Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/578
KARAR NO: 2023/1166
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17.09.2020
NUMARASI: 2016/150 Esas, 2020/475 Karar
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 22.04.2016
KARAR TARİHİ: 30.11.2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada Davacı vekili, müvekkili şirketin ana yüklenici olarak yer aldığı ”…- …” isimli projede, taraflar arasında 03/07/2015 tarihli ”… Şantiyesi Genel Mekan ve Oda Mobilyaları Sözleşmesi” bulunmakta olduğunu, işin bedelinin 644.937,85-TL olarak belirlendiğini, sözleşme konusu işin yapılacağı yerin davalı şirkete 03.07.2015 tarihinde teslim edildiğini, sözleşmenin 2 nolu maddesinde belirtilen sözleşme konusu işin tamamlanarak müvekkili şirkete teslim tarihinin 07/09/2015 olduğunu, sözleşme konusu iş 07/09/2015 tarihinde teslim edilmez ise, sözleşme bedelinin % 1’i oranında cezai şartı günlük olarak işverene ödeyeceğini, buna rağmen davanın açıldığı tarih olan 12.02.2016 tarihinde dahi henüz işin teslim edilmediğini, davalıya gönderilen ihtarnameler, revize planı, geçici kabul tutanaklarında belirtilen eksik işler kontrol tutanağı düzenlenmesine rağmen taahhütlerine uymayan, sözleşme konusu işi tamamlamayan ve davacıya ödeme yapmayan davalı şirkete karşı cezai şart bedellerinin tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile asıl alacak ve ferilerinin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile itirazların kaldırılarak takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz göz önüne alınarak % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada Davalı vekili beyanında, tarafların sözleşme kapsamında olmayan pek çok konuda da ticaret yaptıklarını, her ne kadar taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme ve yetki şartı olsa da, işbu davaya konu olan ve sözleşme kapsamı dışında yapılmış pek çok işin bulunduğunu, bu sebeple sözleşmedeki yetki şartının işbu davada ve icra takibinde uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili davalı … A.Ş. firmasının, davacı … firması ile bir sözleşme imzaladığını ve sözleşme gereği “…” projesinin bir takım işlerini yüklendiğini, sözleşme gereği müvekkili … firmasının 07.09.2015 tarihinde işleri bitirip … firmasına teslim etmesinin gerektiğini, ancak davacı … firması sözleşme konusu yeri “mobilya kurulumu için” teslime uygun hale getiremediğini, dolayısıyla müvekkili … firmasının teslim borcunu süresinde yerine getirememiş olmasında kesinlikle kusuru bulunmadığını, gecikmelerin tamamen davacı firmadan kaynaklandığını, dava konusu işin, 6 katlı 96 odalı … projesini baştan aşağı tüm mobilyaları, kapıları, yatakları, lobi ve oda duvar kaplamaları, bar, cafe vb masalar ve sandalyeler, konferans salonu yapılması vb işleri olduğunu, davacının, 22.09.2015 tarihli ihtarnamesi ile işin tamamlanmasını ihtar ettiğini belirtmiş ve devamında davalı tarafın ihtarnameyi dikkate almadığı iddia edildiğini, bu beyanın kesinlikle gerçek dışı olduğunu, müvekkili firma adına davacı … firmasına 30.09.2015 tarihli gönderilen cevabi ihtarnamede açıkça sözleşme konusu yerin mobilya kurulumuna uygun olmadığı belirtilerek uygunsuzlukların derhal giderilmesinin ihtar edildiğini, buna ek olarak, sözleşme konusu yerin şantiye konumunda olduğunu, davacı tarafın son derece kötü niyetle hareket ettiğini, yapılmış ve teslim edilmiş işlerle ilgili kesin kabul yapmaktan kaçındığını, Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/4 D.İş tespit yaptırıldığını, sözleşme konusu yerin 25.01.2016 tarihi itibariyle bile mobilya kurulumuna uygun olmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, buna rağmen müvekkili firmanın teslim borcunu yerini getirdiğini, müvekkili firmanın, davacı … firmasından 700.834,34TL’lik hakkediş alacağının mevcut olduğunu, buna ek olarak haksız bir şekilde nakde çevrilen 193.481.36TL’lik teminat mektubundan da alacağının mevcut olduğunu, müvekkili … firmasının davacı … firmasından toplam 894.315,70-TL alacaklı olduğunu, davacının, işbu davaya konu ettiği gecikmelerin, tespit raporu ile ortaya çıktığı üzere davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, davacı, ihtarlarına rağmen oteli teslime uygun hale getirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 03/07/2015 tarihinde sözleşme imzalandığını ve sözleşme gereği müvekkilinin “…” projesinin bir takım işlerini üstlendiğini, söz konusu bu sözleşme ve sözleşme dışı olarak yapılmış ve davalıya teslim edilmiş işlerle ilgili olarak 700.834,34 TL hakediş alacağı ve davalı tarafından haksız olarak nakde çevrilen Banka Teminat Mektubu bedeli olan 193.481,36-TL’nin nakde çevirildiği tarih olan 29/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davalı vekili, asıl davadaki beyanlarını tekrarla açılan davanın haksız olduğunu savunarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl dosyada davalı …’ın süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davayı inkâr etmiş olduğu, inkâra yönelik savunması, borcun mevcut olmadığı ya da ödendiğine dair savunmayı da kapsayacağından, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklamak ve o yöndeki delillerini sunmak hakkının ortadan kalkmadığı ve cevap süresinden sonra hatta temyiz aşamasında dahi borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında bunu ileri sürmek ve ibraz etmesinde savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceği, davayı inkar eden davalı …’ın ön inceleme duruşmasından önce delil ibrazı HMK 145. maddedeki yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı gibi borcu söndüren deliller her zaman ileri sürülebileceğinden süresinde verilmeyen cevap dilekçesindeki deliller dikkate alınması gerektiğini, işyerinin sözleşme konusu ifaları teslime uygun olmadığının sabit olduğunu, gecikme cezası talebinin bu nedenle yerinde olmadığını, geçici kabul tutanağı (28.11.2015) ile mevcut durumu bilen asıl dava davalısı …’ın geçici kabul tutanağındaki sürenin bitim tarihinden itibaren (Geçici kabuldeki 15 günlük süre 13.12.2015 pazar günü bitmektedir) 14.12.2015’ten 24.12.2015’e kadar gecikme tazminatı talep edip edemeyeceği hususunda ise bilirkişi raporunda da özetlenen değişik iş dosyalarında yapılan tespitlerle sabit olduğu üzere yer tesliminin zamanında yapılmadığının, mevcut durumun teslime uygun olmadığı buna göre bu süre açısından da cezai şart alacağı koşullarının oluşmadığını, sözleşmedeki yetki şartı gereğince takip ve asıl dava, yetkili icra dairesi ve mahkemede açılmış ise de asıl davanın konusu olan cezai şart talebi hakkında davacı … haklı olmamakla davasının reddine karar verildiğini; Birleşen dosyada ise ifaya uygun yer tesliminin … tarafından zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle … tarafından sözleşme gereğince ifa edilen edimlerin bedeli ve bu bedelden yine bilirkişilerin hesapladığı yapılamayan imalatlar ve nefaset-ayıplı mallar tenzil miktarı düşülmek suretiyle birleşen davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmiştir. Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili istinafında, cevap dilekçesinin yasal süresinde verilmediğini, davalının delil bildirme hakkını yitirdiğini, sözleşme konusu işin yapılacağı yerin davalı şirkete 03/07/2015’te teslim edildiğini, davalının işin tesliminde geciktiğini, işyeri açma ruhsatı ve iskan alındığını, şantiye niteliğinde olsaydı bunların alınamayacağını, davalı, otelin tüm genel mekan ve odalarının ahşap mobilya dekorasyon işlerinin tamamının imalat montaj teslimini aldığını, davalı tarafça 06/10/2015 revize planda işlerin 20/10/2015’te eksiksiz tamamlanacağı aksi takdirde cezai şart ödeneceğini kabul ettiğini, 105 gün gecikme ile eksik ve ayıplı işler olduğunu, geçici kabul tutanağında da cezai şartın kabul edildiğini, birleşen davanın kabulünün haksız olduğunu, cezai şarta hak kazanmadıkları varsayımı ile davanın kabul edildiğini, davalının alacağı varsa cezai şart alacağından mahsup edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl davada davacı iş sahibi sözleşmenin süresinde ifa edilmediğini iddia ederek davaya konu takiple cezai şart alacağının tahsilini istemiş; birleşen davada ise yüklenici hak ediş alacağı ile haksız paraya çevrilen avans teminat mektubunun bedelini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı/birleşen davada davalı iş sahibi, asıl davada davalı/birleşen davada davacı yüklenicidir. Asıl dava için istinaf itirazı yönünden yapılan incelemede; asıl davadaki uyuşmazlık işin süresinde tamamlanarak teslim edilip edilmediğine ilişkindir. Mahkemece verilen kararda da belirtildiği üzere taraflarca imzalanan sözleşme hükmüne göre, yer tesliminin sözleşme ile birlikte yapıldığı kabul edilse dahi işin ifaya uygun olarak teslim edilmediği alınan tespit raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla ayrıca bir yer tesliminin yapılıp,yapılmadığı araştırılarak bu hususta bir sonuca varılamaması halinde dosya kapsamına göre davalı yüklenicinin imalata başladığı tarih esas alınarak, bu tarihten itibaren işin sözleşme süresinde tamamlanıp,tamamlanmadığının belirlenmesi, taraflarca revizyon iş programı yapıldığı ve buna ek süre verildiği, bundan sonra da geçici kabul tutanağı ile birlikte yeniden bir süre uzatımı yapıldığı anlaşıldığından, bu ek sürelerde dikkate alınarak sözleşmedeki süreye eklenip teslim tarihi belirlendikten sonra buna rağmen gecikme olup,olmadığı tespit edilmelidir. Yapılan inceleme sonucunda gecikme var ise, sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu mahkemece verilen karar hatalı olmuş, kararın gerekli inceleme yapılmak üzere kaldırılmasına karar verilmiştir. Birleşen dava için istinaf itirazları ile sınırlı olarak yapılan incelemede ise; Davacı yüklenici bakiye bedel alacağı ile sözleşme kapsamında davalı iş sahibine verilen avans teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği iddiası ile bedelinin iadesini talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tespit raporundaki olgular, eksik ve ayıplı işler ile nefaset oranı da dikkate alınmak suretiyle iş bedelinin sözleşmeye ve dosya kapsamına uygun olarak usulünce belirlendiği anlaşılmakla bu hali ile hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla birleşen davaya yönelik davacı/birleşen davada davalı vekilinin bildirdiği istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile, birleşen dava yönünden asıl davada davacı/birleşen davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, asıl dava yönünden istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 tarih, 2016/150 Esas, 2020/475 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı/birleşen davalı tarafından asıl dava için yatırılan 148,60-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı/birleşen davalı tarafça asıl davaya yönelik yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 15.100,98-TL (54,40+15.046,58) harcın mahsubu ile fazla alınan 14.831,13-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı/birleşen davalıya İADESİNE, 3-Davacı/birleşen davalı tarafça birleşen davaya yönelik yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, asıl davaya yönelik 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince KESİN, birleşen davaya yönelik 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.