Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/73 E. 2022/322 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/73
KARAR NO: 2022/322
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2019
NUMARASI: 2019/229 Esas, 2019/682 Karar
DAVANIN KONUSU: Tanıma
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, Romanya menşeili davacı şirket ile davalı şirket arasında doğan uyuşmazlıkta Bükreş Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi’nin 9344/3/2009 dosyasında verilen 05/10/2011 tarihli kararı ile tazminat olarak 7.762.189,00 Euro ve yargılama masrafı olarak ise 283.309,78 Euro ödemesine hükmettiğini, Bükreş Temyiz Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce 18/10/2012 tarih 410/2012 sayılı karar ile … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun reddedildiğini, ardından temyiz incelemesini yapan Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 10/04/2014 tarih ve 1475 sayılı kararı ile tüm temyiz taleplerininin reddedilerek kararın kesinleştiğini, davalı … A.Ş.tarafından da müvekkili şirket ve … Bankası A.Ş. aleyhine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/52 Esas (2015/435 eski esas) sayılı dosyası ile avans ve teminat mektuplarının hükümsüzlüğünün tespiti ve muarazanın giderilmesi davasının reddi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2012 tarihli 2011/2901 Esas, 2012/4661 Karar sayılı kararı ile Romanya’daki davanın bekletici mesele yapılması gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulduğunu ve bekletici mesele yapılarak kesinleşmiş kararını İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/435 Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, yerel mahkemece 14/05/2015 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 02/11/2017 tarihli 2017/1211 Esas 2017/3766 Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının Romanya’daki kararın tanınmasının sağlanması için dava açmak üzere uygun süre ve imkan verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu, bozma sonrasında dosyanın İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/52 esas numarasına kaydedildiğini, yargılamada bozma kararına uyularak taraflarına kararın tanınmasına ilişkin dava açmak üzere süre verildiğini belirterek, Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi 9344/3/2009 nolu dosyadan verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararı ve Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince verilen 10/04/2014 tarihli 1475 karar sayılı kararın tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 03/05/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, söz konusu kararın tanınmasına karar verilmesinin yeterli olduğunu, tasfiye aşamasında olan müvekkili şirketin nispi harcı ödeme imkanının bulunmadığını belirterek, kararın sadece tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının yabancı mahkeme kararlarının tanınmasında hiçbir hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacının yabancı mahkeme kararındaki iddia ve tespitlerden yararlanmasının mümkün olmadığını, bu kararın Türk mahkemelerinde etki doğurabilmcsi için ancak tenfız davası açılması gerektiğini, huzurdaki dava kapsamında tanıma şartlarının oluşmadığını, Romanya Mahkemesi tarafından deliller değerlendirilmeksizin savunma hakkının kısıtlanarak hüküm kurulduğunu, tanıma davasına konu karar hakkında müvekkili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapıldığını, öte yandan kararın açıkça kamu düzeni ve münhasır yetki kurallarına aykırı olduğunu, kararın uluslararası alanda kesin mahiyette olduğunun söylenemeyeceğini, davacı hakkında iflas kararı bulunduğundan davacının teminat göstermesi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, esas yönünden ise haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece ilk olarak, 2018/395 E – 2018/695 K sayılı 05/11/2018 tarihli kararla, tanıma ve tenfize yönelik talep yönünden davanın nispi harca tabi davalardan olduğu, davacı tarafça yapılan ihtarata, verilen kesin süreye rağmen noksan peşin harç tamamlanmadığından Harçlar Kanunu’nun 30,32 maddeleri atfıyla HMK 150/1 maddesi uyarınca 05/07/2018 tarihli duruşmada dosyanın işlemden kaldırıldığı, bu tarihten itibaren yasal 3 aylık süre içerisinde noksan harç yatırılmak suretiyle yenilenmediği gerekçesiyle, HMK’nun 150/5 maddesi uyarınca 06/10/2018 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 12/03/2019 tarihli 2019/156 esas – 2019/325 karar sayılı kararı ile, 6100 sayılı HMK’nın 176. Maddesine göre, ıslah yolu ile taraflardan herbirinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen düzeltebileceği, bu kapsamda, ıslah ile müddeabih artırılabileceği gibi, azaltılabileceği, bir kısım talepler yerine başka talepler ileri sürülebileceği veya bir kısım taleplerden vazgeçilebileceği, davacının da dava açarken talep ettiği tenfiz isteminden ıslah dilekçesi ile vazgeçerek, yabancı mahkeme kararlarının sadece tanınmasını istediği, davacının sadece tanıma talep etmesinde hukuki yararı olduğu, tanıma talebi yönünden nispi harç değil, maktu harç alınması gerektiği, buna göre işin esasına girilerek tanımanın koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilip, sonucuna göre esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrasında, mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde istinafa konu kararla, tanınması talep edilen Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi … nolu dosyadan verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararında davacı … Limited lehine hüküm tesis edildiği, iş bu davanın açılmasının esas nedeninin davalı … A.Ş.tarafından bu dosya davacısı şirket ve … Bankası A.Ş.aleyhine İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde (2018/52 Esas, eski esası 2014/435, ilk eski esası İstanbul 5 ATM 2008/369) 18/09/2007 tarihli Performans Garanti Sözleşmesi uyarınca verilen Romanya’da üstlenilen işleri teminen … tarafından verilen avans ve teminat mektuplarının hükümsüzlüğünün tespiti ve muarazanın giderilmesi davası açılması olduğu, o davaya ilişkin verilen Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 02/11/2017 tarihli 2017/1211 Esas 2017/3766 Karar sayılı kararı ile, Romanya’daki kararın tanınmasının sağlanması için dava açmak üzere uygun süre ve imkan verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu ve bozma sonrasında İstanbul 15. ATM’nin 2018/52 Esası üzerinden bozma kararına uyularak davacıya kararın tanınmasına ilişkin dava açmak üzere süre verilmesi üzerine bu davanın açıldığı, tanımaya konu yabancı mahkeme kararında “… Bükreş Şubesi” tarafından açılan dava taraf ehliyeti bakımından reddedilmiş ise de bu dosyayı bekletici mesele yapan İstanbul 15 ATM’nin 2018/52 Esas numarasında görülen davada aynı sözleşme kapsamında teminat mektubunun hükümsüzlüğü ile ilgili davanın tarafı olduğu dikkate alındığında herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın yabancı mahkeme kararının tanınmasında “hukuki yararı” bulunduğu, davacı yönünden Romanya mahkemelerinde verilen kararın delil değerlendirilmesi, kesinleşen tespitler ve sözleşmenin feshinde hangi tarafın kusurlu olduğu gibi hususlar yönünden teminat mektuplarının hükümsüzlüğü talebini doğrudan etkileyeceği, bu nedenle davacının iş bu yabancı mahkeme kararının tanımasını talep etmede hukuki yararının söz konusu olduğu gerekçesiyle, davanın kabülüne, Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi 9344/3/2009 nolu dosyadan verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararı ve Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince verilen 10/04/2014 tarihli dosya 1475 karar sayılı kararın tanınmasına, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacı şirketin Romanya’da iflas ettiğinden dolayı bu davayı açmakta dava ehliyeti ve dava takip yetkisinin bulunmadığını, bu doğrultuda olan 15.05.2018 tarihli hukuki mütalaanın dosyaya sunulduğunu, Islah ile talep sonucunun daraltılması mümkün olmadığından davacının buna dair ıslah dilekçesine dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin HMK ve içtihatlara aykırı olduğunu, sundukları hukuki mütalaada belirtildiği üzere, MÖHUK 58. Maddesi gereğince davaya konu yabancı mahkeme kararı eda içerikli hüküm içeriğinden tenfizi yapılmadan Türk Mahkemelerinde hüküm ifade edemeyeceği gibi esasında tenfiz hakkından feragat niteliğinde olduğunu, bu nedenle öncelikle tanıma/tenfiz olarak açılan bu davanın dinlenilemeyeceğini ve davaya tanıma olarak edilemeyeceğini, bu davanın açılmasına dayanak gösterilen Yargıtay 15. HD’nin 2017/1211 E- 2017/3766 K. Sayılı ilamında, dava konusu yabancı mahkeme kararlarının eda hükmünü haiz kararlar olduğu ve tenfiz edilmelerinin gerektiği vurgulanmasına rağmen bu hususun mahkemece göz ardı edildiğini, bu Yargıtay kararı doğrultusunda davanın sadece tanıma talep etmekte hukuki yararı bulunmadığını, İstanbul 15. ATM’nin 2018/52 E. Sayılı dosyasındaki Yargıtay bozma ilamı gereğince dava açma yetkisi verilenin huzurdaki dosya davacısı değil, o dosyanın davalısı … Limited olduğunu, gerekçeli karardaki aksine değerlendirmenin yerinde olmadığını, davacı … Limited Bükreş şubesinin bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, tanıma kararına konu edilen yabancı mahkeme ilamında da davacı şirketin davasının dava ehliyeti olmadığından reddedildiğini, davacı lehine bir hüküm tesis edilemediğini, davacı şirket, … şirketinin iflas masasına süresinde herhangi bir başvuruda bulunulmadığından ve … ‘nin kesin ve nihai alacaklar listesinde de mevcut olmadığından huzurdaki davayı açmakta bu yönden de hukuki yararı bulunmadığını, yerel mahkemece, istinaf mahkemesi kararı sonrasında yapılan ilk duruşmada, hiç bir delilleri toplanmadan ve savunmaları ele alınmadan karar verildiğini, dava konusu taşeronluk sözleşmesinin feshinde tarafların kusur durumuna ilişkin yeterli delil ve belge toplanmadığını, davaya konu yabancı mahkeme kararında adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi 9344/3/2009 nolu dosyadan verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararı ve Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince verilen 10/04/2014 tarihli dosya 1475 karar sayılı kararının, 5718 sayılı MÖHUK’nun 58.maddesi ve devamı uyarınca tanınması istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davaya konu yabancı mahkeme kararın tanınmasını talep etmekte hukuki yararı bulunduğu, tanıma yönünden gerekli şartların mevcut olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne kadar verilmiştir.Davalı vekilince, davacı şirketin Romanya’da iflas ettiğinden dolayı bu davayı açmakta dava ehliyeti ve dava takip yetkisinin bulunmadığı belirtilmiş ise de, dava dilekçesine ekli vekaletnameden anlaşılacağı üzere, işbu dava … Limited Newpark – Bükreş Şubesi’ni temsilen resmi tasfiye memuru … tarafından açılmış bulunmaktadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı “… Limited – Newpark Bükreş Şubesi” tarafından açılan iş bu davada davanın açılmasına dayanak olarak gösterilen, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 02/11/2017 tarihli 2017/1211 Esas 2017/3766 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda İstanbul 15. ATM’nin 2018/52 Esası üzerinden, davaya konu Romanya’daki kararın tanınmasının sağlanması için dava açmak üzere süre ve imkan verilen davalı tarafın “… Limited” şirketi olduğu, işbu davayı açan “… Limited – Newpark Bükreş Şubesi’nin” o dosyada taraf olmadığı, gerekçeli kararda bunun aksine yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığı, tanıma talebine konu Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi’nin 9344/3/2009 nolu dosyasından verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararıyla da davacı “… Limited – Newpark Bükreş Şubesi’nin” davasının, tüzel kişiliğe haiz olmayan bir şubenin ana şirkete ilişkin yargılama bakımından dava ehliyeti olmadığından reddedildiği, şubenin bir merkeze bağlı olduğu halde müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi olmadığı halde kendi başına ticari muamele yapan yer olup, kendi başına işlem yapabilirse de bu işlemden doğan hak ve borçların merkeze ait olduğu, şubelerin (bağlı oldukları merkezden ayrı) tüzel kişiliklerinin ve bu nedenle taraf ve dava ehliyetinin de bulunmadığı, fakat tüzel kişiliğin tüzüğünde şubelerin de organ olduğu (tüzel kişiyi temsil edebileceği) kabul edilmiş ise ancak bu durumda şubenin tüzükte açıkça yazılı olması halinde bağlı olduğu tüzel kişi adına dava açabileceği, şayet bağlı olduğu tüzel kişinin tüzüğünde şubenin tüzel kişiyi temsil edebileceği yazılı değil ise tüzel kişi adına dava açmasının da mümkün olmadığı, şubenin tüzel kişiyi bu şekilde temsil yetkisi olsa bile davanın şube tarafından tüzel kişi (merkez) adına açılması gerektiği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.06.2010 tarih, 2010/19-250 Esas, 2010/300 Karar), somut uyuşmazlıkta “… Limited – Newpark Bükreş Şubesi’nin” kendi adına dava açtığı, buna göre davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın dava ehliyeti yokluğundan reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2019 tarih ve 2019/229 Esas, 2019/682 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava ehliyeti yokluğundan usulden REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 70,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN1-Davalı tarafından yatırılan 44.40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 62,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 183,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.