Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/570 E. 2023/1086 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/570
KARAR NO: 2023/1086
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2019/897 Esas, 2020/366 Karar
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 08/06/2015 tarihli “Asansör ve yürüyen merdiven servis sözleşmesi” gereği borçlu üzerine düşen 22.392,62 TL bedeli ödemediğini, ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla davalı şirkete karşı icra takibi başlatıldığını ve davalı tarafın takibe itiraz ettiğini, sözleşmede yer alan yetki şartına göre çıkan uyuşmazlıklarda İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İstanbul İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, söz konusu takip yetkili icra dairesinde başlatıldığından davalı tarafın yetki itirazı usul ve yasaya aykırı olup reddinin gerektiğini, sözleşme gereği 10 adet asansörün servis ve bakım hizmetini tam ve eksiksiz olarak yapıldığını, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile icra takibinin devamını ve takibin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, asansör bakım ve servis hizmetlerinin yürütülmesinin davalı şirketin değil, … Tuzla Site Yönetiminin sorumluluğunda olduğunu, Asansör işletme ve bakım yönetmeliği gereği asansör bakım ve hizmetlerinden site yönetiminin sorumlu olduğu anlaşılmakta olduğundan müteahhit şirketin taraf sıfatı olmadığını, iş bu davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, Asansör yönetmeliğine göre asansör bakım yükümlülüğü, bina sorumlusu atanana kadar müteahhit şirket (asansör yaptırıcısı) üzerinde olduğunu ve davalının site yönetimi kurulana kadar üzerine düşen yükümlülüğü eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, site yönetiminin kurulmasıyla sorumluluğun sona erdiğini, ayrıca faiz türüne ve miktarına da açıkça itiraz ettiğini savunarak , davanın öncelikle husumetten mümkün görülmez ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece,iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sitede toplu yaşamın 13/05/2015 tarihinde başladığı, davacı ve …. Tuzla Site Yönetimi arasında 11/07/2018 tarihli yeni bir servis sözleşmesinin yapıldığını, site yönetiminin sözleşme hükümlerine uymaya ve fatura ödemelerini yapmaya devam ettiğinin site yönetimi yazısı ile anlaşıldığı, faturaların asansör servis ve bakım hizmetinden kaynaklandığı, asansörlerin site içerisinde ortak yerden olduğu ve Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince ortak yerlerin bakım hizmetlerinin kat maliklerince ödenmesi gerektiği, asansörlerin bulunduğu sitede ortak yaşama 2015 yılında geçildiği, söz konusu faturaların da bu tarihten sonra düzenlendiği ve site yönetimi ile davacı şirket arasında yeni bir asansör servis ve bakım sözleşmesi düzenlendiği gerekçeleriyle davalı tarafın husumet itirazının kabulü ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, taraflar arasında 5 yıl geçerli bakım,onarım servis sözleşmesi imzalandığını, davacının edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, takip dayanağının sözleşme ve verilen bakım bedellerine ilişkin düzenlenen faturalara ilişkin olduğunu, davalının kısmi ödemeler yaptığını, ortak yaşama 13/05/2015’te geçilmiş ise de sözleşmenin bile 08/06/2015’te imzalanmış olduğunu, faturaların yeni yönetim zamanında değil davalının sorumlu olduğu döneme ilişkin olduğunu, site yönetiminin yazısının dikkate alınmadığını, uyuşmazlık döneminde toplu yapı yönetimine geçilmediğini, Kat Mülkiyeti hükümleri değil, genel hükümlerin uygulanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Talebe konu faturanın içeriği işler, dava dayanağı olan 08/06/2015 tarihli sözleşmenin kapsamında kalan işlerden olduğu, ortak yaşama geçildiği bildirilen tarihten sonra 08/06/2015 tarihli bu sözleşmenin imzalanmış olduğu ve davacının da iş bu sözleşmeden kaynaklı olarak talepte bulunduğu, kaldı ki site yönetimi ile imzalanan diğer sözleşmenin ise yapılan işin ve sözleşmenin tarihinden sonra 11/07/2018 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2020 tarih, 2019/897 Esas, 2020/366 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.