Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/1418 E. 2023/1244 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1418
KARAR NO: 2023/1244
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/07/2023
NUMARASI: 2023/330 Esas, 2023/624 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesinde özetle; Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 1997/940 E., 2002/744 K.sayılı dosyasında lehine karar verilen davalı tarafın karara tesir eden hileli davranışta bulunması, bilirkişilerin hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun sabit olması nedeniyle yargılamanın iadesini, kabul edildikten sonra kök davanın hukuki nedenlerle ıslahı ile cayma cezasının ihtarname tarihinden itibaren bilirkişi marifetiyle hesaplanarak tarafına ödenmesini, karara tesir eden davalının hileli bir davranışta bulunmuş olması nedeniyle davalı hakkında, bilirkişilerin hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması nedeniyle dava bittikten sonra bilirkişi hakkında resen suç duyurusunda bulunulmasını, simsarlık aracılığı hizmeti ile ilgili davalının aldatma, yalan, hileli, kandırmaya dayalı aşırı yaralanmalı olumsuz eylemi, ağır kusuru nedeniyle belirsiz simsarlık aracılığı hizmet bedeline ait gerçek değerin güncel parasal değerde hesaplanarak tarafına ödenmesini, sözleşmedeki proje+TUS ile ilgili cayma cezasının güncel, dava tarihi itibariyle bilirkişi marifetiyle hesaplanarak tarafına ödenmesini, Üsküdar … Noterliğince düzenlenen 16/10/1995 tarih ve … yevmiye no.lu kat karşılığı sözleşmenin 10. maddesinde arsa sahipleri kendi paylarına düşen 92 bağımsız birimden 1 adedini tarafına bedelsiz vermeyi kabul ettiklerinden kat mülkiyetine geçiş sırasında bu hususa göre işlem yapılacağı beyanları ile lehine hüküm verilen 1 adet dairenin güncel değeri kadar maddi zararın tazminat olarak tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yargılamanın yenilenmesine yönelik dilekçesinde bildirdiği tüm beyanlarına itiraz ettiklerini ve kabul etmediklerini, davacının tüm taleplerinin esasa girilmeden reddinin gerektiğini, davacının taleplerinin hukuken dinlenemez nitelikte olması nedeniyle reddine karar verilmesini, talebin kanuni süre içerisinde yapılmamış olması halinde de davacının haksız talebinin reddini talep ettiklerini, öncelikle davacının dava dilekçesinin münasebetsiz evrak olarak değerlendirilmesini ve kendisine iadesini, gerek işbu cevap dilekçesi ve gerekse önceki yargılama aşamasında bildirilen tüm beyanları doğrultusunda gerçeğe aykırı ve hukuki temelden yoksun davacının davasının ve taleplerinin usulden ve de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılamanın iadesine konu 1997/940 E.sayılı dosya incelendiğinde; davanın reddi gerekçesi olarak davacının arsa bedelini aldığı, projelendirmeye ilişkin olarak sözleşmedeki edimini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının, hileli davranış olarak ileri sürdüğü 14/05/1996 tarihli sözleşmenin ne şekilde hileli olduğunu, hileli davranışı ne şekilde, ne zaman öğrendiğini beyan etmediği gibi, sözleşmenin hileli olduğuna ve davanın sonucuna tesir ettiğine dair delil sunmadığı, bu hususta ileri sürülen iddiaların soyut iddiadan öteye geçmediği, dolayısıyla yargılamanın iadesi dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, lehine karar verilen davalı tarafın, sonuca etki eden hileli bir davranışta bulunduğunu gösteren herhangi somut bir delile rastlanmadığı, HMK’nın 375/1-f maddesi uyarınca yargılamanın iadesi için bilirkişinin hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş olmasının sabit olması gerektiği, maddenin 2. fıkrasında “Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” hükmüne yer verildiği, yargılamanın iadesi dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğuna veya dava açıldığına dair herhangi bir iddia, vakıa ileri sürülmediği, bu hususta bir delil gösterilmediği, ortada maddede belirtilen anlamda bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığı gibi, suç duyurusunda dahi bulunulmadığı, nitekim davacının duruşmada “bilirkişiler hakkında şikayette bulunmadık. Bu nedenle dava da açılmamıştır” şeklinde beyanda bulunduğu, açıklanan nedenlerle, davacı …’ın yargılamanın iadesi talebinin HMK’nın 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeden reddine, dava dışı … Müh. Ltd. Şti’nin yargılamanın iadesi talebinin aktif husumetten reddine karar vermek gerektiği, gerekçesiyle Yargılamanın iadesinin istendiği dava dosyasında taraf olmayan, dava dışı … Müh.Ltd.Şti’nin yargılamanın iadesi talebinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine Davacı …’ın yargılamanın iadesi talebinin HMK’nın 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeden reddine, karar verilmiş karara karşı, davacı istinafa başvurmuştur. Davacı istinaf dilekçesi ile, davacı konumundaki, …’ın gerçek kişi olarak, davayı, şahsen açmakla birlikte, ayrıca şirketi, temsilen açtığını, şirketin ticaret sicilden kaydının resen terkin edildiğini, şirket ihyası için İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2022/790 E. Sayılı davasını açtığını, bu davada şirketin ihyasına karar verildiğini, kararın kesinleşmesi beklenmeden mahkemece karar verildiğini, dava dilekçesinde anlatıldığı üzere, yargılamanın iadesi talep edilen davada, davalı tarafın hile yaparak lehine karar verilmesini sağladığının ispatlanmış olmasına rağmen mahkemece bu hususun göz önüne alınmadığını, yargılamanın iadesi talep edilen davada hükme esas alınan bilirkişi raporunu veren bilirkişilerin kasden gerçeğe aykırı beyanda bulundukları sebebine dayanıldığını, HMK’nın 375/2 maddesinde yer alan, birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır, delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz hükmü gereğince ceza davası açılmış olması gerekmediğini, kabule göre de mahkemece davalı lehine vekalet ücretine sadece davacı asil yönünden hükmedilmesi gerekirken, şirket yönünden de ayrıca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, yargılamanın iadesi talebine ilişkindir. Davacı asil kendi adına asaleten, şirket adına temsilen verdiği dilekçe ile Kadıköy 1 ATM’nin 1997/940 E., 2002/744 K. Sayılı kararının kesinleştiğini, bu davada davalının karara tesir eden hileli davranışı bulunduğunu, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerin kasden gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını belirterek HMK 375/f ve h bentleri gereğince yargılamanın iadesine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince, gerekçeli karar başlığında davacı olarak şirket adına yer verilmeksizin, sadece gerçek kişiyi davacı olarak yazarak, davacının hile iddiasını ispata yarar somut delil sunulmadığı, ispatlanamadığı, bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmadığı, ceza davası açılmadığı yargılamanın iadesi şartları oluşmadığı, yenilenmesi talep edilen davanın tarafları arasında davacı şirketin bulunmadığı gerekçesi ile davacı şirket yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle, davacı asil yönünden yargılamanın iadesi koşulları oluşmadığından HMK’nın 379/2 maddesi ile reddine karar verilmiştir. Dava davacı asil adına asaleten, davacı olarak bildirilen şirket adına temsilen açılmıştır. Mahkemece hüküm kısmında davacı şirket yönünden de karar oluşturulmasına rağmen gerekçeli karar başlığında davacı olarak şirket adının yazılmaması mahkemece mahallinde düzeltilebilecek yazım hatası olarak kabul edilmiştir. Davacı asil tarafından dosyaya sunulan dilekçe, ticaret sicil kaydı ve mahkeme karar örneğinden davacı şirketin ticaret sicil kaydının resen terkin edildiği, şirket temsilcisi olarak davacı asil tarafından şirketin ihyası için İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2022/790 E. Sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemece şirketin ihyasına karar verildiği, kararın Ticaret sicil müdürlüğünce istinaf edildiği, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere, 10/11/2023 tarihinde İstanbul BAM 14 HD’ne gönderildiği, ancak henüz Bölge Adliye mahkemesine gelmediği, şirket ihya davasının kesinleşmediği anlaşılmıştır. HMK’nın 114/1-d bendi gereğince taraf ehliyeti dava şartıdır. Taraf ehliyeti dava şartı olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Davacı şirketin ticaret sicil kaydı davadan önce resen terkin edildiğinden taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda şirketin yeniden ihyası gerekir. Şirket yetkilisi davacı, şirketin ihyası için dava açmış, açılan davada şirketin ihyasına karar verilmiş ise de bu karar kesinleşmemiştir. Taraf ehliyeti dava şartı olduğundan mahkemece davacı şirketin ihyası davasının sonucunun beklenerek, ihyanın kesinleşmesi halinde şirketin taraf ve dava ehliyeti tamam olacağından şirket yönünden ancak bu durumda davaya devam edilebileceğinin, aksi durumda yani şirketin ihyasının gerçekleşmemesi halinde ise şirket yönünden davanın taraf ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece söz konusu ihya davasının sonucu beklenmeden davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Yargılamanın iadesi davasında davalı olarak Tasfiye Halinde … Konut Yapı Kooperatifi gösterilmiş olup, davalı şirketi davada avukat … temsil etmiş ise de dosyada bu avukata verilen vekaletname … tarafından verilmiştir. Davalı kooperatifi temsilen verilen bir vekaletname bulunmamaktadır. Davalı kooperatif adına verilmiş vekaletname sunulmadan bu avukatın davalı vekili olarak kabulü ile davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 13/07/2023 tarih, 2023/330 Esas, 2023/624 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/12/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.