Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/81 E. 2022/425 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/81
KARAR NO: 2022/425
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2015/1103 Esas, 2019/304 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin 18/05/2015 tarih ve … nolu 360.988,43 TL miktarlı faturadan bakiye 210.988,43 TL alacağı için davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapılmış, 02/07/2015 tarihinde ödeme emrini tebellüğ eden davalı borçlunun 09/07/2015 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının borca itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız inkar sebebiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dosyada mevcut tüm delillerin değerlendirilmesinde, davacı/yüklenicinin imal ettiği uzay kafes çatı imalinin gizli ayıplı olduğu, davacı/yüklenicinin %40, dava dışı … Limited Şirketi’nin %40, davalı/iş sahibinin %20 müterafik kusuru bulunduğu, 19.02.2015 tarihli protokol ile 1. Keşif bedelinin 263.050,00 TL + KDV olarak belirlendiği, davacının işi onararak teslim ettiği, davalının fatura bedelinin 150.000 TL’sini ödeyecek bakiye kısmını iade ettiği, çatı imalinin gizli ayıplı olması nedeniyle %20’lik müterafik kusuruna denk gelen kısmın 62.399,00 TL olduğu, davacının davalıdan 150.000,00 TL tahsil ettiği, takip tarihi itibari ile alacağının bulunmadığı davanın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin koşullar oluşmadığından reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile bilirkişi heyetinin kök raporunda, toplanan deliller ile kendi uzmanlık ve tecrübesine dayanarak gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak kanaate varması gerekirken, dosyadaki İTÜ raporunda yer alan hesaplamalara yer verdiğini ve yasal sınırlar içerisinde olan ancak üst sınıra yakın olan bazı hesap değerlerini müvekkil aleyhine değerlendirdiğini, ayrıca 30.05.2018 tarihli ek rapordaki ” IV- İtirazların Değerlendirilmesi” başlıklı 2. Sayfasının A bendinde, “heyetimiz teknik bilirkişileri inşaat mühendisidir. Ancak dava konusu uzay kafes sistem çatı projesi üretmek ve tahkiki hususu özel uzmanlık gerektiren bir daldır.” diyerek konunun uzmanı olmadıklarını açıkça belirttiklerini, bilirkişi heyet kök raporunun İTÜ raporu başlıklı kısmının 5. Paragrafında “hesap raporunda bazı elemanlarda statik hesaplama sonucunda elde edilen gerilme değerlerinin emniyet gerilmelerine çok yakın, limitlerde hesaplanmış olduğu, başka bir deyişle, boyutlandırma çalışma sırasında göz önüne alınan yük değerlerinin üzerinde bir yükün etki etmesi durumunda rezerv dayanımının sınırlı olduğu,” denilmekle, üst sınıra yakın olduğu için aleyhe bir gerilme değeriymiş gibi lanse edilen değerlerin yasal gerilme değer aralığında olduğunu, nitekim davalı şirketin, davaya konu uzay çatı inşasını, statik proje raporunu da hesap raporunu da inceleyerek müvekkili tarafından üstlenilen işin eksiksiz ve kabul edilen projelere uygun olarak yerine getirildiğini kabul ve beyan eden imzalı tutanakla teslim aldığını, statik hesaplamaların yasal üst sınır değerlerine yakın olmasının, kullanılan malzemelerin gerilme değerlerinin yasal sınırlar içinde olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, aksine müvekkilinin üstlendiği işi belirtilen yasal sınırları aşmadan yerine getirdiğinin kabullü gerektiğini, ayrıca rapora esas alınan İTÜ raporunun sonuç bölümünde, gerilme değerlerinin yasal sınıra yakın olmasının olası yıkılma sebepleri arasında gösterilmediğini ve kusur atfedilmediğini, kök raporun İTÜ raporu başlıklı kısmının son paragrafında, her ne kadar çatı sisteminin her iki kısa doğrultuda sifonik sistem hatlarında ikincil drenaj hattı olarak çörtenlerin açıldığı belirtilmiş olsa da, olay günü teknik ekibin çektiği 31.01.2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan fotoğraflardan anlaşılacağı üzere, 12.02.2015 tarihinde yaşanan çöküntünün olduğu kısımda herhangi bir su tahliye borusu, çörten veya sifonik sistemlerde iyileştirme yapılmadığını, davalı firmanın anılan olayda ciddi bir ihmali olduğu dikkate alınarak hazırlanması gereken bilirkişi raporunda, hiçbir öz değerlendirme yapılmadan İTÜ tarafından hazırlanan raporun yalnızca müvekkili aleyhine olan kısımları dikkate alınarak rapor hazırlandığını ve dosyanın İTÜ dışında bir bilirkişiye rapor alınmak üzere gönderilmesinde aranan hukuki faydanın ortadan kalkmasına neden olunduğunu, yine kök raporun İTÜ Raporu başlıklı kısmının 3. Paragrafı ile devamında; statik hesapların incelenmesinde alınan yüklerin TS498 ile uyumlu olduğu ancak TS498 de belirtilmemiş olsa dahi kar yükünün çatı formuna, çevre yapılara, çatı üzerinde bulunabilecek çeşitli yüksekliklere bağlı, farklı bölgelerde farklı oranda birikmesi durumunun mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğinin beyan edildiğini, ancak, ülkemizde yirmi yılı aşkın süredir geçerli olan TS498’de verilen kar yüklerinin birçok bölge için yetersiz kalabildiği gerek akademik gerekse de mühendislik camiasında uzun süredir tartışılmasına rağmen kar yükü değerlerine hala herhangi bir yönetmelik revizyonu yapılmadığını, kar yükünün yapıya nasıl etki ettirileceğine dair EN normları kabul edilerek yönetmelik revize edildiğini ancak yük değerlerinn TS498’te verilen değerler olarak korunduğunu, bu konunun müvekkiline ait bir sorun olmayıp, müvekkiline düşenin, işverenin talimatı ve en ekonomik çözüm kaygısı ile müşteri tarafından verilen yüklerin Türk Standartlarına uygun olması koşulu ile ilgili projede kullanılması olduğunu, daha yüksek ve emniyetli yüklerin kullanılması müvekkilinin de isteği ve tavsiyesi olmasına karşın, yapı maliyetlerini artırdığı gerekçesi ile mal sahibi sıfatı ile davalı tarafından tercih edilmediğini ve şartnameleri sağlayan minimum yüklerin kullanılmasının istendiğini, ilgili tasarımın yükleri göz önüne alınarak statik tasarımın TS648 Çelik Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları yönetmeliğine göre gerçekleştirildiğini, bilirkişi heyetinin kök raporda, tamamen İTÜ raporundaki gerekçeleri belirttiğini, kendi bilgi, tecrübesi ve teknik anlatımı ile incelemesi gereken ve son derece uzmanlık gerektiren bir alanda yetersiz bilirkişi raporu ortaya konduğunu, yine bilirkişi heyet kök raporunun İTÜ Raporu başlıklı bölümünün 5. Paragrafında; yapının hesap raporu ile statik projesi arasında bir takım farklılıklar olduğu belirtilmiş ise de bu iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, zira bahse konu hesap raporu ve statik projelerin İTÜ bilirkişi heyetine müvekkili tarafından iletilmemiş olup, ilgili projelerin işveren davalı … firması tarafından bilirkişi heyetine verildiğini, söz konusu çatı hakkında İTÜ tarafından bir rapor düzenlendiği bilgisinin dahi müvekkiline verilmediğini, ilgili yapı hakkında müvekkili tarafından çatı derinliği alternatifleri de dahil olmak üzere çeşitli alternatifler çalışıldığını ve bunların tümünün … firmasına raporlandığını, bu nedenle … firmasının elindeki farklı alternatif çözümlere ait çalışmalardan uygulamaya esas olmayan hesap raporunu bilirkişi heyetine ilettiğini, eğer ilgili projeler bilirkişi heyetine iletilmeden müvekkili ile koordine edilmiş olsaydı, bu şekilde bir sorunla karşılaşılmayacağını, uygulamaya esas hesap raporu ve statik projenin uyumlu olduğuna dair her türlü açıklamanın, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama ile bilirkişi raporu alınması aşamasında yapılabileceğini, gerçekten uzmanlık gerektiren uyuşmazlık konusu iş alanı ilgili bu hatalı kök raporun içeriği incelendiğinde varılan hükmü gerekçelendirmediğini, dosyaya sundukları 11.12.2017 tarihli “Teknik Değerlendirme Raporu”nun hiçbir şekilde araştırma ve incelemeye konu edilmediğini, dava dilekçesinde de belirttikleri üzere müvekkili şirketin, davalıya sunmuş olduğu alınması gereken önlemlere ilişkin bilgi notunda belirtilen hususlar dikkate alınmadığı için, 12.02.2015 tarihli çöküntü meydana geldiğini, nitekim Mayıs 2014 tarihinde yaşanan çöküntü olayında hazırlanan raporda da çatının su tahliye sisteminin yetersiz olduğu, sifonik sistemlerin tıkandığı için suyu tahliye edemediği ayrıca çatıda sifonik sistemin tıkanmasına karşın mekanik bir tahliye/taşıma sistemi (çörten,..vs) olmadığı ve su tahliye sisteminin tıkanması sebebiyle çatının kaldıramayacağı kadar yoğun su birikimi sebebiyle çöküntü meydana geldiğinin belirtildiğini, iş sahibi davalı firmanın çatının sağlam tarafında herhangi bir sifonik sistemin iyileştirilmesi veya su tahliye sistemini destek amacıyla çörten adı verilen mekanik 2. Su tahliye sistemlerini yapmadığını hatta bilgi notunda belirtilen ve iyileştirilmesi gerektiği müvekkili tarafından ihtar edilen kısımlar konusunda hiçbir bir çalışma veya tadilat yapılmadığını, olay sonrası çekilen fotoğraflar incelendiğinde, çatının çörten açılan kısmında herhangi bir çöküntü veya hasar meydana gelmediği, ancak çörten açılmayan ve sifonik sistemleri temizlenmeyen kısımda çöküntü yaşandığının anlaşılacağını, bilirkişilerin kök raporun 12. sayfasının 2. maddesinde sifonik sistem yüklenicisinin de kusuru olduğunu iddia etmiş ise de, müvekkili şirket ile dava dışı sifonik sistem yüklenicisinin TBK 61. maddeye göre müteselsil sorumlu olduğu değerlendirmesinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, yapının eksiksiz yapıldığı, yapı teslim edilirken davalı firma ve yapı denetim firması tarafından incelendiği, projelerin ve statik hesaplarının davalı firmanın onayına sunularak, onaylandıktan sonra üretime geçildiği ve çökmenin asıl sebebinin; yangın söndürme borularının uzay kafes çatı sisteminin borularına bağlanmış olması, yeterli çörten bulunmaması ve sifonik sistemlerde gerekli temizliğin yapılmaması nedeniyle tıkanmadan kaynaklı su birikmesi olduğunun zaten İTÜ raporunda da bulunduğunu, bilirkişilerin yapılan bu değerlendirmeleri dikkate almadan, müvekkili tarafından uzay çatı yapımında kullanılan materyallerin gerilme değerlerinin yasal üst sınıra yakın olması, parapet duvarlarının yüksekliklerinin (ki bu husus İşveren ve bina müteahhidinin sorumluluğundadır, parapetler müvekkil firma tarafından yapılmamıştır.) kar birikmesine neden olacağı… vs gibi beyanlarla müvekkiline kök raporunda %40 oranında kusur kanaati bildirilmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili tarafından 2013 yılında inşa edilen uzay çatı ile ilgili olarak o tarihte yürürlükte olan İmar Yönetmeliği’nde parapetler hususunda açık bir hüküm bulunmadığını, müvekkilinin 2013 yılında inşa ettiği uzay çatıda bulunan parapet duvarlarının yükseklikleri konusunda müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 31.01.2013 tarihli sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin içeriğinde müvekkilinin sadece uzay kafes çatı konstrüksiyonunun yapımından sorumlu olduğu, parapet, çörten, çatı ve cephe kaplamaları gibi hiçbir diğer yapı bileşeninden sorumlu olmadığını, uzay kafes çatı dışındaki tüm bu diğer kalemlerin iş sahibinin ve yapı müteahhidinin yetki ve sorumluluğunda olduğunu, bilirkişi heyetinin kusur oranında ödeme yapılmasına ilişkin görüşlerinde işverenin sadece sifonik sistemlerin sık sık temizlenmemesi nedeniyle sifonların tıkanması ile kusuru oranında (%20) sorumlu olacağı ve diğer dava ve takip dışı sifonik sistemlerin yüklenicisinin (%40) oranında kusurlu sorumlu olacağını (ve bu kusurun da tarafımıza yüklenmesi) saptamasının yanlış olduğunu, kök raporda, müvekkili tarafından talep edilen hak edişlerin, dosyada keşif özeti ile belirlenmiş bir hesabın bulunmaması sebebiyle hesaplanamadığı ancak 1. Keşif bedeli üzerinden bakiye alacak hesabı yapılacağı yönünde değerlendirme yer aldığını, bilirkişilerin 1. keşif bedeli olarak hesapladığı 160.399,00 TL bakiye alacağı herhangi bir gerekçeye dayandırmadan hesaplamış olmasındaki çelişki ve hakkaniyete aykırı durumun ilk derece mahkemesince dikkate alınması gerekirken ve bu hususun ek rapora itiraz dilekçelerinde vurgulanmasına rağmen hükümde değerlendirmediğini, çörten yapmanın yapı müteahhidinin sorumluluğunda olduğunu, nitekim yapı ruhsatı incelendiğinde yapı müteahhidinin “… Ticaret Limited Şirketi” olduğunu, somut olayda yaşanan hasarın asıl sebebinin sifonik sistemlerin tıkanmasından kaynaklı su birikintisi ile tasarım yükünün aşılması olduğunu, parapetlerde yeterli çörten açılmaması sebebiyle de olası çökmelerin önlenemediğini, bilirkişi heyetinde çelik yapı müteahhitliği alanında uzman bir akademisyen, öğretim görevlisi bulunmamasının, özellikle sifonik sistemler ve uzay sistemleri alanında uzman yüksek inşaat mühendisi bir bilirkişinin heyette bulunmamasının raporları eksik ve hukuka aykırı duruma getirdiğini, kök ve ek raporun bilirkişilerin de kabul ettiği üzere uzmanlık gerektiren konu olduğundan yeterli teknik bilgi ve tecrübe ile hazırlanmadığını, bu raporlara göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe haksız itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı yüklenici davalı iş sahibidir.Davacı taraflar arasında 31/03/2013 tarihli sözleşme ile davalı borçlu … şırketıne ait Istanbul, Tuzla, … Mahallesi, … parsel üzerinde … Blok olarak inşa edilmekte olan Ek Depo Binasına ait Uzay Kafes Çatı Konstrüksiyonu işinin yapımının üstlenildiğini, sözleşmeyi takiben uzay kafes mimari ve yerleşim uygulama projelerini, statik analiz raporunu davalının istek ve taleplerine uygun şekilde hazırladığını ve davalının ilgili onaylarını takiben imalata başladığını, işin fen ve sanat kaidelerine uygun olarak yapılıp gerekli tüm muayenelerin yapıldıktan sonra davalı şirket tarafından 19.06.2013 tarihinde teslim alındığını, 31.05.2014 günü davalı şirketin uzay kafes sisteminde hasar oluştuğuna dair telefonu üzerine aynı gün davalı şirket teknik yetkilisi ile yerinde inceleme yapıldığını ve saptanan hususların 04.06.2014 tarihli “Bilgi Notu” başlıklı yazı ile davalıya bildirildiğini, bu yazıda hasar sebep ve sonuçları ile benzer hasarların tekrarlanmaması için yapılması gerekenlerin teknik, bilimsel ve ayrıntılı olarak açıklandığını, davalı şirketin oluşan hasarın bedeli mukabilinde müvekkili davacı şirketten onarılmasını istediğini, bilgi notundaki önlemlerin alındığı ve sifonik sistemin süzgeç kapasitesinin arttırıldığının davalı şirketçe taraflarına bildirildiğini, müvekkili davacı şirketin bu işle ilgili 04.06.2014 tarihli teklifinin davalıca kabulü üzerine işe başlanılarak ilgili hasar onarılmış ve işin bedeli olan 60.000,00TL’nin 05.06.2014- 13.08.2014 tarihleri arasında tahsil edildiğini, bu kez, 12.02.2015 günü çatının diğer bölümünde çökme vukua geldiğini ve bu olay sonucunda maalesef davalı şirketin bir çalışanının hayatını kaybettiğini, bu olaydan sonra yine davalı şirketin talebi üzerine 12.02.2015 tarihinde çatı çökmesi sonucu yapılacak aksiyon planı hazırlanarak davalı … şirketi taşeron şefi ve İş Güvenliği uzmanı ile müvekkili … tarafından 13.02.2015 tarihinde imzalandığını bu planda çatıda birikmiş olan suyun vidanjörle, olmadığı takdirde delme yönetimi ile mutlaka tahliye edilmesi gerektiği, aksi halde çalışmaların güvenli olmayacağı, çatı güçlendirme işlerinin ancak bundan sonra başlayabileceği hususunun tutanak altına alındığını, yeniden başlayan yoğun kar yağışı neticesinde havuzların ciddi oranda dolduğu ve çatının tekrar öngörülmeyen yüklere maruz kaldığı, yeni hasarların doğabileceği veya artabileceği bu nedenle havuzların vakit geçirilmeden ivedilikle delinmesi ve üzerindeki yükün tahliye edilmesi gerektiğinin davalı şirkete bildirildiğini, davalı/iş sahibi şirketin 31.05.2014 tarihinde meydana gelen ilk olaydan sonra çatının hasar gören bölümünde savak ve tahliye sistemlerinde gerekli ve zorunlu iyileştirmeleri kısmen yaptığını, ancak kırma çatı şeklinde imal edilen çatının 12.02.2015 günü hasar gören kısım üzerinde herhangi bir müdahale ve iyileştirme bulunmadığı saptanarak, bu durumun davalı şirkete bildirildiğini, taraflar arasında 12.02.2015 tarihinde meydana gelen hasar gören bölümün sökülmesi, yeniden yapılması ve hasar gören diğer elemanların yenileri ile değiştirilmesi işleminin yapımı hususunda 19.02.2015 tarihli “Protokol” imzalanığını, sözleşmenin imzalanmasını takiben mevcut onaylı projelerin aynen uygulandığını, meydana gelen tüm çökme ve hasarların; su tahliye sisteminin yetersizliği ve bakımsızlığından, ağırlaşan kış koşullarında çatıya binen yükün ve karın donması sonucu tahliye olanağı bulamayan suyun kütlesel ağırlığının çatının dayanma gücünün üstüne çıkması sonucu meydana geldiğinin sabit olduğu, bu durumun ayrıca yine davalı tarafından hazırlatılan İTÜ uzmanlarının teknik inceleme raporu sonuç bölümünde olayın oluş olasıkları arasında teknik inceleme ve müvekkil şirkete ait herhangi bir kusur atfedilmediğini, … Ltd. Şti. tarafından hazırlanan ve … Sigorta A.Ş. ne sunulan 24.02.2015 tarih ve … nolu raporda; yağan kar yükünün fazla oluşu sonucu çatının hasar gördüğünün belirtiğini,19.02.2015 Tarihli Protokolde yazılı bedele mahsuben işin devamı sırasında 150.000,001TL ödendiğini, sözleşmenin tam olarak ifasına rağmen bakiye bedelin ödenmediğini, 18.05.2015 tarih ve 360.988,43TL bedelli faturanın davalıya tebliğ olunmuş ise de faturanın iade edildiğini, müvekkilinin işbu faturadan bakiye alacağı 210.988,43TL olup, fatura bedelinin bir hafta içinde ödenmemesi halinde icra takibine geçileceğinin 04.06.2015 günlü ihtarname ile tebliğ ve ihtar edildiğini, davalı şirketin ihtarın gereğini yerine getirmediğini ve temerrüde düştüğünü, davalının sigortadan söz konusu hasarı tazmin etmiş olmasına karşın, icra takibine konu alacağını ödememekte ısrar ettiklerini, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile toplam 212.021,39 üzerinden icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise yapılan imalatın gizli ayıplı olduğunu, garanti süresinin 5 yıl olduğunu, hasarın garanti süresinde meydana geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece bilirkişi raporu alınarak ve itiraz üzerine ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemece alınan ve görüşü doğrultusunda karar verilen bilirkişi raporunda, meydana gelen çökme olayı nedeniyle eserin gizli ayıplı oluğu, çökme olayında tarafların ve dava dışı şirketin kusurlu olduğu belirtilmiş ise de alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmayıp itirazları karşılamaktan uzaktır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davaya konu uzay kafes çatı yapım işi özel teknik bilgi gerektiren husus olup, bilirkişiler bu konuda inceleme yapma yeterliliklerinin olmadığını raporlarında belirtmişlerdir. Bilirkişiler konunun uzmanı olmaları nedeniyle İTÜ öğretim üyelerinin dava dışı sigorta şirketi için yaptıkları rapordaki tespitleri alarak gerekçesini belirtmeden taraflara kusur vermişler itiraz üzerine taraflara verilen kusur oranları hakkında ısrarcı olmadıklarını belirtmişlerdir. Yine bilirkişi raporunda dava dışı şirkete de kusur yüklenilmiş olup, mahkemece bilirkişilerin kusur oranında ısrarcı olmadıklarını belirtmelerine rağmen gerekçe belirtilmeden bilirkişi kusur tespitleri yerinde görülmüş, davacı ile dava dışı kusur isnat edilen ve farklı çalışma yaptığı belirtilen şirket kusurları toplanarak (davalı işveren kusuru gözetilerek) davacının alacak talep edemeyeceği (aldığı ödemenin davalı kusurundan fazla olduğu) görüşüne uyarak davayı reddetmiştir. Bilirkişilerin de kabul ettiği üzere uzmanlık alanları dışında olan esere ilişkin ve taraf kusurları yönünden gerekçesiz ve ısrarcı olunmayan kusur oranları belirlenerek ve dava dışı şirkete izafe edilen kusur oranından davacı yüklenicinin neden sorumlu tutulması gerektiği belirtilmeden verilen karar hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş taraflar arasındaki ilk sözleşme, var ise 1 çökme olayı üzerine taraflar ve inşaat ile ilgili diğer katılımcıların düzenledikleri belgeler, ikinci çökme olayına ilişkin belgeler, İTÜ’den alınan rapor, ceza davasında alınan rapor, statik hesaplamalar, teknik hesaplamalar, dava dışı ve kusur izafe edilen şirket ile davalı yüklenici arasında yapılan eser sözleşmesi getirtilerek, konusunda uzman (uzay kafes çatı sistemleri) bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılarak, davaya konu eserin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı, gizli ayıplı olup olmadığı, söz konusu eserde meydana gelen çökmelerin sebepleri, ayıplar ile arasında illiyet bağı olup olmadığı, çatının ayıplı olması ile yaşanan çökme olayları arasında illiyet bulunması halinde ilgili tarafların kusur durumu belirlendikten sonra gerekmesi halinde yapılan ve davaya konu tadilat işinin garanti kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, çökme olayında başka yüklenicilere kusur verilmesi halinde işin bütün halinde değerlendirilerek bunlara atfedilen kusurlardan davacı yüklenicinin sorumlu tutulup tutulmayacağının da değerlendirilerek, gerekmesi halinde yapılan ve davaya kon olan tadilat işi ile ilgili taraflar arasındaki anlaşmada göz önüne alınarak davacı yüklenicinin talep edebileceği bedel tespiti ile sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Mahkemece gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın, konusunda uzman olmayan bilirkişi heyetinden alınan, yeterli açıklıkta ve gerekçe içermeyen bilirkişi raporuna tarafların yaptıkları ayrıntılı itirazlar karşılanmadan ve gerekçesi belirtilmeden verilen karar hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/03/2019 tarih, 2015/1103 Esas, 2019/304 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.