m.21/2 uyarınca davalı şirket tarafından herhangi bir itiraza uğramayan faturalar ile, müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı hale gelmiş olduğunu, davalı şirket yetkililerinin kötüniyetle hareket ederek hem müvekkili şirketin söz konusu projeyi zamanında bitirmesine engel olduğunu ve gerekli olan tüm harcamaların müvekkili şirketin karşılamak zorunda kaldığını, davalı şirket tarafından her ne kadar müvekkili şirketin 1 ve 2 nolu hakkedişleri ödenmişse de 3 nolu hakkedişlerinin ödenmemiş olduğunu, taraflar arasında yapılan sözlü mutabakat neticesinde 3 nolu hakkediş olarak 30.09.2019 tarihli, 23.738.485,48-TL bedelli fatura düzenlenmesine karar verildiğini fakat davalı şirketin bu bedeli de müvekkili şirkete ödemediğini, müvekkili şirketin gönderdiği Bakırköy … Noterliğinin 18.11.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirketi muaccel hale gelen bu bedel bakımından temerrüde düşürdüğünü, sonrasında taraflar arasındaki ilişkiyi yeniden düzenleyen 05.09.2020 tarihli “15.11.2016 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesinin Eki” başlıklı protokolün imzalanmış olduğunu, bu protokol ile 15.11.2016 tarihli “İnşaat Yapım Sözleşmesinin” yeniden düzenlendiğini ve tarafların yükümlülükleri tekrar belirlendiğini, bu protokol kapsamında; müvekkili şirketin davalı şirketten toplam alacağının 66.905.763,20 USD olduğunun, bu alacağın karşılığı olarak tablo halinde sunulan taşınmazlardan İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mh. … Ada … Parsel ve İstanbul İli Üsküdar İlçesi … Mah. … Ada … Parsel sayılı taşınmazın müvekkiline devredildiğinin, Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Mh. … Ada … Parsel sayılı taşınmazın 150.000,,00-USD karşılığı olacak şekilde müvekkiline devredileceğinin, yukarıda sayılan devirlerden sonra kalan bakiye 49.285.763,20-USD’nin karşılığında da Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Mah. … Ada … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilecek yapının zemin kat ve 1. Katında yer alan tüm bağımsız bölümler ile İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mh. … Ada … Parselin müvekkil şirkete devredileceğinin, tarafların mutabık kaldıkları inşaat yapım bedeli olan 66.905.763,20-USD’ye ilişkin olarak karşılıklı faturaların ne şekilde düzenleneceğinin, müvekkili şirketin sözleşme tarihi itibariyle daha önce düzenlemiş olduğu faturaları KDV dahil 66.905.763,20 USD’ye tamamlayacağının, buna mukabil davalı tarafın ise yine sözleşme tarihi itibariyle daha evvel düzenlemiş olduğu 10.620.000 USD tutarındaki faturaya ek olarak KDV dahil 56.285.763,20 USD tutarında fatura düzenleyeceğinin kararlaştırılmış olduğunu, işbu Protokole rağmen davalı şirketin hem Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Mh. … Ada … Parsel sayılı taşınmazı müvekkiline devretmemiş hem de fatura düzenleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin, devri yapılacak olan taşınmazın devredilmemiş olması sebebiyle alacağını alamadığı gibi bunun yanında müvekkili şirketin protokolde kararlaştırıldığı üzere fatura düzenlemiş ve vergi dairesine bildirmiş olduğunu, buna mukabil davalı şirketin üstlendiği fatura düzenleme yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle müvekkilinin adeta cezalandırılmış ve tahsil edemediği alacaklarına ilişkin peşinen vergi borcu altına girerek zarara uğramış olduğunu, öte yandan davalı şirketin vaktinde ifayı yerine getirmemiş olması sebebiyle müvekkilinin kur farkından kaynaklı alacaklarının da kendisine halen ödenmemiş olduğunu, gelinen noktada, taraflar arasında akdedilen ve 15.11.2016 tarihli sözleşmenin değiştirilerek tarafları bağlayıcı hale gelen 05.09.2020 tarihli Ek Protokol kurulduğu andan itibaren sürekli borcuna aykırı davranan, müvekkili şirketi zor durumda bırakan ve müvekkili şirketin zor durumundan yararlanarak sözleşmeleri dilediği şekilde yapmaya zorlayan davalı şirketin, müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini belirterek, davanın kabulü ile, taraflar arasında imzalanan 15.11.2016 tarihli sözleşmenin eki olan 05.09.2020 tarihli Ek Protokol kapsamında; davalı şirketin sözleşmeye aykırı fiilleri nedeniyle müvekkili şirket tarafından uğranan zararların tazmini için 10.000,00-TL’nin doğumu anından işleyecek temerrüt faizi ile birlikte -bilirkişi raporları ile belirli hale gelince artırılmak üzere HMK m.107 kapsamında belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiştir- davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesine, ayrıca, huzurdaki dava neticeleninceye kadar davalı şirketin malvarlığını müvekkili şirket aleyhine olacak şekilde azaltma ihtimali bulunduğunu, bu halde de müvekkili şirketin telafi edilemez zararlara uğrayacak olup müvekkili şirketin haklarına zarar gelmesinin önüne geçmek adına davalı şirket adına kayıtlı araç ve gayrimenkullerin sorgulanarak kayıtlarına “3. şahıslara devir temliki önleyici” ihtiyati tedbir şerhi konulmasına ve ilgili tedbirin uygulanması için ilgili emniyet müdürlükleri ve tapu müdürlüklerine müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece istinafa konu 18/09/2023 tarihli ara kararla, HMK’nun 389/1 Madde metninden de anlaşılacağı üzere HMK’nun 389 maddesinde yazılı olan hallerden birinin mevcut olması halinde verilecek ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusuna ilişkin olması gerektiği, davalı şirket adına kayıtlı araç ve gayrimenkuller davanın konusu olmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389/1 maddeleri kapsamında bulunmaması nedeniyle reddine, karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş ve devamında, dosya kapsamından davalının kötüniyetle müvekkili şirketi zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğinin ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığının açık olduğunu, her ne kadar davalı şirket adına kayıtlı araç ve gayrimenkuller işbu davanın konusu olmasa da davalı şirketin malvarlığını müvekkili şirket aleyhine olacak şekilde azaltma ihtimali bulunduğundan işbu davada müvekkili lehine karar verilmesi halinde kararın infaz kabiliyetinin muhafazası ve ileride telafisi güç zararların doğmasının engellenmesi için yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinafa konu ara kararın kaldırılarak, dava dilekçesinde belirttikleri ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Dava, davalı iş sahibinin taraflar arasındaki 15.11.2016 tarihli “İnşaat Yapım Sözleşmesi” ve 05.09.2020 tarihli ek protokole aykırı davranması, davacının alacaklarını ödememesi nedeniyle davacı şirketin uğradığı belirtilen zararın tazmini talebine ilişkin olup, bu kapsamda, davalı şirket adına kayıtlı araç ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulması da talep edilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 389. Maddesinde ihtiyati tedbirin ancak “dava konusu” üzerine konulabileceği belirtilmiştir. Taraflar arasında “İnşaat Yapım Sözleşmesi” bulunmakta olup, davada da davalının bu sözleşmeye aykırı davranmasından kaynaklanan zararın tazmini talep edilmiş, sözleşme kapsamda bir tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmamıştır. Buna göre dava dilekçesindeki tazminat talebi göz önünde bulundurulduğunda, üzerilerine ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller “dava konusu” olarak kabul edilemeyecek olup, ilk derece mahkemesince de bu doğrultuda yapılan değerlendirme neticesinde davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/09/2023 tarih ve 2023/887 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.