Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/579 E. 2023/1093 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/579
KARAR NO: 2023/1093
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ 22/09/2020
NUMARASI: 2017/330 Esas, 2020/501 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, tarafların davalı şirkete ait Tokat Reşadiye’de bulunan rüzgâr enerjisi tesisinde rüzgar türbini kurulması, test ve devreye alınması işi için sözlü olarak anlaştıklarını, davacı şirketin üzerine aldığı iş kapsamında alt yüklenici dava dışı … Ltd. Şti. ile anlaştığını ve davalıya ait tesiste kararlaştırılan rüzgar türbinleri kurulduğunu, test edilerek 22.08.2016 tarih itibariyle devreye alınarak davalı şirkete eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, alt yüklenici olan … şirketinin 22/08/2016 tarihli 12.425,40 EURO bedelli fatura ile yapmış olduğu işi müvekkili davacı şirkete faturalandırdığını ve fatura bedelinin davalı şirket ile olan anlaşması çerçevesinde alt yüklenici … Şirketine davacı şirket tarafından ödendiğini, yapılan iş kapsamında davacı şirket tarafından üzerine kar eklenmeden alt yükleniciye yapılan ödeme tutarında davalı şirkete icra takibi konusu olan 13/10/2016 tarihli 12.425,40 EURO bedelli fatura düzenlendiğini, faturanın davalı şirkete 26/10/2016 tarihinde teslim edildiğini, davalı şirket tarafından fatura tebliğ edildikten sonra hiçbir itirazda bulunulmayarak kabul edilmiş olmasına rağmen fatura karşılığı ödenmediği için davacı dava konusu icra takibi yapıldığını, davalı şirket tarafından icra dosyasına işin tam olarak bitirilmediğinden bahisle kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının işi teslim süresinde bitirmediğini, fatura konusu Tokat Reşadiye Rüzgar Tribünü Test ve Devreye Alma işini tamamlamadığını, fatura konusu işin eksiksiz şekilde tamamlanması için … programının ve dongle key anahtarının da müvekkile teslim edilmesi gerekirken teslim etmeyerek iş sahasını da terk ederek müvekkil şirketi ihaleyi yapan firma nezdinde mağdur ettiğini, eksik işlerin varlığı halinde iş sahibi ihtirazı kayıt ileri sürmek ve ihbara gerek olmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde eksik işlerin giderilme bedelini, işin eksik yapılması sebebiyle fazla ödenen bedelin iadesini isteyebileceği gibi eserin eksik bırakılan kısmının bedelini ödemekten kaçınabileceğini savunarak yetkisiz icra dairesinde takip başlatılması ve yetkisiz mahkemede dava açılması nedeniyle davanın esasa geçilmeden usulden reddine, mümkün görülmez ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddiai, savunma, benimsenen bilirkişi raporlu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında sözlü olarak rüzgar türbini kurulması ve test edilmesine ilişkin eser sözleşmesi kurulduğunu, davacının “yüklenici”, davalının ise “işsahibi” olduğunu, il özel idaresi yazı cevabında ve alınan bilirkişi raporundaki tespitte davacı tarafından montajı yapılan rüzgâr türbininin eksiksiz kusursuz şekilde çalıştığını, türbinin çalışması sırasında bilgisayarlardan her türlü veri akışının alındığını, rüzgâr türbininden enerji üretiminin … şartnamelerine göre yapıldığının anlaşıldığını, davacı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu ve davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davacının davalıya 465.941,61TL. borçlu olduğunu, takibe konu faturanın da bu tutarın içerisinde olması nedeniyle davacı defterlerine göre takip konusu faturadan kaynaklı davacı alacağının bulunmadığını, davalının talimat mahkemesi yolu ile incelenen ticari defterlerinde ise yine davalının takip tarihi itibari ile davacıdan 568.958,25 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin alacaklı görünmesinin sebebinin davacı şirket tarafından rüzgâr türbini işi nedeniyle düzenlenen 29.02.2016 tarihli 162.711,87EURO bedelli, faturanın davalı şirket adına düzenlenmemiş olmasının olduğunu, bu faturanın … adına düzenlenmiş olduğunu, davacı taraf her ne kadar sözkonusu faturanın davalının şirket ortağı olan anılan kişinin isteği üzerine kayıt kurulduğunu iddia etmiş ise de davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı kayıt kurulması neticelerine katlanması gerektiğini, davalının mahsup itirazı kapsamında bilirkişi raporunda davalı tarafından sunulan ve dava dışı davacı ortağına ödenen fatura bedellerinin toplamının sözleşmede ödemenin ne şekilde yapılacağına dair bir hüküm bulunmaması ve iş bedelinin hangi kısmının kime yapılabileceği belli olmadığından iş bedelinden düşülebileceğini, bu fatura bedellerini davacının alt yüklenicisi olan dava dışı …’a ödeyip ödemediği net olarak tespit edilemese de yapılan defter incelemesi neticesinde de davacının davalıdan alacaklı olduğunun da tespit edilemediğini, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında kendi ticari defter ve kayıtlarının aksini yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini ancak faturanın dava dışı şahsa düzenlenmesi sebebi ile ilgili hususları da ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, bilirkişi raporu ile dava konusu fatura nedeniyle alacağımızda haklı oldukları tespit edilmesine rağmen mahkemenin davayı reddetmesinin hatalı olduğunu, itirazın iptali davasında takip dayanağının fatura olduğunu, cari hesap olmadığını, mahkemenin yanlış değerlendirme yaptığını, dava dışı alt taşeron … şirketinin kesmiş olduğu ve davacı tarafça ödendiği de tespit edilen fatura bedelinin davalı taraftan talep edildiğini, davalıya aslında borçlu olmadıklarını, rica üzerine faturanın davalı şirket ortağı üzerine kesilmesi nedeniyle borçlu olarak göründüklerini, türbinin yapıldığının sabit olduğunu, basiretsiz davrandıklarını ve sonucuna katlanmalarına ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu, aksinin sebepsiz zenginleşme doğuracağını, vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İtirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibarıyla takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak takip ve dava konusu olmayan taleplerin bu davada dikkate alınamayacağı hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir. (Emsal HGK Esas 2011/19-617 Karar 2011/749 tarih 14.12.2011 ve Esas 2006/19-260 Karar 2006/251 tarih 03.05.2006) Bu açıklamalar ışığında somut olayda, davacı taraf davaya konu icra takibi ile faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunmuş, davalı da işin eksik ve ayıplı yapıldığını, borçlu olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek tarafların ticari defter durumlarına göre davacının talep konusu miktarı aşacak şekilde davalıya borçlu olduğunu tespit ederek davayı sonuçlandırmıştır. Oysa ki mahkemece takip dayanağı belgedeki talep aşılarak tarafların tüm açık hesaplarına göre inceleme yapılarak cari ilişki nedeniyle davacının alacağının olmadığına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Takip dayanağı olan fatura ile sınırlı inceleme yapılması gerekir. Takibe dayanak fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğuna göre, ticari defterlerin kesin delil olması niteliğinden hareketle işin yapılarak davalıya teslim edildiği ve fatura tutarı kadar davacının alacaklı olduğu karine olarak kabul edilmelidir. Ancak davalı tarafça cari ilişkiden kaynaklı takas-mahsup kapsamında alacaklı olduğunu ileri sürülmediğinden bu durumda sadece eksik, ayıplı iş iddiası araştırılarak sözlü akdi ilişki nedeniyle varsa bu eksik ve ayıplı işlerin teslim tarihindeki piyasa rayicine göre bedeli belirlenerek alacağının bulunması halinde mahsup yapılarak kalan miktara hükmedilmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklanan hususlar araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir.Davacı tarafın vekalet ücretine yönelik itirazı ise yine mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre belirlenecek olması sebebiyle şimdilik incelenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih, 2017/330 Esas, 2020/501 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.