Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1345
KARAR NO: 2023/1204
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2023
NUMARASI: 2023/397 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava öncesinde İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/173 Değişik İş dosyasına sunduğu talep dilekçesinde, müvekkili şirketin adi ortağı olduğu “…- … Adi Ortaklığı’nın” Katar’da inşasına başlanan “…” projesinin mermer işlerinin tedariği ve montaj işlerinin yapımını yüklendiğini, bu kapsamda adi ortaklık ve alt taşeronlardan … arasında 30.06.2019 tarihli tedarik ve montaj işleri için iki ayrı sözleşme imzalandığını, adi ortaklık tarafından söz konusu sözleşmelerin 20. maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %5 oranında teminat mektubu verilmesinin yükümlenildiğini, bu doğrultuda müvekkili tarafından kendi banka hesabından adi ortaklık lehine 09.08.2019 tarih ve … ve referans (garanti) numaralı 349.515,25 USD bedelli ve 09.08.2019 tarih ve … referans (garanti) numaralı 183.200,50 USD bedelli 2 adet teminat mektubunun verildiğini, adi ortaklık tarafından sözleşme ile yükümlenilen iş ve işlemlerin gereği gibi yerine getirildiğini ve bugün itibari ile işin %99’nun tamamlandığını, adi ortaklık yetkilileri tarafından işin teslimine yönelik olarak, kalan işin tamamlanması ve yer tesliminin yapılması amacıyla görüşmeye gidildiğinde, “…” projesinin asıl işvereni ile inşaatı yapmayı yüklenen Yüklenici (…) arasında işin yapımına yönelik sorunlar olduğu ve işin yapılması amacıyla asıl yüklenici … ve taşeron karşı taraf … dahil tüm alt yükleniciler vs.’den alınan tüm teminat mektuplarının nakde çevrileceği duyumunun alındığını, adi ortaklık tarafından sözleşme kapsamındaki tüm işlerin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması ve teminat mektuplarının nakde çevrilmesi durumunda müvekkilinin uğrayacağı zarar ve bu zararı geri almasının çok güç olacağı dikkate alındığında ihtiyati tedbir kararı için gerekli şartların mevcut olduğunu belirterek, HMK’nın 389. Maddesi kapsamında teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/05/2023 tarih ve 2023/173 Değişik İş, 2023/173 Karar sayılı kararı ile, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, 09/08/2019 tarihli ve 349.515,25 USD bedelli teminat mektubu ile, 09/08/2019 tarihli ve 183.200,50 USD bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesinin HMK’nın 389/1 maddesi uyarınca %20 teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına karar verilmiş ve Mahkemece takdir edilen teminat Mahkeme veznesine yatırılmıştır. Verilen bu karara 3.kişi … A.Ş.’nin 31/05/2023 tarihli dilekçesiyle itiraz etmesi üzerine, işbu itiraz değerlendirilmesi için esas hakkında davanın açıldığı dava dosyasına gönderilmiştir. Davacı vekilince yukarıda yazılı olan esas üzerinden 06/06/2023 tarihinde açılan Esas davada, aynı beyan ve iddialar doğrultusunda, müvekkili şirket hesaplarından düzenlenen …’a ait 09/08/2019 tarihli 349.515,25 USD bedelli ve 09/08/2019 tarihli 183.200,50 USD bedelli teminat mektuplarından dolayı davalı … şirketine borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi ve teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına yönelik karar veren İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/173 D. İş sayılı dosyası üzerinden verilen kararın devamı talep edilmiştir. Mahkemece, 3.kişi … A.Ş.’nin 31/05/2023 tarihli itirazı HMK’nın 394.maddesi gereğince duruşmalı olarak değerlendirilmiş ve istinafa konu 04/09/2023 tarihli ara kararla, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir hükmü doğrultusunda verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun bulunduğu, 3.kişi … A.Ş. tarafından ileri sürülen itiraz sebeplerinin ihtiyati tedbirin kaldırılması için yeterli gerekçe oluşturmadığı gerekçesiyle, 3.kişi … A.Ş.’nin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraz eden 3.kişi … A.Ş.vekili istinafında, dosyada mübrez mektuplar için uygulanacak kuralların Milletlerarası Ticaret Odası tarafından yayınlanan Garantilere İlişkin Birörnek Kurallar (URDG) olduğunun taraflar arasında kabul ve imza edildiğini, bu kuralların uygulanacağına mektupların üzerinde de yer verildiğini, bu kurallar kapsamında, düzenlenen mektupların ise kontrgaranti niteliğine haiz olduğunu, müvekkil bankanın kontrgarantör; …’ın (…) garantör; davalının muhatap ve davacının garanti mektubu talep eden konumunda olduğunu, yani URDG kuralları kapsamında … garantör olarak ödeme talep ettiğinde, müvekkili Banka’nın da kontrgarantör olarak talebi sorgulama yetkisi olmaksızın …’ya ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, mektupları ödeme ve/veya durdurma yetkisi müvekkili Bankada değilken tedbir kararının gereğinin yerine getirilmesi için müvekkili Bankaya gönderildiğini, dolayısıyla verilebilecek geçerli bir tedbir kararının yurt dışı bankaya yöneltilmesi gerektiğini, Mahkemenin bu durumda kararı yurt dışı Bankasına iletmesi gerektiğini, müvekkili Bankanın yurt dışı Bankasını temsil yetkisi olmadığını, yurt dışı Bankasına kararın Mahkeme tarafından iletilme halinde de, Türkiye’de kurulu olmayan bir şirket üzerinde Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin kullanılmasının da söz konusu olamayacağını, yurt dışı Bankalardaki hesaplar üzerine Bankaları üzerinden haciz/tedbir işlenemeyeceği gibi yurt dışı adli makamlarca verilmiş haciz/tedbirin de Türkiye’deki hesaplara işlenemediğini, ayrıca davacı ve davalı arasındaki sözleşmede de zaten uygulanacak hukukun ve yargılama yerinin Katar olduğunun kabul edildiğini, davacının da müvekkili Banka’ya Katar’da dava açtığını bildirdiğini, şu halde …’daki garantör bankanın uygulayabileceği ihtiyati tedbir kararını verebilecek yetkili mahkemelerin de Katar mahkemeleri olduğunu, itiraza konu tedbir kararının …’daki garantör banka bakımından yargı yetkisi kurallarınca bağlayıcı olmadığını, tedbirin yargı yetkisi yönünden yetkisiz mahkeme tarafından verildiği yönündeki itirazlarının da dikkate alınmadığını, kontrgaranti ilişkisi kapsamında da müvekkili Bankanın garanti yükümlülüğünü dava dışı yurt dışı Bankaya taahhüt ettiğini, bu kapsamda açılan davada davacının, davalıya karşı ileri sürdüğü talebin de hatalı olduğunu, davacının, davalı ile arasındaki iş ilişkisi (iç ilişki) ile davacı ve davalıdan bağımsız bir ilişki olan kontrgaranti ilişkisini birbirine karıştırdığını, müvekkili Banka hiçbir koşulda davalıya ödeme yapmazken, ödeme yapılmayacak bu şirketin, lehdarmış gibi lanse edilerek tedbir kararı talep edildiğini, oysa ki hakkında tedbir talep edilenin doğrudan müvekkili Bankadan talep hakkı olmadığını, müvekkili Bankanın da hakkında tedbir talep edilene karşı doğrudan ödeme taahhüdü bulunmadığını, bu kapsamda da ara kararda mektupların tabi olduğu URDG kurallarının hiç irdelenmediğini, URDG kuralları madde 5 bağlamında davacı ve davalı arasındaki iş ilişkisinden müvekkili bankanın bağımsız olduğunu, bir tedbir kararı verilecek ise bu kararın muhatabının da ödeme talebi kendisine yapılan ve talebi değerlendiren garantör banka olduğunu, kontrgarantör olan müvekkili banka olmadığını, Katar’daki garantör bankanın ödeme taahhüdü tedbiren durdurulmadığı sürece bankalarının URDG tahtında ödemekle yükümlüğü olduğunu belirterek, istinafa konu 04.09.2023 tarihli tedbire itirazlarının reddine dair ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı şirketin adi ortağı olduğu “…- … Adi Ortaklığı ile alt taşeronlardan … arasında imzalanan, Katar’da inşasına başlanan “…” projesinin mermer işlerinin tedariği ve montaj işlerinin yapımına ilişkin 30.06.2019 tarihli iki ayrı sözleşme (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi) nedeniyle verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi talebinden kaynaklanmaktadır. Talep, dava ve istinaf dilekçeleri içeriğinden de anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki 30.06.2019 tarihli sözleşmelerde (yetki yönünden de atıf yapılan) ana sözleşmede meydana gelecek hukuki uyuşmazlıklar yargılama yerinin Katar olduğu kabul edilmiş, dava dilekçesinde de esasa ilişkin olarak Katar’da dava açıldığı belirtilmiş ve hukukumuzda ihtiyati tedbirde görevli mahkeme, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili mahkeme, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkeme ise de, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik” olarak verdiği 2022/3529 Esas – 2022/4699 Karar sayılı ve 12/10/2022 Tarihli ilamında belirtildiği üzere, bu hükmün burada uygulanma kabiliyeti bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararları geçici nitelikte bir koruma sağladığından, yabancı mahkemelerce veya hakem heyetlerince verilen ihtiyati tedbir kararlarının tanınması ve tefizinin de mümkün olmadığı, bu durumda, esas uyuşmazlığa bakmakta olan yabancı mahkeme veya hakem heyetinin Türkiye’de bulunan mal veya alacaklarla ilgili olarak vereceği tedbir kararının Türkiye’de bir etkiye sahip olmayacağı ve dolayısıyla yabancı mahkeme veya hakem heyetindeki davanın nihai hedefi bakımından taraflara bir koruma da sağlamayacağı, Türkiye dışında bir yabancı mahkeme veya tahkim yargılamasında verilen ihtiyati tedbir kararının Türkiye’de uygulanmaması ve bu yargılama nedeniyle Türkiye’de verilen ihtiyati tedbire ilişkin itirazın Türkiye’de değerlendirilememesi nedeniyle ihtiyati tedbirin taraflara sağladığı korumadan da mahrum bırakacağı, özellikle yabancılık unsuru taşıyan birçok uyuşmazlıkta yargılama veya tahkim yeri ile dava konusu malların bulunduğu yerin farklı ülkelerde bulunduğu durumlarda tarafları bu haktan mahrum bırakmanın nihai yargılama sonucunda ulaşılmak istenen amacı da anlamsız kılabileceği (Şanlı Cemal/Esen Emre/ Ataman-Figanmeşe İnci; Milletlerarası Özel Hukuk, 7. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul-2019, s. 516 vd.), buna göre, yabancı ülkenin yetkili kılınmasına veya yurtdışı tahkim anlaşmasının varlığına rağmen yabancılık unsuru içeren bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Türk mahkemelerinden ihtiyati tedbir istenebileceği gibi Türk mahkemelerinden verilen ihtiyati tedbire ilişkin kararlara yapılan itiraza da, yabancı mahkemede veya tahkimde dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın, Türk mahkemelerinde bakılabileceği, buna göre istinaf dilekçesindeki tedbirin yargı yetkisi yönünden yetkisiz mahkeme tarafından verildiği yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Esasa ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise, davacı tarafça, davaya konu teminat mektuplarının verilme sebebi olan sözleşme kapsamında yükümlenilen iş ve işlemlerin davacının da ortağı olduğu adi ortaklık tarafından gereği gibi yerine getirildiği ve işin %99’nun tamamlandığı belirtilerek davaya konu teminat mektuplarından dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebinde bulunulduğu, davacı tarafça sunulan tedbir dilekçesi ve ekleri (yazışmalar vs) içeriğinin yaklaşık ispat için yeterli olduğu, tedbir kararı verilmemesi halinde davanın konusuz kalma ihtimali de bulunduğu gözetildiğinde, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir hükmü doğrultusunda verilen ihtiyati tedbir kararının bu aşamada usul, yasaya ve dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, 3.kişi … A.Ş.vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/09/2023 tarih ve 2023/397 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, 3.kişi … A.Ş.vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İtiraz eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.