Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/6 E. 2022/94 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/6
KARAR NO: 2022/94
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2016/958 Esas, 2019/211 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin davalıya vermiş olduğu hizmet ve işler karşılığında 7.677,67 TL alacaklı duruma geldiğini, ancak bu alacağın ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili arasında hiçbir ticari yada hukuki ilişki bulunmadığını müvekkilinin davacı taraftan herhangi bir mal ve hizmet almadığını, davacı tarafla herhangi bir iş yaptırmadığını davacının dayanak olarak gösterdiği sevk irsaliyesi ve faturada da müvekkili şirket yetkilisinin herhangi bir imzasının olmadığını beyanla davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; alınan bilirkişi raporlarında davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıt durumu, BS-BA formunun boş olması, defterlerden bir kısmının kapanış tasdikinin bulunmaması, faturanın tebliğine dair herhangi bir belge-kayıt olmaması halleri davacı açısından davanın genel hükümler uyarınca ispatı bakımından aleyhine sonuç doğuruyor ise de dosyada mevcut whatsapp isimli haberleşme ve iletişime dair cep telefonu uygulaması yazışmaları incelediğinde, yazışma içeriklerinde davacının alacaklı olduğu ve davalı adına mesajlara cevap verdiği iddia olunan şahıs tarafından borcun ödenmesinin sürüncemede bırakılmasına dair cevapların bulunuyor olması, yargılama safahatı boyunca davalı tarafça dosyada çıktısı bulunan bu yazışmalara dair herhangi bir beyanda bulunulmayıp son celse savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak süre talep edilmiş olması, davacı tarafından gönderilen teklif formu ve düzenlenen faturanın uyumlu oluşu nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği, alacak faturaya dayandığı için likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile, Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA, Kabul edilen alacağın (7.677,67 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 1.535,53 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacı tarafın, takip dayanağı fatura ve sevk irsaliyesi sebebiyle müvekkili şirketten alacaklı olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının, faturada gösterilen iş ya da işlerin yapımı konusunda bir akdi ilişkinin kurulmuş ve işin de yapılmış olduğunun, dolayısıyla faturada yazılı tutarın hak edilmiş olduğunun, ispatı gerektiğini, davacı tarafça tek taraflı olarak fatura düzenlenmesinin tek başına akdi ilişkinin ve iddia edilen alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığını, bilirkişi kök ve ek raporunda davalı ticari kayıt ve defterlerinin usulüne uygun ve sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, davalı ticari defterlerinde davacı firma ile herhangi bir ticari ilişkiye dair kayıt ya da belge bulunmadığı, buna bağlı olarak takip dayanağı faturanın da davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacıya ait ticari defterlerin kapanış tasdikinin yaptırılmamış olduğu, takip dayanağı faturada teslim alan kısmının boş olduğunun belirtildiğini, davacı ile müvekkil şirket arasında hiçbir ticari ya da hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkilinin, davacı taraftan herhangi bir mal ve hizmet almadığını, takip dayanağı sevk irsaliyesi ve faturada da müvekkili şirket yetkilisinin herhangi bir imzası bulunmadığını ve anılan bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, yine bilirkişi raporunda, davacı tarafın, takip dayanağı faturada belirtilen hizmetin davalı tarafa verilmiş olduğuna dair hiçbir delil sunmamış olduğunun da açıkça tespit edildiğini, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın alacağının varlığını hiçbir şekilde ispatlayamadığını, mahkemenin de gerekçeli kararında; ”…Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıt durumu, BS-BA formunun boş olması, defterlerden bir kısmının kapanış tasdikinin bulunmaması, faturanın tebliğine dair herhangi bir belge-kayıt olmaması halleri davacı açısından davanın genel hükümler uyarınca ispatı bakımından aleyhine sonuç doğuruyor ise de…” demek suretiyle açıkça tespit ettiğini, davacı tarafın, alacak iddiasını usulüne uygun hiç delille ispat edememiş olmasına rağmen mahkemenin kimler arasında hangi işle ilgili olduğu içeriğinden anlaşılamayan, huzurdaki davada iddia edilen alacak ile ilgili olup olmadığı, yazışmayı yapan kişilerin yetkili olup olmadıkları bilinmeyen bir kısım whatsapp yazışmalarından hareketle tesis etmiş olduğu kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, mahkemenin karara dayanak teşkil eden yazışmaların, hangi telefon numaraları arasında olduğu, bu telefon numaralarının kimlere ait olduğu, telefon numarası sahiplerinin şirket yetkilisi olup olmadığı ve son olarak yazışmalarda sözü edilen alacağın huzurdaki davada iddia edilen alacakla ilgili olup olmadığı hususunda hiçbir araştırma da yapmadığını, davacı tarafça varlığı iddia edilen alacak ispatlanamamış olup davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı, davalıya yaptığı hizmet ve iş karşılığında takip dayanağı faturanın düzenlendiğini, davalının borcunu ödemediğini iddia etmiş, davalı ise taraflar arasındaki akdi ilişkiyi kabul etmemiş, davacıdan herhangi bir hizmet, mal veya iş almadıklarını savunmuştur. Taraflar arasındaki akdi ilişki davalı tarafça reddedildiğinden, davacının öncelikle akdi ilişkiyi ispatlaması gerekir. Davaya ve takibe konu fatura irsaliyeli fatura olup, faturada teslim alan isim ve imzası bulunmamaktadır. Bilirkişi tarafından incelenen davalı ticari defterlerinde de ilgili fatura kayıtlı olmayıp, davalı ticari defterlerinde davacı ile ticari ilişki kaydı bulunmamaktadır. Davacı, akdi ilişkiyi ispat bakımından bir takım whatsapp yazışmalarını dosyaya sunmuş ve bu yazışmalar mahkemece akdi ilişkinin ispatı yönünde delil olarak kabul edilmiş ise de davalı tarafça kabul edilmeyen bu yazışmaların hangi telefondan yapıldığı. yazışmaları yapan kimsenin davalı şirket yetkilisi olduğu, yazışmaların davalı şirket yetkilisi tarafından yapıldığı davacı tarafça ispatlanamamıştır. Anılan nedenlerle davacı tarafça akdi ilişki ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı şirket yetkilisi tarafından yapıldığı ispatlanamayan bir takım whatsapp yazışması olduğu belirtilen yazışmalara ilişkin belgelere dayalı olarak akdi ilişkinin ve takibe konu alacağın ispatlandığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarih ve 2016/958 Esas, 2019/211 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın REDDİNE, 4- Şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 131,12 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 50,42‬ TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 90,95 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.677,67 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.