Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/1275 E. 2023/1182 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1275
KARAR NO: 2023/1182
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/08/2023
NUMARASI: 2023/539 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı yüklenici, inşaatında kullandığı betonun ayıplı çıkması sebebiyle uğradığı zararın tazmini ile davalılardan tahsilini istemiş, bu doğrultuda, talep etmiş oldukları tazminat alacağının dava süresi boyunca davalıların olası muvazaalı işlem, devir, şirket devri ve borçlanmaları neticesinde alacağın tahsilinin imkansız hale geleceğini, dava açılmadan önce davalı tarafın personellerinin işlerine son verdiğini, şirketlerin demirbaş aktiflerini azaltarak şirketlerin içlerini boşalttıklarını duyduklarını, bu nedenle teminatlı veya teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; dava konusu alacağın mevcudiyeti, mevcut ise miktarı, taraflar arasındaki sözleşmelere aykırılıklar mevcut olup olmadığı, zararın bundan kaynaklı meydana gelip gelmediği,karşı taraftan talepte bulunulabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığının ancak yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacak olması,yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, mübrez delillerin yaklaşık ispat ve muacceliyet için yeterli olmadığı, dolayısıyla bu aşamada muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de ibraz edilmediği dikkate alındığında, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı, değişen durum ve şartlara göre de her zaman yeniden talepte bulunulabileceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; İİK 258 gereğince duruşma açılmasına gerek olmasına rağmen duruşma açılmadan dosya üzerinden ihtiyati haczin reddine karar verildiğini, kararın nerden kaynaklandığının tespit raporunda ve yıkımdan sonra alınan üniversite raporunda belli olduğunu, muaccel alacaklarının ispatlandığını, mahkemece araştırma yapılarak davalıların aktif ve pasif tapu kayıtları polonet kayıtları sonucu detaylı inceleme yapılsaydı, mal kaçırdıklarının görüleceğini iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı yüklenicinin uğradığı zararın tespiti ve davalıların zarardan sorumlulukları kapsamında dosya içerisinde bulunan soruşturma kapsamında alınan bilirkişi kusur raporu, davacı tarafından alınan tespit raporu, İdare tarafından betonun niteliği ve uygun olup olmadığına yönelik yapılan değerlendirme ve tespitler göz önünde bulundurulduğunda, bu aşamada talep edilen 1.000.000,00 TL bakımından ihtiyati haciz için öngörülen yaklaşık ispatın sağlanmış olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talep edenin iddiasının yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde değerlendirilerek ve talep miktarı dikkate alınarak belirlenecek uygun bir teminatla ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/08/2023 tarih, 2023/539 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/12/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.