Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/70 E. 2022/321 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/70
KARAR NO: 2022/321
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2019
NUMARASI: 2018/159 Esas, 2019/309 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin Manisa’da et ürünleri ile ilgili fast-food restoranının yapım aşamasında iken davalı mühendislik şirketi ile açılacak restoranın baca filtreleme sistemi ile ilgili görüşmelere başladığını, davalı şirketin açılacak restoranın baca filtreleme sisteminin yapımını, projesinin çizimini ve teslimini üstlenmek adına teklifte bulunduğunu, yapılacak sistemle ilgili avans olarak davalı şirkete 6.500 TL 30.03.2017 tarihinde … bankası Manisa şubesi kanalıyla gönderildiğini, daha sonra yapılan görüşmelerde davaya konu baca filtreleme işinin yapılması konusunda davalı tarafla mutabık kalınamadığını, anlaşmanın yapılamadığını, davalı tarafla yapılacak işe karşılık davalı şirkete avans olarak gönderilen 6.500,00 TL’nin iadesi sözlü ve yazılı olarak talep edildiğini, ancak sözkonusu avansın takip tarihine kadar iade edilmediğini, anılı bedelin istirdatı için icra yoluna başvurulduğunu, davalı tarafın yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, yapılmayan ve teslim edilmeyen bir projeden dolayı alınan 6.500-TL avansı haksız ve sebepsiz olarak elinde tuttuğunu, keza davalının bu safhalardaki yaptığı işi uzatma çabaları ve işi yapmaması yüzünden müvekkili şirketin faaliyete geçiremediği restorana kira-maaş ödemesi gibi masraflar ederek mağdur olduğunu belirterek, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ilişkin alacağın varlığının tespitiyle itirazlarının iptaline ve takiplerin devamına, davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacı firmanın, Manisa ilindeki bir AVM’de gerçekleştireceği “…” isimli restoran projesinde kullanılmak üzere müvekkili firmadan baca-filtreleme sistemi siparişinde bulunduğunu, davacının siparişi üzerine müvekkil firmanın, işi kabul etmek için öne sürdüğü şartları davalıya bildirdiğini, işbu teklifte müvekkili firmanın ödeme şeklinin %20 peşin, bakiyenin 30-60-90 günlük çeklerin siparişle birlikte verilmesiyle olacağına, fiyatlara montajın dahil olmadığına, nakliyenin sipariş bedelinden hariç olduğuna yer verildiğini, sözleşme koşullarını kabul eden davacı tarafın 6.500 TL peşin ödemeyi müvekkiline yaptığını, davacının peşin ödemeyi yapması üzerine müvekkilinin davacının projesine özel olarak baca filtreleme sisteminin üretimine başlayıp tamamlandığını, davacının siparişine özel projeler çizdirildiğini, projede kullanılmak üzere 5.704,45 TL fiyatında cihaz alımı yapıldığını, davacının siparişine özel ürünlerin müvekkilli tarafından hazır edilmesine rağmen, sözleşmeye uygun şekilde ödemelerini yapmayan davacının ürünlerin teslimine engel bir durum teşkil ettiğini, davacının kendisine özel hazırlanan ürünleri teslim almamakta ve peşin ödemenin iadesini talep etmekte tamamen haksız olduğunu, davacının ürünleri teslim almak için 30-60-90 günlük çekler vasıtasıyla ödeminin tamamını yapması gerektiğini en başından bildiğini, kendisine gönderilen teklifte bu husus açıkça belirtildiğini, 6.500,00 TL peşin ödemeyi yapan davacının sözleşmeyi kabul etme iradesini ortaya koyduğunu, hal böyle iken davacı tarafın dava dilekçesinde baca filtreleme işinin anlaşmasının yapılmadığını dile getirmesinin iyiniyet ve dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal eden ve edimlerini yerine getirmeyen tarafın davacı olduğunu belirterek haksız davanın reddine, takibinde haksız olan davacının %20 oranında icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasındaki sözlü sözleşme ilişkisinin ve 6.500,00 TL’lik peşin ödemenin sabit olduğu, davacı iş sahibi yüzünden davalı yüklenicinin işi teslimle sonlandıramadığı, davacının sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep edemeyeceği, çünkü davacının siparişi iptal istemi tarihi itibariyle davalının ifada temerrüdünden değil davacı iş sahibinin teslim almakta temerrüdünden bahsedilebileceği, özel üretime neden olunduktan sonra ödeme koşullarında anlaşılamadığı gerekçesiyle işin iptal edilmesinin ve bedel iadesi isteminin basiretli tacir davranışı sayılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, taraflar arasında akdedilmiş bir eser sözleşmesi olmadığını, sözleşmenin icap aşamasında kaldığını, davalının dava konusu alacağı yeddinde tutarak sebepsiz zenginleştiğini, sözleşme kurulmadan ve sözleşme konusu sistemin yapımına başlanmadan davalı tarafından sözleşme bedeli talep edilerek ticari teamüllere ve dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını, icap aşamasında temerrütten bahsedilemeyeceğinden müvekkili iş sahibinin teslim almaktan kaçındığı ve bu sebeple temerrüde düştüğü gerekçesinin dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmeye konu ürünün üretilmediğini, özel üretime dair bir delilde bulunmadığını, 6.500-TL’nin davalıya avans olarak ödendiğini, sözleşme bedelinin bir kısım olarak ödenmediğini, sözleşmenin kurulduğu varsayımında dahi davalı yüklenicinin eseri zamanında bitirme borcuna aykırı davrandığını, TBK’nın 473/1. Maddesi gereğince bu durumda müvekkilinin teslimi beklemeden sözleşmeden dönebileceğini, davalının tekliflerinde teslim süresi 30 gün olarak belirtilmesine ve sözleşmenin 2017 yılı Mart ayında akdedildiği belirtilmesine rağmen yazışmaların Temmuz ayına kadar devam ederek teslim ediminin gerçekleştirilemediğini, eserin meydana getirilmeye başlanmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Dava, davacının açmayı planladığı restoranına “baca filtreleme sistemi” yapılmasına ilişkin olarak yapılan sözleşme görüşmeleri sırasında, davalının teklifi üzerine kendisine 6.500,00 TL avans ödendiği, ancak daha sonra işin davalı tarafından yapılması konusunda anlaşamadıkları ve ödenen avansın iadesinin sözlü ve yazılı olarak talep edildiği, davalı tarafça bu bedelin iade edilemediği iddiasıyla, bu bedelin davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı vekili cevabında, müvekkilinin teklifini kabul eden davacının avans olarak 6.500,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin de bunun üzerine baca filtreleme sistemini tamamladığını, ancak davacının geri kalan ödemeleri yapmaması nedeniyle ürünün teslim edilemediğini, davacının ürünü teslim almamakta ve ödediği peşinatı geri istemekte haksız olduğunu, davacının anlaşmanın yapılmamış olduğuna dair iddiasının iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.Buna göre, taraflar arasında, davalının teklifi üzerine kendisine 6.500,00 TL avans ödenmek suretiyle, davacının açmayı planladığı restoranına “baca filtreleme sistemi” yapılmasına ilişkin olarak bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, sonrasında sözleşme henüz ifa ile sonuçlanmadan davacı iş sahibi tarafından sözleşmeden dönülerek ödenen avansın iadesi talep edilmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu ise iş bedelini ödemektir.Sözleşmeden dönme, sözleşmeyi sona erdiren ve tarafların iradelerine bağlı sebeplerden birisidir. Bedel karşılığı eser sözleşmelerinde dönme beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanı olduğundan, karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17/03/2010 gün, 2010/98-1538 sayılı kararı). Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş bedelinin geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/02/2010 gün, 2010/19-38 ve 2010/69 sayılı kararı). Dönme halinde sona erme geriye etkili sonuç doğuracağından taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını karşı tarafa iade etmekle yükümlüdür.Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki eser sözleşmesi henüz ifa ile sonuçlanmadan davacı iş sahibi tarafından sözleşmeden dönülerek, davalı yükleniciye ödendiği ihtilafsız olan 6.500,00 TL iş bedelinin iadesi talep edildiği göre, mahkemece TBK’nın 125/3 maddesindeki, ”sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler.” hükmü ve davalı tarafça cevap ve savunmalarında ifaya hazırlık kapsamında yapılan imalat veya başkaca bir sebep bakımından açık bir şekilde mahsup itirazında bulunulmamış olması göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının davasının kabulü ile davaya konu takibe asıl alacak yönünden yapılan itirazın iptaline karar karar verilmesi gerektiği halde, Mahkemece yukarıda özetlenen hatalı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kabulü ile davalı tarafça davaya konu takibe asıl alacak yönünden yapılan itirazın iptaline ve alacak miktarı likit olduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatı hükmedilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, dava dilekçesinde sadece asıl alacak miktarı dava değeri olarak gösterilip bu meblağ bakımından itirazın iptali talebinde bulunulduğundan takipte talep edilen işlemiş faize yapılan itiraz yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2019 tarih ve 2018/159 Esas, 2019/309 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KABULÜ ile, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın asıl alacak miktarı yönünden İPTALİ İLE, Takibin 6.500,00 TL asıl alacak miktarı ve takip tarihinden itibaren işleyecek olan yıllık %9,75 ve değişen oranlarda işleyecek reeskont – avans faizi üzerinden DEVAMINA,4-İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı 6.500,00 TL likit olduğundan, bu meblağ üzerinden belirlene %20 oranındaki 1.300,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 111,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,61 TL harcın kararın kesinleşmesini takibe ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE,2- Davacı tarafından yapılan 111,01 TL peşin harç, 169,65 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 280,66 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 150,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 271,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 15/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.