Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/633 E. 2023/48 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/633
KARAR NO: 2023/48
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2014/245 Esas, 2019/1035 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 08/01/2013 tarihli sözleşme ile kazan binası çelik montajı işinin yapılması konusunda taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre iş yapım süresinin 75 gün olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeye göre iş programını belirleme yetkisinin davalıda bulunduğunu ve müvekkilinin davalı tarafından belirlenen programa göre edimini yerine getirdiğini, ancak davalının malzeme temin etmede gecikmeleri ve sırası gelen işe ait olmayan malzeme temin edilmesi nedeniyle müvekkilinin 2 ay kadar ekibi ile şantiyede hazır beklediğini, sözleşme gereğince müvekkilinin işçilerine yatacak yer temin etmesi gereken davalının yer temin etmemesi nedeniyle müvekkilinin çalışanlarını otele yerleştirmek zorunda kaldığını ve otel ücretlerini de ödediğini, iş programının davalıdan kaynaklanan nedenlerle gecikmelere uğradığını, müvekkilinin 16/01/2013 tarihinde işe başladığını, 20/11/2013 tarihinde şantiyeden ayrıldığını, iş süresinin uzamasından davalının sorumlu olduğunu, davalı tarafından en son yapılan hakedişin 15/12/2013 tarihli olup, sonraki hakedişlerin davalı tarafından yapılmadığını, son hakedişin yapılmasından kötü niyetli olarak kaçındığını, davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı davaya konu icra takibinde talep edilen toplam 377.537,51 TL’lik zararların; a-) hakedişi yapılmış ve faturası düzenlenmiş, üzerinde hiç ihtilaf bulunmayan 63.763,51-TL bedelin ödenmemesi, b-) 01.09.2013 – 20.11.2013 tarihleri arasında davalı yüzünden işin 80 gün uzaması nedeniyle oluşan şantiye giderleri, c-) 6.Hakediş ile 7.Hakediş (EK) arasındaki 132.981.00-TL’lik fark bedeli, d-) davalı tarafından sağlanmayan yatacak yerler için müvekkili tarafından 10 ay boyunca kiralanan otel ve otele gidiş-geliş masrafları kapsamında 50.293,00-TL, e-) 75 günlük iş süresinin davalı yüzünden uzamasından dolayı artan şantiye gideri (SSK, İşçilik vesair şantiye giderleri ) kapsamında 43.500,00-TL, f-) sözleşme öncesinde mevcut olan olan 11 adet kolonun koduna, aksına ve terazisine getirilmesi için müteahhide birim fiyatın %50’sinin ödeneceği kararlaştırıldığından bu kalemden doğan alacakları ve yol, servis vesair diğer giderleri kapsamında 87.000,00-TL olduğunu, müvekkilinin bu nedenle davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile icra takibi yaptığını, ancak davalının takibe haksız ve kötüniyetle itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dava talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … AŞ. arasında … kağıt fabrikasının bir takım işlerinin yapılması için taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşme ile üstlendiği işlerin bir kısmını 16/01/2013 tarihinde alt işverenlik sözleşmesi imzalayarak davacı şirkete verdiğini, müvekkilinin bu alt işverenlik sözleşmesine göre üstlendiği tüm edimlerini yerine getirdiğini, davacının işe başladığını ancak hem işi eksik ifa ettiğini hem de haklı bir neden göstermeksizin 21/11/2013 tarihinde işi yarıda bırakarak şantiyeyi terk ettiğini, bu hususun hak edişlerle belli olduğunu, davacıya noter aracılığı ile ihtar gönderildiğini, davacının bu ihtara cevap verdiğini, bilahare de aleyhlerine icra takibi yaptığını, sözleşmenin 12. maddesinde tahkim şartı bulunduğunu, HMK 413. maddesi gereğince davanın reddi gerektiğini, davanın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacının 2 ay boyunca montaja uygun mal gelmediği iddiasının doğru olmadığını, bir haftalık gecikme yaşandığını ve tarafların bu süre içinde davacının işçilerinin yıllık izne çıkarılmasında anlaştıklarını, düzenlenen hak edişlerden bu hususların anlaşılacağını, müvekkili tarafından işçi kapasitesinin yarıya düşürüldüğü iddiasının da doğru olmadığını, davacının edimlerini eksik ve ayıplı ifa ettiğini, eksik ve kusurlu işlerin müvekkili tarafından sonradan giderildiğini, müvekkilinin işin uzamasına neden olduğu iddialarının yerinde bulunmadığını, müvekkiline ihtar yapıldığı iddiasının da doğru olmadığını, müvekkilinin davacının işçilerine yatacak yer sağlamadığı iddialarının da yerinde olmadığını, geçici kabule ilişkin iddiaların yerinde olmadığını, davacının 7. hak edişe ilişkin iddialarının yerinde bulunmadığını, müvekkilinin geçikme cezası uyguladığı iddiasının da doğru olmadığını, davacıya müvekkilince 256.338,81 TL ödeme yapıldığını, davalıya yapılacak geriye kalan 63.763,51 TL’lik ödemenin ise işlerin eksik ve ayıplı ifa edilmesi nedeniyle yapılmadığını savunarak, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme kapsamındaki işin kararlaştırılan süreden sonra tamamlandığı, davacının işin uzamasına davalı eser sahibinin neden olduğunu bildirerek bundan kaynaklanan zararlarını talep ettiği, davacının davalıdan 63.763,51 TL faturaya dayalı hak ediş alacağı bulunduğunun her iki taraf ticari defterleri ile sabit olduğu, davacının ödenmeyen hak ediş alacağı ile sonraki hak ediş alacaklarını talep ettiği; son bilirkişi kurulunca davacının talep edebileceği hak ediş alacağının 98.354,89 TL olarak hesap edildiği, bilirkişi raporundaki bu belirlemenin dosya kapsamına uygun bulunduğu, yine bu bilirkişi raporundaki davacının sözleşmenin 8. maddesi kapsamında 87.000,00 TL talep edebileceğine ve 14. maddesi kapsamında işin gecikmesinden kaynaklı olarak 43.500,00 TL talep edebileceğine dair belirlemelerin de uygun bulunduğu, yine personelin konaklama giderlerine dair 35.000,00 TL’lik belirleme ile konaklama giderlerinin davacı ile davalının birlikte ödemesi gerektiğine (17.500.00’er TL) dair bilirkişi görüşünün de yerinde görüldüğü, buna göre davacının davalıdan toplam alacağının 246.354,89 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın takip konusu asıl alacağın 246.354,89 TL ‘si yönünden iptaline, takibin bu miktar asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine, koşulları bulunmadığından İİK 72. maddesi gereğince tazminata hükmolunmasına yer olmadığına, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, 29.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının personellerinin kalma ve yemek masraflarının müvekkiline yükletilmesinin hukuka aykırı olduğu tespitinin yapıldığını, davacı tarafın personellerine kalacak yerin ve her türlü ihtiyacın sağlandığını, bu açıdan müvekkiline herhangi bir sorumluluk veya kusur yüklenemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından iş sahasına işin edimine uygun ve yeterli montaj malzemesi sağlamışsa da, davacı şirketin anılan malzemeler ile edimini eksik ifa ettiğini, bu eksikliklerin dosyada mübrez bulunan hak edişlerle de sabit olduğunu, davacı şirketin montaj temizliğini gerektiği gibi yerine getirmediğini, cıvataları torklamadığını, yani sözleşmenin esaslı unsurlarından olan ve yüksek değerde alacak kalemi teşkil eden edimleri ayıplı ve eksik olarak ifa ettiğini, bu hususların bilirkişi raporunda değerlendirmeye alınmadığını, sanki davacı taraf tüm edimlerini eksiksiz ifa etmiş gibi tespit yapılmışsa da bu durumun hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece tanık ifadelerini dikkate alınmadığını, davacının iddia ettiği gibi 2 aylık süre boyunca malzeme temin edilememesi gibi bir durumun söz konusu olması halinde aylık hak edişlerin yapılmasının mümkün olmayacağını, dosyada mübrez bulunan hiçbir bilirkişi raporunda tanık beyanlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda davacının ‘diğer gecikmeler’ adı altında dayanaksız ve delilsiz olarak istemiş olduğu alacak kalemlerinin değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun 8. Sayfasında açık bir şekilde davacının talep ettiği 87.000 TL’lik alacak kaleminin dayanağı ve ayrıntısının davacı tarafından belirtilmediği, davacının işbu alacağa ilişkin kalemi delillendiremediği ortada olmasına karşın, raporun sonuç kısmında davacı tarafın sözleşmenin 8. Maddesi kapsamında 87.000 TL talep edebileceği değerlendirmesi yapıldığını, davacın 87.000 TL’lik alacağı bulunduğu iddiasını ispatlayamadığını, sözleşmenin 8. Maddesindeki “11 adet kolonun koduna aksına ve terazisine getirilmesi için müteahhide birim fiyatın %50’si ödenecektir.” düzenlemesinden anlaşıldığı üzere, normalde sözleşme birim fiyatı 0,30 TL olarak belirlenmiş olduğu göz önüne alındığında işbu kısmın birim fiyatının 0,15 TL olarak belirlendiğini, kaldı ki müvekkili şirket tarafından kolonların zaten yapıldığını, davacı şirkete yapılmış olan kolonların düzeltilmesi işinin kaldığını, bu sebeple birim fiyatın 0,15 TL olarak belirlendiğini, ilgili alacak kalemine ilişkin yapılan ödemeler 11 adet kolonun ağırlığı olan 109 ton olarak davacı …’a yapılan her hak ediş tutanağının en başında yer aldığını ve davacıya birim fiyatın %50’si olarak 109.000 x 0,15 TL/KG=16.350 TL ödendiğinin gösterildiğini, davacının talep ettiği ve delile dayandıramadığı bu alacağın1 nolu hak edişte ödendiğini ve bütün hak edişlerde yer almasına rağmen davacı tarafça ödenmediğine ilişkin ihtirazi kayıt dahi konulmadığını, bu hususun bilirkişilerce değerlendirmeye dahi alınmadığını ve hukuka aykırı şekilde 45.000 TL’lik meblağ belirlendiğini, davacı şirket ile müvekkili şirketin anlaştığı 0.30 birim fiyatının içerisinde işçilik, SGK, vergi ücretlerini de kapsar şekilde bütün kalemlerin zaten bulunmakta olduğunu, bilirkişi raporundaki, davacının, işin 13 Şubat 2013’te durdurulup 23 Mart 2013’te tekrar başlatılması nedeniyle uzamasından dolayı sözleşmenin 14. Maddesi kapsamında 43.500 TL şantiye gideri ( SSK, işçilik vs. Giderler) talep edebileceği değerlendirmesinin açıklamasız ve hangi gerekçeye dayandırıldığı belli olmayan bir ifade olduğunu, zira müvekkili şirketin iş sahasına uygun mal getirdiğinin … İnşaat ve … hak ediş tutanakları ile sabit olduğunu, 03.07.2013 tarihinde yapılan 5 no’lu ve 01.09.2013 tarihinde tapılan 6. no’lu son hak edişten görüleceği üzere iş sahasına sürekli montaja uygun mal akışının müvekkilince sağlandığını, … İnşaat’a ödemelerinin düzenli olarak yapıldığını, gerekçeli kararında bu hususların dikkate alınmadığını, kaldı ki taraflar arasındaki alt taşeron sözleşmesiyle 1000.000 kg x 0.30 TL birim fiyat üzerinden anlaşma sağlandığını, bu birim fiyatın bütün personel giderleri, vergiler, personellerin SGK giderleri, ulaşım vs. Giderleri kapsamakta olduğunu, 7 nolu hak edişin dikkate alınarak hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu hak ediş tutanağının müvekkili şirkete ulaşmadığını, hak ediş tutanağının kesinlik kazanabilmesi için müvekkili şirketin yönetim kurulunca onaylanması gerektiğini, davacı şirketin bu hayali hak ediş tutanağında belirtilen süreler içerisinde iş sahasında hiçbir iş yapmadığını, 7. Hak ediş belgesinin tarihinin15.12.2013 olarak gözüktüğünü, 6 nolu hak edişin ise onaylanması ve ödemesinin yapılması için 08.01.2014 tarihinde şirket merkezine e-mail yoluyla gönderildiğini, 6 nolu hak ediş henüz kabul edilmeden ve ödemesi yapılmadan 7 nolu hak edişin yapılması ve yanına kesin yazılmasının mümkün olmadığını, Mahkemeye davacı … tarafından işin yarım bırakıldığına, yapılmadığına ilişkin e-mailleri sunduklarını, yarım bırakılan, tamamlanmayan işler bulunmasına karşın hak ediş yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olup, 7 nolu hak edişi kesinlikle reddettiklerini belirterek, davanın kısmen kabulü kararının kaldırılmasına, davacının haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı alt yüklenici, davalı ise asıl yüklenici(iş sahibi)dir. Dava, taraflar arasındaki 08/01/2013 tarihli taşeronluk (eser) sözleşmesinin ifası sırasında davalı iş sahibinden kaynaklanan sebeplerle iş süresinin uzadığı ve ek masraflar yapılmak zorunda kalındığı, ayrıca davalı tarafından son hakedişin yapılmasından kaçınıldığı iddiasıyla, bakiye hakediş alacağı ve işin uzamasından kaynaklı uğranılan zararlara ilişkin toplam 377.537,51 TL’nin davalıdan tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı tarafça, davacının işi eksik ve ayıplı ifa etiği, 21/11/2013 tarihinde işi bırakarak şantiyeyi terk ettiği, kendilerinden kaynaklı iş gecikmesinin sadece bir hafta olduğu, başkaca işin uzamasına neden olunmadığı, yapılan ödemeler göz önünde bulundurulduğunda davanın reddi gerektiği savunulmuştur. Davacı ile davalı arasında 08/01/2013 tarihli sözleşme ile “asıl iş sahibi … Kağıt Fabrikası / Kılılı – Kahramanmaraş kazan binası çelik montajı işinin yapılması” konusunda taşeronluk sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmenin 2. Maddesinde iş yapım süresi 75 gün olarak kararlaştırılmış, 8. Maddesinde ise “sözleşme birim fiyatları”; keşif bedeli 1.000.000 kg x 0,30 TL (KDV hariç) = 300.000,00 TL olarak belirlenmiş, ayrıca “işe başlama tarihinden önce yerine konmuş 11 adet kolonun koduna aksına ve terazisine getirilmesi için müteahhide birim fiyatın %50’si ödenecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Dava konusu sözleşme kapsamında davacı alt yüklenici tarafından 7 adet hakediş hazırlanmış ve bu hakedişlerin hepsi aynı usule göre taraflarca imza altına alınmışlardır. Her ne kadar davalı vekilince ilk 6 adet hakediş kabul edilip, 7 nolu hakedişin müvekkili şirkete ulaşmadığı ve yönetim kurulunca onaylanmadığından dolayı geçerlilik kazanmadığı ve dikkate alınamayacağı savunulmuş ise de, 7 nolu hakediş de önceki 6 hakedişle aynı usule göre ve davalı adına aynı yetkili tarafından imzalanmış olması, davalı tarafça bu imzaya bir itirazda bulunulmaması, taraflar arasındaki sözleşmede hakedişlerin davalının iddia ettiği şekilde onaylandıktan sonra kesinleşeceğine dair bir prosedür öngörülmediği göz önünde bulundurulduğunda, davalı vekilinin 7 nolu hakedişe ilişkin bu itirazı yerinde görülmemiştir. Ancak davacı tarafça 7. Hakediş kapsamında 132.981,00 TL talepte bulunulmuş olmakla birlikte, dosyada bir örneği bulunan bu hakedişteki alacak miktarı KDV hariç 83.754,80 TL’dir. Davacının bu hakediş kapsamında talep etmiş olduğu söz konusu bedelin neye göre bulduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Taraflar arasında düzenlenen ilk 6 hakedişe ilişkin olarak bakiye 63.763,51 TL’lik davacı alacağının kalmış olduğu hususunda ise taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamakta olup, davalı tarafça bakiye bu bedelin davacının işi eksik ve ayıplı bir şekilde terk etmesi ve bunların kendisi tarafından giderilmiş olması nedeniyle ödenmediği savunulmak suretiyle mahsup itirazında bulunulmuştur. Davacı tarafça 7. Hakediş kapsamında 132.981,00 TL, ilk 6 hakediş kapsamında ise bakiye 63.763,51 TL alacak talebinde bulunulmuş, mahkeme tarafından ise bilirkişi raporları doğrultusunda, bu iki talep kalemi bir arada değerlendirilmek suretiyle davacının toplam 98.354,89 TL bakiye hakediş alacağı talebi yerinde görülmüştür. Mahkemece bu rakam, 7 adet hakediş toplamı olan KDV’siz 356.889,15 TL’den davalı ödemeleri toplamı olan 258.534,26 TL düşülerek bulunduğundan hatalı olmakla birlikte, davacı tarafça istinafa gelinmemiş olunduğundan bu belirleme davacı aleyhine-davalı lehine usuli müktesep (kazanılmış) hak oluşturmaktadır, ancak davalı tarafça bu kalemleri de kapsayan istinaf itirazlarının değerlendirmesi gerekmektedir. Davalı tarafça, davacının taraflarınca kabul edilen 63.763,51 TL’lik bakiye iş bedeli alacağının, davacının işi eksik ve ayıplı bir şekilde terk etmesi ve bunların kendisi tarafından giderilmiş olması nedeniyle ödenmediği savunularak mahsup itirazında bulunulmuş olmasına rağmen, ne ilk 2 bilirkişi heyeti rapor ve ek raporlarında ne de gerekçeli kararda buna dair herhangi bir değerlendirme yapılmamış, sadece 3. Bilirkişi heyetinden alınan ek raporun teknik değerlendirme kısmının (d) bendinde buna dair birtakım yetersiz değerlendirmelerde bulunulmuştur. Esasında 3 bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda taraflar arasındaki ihtilafı çözüme kavuşturmaya, davacının her bir talep kalemini somut olaya ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlülüklerine göre denetime elverişli bir şekilde değerlendirmeye elverişli bulunmamaktadır. Bütün raporlar birbirinin tekrarı mahiyetinde olup, talep kalemlerine ilişkin derinlemesine, tarafların sunduğu delillerin ayrıntılı olarak değerlendirilmesine dair inceleme içermemektedirler. Bu nedenle mahkemece davalının eksik ve ayıplı iş savunmasının (bu kapsamda mahsup itirazının), taraflarca sunulan tüm deliller, ihtarname içerikleri, e-posta yazışmaları, tanık beyanları, keşif, bilirkişi incelemesi vs. doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken bu yönde bir değerlendirme yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacı tarafça, hem sözleşmede öngörülen iş süresi hem de davalıdan kaynaklı sebeplerle uzayan iş süresi dönemlerine ilişkin olarak (toplam 10 ay) “işçileri için otel kiralanmasına ilişkin masrafları” kapsamında 50.293,00 TL’lik masraf talebinde bulunulmuş ise de, taraflar arasında imzalanan davaya konu sözleşme hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, davalının sözleşme süresi boyunca davacının elemanlarına otel temin etmek gibi bir yükümlülüğü bulunmamakta olup, bu nedenle davacı sözleşmede öngörülen iş süresi boyunca davalıdan bu kapsamda bir talepte bulunamayacaktır. Davalıdan kaynaklı olduğu ispat edilen gecikme süresi bakımından ise bu kapsamda talepte bulunması mümkündür. Her ne kadar mahkemece, davacının “işçileri için otel kiralanmasına ilişkin masrafları” kapsamındaki 50.293,00 TL’lik talebi, ilk bilirkişi heyeti raporundaki görüş ve son alınan bilirkişi heyeti raporunda bu görüşün yerinde görülmesi doğrultusunda takdir edilen 35.000,00 TL’nin yarısı olan 17.500,00 TL üzerinden kısmen yerinde görülerek kabul edilmiş ise de, bu değerlendirme ve dayanağı bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler yukarıda değinilen ayrım gözetilerek yapılmadığı gibi, söz konusu hesaplama somut olayın özellikleri, davacının o tarihteki personel sayısı vs. hususlar gözetilmeden yapıldığından denetime ve hükme esas alınmaya elverişli de bulunmamaktadır. Yine davacı tarafça, “işin davalı yüzünden uzaması nedeniyle oluşan ve artan şantiye giderleri (SSK, işçilik vs.)” kapsamında 43.500,00 TL’lik masraf talebinde bulunulmuş ve mahkemece bu talep kalemi sadece davacı tarafça gönderilen bir e-mailde geçen 13 Şubat-23 Mart 2013 dönemi için (40 gün) yerinde görülerek, bu e-maildeki rakam (KDV hariç) doğrudan esas alınarak bu masraf talebinin tamamen yerinde görülmüş ise de, bu değerlendirme ve dayanağı bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler ve yukarıda değinilen ayrım gözetilerek yapılmadığı gibi, somut olayın özellikleri, davacının o tarihteki personel sayısı vs. hususlar gözetilmediğinden , doğrudan davacı e-mailindeki rakam esas alındığından denetime ve hükme esas alınmaya elverişli bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre, ne bilirkişi heyeti raporlarında ne de gerekçeli kararda davalıdan kaynaklı olarak iş süresinde bir uzama olup olmadığı değerlendirilmemiştir. Mahkemece, sözleşmeye konu işin yapım süresinin davalıdan kaynaklı sebeplerle uzayıp uzamadığına dair dosya kapsamındaki tüm delillere göre, gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesine de başvurmak suretiyle usulüne uygun ve denetime elverişli bir değerlendirme yapılarak, davalıdan kaynaklı bir iş süresi uzamasının olup olmadığının kesin olarak açıklığa kavuşturulması, eğer böyle bir süre uzaması var ise, davacının bu uzayan süre boyunca oluşan zararlarını davalıdan talep edebileceği göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının bu kapsamda talep etmiş olduğu “işçileri için otel kiralanmasına ilişkin masrafları” ve “işin davalı yüzünden uzaması nedeniyle oluşan ve artan şantiye giderlerine (SSK, işçilik, otel, yemek vs.)” ilişkin kalemler yönünden, somut olayın özellikleri, davacının o tarihteki personel sayısı vs. hususlar gözetilerek, denetime ve hükme esas alınmaya elverişli bir bilirkişi heyeti raporu alınarak neticesine göre karar verilmesi gerekirken bu yönde bir değerlendirme yapılmamış olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacı tarafça, sözleşmenin 8. maddesindeki; “sözleşme öncesinde mevcut olan olan 11 adet kolonun koduna, aksına ve terazisine getirilmesi için müteahhide birim fiyatın %50’sinin ödeneceği kararlaştırıldığından bu kalemden doğan alacakları ve yol, servis vesair diğer giderleri kapsamında” talep edilmiş olan 87.000,00 TL alacak kalemi bakımından ise, alınan bilirkişi heyeti raporlarında da belirtildiği üzere, bu işin ilk hakedişte bitmiş olduğu ve diğer hakedişlerde tutarının değişmediği, buna rağmen raporların sonuç kısımlarında bu kapsamda ödeme yapıldığına dair bilgi ve belge mevcut olmadığından söz konusu meblağ talebinin yerinde olduğu şeklinde görüşlerde bulunulduğu, yapılan bu değerlendirmenin usulüne uygun ve söz konusu kalem bakımından uyuşmazlığı tam olarak açıklığa kavuşturan bir değerlendirme olmadığı, mahkemece de bu eksik değerlendirmeye dayalı olarak söz konusu talep kaleminin yerinde görüldüğü, oysa ki sözleşmenin 8. Maddesinde ise “sözleşme birim fiyatları”; keşif bedeli 1.000.000 kg x 0,30 TL (KDV hariç) = 300.000,00 TL olarak belirlenmiş, ayrıca “işe başlama tarihinden önce yerine konmuş 11 adet kolonun koduna aksına ve terazisine getirilmesi için müteahhide birim fiyatın %50’si ödenecektir.” düzenlemesine yer verilmiş olması karşısında, davacı vekiline bu talep kalemi kapsamındaki meblağın neye göre hesaplandığının açıklattırılarak, sonrasında sözleşmedeki bu düzenleme göz önünde bulundurularak, davacının bu talep kalemi kapsamında davalıdan isteyebileceği hakediş bedelinin hesaplanması, sonrasında söz konusu talep kalemi ile ilgili olarak ilk hakedişte kayıtların yer aldığı dikkate alınarak, yukarıda hakedişlere dair yapılan açıklama da gözetilerek, taraflar bakımından bağlayıcı olan mevcut hakedişler karşısında davacının bu talep kalemi bakımından hakedişlere yansıyan miktarlar haricinde davalıdan bir talepte bulunup bulunamayacağının kesin olarak belirlenmesi gerektiği, mahkemece bu yönde usulüne uygun bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/11/2019 tarih, 2014/245 Esas, 2019/1035 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.