Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/76 E. 2022/434 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/76
KARAR NO: 2022/434
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2019
NUMARASI: 2016/220 Esas, 2019/697 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşen ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten 126.159,57-TL tutarında anapara alacağının oluştuğunu, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine, müvekkili tarafça alacaklarının tahsili amacıyla öncelikle Bakırköy … Noterliğinin 07.05.2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarının davalı şirkete gönderildiğini, fakat davalı şirket tarafından ihtarnameye rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla davalı şirket aleyhine icra takibine başlatıldığını, davalı şirketin itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğunu belirterek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında süregeldiği bildirilen ticari ilişki kapsamında, 27.02.2015 ve 07.03.2015 tarihli iki ayrı sipariş evrakı ile müvekkilinin kendi müşterilerinden almış olduğu siparişler doğrultusunda, 2.000 … marka, çeşitli beden ve renklerde pantolonların imalatı hususunda davacıdan talepte bulunulduğunu, daha sonradan alınan kumaşlardaki renk fazlalıkları nedeniyle sipariş edilen ürün adedinin 2.400 olarak düzenlendiğini, sipariş edilen ürünlerin hangi boy ve standartlarda imal edileceği hususunda davacı şirket ile anlaşıldığını, varılan anlaşma doğrultusunda, gerekli olan üretim için gerekli olan ve aksesuar olarak nitelendirilen, düğmeler, kemer içi astarları vs emtia ile birlikte üretilecek ürünlerin nitelikleri ve kalite standartlarına ilişkin bilgiler ile ürünlere ilişkin ölçülerin hem yazılı olarak hem de sözlü olarak davacı şirkete bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından ikinci siparişin verilmesinden yaklaşık olarak bir ay sonra, davacı tarafından, siparişi verilen ürünlerin dikimlerinin bittiği ve ürünlerin denetim ve kontrole hazır olduğunun beyan edilmesi üzerine, denetleme yapılmak üzere davacı şirket çalışanı huzurunda yapılan kontrollerde, dikilen ürünlerin dikişleri ile ilgili hatalar olduğunun, bu hataların kabul edilebilir nitelik ve sayıda olmadığının, bu hataların düzeltilmesinin zorunlu olduğunun ayrıntılı bir şekilde davacı şirkete bildirildiğini, bildirilen hataların düzeltilmesi bir yana, ütü konusunda da başkaca hataların olduğunu ve sipariş edilen beden boylarından farklı ürünlerin imal edildiğinin tespit edildiğini, ürünler üzerindeki hataların giderilmesinin mümkün olup olmadığının ütü yapılarak denendiğini ancak söz konusu hataların giderilmesinin mümkün olmadığının görüldüğünü, davacı şirket yetkili …’nün söz konusu ürünlerin kontrollerinin gerçekleştirilmesine izin vermediğini, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde kendi edimini yerine getirmeyen tarafın karşı taraftan edimini yerine getirmesini talep edemeyeceğini, buna rağmen davacı şirket tarafından Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 29.06.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yapıldığı ileri sürülen işle ilgili olarak düzenlenen faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, söz konusu faturaya Beyoğlu … Noterliği’nin 09.07.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edildiğini belirterek, davanın reddine ve kötü niyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında pantolon imaline ilişkin eser sözleşmesinin mevcut olduğu, eser sözleşmesine göre davacı yüklenicinin iş bedeline hak kazanması için imalatları iş sahibine teslim etmesi gerektiği, olayda iş sahibinin sözleşmeyi feshettiği, imalatlardaki ayıpların eserin kabulüne engel olarak görülmeyeceğinin hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği, bu sebeple davalının sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı, davacının imalat bedelini TBK 112. Madde gereği talep edebileceği, davacının zararının hükme esas alınan bilirkişi raporunda 74.520 TL olduğunun belirtildiği nazara alınarak davacının davalıdan 74.520,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 74.520,00 TL asıl alacak, asıl alacağa yıllık %10,50 ve değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapordaki “Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre eser sözleşmesinde iş sahibi ödemeyi, yüklenici ise işi yapıp teslim ettiğini ispat ile mükelleftir. Olayda davacı tarafın bedele hak kazanması için ürünleri sözleşmeye uygun olarak imal ve teslim ettiğini ispat ile yükümlüdür.” değerlendirmesi ile diğer hukuki değerlendirmeler doğrultusunda davanın reddi gerektiğini, mahkeme tarafından karara esas alınan kök bilirkişi raporunda yapılan hukuki değerlendirmede de ifade olunduğu üzere, görülen davanın konusunun, davacı alacaklının davalı ile aralarında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan üretime ilişkin olarak düzenlenen ve fatura dayanak gösterilerek yapılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebinden oluşmakta olduğunu, oysa ki raporda, eser sözleşmesinde davacı durumunda olan alacaklının sözleşmenin ifasından kaynaklanan zararların tazminini talep edilebileceğinin açık bir şekilde ifade edildiğini, istinafa konu davanın eser sözleşmesinin ifasından kaynaklanan alacaklarının tahsiline yönelik olarak açılması, bu aşamada davacının alacak sebebini ve davaya konu icra takibine dayanak yaptığı faturaya ilişkin taleplerini değiştiremeyeceği hukuki gerçeği karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun teknik değerlendirme bölümünde yapılan, sözleşme konusu ürünlerde bulunan hataların piyasaya hakim ilkelere göre kabul edilebilir hatalar olduğu görüş ve kanaatini kabul etmediklerini, bilirkişiler tarafından dosyaya sunmuş oldukları 06.03.2017 tarihli ek beyan dilekçesi dikkate alınmadan bir değerlendirme yapıldığını, bu dilekçelerinde belirttikleri üzere, üretilen ürünler, bütün bedenleri kapsayacak şekilde müşteriye arz edilmekte olup, bu bedenlerden herhangi birisinin olmaması ve/veya eksik olması, ürünlerin eksiksiz ve standartlara uygun olarak hazırlanmadığı sonucunu doğuracağını, bu nedenlerle yapılacak incelemede her bir bedene ait ürünün tek tek sayılması ve her bir bedene ait ürünlerin tek tek kontrol edilerek standartlara uygun olarak üretilip üretilmediğinin tespit edilmesinin gerekli olduğunu, bu şekilde bir kontrol yapılmaması halinde, hatalı olan ürünlerin ayıklanılarak, örneğin 2.400 adet ürün yerine 1.000 adet veya 1.500 adet ürünün hatasız olduğu ve bu hatasızların teslim alınması gerektiği fikri ortaya çıkabileceğini, oysa ki, bu durumun yukarıda yazdıkları nedenlerden ötürü üretilen ürünleri standartlara uygun olarak üretilmemesi nedeniyle kabul edilebilir olmaktan çıkaracağını, ticari teamüller çerçevesinde bu tür durumlarda, hazırlanan ürünlerden herhangi bir bedendeki sayının eksik olması ve/veya hiç olmaması halinde ürünlerin pazarlama ve kabul edilme niteliğini ortadan kaldıracağını, Mahkemeden malların bir kısmının değil tamamının kontrol edilmesi talep edildiği halde bu taleplerinin dikkate alınmadığını, bu nedenlerle eksik inceleme sonucunda ve denetime elverişli olmayan bir rapor hazırlandığını, davacının olay tarihinden sonra kendi kontorlünde olan ürünleri müdahale ve onarımlarlarla düzeltip düzeltmediğinin taraflarınca tespit edilebilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda da açıkça yazılı olduğu üzere, ürünler üzerinde yapılan incelemenin, koliler halinde yığılan mallardan rastgele seçme yolu ile yapıldığını, yapılan bu değerlendirmenin ürünlerdeki eksik beden ve sair kusur hususunun tespitine mani olduğunu, beden sayısındaki eksiğin dahi tek başına ürünlerin kabul edilebilir nitelikte olmasını ortadan kaldıracağını, gerek cevap dilekçelerinde ve gerekse diğer dilekçelerinde, alacaklının eser sözleşmesinden kaynaklanan taleplerinin ancak uğradığı zarar üzerinden olabileceği, alacaklının basiretli bir tacir olarak bunu bilmesi gerektiği ve sözleşmeye konu malları müvekkiline teslim etmemesinden kaynaklanan bedeli bilerek ve isteyerek talep ettiği bedelden düşmeyerek kötü niyetli olduğu ortaya konulmasına rağmen Mahkemece kötü niyet tazminatı taleplerine ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmadığını ve bir karar verilmediğini belirterek, kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafında, davalının iddialarının bilirkişi raporlarınca çürütüldüğünü, buna rağmen Mahkemenin kısmen kabul kısmen red kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, ihtilaf konusu 15.06.2015 tarihli 122.279,67-TL bedelli fatura içeriğindeki ürünlerde herhangi bir ayıp bulunmadığından, müvekkilinin elinde bulunan ve davalının elinde bulunan mallar için bir hesaplama yapılmasının ve fatura bedelinden düşülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin elinden gelen çabayı göstermesine rağmen söz konusu malların davalı tarafından teslim alınmadığını, davalının bu malları teslim almaması kendi kusurundan kaynaklandığından fatura bedelinden malların bedelinin düşülmesinin mümkün olmadığını, daha önce sundukları dilekçelerinde ayrıntılı olarak ifade ettikleri üzere müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar miktarının, uyuşmazlığa konu fatura miktarı kadar olduğunu, anılan faturanın taşıdığı miktarın, hem tekstil ürünlerinin meydana getirilmesi için yapılan masrafları ve hem de müvekkilinin kârını içermekte olduğunu, imal edilen ürünler, hem davalı şirketin özel siparişine göre üretildiğinden ve hem de davalı şirketin belirttiği markayı taşıdığından başka bir şekilde değerlendirmesine olanak bulunmadığını, dolayısıyla ürünlerin müvekkili şirket açısından ekonomik bir değeri bulunmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu ve bilirkişilerin belirlediği rapora dayanarak belirlenen değere göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişice takip tarihi itibari ile markasız, logosuz bir pantolona 20 TL bedel biçilmesinin oldukça fahiş olduğunu, bu sebeple bilirkişinin hesapladığı bu miktarın fatura bedelinden düşülmesinin mümkün olmadığını, mahkemece yapılan inceleme sonucunda davalının dayandığı iddialar çürütülmüş ve takibin devamına karar verilmiş olmasına, davaya konu fatura miktarı açık olup borç likit olmasına rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, takibin devamına karar verilmesinin bir anlamda yapılan itirazın da haksız ve kötü niyetle yapıldığı anlamına gelmekte olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü ve haksız itirazından dolayı davalının takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki “pantolon imalatına” ilişkin eser sözleşmesi kapsamında 126.159,57 TL cari hesap alacağı ve 6.496,35 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 132.655,92 TL’nin davalıdan tahsili için girişilen ilamsız icra takbine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı tarafça, davacının, cari hesap alacağına dahil olan 27.02.2015 ve 07.03.2015 tarihli iki ayrı siparişe (15.06.2015 tarihli … numaralı “2400 adet paul grant model pantolon açıklamalı” 40.476 Euro (122.279,67 TL) bedelli faturaya) konu pantolonların imalatını sözleşmeye aykırı ve ayıplı yaptığı, söz konusu ayıpların davalının ayıplı ifayı kabule zorlanamayacağı derecede ağır olduğu ve giderilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının her hangi bir iş bedeli talebinde bulunamayacağı savunulmuştur. Mahkemece, imalatlardaki ayıplar eserin kabulüne engel nitelikte olmadığından davalının sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı, davacının imalat bedelini TBK 112. Madde gereği talep edebileceği, davacının zararının hükme esas alınan bilirkişi raporunda 74.520,00 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu ise iş bedelini ödemektir. Sözleşmeden dönme, sözleşmeyi sona erdiren ve tarafların iradelerine bağlı sebeplerden birisidir. Bedel karşılığı eser sözleşmelerinde dönme beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanı olduğundan, karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17/03/2010 gün, 2010/98-1538 sayılı kararı). Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş bedelinin geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/02/2010 gün, 2010/19-38 ve 2010/69 sayılı kararı). Dönme halinde sona erme geriye etkili sonuç doğuracağından taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını karşı tarafa iade etmekle yükümlüdür. Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davaya konu icra takibinde davacı yüklenici tarafından, taraflar arasındaki “pantolon imalatına” ilişkin eser sözleşmesi kapsamındaki 07.05.2015 tarihli 126.159,57 TL cari hesap alacağına dayalı olarak talepte bulunulduğu, mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi heyeti raporlarından anlaşılacağı üzere bu cari hesap alacağının; 197,65 TL’sinin 01.01.2015 tarihli açılış fişine, 3.682,25 TL’sinin 20.02.2015 tarih ve … nolu faturaya, 122.279,67 TL’sinin 15.06.2015 tarih ve … nolu faturaya ilişkin olduğu, bunlardan 197,65 TL ile 3682,25 TL’nin 3.681,86 TL’lik kısmının davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, 122.279,67 TL’lik faturanın ise kayıtlı olmadığı, davalı tarafça cevap ve bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde, kendi defter kayıtlarında yer alan bu iki kayıt bakımından ayrıca bir itirazda bulunulmayıp, sadece cari hesap alacağına dahil olan 27.02.2015 ve 07.03.2015 tarihli iki ayrı siparişe (15.06.2015 tarihli 941182 numaralı “2400 adet paul grant model pantolon açıklamalı” 40.476 Euro (122.279,67 TL) bedelli faturaya) konu pantolonların imalatının sözleşmeye aykırı ve ayıplı yapıldığı ve söz konusu ayıpların ifayı kabule zorlanamayacak derecede ağır olduğu iddiasıyla itirazda bulunulduğu, Buna göre, davalı tarafın ticari defter kayıtları ile sabit olduğu ve bunlar yönünde ayrıca bir savunmada bulunulmadığı üzere, takibe konu alacağın davalı defterlerinde kayıtlı olan 197,65 TL + 3.681,86 TL toplamı 3.879,51 TL’lik kısmı bakımından davacının davalıdan alacaklı olduğunun sübuta ermiş olduğu, Ancak, her ne kadar mahkemece alınan kök bilirkişi heyeti raporunda, iş sahibinin sözleşmeyi feshetmesi halinde tarafların karşılıklı olarak edimlerini iade etmeleri gerektiğinin, davacının ancak fesih nedeniyle doğacak müspet zararlarını talep edebileceğinin belirtilmesi üzerine, davacı vekilince sunulan rapora karşı beyan dilekçesinde ve sonraki dilekçelerde takibe dayanak cari hesaba dahil olan 15.06.2015 tarihli 941182 numaralı 40.476 Euro (122.279,67 TL) bedelli faturanın müvekkili şirketin fesih nedeniyle uğramış olduğu zarar miktarına ilişkin olduğu belirtilerek, devam eden süreçte bu kapsamda talepte bulunulmuş ise de, davaya konu takip talebinde cari hesap alacağına dayalı olarak talepte bulunulduğu, ihtilaf konusu 15.06.2015 tarihlî … numaralı “2400 adet paul grant model pantolon açıklamalı” 40.476 Euro bedelli faturada da açık bir şekilde iş bedelinin talep edilmiş olduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda, davaya konu takipte ve sonrasında açılan davada talep edilen alacağın iş bedeli alacağına ilişkin olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığı, HMK’nın 141/1. Maddesindeki iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağına ilişkin emredici düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davacı vekilince bilirkişi raporu alınması sonrasında takibe ve davaya konu alacak sebebinin bu şekilde değiştirilemeyeceği, davacı vekilinin itirazın iptali davasını (alacak sebebini de değiştirerek) alacak davasına dönüştürdüğüne dair sunulan usulüne uygun açık bir ıslah beyanının da bulunmadığı, Davaya ve takibe konu 15.06.2015 tarihli 941182 numaralı 40.476 Euro (122.279,67 TL) bedelli faturanın iş bedeli alacağına ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda ise, taraflar arasındaki bu faturaya ilişkin eser sözleşmesi henüz ifa ile sonuçlanmadan davalı iş sahibi tarafından sözleşmeden dönüldüğü için ve dönme halinde sona erme geriye etkili sonuç doğuracağından tarafların sözleşmenin ifası kapsamında birbirlerinden hiç bir şey talep edemeyecekleri gibi, aldıklarını da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşı tarafa iade etmekle yükümlü oldukları, buna göre davacı yüklenicinin davaya bu faturaya ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında davalı iş sahibinden bir iş bedeli talebinde bulunamayacağı, mahkemece bu faturaya dayalı talep bakımından itirazın iptali talebinin timden reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde takip ve davadaki talebin yanlış nitelendirilerek kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece verilen kararda, takipte talep edilen işlemiş faiz miktarı bakımından davacının talebi reddedilmiş olmasına rağmen, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde bu yönde açıkça ve ayrıca bir istinaf itirazı yer almadığından HMK’nın 355. Maddesi gereğince Dairemizce bu hususta ayrıca bir değerlendirme yapılmamış, karardaki mevcut durum korunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davalı tarafça davaya konu takibe yapılan itirazın sadece 3.879,51 TL asıl alacak bakımından kısmen iptaline, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, davalı defterleri ile sabit olan alacak likit kabul edilmesi gerektiğinden kabul edilen miktar bakımından davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, reddedilen miktar bakımından davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf taleperinin KISMEN KABULÜNE, 2-BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 08/07/2019 tarih ve 2016/220 Esas, 2019/697 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin 3.879,51 TL asıl alacak, asıl alacağa yıllık %10,50 ve değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin REDDİNE,4-İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı likit olduğundan, bu miktar üzerinden belirlenen %20 oranındaki 775,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,5-Davacının reddedilen miktar bakımından takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 265,00 TL nipi karar ve ilam harcının peşin alınan 1.602,16 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.337,15 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 265,00 TL peşin harç toplamı 294,20 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 2.856,25 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 83,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, bakiye kısmının davacı üzerine BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından dosyada yapılan 3,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 2,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, bakiye kısmının davalı üzerine BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.879,51 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 20.316,41 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 98,80 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 20/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.