Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/1421 E. 2023/1181 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1421
KARAR NO: 2023/1181
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/07/2023
NUMARASI: 2023/307 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 05/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı yüklenici davalı ile aralarında yapılan eser sözleşmesi kapsamında işi teslim etmesine rağmen, iş sahibi tarafından hakkında takip başlatıldığını bu sebeple takip sebebiyle borçlu olmadığının tespitini ve takibin durdurulması ile icra veznesine giren paranın davalıya ödenmemesini talep etmiştir. Mahkemece; 28.04.2023 tarihli ara karar ile takibe konu faturalara ilişkin hizmetin ayıplı olup olmadığı hususunun ispat külfetinin davalı üzerinde olması ve menfi tespit talep edilen faturalara ilişkin hizmetin yerine getirildiğine ilişkin mail içerikleri, faturalar vs. belgelerle yaklaşık ispatın yerine getirildiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile 56.878,18 TL üzerinden hesaplanacak %15 teminat mukabilinde dosya davacısı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün davalının alacaklı olduğu … Esas sayılı dosyasına yapacağı ödemenin İ.İ.K. 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesine ve İİK 72/2.maddesi uyarınca takibin durdurulması talebi reddedilmesine yönelik karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından yapılan itiraz sonucu mahkemece yapılan değerlendirmede, takibe konu faturalara ilişkin hizmetin ayıplı olup olmadığı hususunun ispat külfetinin davalı üzerinde olması ve menfi tespit talep edilen faturalara ilişkin hizmetin yerine getirildiğine ilişkin mail içerikleri, faturalar vs. belgelerle yaklaşık ispatın yerine getirildiği gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinafında; takibin ilerlemesine engel bir karar verildiğini, mevcut hizmetin ayıplı olduğunu, hizmeti ayıpsız şekilde yerine getirildiğine dair yaklaşık ispat kuralı sağlanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İİK’nın 72/3. maddesi gereğince; icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu, gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK’nın 72. maddesi yanında, HMK’nın 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir. HMK’nın 389. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanunun 390/3 maddesinde,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” denilmiştir. O halde mahkemece dosya kapsamındaki delilerin doğru değerlendirilmesi sonucu somut olayda yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı gerekçesiyle; davacı yüklenici tarafından açılan menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı gözetilerek davacının tedbir talebinin İİK’nın 72/3 maddesindeki “Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi kapsamında değerlendirilip icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2023 tarih ve 2023/307 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 05/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.