Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/80 E. 2022/356 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/80
KARAR NO: 2022/356
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2017/418 Esas, 2019/349 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında İstanbul İli, Çatalca İlçesi, … Mah., … ada, … parsel, … projesindeki 30 dairenin mutfak, banyo ve portmanto dolapları yapımını konu alan ve işlerin teslim tarihi 15.06.2016 olan , yine aynı adres … ada, … parsel, … projesindeki 78 adet dairenin mutfak, banyo ve portmanto dolapları yapımını konu alan ve işlerin teslim tarihi 05.09.2016 olan iki adet eser sözleşmesinin mevcut olduğunu, birinci sözleşme konusunu oluşturan E blok için belirtilen dolap işlerinin, sözleşmenin ifa tarihinden önce tamamlanıp, yerlerine montajlarının yapıldığını, müvekkilinin iş bu sözleşme kapsamında ifada gecikmesinin söz konusu olmadığını, A-B-C-D blok işlerini konu olan ikinci sözleşme kapsamında üstlenilen işlerde ise; A-B-C blok işlerinin iş bu sözleşmenin ifa tarihinden evvel tamamlanarak montajlarının yapıldığını, ancak D blok yerinin, dolaplarının üretiminin tamamlanması ve montaja hazır olmasına rağmen davalı tarafından hazır edilmediğinden dolayı sözleşmenin ifa tarihinde montaj işleminin yapılamadığını, davalı şirketin müvekkilinin gerçekleştirdiği işi hiçbir ihtirazı kayıt öne sürmeksizin kabul ettiğini ve bu aşamadan sonra daire sakinlerinin dairelerde oturmakta ve daireler hali hazırda kullanılmakta olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmede kararlaştırılan alacağın ödenmesinin geciktirildiğini, bu nedenli ihtarname gönderildiğini ve 228.258,49 TL’nin ödenmediğinin belirtildiğini, davalı tarafından işin sözleşmede belirtilen sürede bitirilmediği iddia edilerek, müvekkilinin ortaya çıkartığı ve gerçekleştirdiği iş olan mutfak, banyo ve vestiyer dolaplarının üretimini ve montajını kabul ettiğini, daireleri bu doğrultuda sakinlerine teslim etmiş olmasına rağmen kötü niyetli olarak cezai şartı konu alan iki adet 283.000 TL ve bir adet 9.000 TL toplamda 575.000 TL ‘lik fatura kesilerek müvekkiline gönderildiğini, davalının kötü niyetle hareket ettiğini ve borçtan kurtulmaya çalıştığını, alacaklarının tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile yüklendiği işleri ifa etmesi adına karşılıklı sözleşme akdedildiğini, iş bu sözleşmede davacının edimlerini yerine getirip eksiksiz olarak teslim tarihinin 15/06/2016 olarak kararlaştırıldığını, bu durumda davacının sözleşmesinde geçen 15/09/2016 tarihinin anlaşılamadığını, bu durumda iş bu sözleşmede oynama veya bir madi hata olduğunu, davacının süresinde yükümlülüklerini yerine getirdiği iddiasıyla alacak iddiası ve ilamsız icra takibinde bulunmuş ise de sözleşmede gecikmeden doğan zararların tazmini açısından cezai şart belirlendiğini, davacı tarafın işi süresinde tamamlamadığını, mail yolu ile yapılan yazışmalarının tümünden ve ayrıca davacı tarafın şantiyede sigortalı istihdam ettiği işçilerin sigorta dökümlerinin suretlerinden davacının personellerini şantiyelerinden çekerek SGK’ya bildirim yaparak işten çıkartığı tarihin kendisine göre işin bitttiğini düşündüğü tarih olan 07/04/2017 olduğunu, müvekkilinin gerek ticari itibarından kaynaklanan nedenler ile gerekse kendilerinden daire alan insanların mağduriyetine yol açmamak adına daireleri teslim ettikçe davacının eksikliklerini de kendisinin imkanları ile 3, şahıs firmalara tamamlattığını, sözleşmelere uygun olarak kesilen cezai şarta dayalı meblağların zararlarını telafi etmek üzere düzenlendiğini belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davacı ve davalı firma arasında İstanbul ili, Çatalca ilçesi, … Mah. … ada, … ve … parselde yer alan … projesindeki toplamda 108 adet dairenin mutfak, banyo ve portmanto dolapları işlerinin yapımı için anlaşıldığı, her ne kadar dosya içerisinde daire iç kapılarının yapımının da davacı tarafından yapılacağına dair bir sözleşme bulunmasa da 29.03.2017 tarihli e-posta’dan davacının bu işi de üstlendiği, ancak iç kapıların yapımına dair dosyada her hangi bir sözleşme veya protokol bulunmadığından, iç kapı yapım işinin anlaşma bedeli, işin davalıya teslim edileceği tarih, gecikme cezası gibi hususlarda bir tespit yapılamadığı, davada önem arz eden bir diğer hususun ise teslim tarihinin belirlenmesi ile birlikte gecikme süresinin hesaplanması ve bu sürenin de taraflar arasında imzalanmış olan iki sözleşmede 1.000 TL olan günlük gecikme cezası ile çarpılarak toplam gecikme bedelinin hesaplanması olduğu, davalı, her ne kadar gecikme bedeli için 3 adet fatura kesildiğini belirtmiş olsa da, gecikme bedeli için 283.000 TL değerinde 2 adet fatura kestiği, bunu davacı tarafa ilettiği, fakat davacı tarafın bu faturaları kabul etmeyerek iade faturası kestiği, (faturalardan KDV dâhil 10.620,00 TL değerinde olan faturanın gecikme bedeline değil, DMD camlı kapı ve DMD teak süpürgelik bedeline ait olduğu), davalı gecikme bedeli için kesmiş olduğu faturalarda gecikme süresini 15.06.2016 tarihinden 28.03.2017 tarihine kadar kabul ettiği, dava dosyasına sunulmuş teslim tutanağı bulunmadığından, tarafların e-posta yazışmalarından bir sonuca ulaşılmaya çalışıldığı ve bu yazışmalarda da en son eksiklerin olduğunun belirtildiği yazışma tarihinin 16.03.2017 olduğu, her ne kadar davalı iki sözleşmenin teslim tarihini de 15.06.2016 tarihi olarak kabul etmiş olsa da, taraflar arasında imzalanan İstanbul ili, Çatalca İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, … projesindeki 78 adet dairenin mutfak dolapları, banyo dolapları ve portmanto işlerinin yapılmasına ait sözleşmenin teslim tarihinin 15.09.2016 olduğu, ancak böyle olsa bile, 78 adet daireye ait sözleşmeye göre 5 aylık, 30 adet dairenin işlerinin yapılmasına ait sözleşmeye göre ise 8 aylık bir gecikme bulunduğu, fakat davacının, davalı şantiyesinde yapmış olduğu işlerin sadece sözleşme kapsamındaki işler olmadığı, bu işlere iç kapı yapımının da dahil olduğu, ayrıca hem davacı vekilinin dilekçelerinde belirtildiği, hem de davacı vekilince dosyaya sunulan ve bilirkişilere iletilen 12.10.2016 tarihinde çekilmiş videolarda, davalı şantiyesindeki D bloğun henüz montaja hazır olmadığı, diğer bloklarda da inşaat imalat sırasına göre erken montaj yapıldığından kapı ve dolaplarda bir kısım çizik ve deformasyonların oluştuğu, dosyaya sunulan fotoğraf ve videolarda Ekim 2016 tarihinde D blok yerinin montaja çok uygun olmadığı, D blok montajlarının, montaj yerleri hazır olmamasına rağmen davacı tarafça yerine getirildiği, dolayısıyla gecikmelerden sadece davacının sorumlu tutulmaması gerektiği, davalıdan kaynaklı da gecikmeler yaşandığı, yerinde yapılan keşif sırasında, bariz ayıplı ya da kusurlu imalata rastlanmadığı, ayıplı ya da kusurlu imalatların davalı tarafından başka firmalara yaptırıldığının beyan edildiği, bu işler için ise toplam KDV dâhil; 16.568,00 TL tutarında iki adet fatura sunulduğu, tamamlatılan eksik imalatlar dışında, yapılan keşif esnasında bir takım basit çiziklere ve deformasyonlara rastlandığı, bu basit çizikler için toplam iş bedeli üzerinden maksimum %5 nefaset kesintisi yapılmasının uygun olduğu, yapılan toplam iş bedelinin ise taraflar arasında imzalanmış sözleşmeler ve davalı tarafından dosyaya sunulmuş olan … İnşaat – … Yapı Anlaşma dökümünden, davacının kendi defterlerinde davalıdan 228.258;51.-TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi defterlerinde davacıdan 348.361,52.-TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki farkın 576.620,03.-TL olduğu, işbu farkın, davalı tarafından davacıya düzenlenen ve davacı tarafından 28/03/2017 tarihinde defterlere kaydedilen, ancak 1 gün sonra yani 29/03/2017 tarihinde ters kayıt yapılarak kayıtlardan tenzil edilen, 283.000.-TL, 283.000.-TL ve 10.620.-TL’lik faturalardan kaynaklandığı, bilirkişi heyeti raporundan toplam iş bedelinden ödemeler düşüldükten sonra ayıplı /eksik iş bedellerinin mahsubu sonucunda davacının davalıdan 171.728,30 TL alacağının bulunduğunun hesaplandığı, inşaatın gecikmesi ile ilgili olarak gecikilen sürelerin ne kadarının davacının ne kadarının davalının sorumluluğunda olduğunun somut delillerden anlaşılamıyor oluşu, işin kesin bitiriş zamaanı ile ilgili olarak da net bir bilgi ve belge bulunmayışı, davalı yanın cezai şart faturalarının açıkça itiraz ile iade edilmiş olması, davacının gecikmeden sorumlu olup olmadığı hususu kanıtlanamamış olmakla davalı yanın takas/ mahsup talebinin yerinde görülmediği, davacının bakiye alacağından ayıplı/eksik iş bedellerinin düşülmesi gerekmesi, takas mahsup koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılmasının gerekmesi, nesafet indirimi miktarı gibi hususların gerçekleşmesi nedeniyle alacağın likit bir alacak olmadığının kabulü ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmediği gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı yanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 171.728,30 TL üzerinden takipten itibaren bu miktara %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, Alacak likit kabul edilemeyeceğinden %20 icra inkar talebinin ve davacı yanın fazlaya ilişkin diğer taleplerinin reddine, karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile müvekkili ve davacı arasında, İstanbul ili, Çatalca ilçesi, … Mah.No:… adresinde … Evleri A-B-C-D-E Blok inşaatının mutfak, banyo dolapları, portmanto işleri ve taraflar arasında sözleşme dışı mail yoluyla anlaşma sağlanarak dairelerin iç kapılarının yapımı konusunda iki adet eser sözleşmesi kurulduğunu, her iki sözleşmede de yapım işlerinin ifa tarihinin 15.06.2016 tarihi olarak belirlendiğini, ancak ikinci sözleşme de davacı tarafça gerçekleştirilen maddi hata veyahut tarih üzerindeki oynama neticesinde A-B-C-D blok yapım işlerinin ifa tarihinin 05.09.2016 olarak sözleşmeye geçtiğini, taraflar arasında sözleşme imzalanmadan önceki müzakere aşamasında davacı tarafın şirket avukatları ile revize ettiği ve müvekkiline gönderdiği sözleşme suretlerinde de her iki sözleşmenin de ifa tarihinin 15.06.2016 olduğunun açıkça görüldüğünü, ancak davacı tarafın yapım işlerini taraflar arasında kararlaştırılan sürede bitirmeyerek temerrüde düştüğünü, dosyaya sunulan mail yazışmalarının incelenmesi neticesinde hem birinci sözleşme olan E blok yapım işlerinin hem de ikinci sözleşme olan A-B-C-D blok yapım işlerinin ifa tarihinin 15.06.2016 olduğu saptanacağından ikinci sözleşmenin ifa tarihi olarak görünen 05.09.2016 tarihine itiraz ettiklerini, her iki sözleşme açısından da davacının temerrüde düştüğü tarih olarak 15.06.20İ6 tarihinin baz alınması gerektiğini, davacı tarafın montaj işlerini 04.03.2017 tarihinde bitirdiğini ve bu tarihe kadar yapım işlerinin bitirilmediği hususunun davacı tarafın, müvekkili şantiye alanında çalışan işçileri için SGK’ya yapmış olduğu işten çıkarmayı içeren sigorta bildirimlerinin incelenmesiyle de anlaşılacağını, ancak davacının, temerrüde, D blok yerinin hazır edilmemesinden dolayı sözleşmenin ifa tarihinde montaj işlemi yapılamadığı gerekçesiyle düştüklerini ve sözleşme dışı olduğundan iç kapı işlerinin yapımından kendilerinin sorumlu olmadığını iddia ettiğini, ancak 19.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda “her ne kadar dosya içerisinde daire iç kapılarının davacı tarafından yapılacağına dair bir sözleşme bulunmasa da 29.03.2017 tarihli e-postadan davacının bu işi de üstlenmiş olduğu anlaşılmaktadır” denilerek davacı tarafın sorumluluğunun ortaya konulduğunu, müvekkilinin D blok yerini hazır ctmemesi dolayısıyla davacı tarafın ifasının geciktiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dosyada mevcut 20.10.2016 tarihli davacı şirket yetkilisi tarafından gönderilmiş olan gecikme dolasıyla özür diledikleri mail de dikkate alındığında davacı tarafın temerrüde düşmesinde müvekkilinin hiçbir. kusurunun bulunmadığını, 19.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda hesap edilmiş olan müvekkilinin başka firmalara yaptırdığı ve faturalarını ibraz ettiği işler için toplam KDV dahil 16.568,00 TL ve keşif esnasında rastlanılmış olan çizikler ve deformasyonlar dolayısıyla toplam iş bedeli üzerinden %5 nefaset kesintisi yapılarak belirlenmiş olan 39.962,21 TL toplamda 56.530,21 TL’nin davacı alacağından mahsup edilerek 171.728,30 TL olarak belirlenmiş alacaga hükmettiğini, öncelikle sözleşme komusu eserler incelendiğinde söz konusu çiziklerin ve deformasyonların ayıp niteliğinde sayılabilecek düzeyde olması ve müvekkilinin bu sebeple uğradığı zararın %5 nefaser kesintisinden çok daha fazla olması nedeniyle %5 nefaset kesintisine itiraz ettiklerini ve nefaset kesintisinin %25’den az olmamak üzere belirlenmesini ve yapılacak mahsupda bu yeni tutarın dikkate alınmasını talep ettiklerini, ikinci olarak müvekkilinin, davacı şirketin ifa tarihi olan 15.06.2016 tarihinden 04.03.2017 tarihine kadar ifa gecikmesi dolayısıyla günlük 1.000,00 TL cezai şart bedefi olarak kestiği iki adet 283.000.00 TL ve bir adet 10,620,00 TL bedelli faturaların hesaplama dışında tutulmasının ve müvekkili şirketin gecikme cezası alacağının yok sayılmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında İstanbul İli, Çatalca İlçesi, … Mah., … ada, … parsel … projesindeki 30 dairenin ve aynı adres … ada, … parsel … projesindeki 78 adet dairenin mutfak, banyo ve portmanto dolapları yapımını konu alan 2 ayrı sözleşme imzalandığı ayrıca söz konusu projelerde iç kapı işlerinin davacı tarafça yapılması konusunda sözlü anlaşma yapıldığı, işin teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık işin geç teslimi halinde sözleşmede öngörülen cezai şart alacağının gerçekleşip gerçekleşmediği ile ayıplı işler bedelinin alacaktan mahsubu gerekip gerekmediği noktasında çıkmaktadır.Davalı her ne kadar her iki sözleşmede de işin teslim tarihinin 15.06.2016 olduğunu ileri sürmüş ise de … ada, … parsel, … projesindeki 78 adet dairenin mutfak, banyo dolapları ve portmanto yapımını konu alan sözleşmede işin teslim tarihi 05.09.2016 olarak belirlenmiştir. Sözlü olarak yapımı kararlaştırılan sözleşme dışı işlerin teslim tarihi konusunda taraflar arasında belirli bir tarih belirlendiğine ilişkin delil dosya içinde bulunmamaktadır.İşin süresinde teslim edilmediği sabitse de, hükme esas alınan ve mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre, yazılı sözleşme dışında tarafların sözlü olarak anlaşmaları üzerine sözleşme dışı işlerinde davacıya yaptırıldığı, gecikmenin ek işler ve sözleşme kapsamında yapılması kararlaştırılan işler için montaj yerlerinin davalı iş sahibince hazır edilmemesinden kaynaklandığı belirtilmiş olup, davalı iş sahibi bunlardan sadece montaj yerlerinin zamanında hazır olduğuna ilişkin savunmada bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmede montaj yerlerinin hazır edileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre işin yapılacağı yeri hukuki ve fiili ayıplardan arınmış, işin yapılmasına uygun şekilde hazır edilmesi iş sahibinin yükümlülüğünde olup, davacı yüklenici iş yerinin hazır olmadığına ilişkin bir ihtarda bulunmamış ise de davalı iş sahibi, iş yerinin işin yapımına uygun halde teslim edildiği savunmasında bulunduğundan ve dosya içinde bulunan bilirkişi raporu ile sözleşme konusu ürünlerin montajının yapılacağı yerlerin hazır olmadığının belirlenmesi karşısında davalı gecikmenin davacı yükleniciden kaynaklandığına ilişkin savunmasını kanıtlanamadığından sözleşmede öngörülen gecikme nedeniyle cezai şartın uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Davalı vekilinin işin davacının kusuru ile geciktiği bu nedenle sözleşmede öngörülen cezai şart alacaklarının oluştuğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Yine mahallinde yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda tespit anında yapılan işlerde bariz ayıpların olmadığı, keşif sırasında bir takım basit çizik ve deformasyonlara rastlanıldığı, bu basit çizik ve deformasyonlar için iş bedelinden %5 oranında nefaset kesintisi yapılması gerektiği belirtilmiş olup, davalı her ne kadar soyut olarak nefaset kesintisinin düşük belirlendiğini en az %25 oranında nefaset kesintisi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de fotoğraflarla da tespit edilen basit ayıplar nedeniyle teknik bilirkişi tarafından takdir edilen nefaset kesintisinin dosya içeriğine uygun olduğu kanaatine varılmış ayıpların daha büyük boyutta olduğuna ilişkin davalı tarafça bir delil sunulmadığından istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 17/04/2019 tarih ve 2017/418 Esas, 2019/349 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 11.716,74 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.954,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.762,04 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.