Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/84 E. 2022/369 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/84
KARAR NO: 2022/369
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/510 Esas, 2019/607 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı ile 06/07/2007 tarihinde imzalamış olduğu sözleşme gereği … Hastanesi Dış Cephe Giydirme işinin yapımını üstlendiğini, işin tamamladığını ve sözleşme bedelinin ödendiğini, davalı tarafın işin ifası esnasında sigortalı işçisinin iş kazası geçirdiğini, işçinin davacı ve davalı aleyhine ikame ettiği dava sonunda davacının davalı taraf işçisine tazminat ödediğini, ödenen bu tazminat tutarının davalı taraftan rücuen tazmini için İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1367 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine tazminat davası açıldığını, bu davada yapılan ihbar üzerine vergi dairesince anılan sözleşmenin damga vergisi ve cezasının tahahhuk ettirildiğini, icra takibinin konusunu oluşturan hukuki muamelenin taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşmeden kaynaklı Damga Vergisi-Gecikme Faizi-Vergi Ziyaı Cezasının ödenmesine binaen olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye ve sözleşmeden kaynaklı Damga Vergisi-Gecikme Faizi-Vergi Zıyai Cezasının tarafların birlikte ve ayrı ayrı müteselsil sorumlulğunda olmasına rağmen davacının ödemiş olduğu gerçeğine itiraz etmeyerek hukuki ilişkiyi kabul etmiş olduğunu, bu nedenle davalının takip dosyasına itirazının iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Antalya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, taraflar arasında bağıtlanan sözleşmede sözleşmenin düzenlenmesinden kaynaklanan damga vergisinin taraflardan hangisine ait olacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığını, taraflar arasında işin hukuki niteliği dikkate alındığında damga vergisinin tamamından davacının sorumluğu olduğunu, sözleşmenin damga vergisinden sorumlu oldukları 06/07/2007 takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğradığı (VUK m.114/1), damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkur evraka ait vergi alacağının yeniden doğacağı (VUK m.114/4), damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu (Dam.VK m. 3/1), vergiye tabi kağıtların damga vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazımgelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenlerin sorumlu olduğu (Dam.VK m. 24/1), vergi ve cezanın, vergi için mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları düzenleyenlerden alınacağı (Dam.VK m.24/5), sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı (TBK m.82/1), aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her birinin, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olacakları (TBK m. 167/1), taraflar arasında İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1637 Esas sayılı dosyasında görülen dava sırasında taraflar arasında imzalanan 06/07/2007 tarihli sözleşme nedeniyle damga vergisinin tahsilinin sağlanması için vergi dairesine ihbarda bulunulması sonucunda davalıya isabet eden damga vergisinin de davacı tarafından 26/08/2015 tarihinde ödendiği, Damga Vergisi Kanunu’ na göre sözleşmenin taraflarının damga vergisinden müteselsilen sorumlu oldukları, davacı tarafça kanun gereği davalıya isabet eden damga vergisi ve cezasının ödenmesi nedeniyle davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği, davalı her ne kadar zaman aşımı def’ inde bulunmuş ise de Vergi Usul Kanunu’ nun 114/4 maddesi uyarınca damga vergisine tabi olup zaman aşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zaman aşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkur evraka ait vergi alacağının yeniden doğacağı, buna göre davacının sözleşmeyi İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1637 Esas sayılı dosyasına ibrazı ile vergi alacağının yeniden doğduğu, Vergi Usul Kanunu’ nun 114/1 maddesine göre de zaman aşımı süresinin vergi alacağının doğduğu yılı takip eden yılın başından başlayarak 5 yıl olduğu, buna göre Vergi Dairesi yönünden vergi alacağının zaman aşımına uğramadığı, davacı tarafından davalıya isabet eden damga vergisi ve cezasının 26/08/2015 tarihinde ödenmiş olması ve davaya konu icra takibinin 21/04/2017 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle TBK’ nın 82 maddesi uyarınca zaman aşımının 2 yıl olması karşısında takibin zaman aşımı süresi dolmadan başlatıldığı, gerekçeli denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre damga vergisi ve vergi ziyaı cezasının davalıya rücu edilebilecek kısmının 20.980,25 TL olduğu, her ne kadar davacı vekilince vergi ziyaı cezasının tamamından davalının sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de sözleşmenin taraflarının Vergi Dairesine karşı damga vergisi nedeniyle müteselsil sorumlu olmaları nedeniyle damga vergisinin zamanında ödenmeyerek vergi ziyaı cezası oluşmasında davacının da kusuru bulunduğundan davacı vekilinin bu talebinin yerinde olmadığı, 20.980,25 TL yönünden davalının icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafça takip öncesi işlemiş faize ilişkin talebin harçlandırılmamış olması nedeniyle bu hususta herhangi bir karar verilmediği, davalının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması (TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz (3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu (İİK m. 67/2) gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 20.980,25 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faizi geçmemek kaydıyla %13 oranında faiz uygulanmasına, Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan 4.196,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın konusunun, taraflar arasında imzalanmış bulunan 06.07.2007 tarihli sözleşmenin damga vergisine ilişkin olduğu, sözleşmede, damga vergisini hangi tarafın ödeyeceğinin düzenlenmediği, taraflar arasındaki işin hukuki niteliği dikkate alındığında damga vergisinin tamamından davacının (işverenin) sorumlu olacağı yönündeki savunmalarının yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Damga Vergisi Kanunun 24’üncü maddesindeki düzenlemenin “Vergiye tabi kâğıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lâzım gelen vergi ve cezadan,…, kâğıtları ibraz edenler sorumludur” şeklinde olduğunu, sözleşmeyi mahkemeye ibraz eden davacı olduğuna göre verginin ödenmesinden de onun sorumlu olduğunu, davacının, Vergi Dairesinin halefi olarak, ödediğini iddia ettiği verginin 1/2’sini müvekkilinden talep ettiğini, mahkeme gerekçesine alınan Damga Vergisi Kanunun 24’üncü maddesindeki “müteselsil” sorumluluk düzenlemesinin, verginin devlete ödenmesine yönelik olduğunu, özel hukuk ilişkisi anlamında tarafları bağlamadığını, Vergi Usul Kanunun 114’üncü maddesinde “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar” denildiğini, sözleşmenin damga vergisinden sorumlu olduklarını kabul etmemekle birlikte, 06.07.2007 tarihinde imzanmış bulunan sözleşmenin damga vergisi alacağının, 31.12.2013 tarihinde zaman aşımına uğradığını, davacının sözleşmeyi, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1637 E sayılı dosyasında kullandığını, damga vergisi tarh zamanaşımı geçtikten sonra, davacı tarafından kullanıldığını ve mahkemenin 26.12.2014 tarihinde “damga vergisi yönünden” vergi dairesine ihbarda bulunduğunu, müvekkili yönünden vergi dairesine karşı, sözleşmenin damga vergisi alacağının VUK 114’üncü maddesi uyarınca, gerek mahkemece vergi dairesine ihbar edildiği, gerekse davacının ödediğini iddia ettiği tarihte zamanaşımına uğradığını, bu nedenle süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, mahkeme gerekçesinde zaman aşımı itirazlarının yanlış ve hatalı değerlendirildiğini, borçlu (müvekkili) aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve itirazda haksız ve kötüniyetli olunması gerektiğini, alacak likit olmadığı gibi müvekkilinin itirazında haksız ve kötü niyetli olmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından mahkemenin yetkisine yaptıkları itiraz değerlendirilmediği gibi çekişmede sözlü yargılama günü de verilmemiş olmakla savunma haklarının kısıtlandığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı iş sahibi taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinden kaynaklı damga vergisi ve cezasını ödediklerini, bunun yarısından davalının sorumlu olduğunu, davalının sorumlu olduğu tutarı ödemediğini, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 321/1 maddesine göre tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. Dava basit yargılamaya tabi olup, mahkemece tensip zaptı 7 maddesi ile tahkikatın tamamlandığı duruşmada tarafların son beyanlarının alınacağı, yargılamanın sona erdirilerek aynı duruşmada hüküm duruşmasına geçilerek hüküm verileceği, taraflara ayrıca süre verilmeyeceği ihtar edilmiş olup davalı vekili tahkikatın bittiği ve hüküm verilen duruşmaya mazeret bildirerek katılmamış, mahkemece mazereti kabul edilmemiştir. Bu nedenle mahkemece yapılan işlemde HMK’na aykırı bir husus bulunmadığından davalı vekilinin usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadığı ve savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin istinaf seebbi yerinde değildir. Taraflar tacir olup davaya konu uyuşmazlığın temelini oluşturan taraflar arasında imzalanmış olan eser sözleşmesinin 25. Maddesinde sözleşmeden kaynaklanacak uyuşmazlıklarda İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırıldığından davalı vekilinin yetkiye ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Damga vergisi kanunu 3. Maddesi hükmüne göre Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmeden kaynaklı damga vergisinden kimin sorumlu olacağı ayrıca düzenlenmediğinden damga vergisi kanunu 24. Madde “Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur. (Değişik: 21/11/1980 – 2344/1 md.) Birden fazla kişi tarafından imza edilen kagıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar.” hükmü gereğince taraflar müteselsilen sorumlu olduklarından oluşan damga vergisi ve gecikme cezasından taraflar eşit olarak sorumludurlar. VUK 114/4 düzenlenen Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zaman aşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkür evraka ait vergi alacağı yeniden doğar, hükmü ve anılan damga vergisine tabi sözleşmenin damga vergisi zaman aşımı süresinden sonra taraflar arasında görülmekte olan davada kullanıldığı ve mahkemece vergi dairesine yapılan ihbar üzerine damga vergisi tahakkuk ettirildiğinden davalının zaman aşımı itirazı yerinde değildir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için takibe itirazda borçlunun haksız olması ve alacağın belirlenebilir (likit) olması yeterli olup ayrıca takibe kötü niyetle itiraz edilmesi gerekmemektedir. Somut olayda takip dayanağı, vergi dairesince uygulanan damga vergisi ve cezasından davalının sorumlu olduğu miktara yönelik olup alacak likit olduğundan ve mahkemece takibe itiraz haksız görüldüğünden şartlarının oluşması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/06/2019 tarih ve 2018/510 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.433,16-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 358,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.074,66-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.