Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/541 E. 2023/1159 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/541
KARAR NO: 2023/1159
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2019/839 Esas, 2019/913 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında 20.06.2016 tarihinde 670.011,39 TL+KDV bedelli mekanik tesisat işleri sözleşmesinin akdedildiğini, sonrasında tarafların mutabakatı ile sözleşmenin revize edilerek bedelin 850.268,29 TL +KDV şeklinde düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı şirketin müvekkiline yapması gereken ödemeleri yapmadığını, ödemelerin yapılmaması sonucu müvekkil şirketin işin yapımını durdurduğunu, bunun akabinde davalı şirketin işin devamı için başka bir şirketle anlaştığını ve müvekkiline işten el çektirdiğini, müvekkil şirkete sözleşme kapsamına ve hak edişlere göre davalı şirkete 01.11.2016 tarihli ve 158.943,12 TL bedelli, 14.11.2016 tarih ve 2.761,20 TL bedelli, 16.12.2017 tarih ve 4.489,37 TL bedelli, 16.12.2017 tarih ve 343.030,28 TL bedelli (+8.948,62 stopaj), 30.03.2018 tarih ve 4.200 TL bedelli olmak üzere beş adet faturanın kesildiğini, faturaların toplam tutarının 522.372,59 TL olduğunu, davalı şirketin 06.10.2016 tarih ve 1.500 TL bedelli fatura kestiğini, 27.02.2017 tarihinde 25.000 TL banka yolu ile havale ettiğini, 25.07.2017 tarihli ve 283.500 TL bedelli çeki verdiğini, fakat bu çekin tahsil edilemediğini ve 26.07.2017 tarihinde iade edildiğini, Pendik .. ada … parsel Kat:… ve Pendik Kurtköy … ada … Parsel Kat:… numaralı daireleri toplam 420.000 TL ye karşılık olmak üzere devrettiğini, müvekkilinin, davalı şirketten 62.523,96 TL alacağının olduğunu, alacağın tahsili amacıyla 28.02.2019 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete karşı icra takibinin başlatıldığını, davalının 06.03.2019 tarihli dilekçesi ile itiraz ederek takibin durduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, icra takibine haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafından işlerin tamamının yapılmasına rağmen davacının davaya konu icra takibine esas fatura tanzim ettiğini, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkil şirketin fesih hakkını kullandığını, davacının işlemiş faiz talebini kabulünün mümkün olmadığını, müvekkil şirketin takibe itirazında kötü niyetli olmadığını , bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davaya konu faturaların davalının ticari defterlerinde yer aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve %20 icra inkar tazminatına hükmedildiği görülmüştür. Davacı vekili istinafında; mahkemenin 5.735,29-TL işlenmiş faiz talebini reddettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.5 maddesine göre ihtara gerek olmadığını, bilirkişi bu hüküm uyarınca faiz hesapladığını, 5.735,09-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici davalı ile aralarında yapılan eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için takip başlattığını, takibe davalı iş sahibi tarafından itiraz edildiğini, takip iptalini talep ettiğini belirtmiş, davalı davacının takipte haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece takibe konu faturaların iki tarafın defterinde kayıtlı olması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davalı tarafın karara karşı istinaf talebinin bulunmadığı görülmüştür. Davacı vekili istinafında bilirkişi tarafından hesaplanan faiz miktarına da hükmedilmesi gerektiğini, sözleşmenin 7.5 maddesine göre taraflar arasında ödeme için kesin vade belirtildiğinden temerrüde gerek olmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair ihtarname bulunmadığı gerekçesiyle, temerrüt tarihi icra takip tarihi olarak kabul edilmiş ve işlemiş faiz yönünden talebin reddine karar verildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.5 maddesinde, ” onaylanmış hak edişe ait faturanın işverene imza karşılığı teslim edilmesini takiben fatura tutarının yarısı 45 günlük diğer yarısı 75 günlük ileri tarih düzenlemeli çek ile fatura tarihi baz alınarak yapılacaktır. ” şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Bu maddeye göre, gerek fatura düzenlenmesi gerekse çekle yapılacak ödemeler için kesin vade belirtilmediği anlaşılmakla, ancak bu husus borcun muacceliyeti için yeterli olsa da, borçlunun temerrütü için yeterli olmadığı görülmektedir. Bu durumda, davacının iddia ettiği gibi ilgili maddeye göre kesin vade sebebiyle borçlunun temerrütü gerçekleştiği hususu doğru olmamıştır. Buna göre, mahkemece işlemiş faiz yönünden talebin reddine dair verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih ve 2019/839 Esas, 2019/913 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.