Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/50 E. 2022/156 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/50
KARAR NO: 2022/156
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/303 Esas, 2019/573 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten olan 9.754,94 TL asıl alacağının tahsili amacıyla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlattığını ancak davalı borçlunun haksız olarak yetkiye, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini, yapılan icra takibi fatura alacağına istinaden olup para alacağı olduğundan takibin alacaklı olan davacının yerleşim yeri mahkemesinde başlatıldığını, bu nedenle yetki itirazının yerinde olmadığını, davalı borçlu tarafından 14.02.2017 tarihinde müvekkili şirketten yapacağı projeler için mail yoluyla teklif istediğini, müvekkili ile davalının, net ölçü alımı ve kullanılacak evye belirlenerek mutfak tezgahı ve paneli yapımı için 9.754,94 TL’ye anlaştıklarını, tezgah ve panelin proje için özel olarak üretildiğini ve 01.03.2017 tarihinde montaj için proje mahalline sevk edildiğini ve 15.02.2018 talihli mailde rica edildiği üzere …’a teslim edildiğini, tezgahın montajının yapıldığını ancak panel montajının elektrik düğmelerinin tesisatı tamamlanmadığından yapılamadığını, …’un eksikliği elektrikçiye derhal tamamlattıracağını belirterek, eksikler tamamlandığında müsait tarihte panel montajına tekrar gelinmesini istediğini, müvekkili şirkete ait ekiplerin paneli takmak üzere tekrar gittiğinde, tezgahın söküldüğünün, sipariş üzerine talep edilen ebatlarda kesilen mermerlerde birden fazla hasar olduğunun ve kullanılamayacak durumda olduğunun tespit edildiğini, bu durum karşısında müvekkili şirket çalışanlarının hiçbir işlem yapmadan geri döndüklerini, sökülmüş ve hasara uğramış mutfak tezgahının da davalı bünyesinde kaldığını, müvekkili şirketin söz konusu sattığı ve montajını yaptığı mermere ilişkin tanzim ettiği faturanın da haksız olarak iade edildiğini belirterek, hukuka aykırı olan itirazın iptali ile takibin asıl alacak, faiz ve ferileriyle beraber devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili cevabında, icra dosyasında yetki itirazında bulundukları gibi bu dava dosyasında da yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin adresi Kuşadası olduğundan davanın esasına girmeden yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, borcun faturadan kaynaklanan bir icra takibi olduğu belirtilmiş ise de, müvekkilinin imzaladığı veya kabul ettiği yada ticari kayıtlarında mevcut olan bir faturanın söz konusu olmadığını, bu nedenle borçtan söz edilmesi ve yetkinin de bu sebebe dayandırılmasının hukuka uygun olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında dava konusu borca dair herhangi bir hukuki ilişki olmadığını, davacı tarafın, … isimli şahsa imzalatılan irsaliye ve ürün teslim tutanağı üzerinden müvekkiline karşı kötüniyetli olarak icra takibi ve işbu davayı açtığını, bu şahsın müvekkili şirketin çalışanı yada ortağı olmadığını, herhangi bir bağı mevcut olmadığını, müvekkilinin izni yada bilgisi dahilinde yapılan bir işlem de bulunmadığını, yani müvekkili şirketin iddia edilen bu borcun yasal muhatabı olmadığını, bu nedenle husumet yönünden de itirazda bulunduklarını, taraflar arasında yapılan görüşmelerin, tamamlanmış ve kabul edilmiş bir iş sözleşmesi anlamına gelmediğini, herhangi bir kesinleşmiş anlaşma olmadan sadece görüşmelere dayanarak, müvekkiline haber yada bilgi verilmeden işe başlandığını, davacının kendi insiyatifinde hareket ederek eksik olarak yaptığı işlerin ücretini müvekkilinden istemesinin hukuka uygun olmadığını, ayrıca yapılan işi kabul etmemek kaydıyla, davacının anlaşma sağlanmadan ve ücretini almadan üretim yaptığını ve olması gereken şartlara uygun olmayan şekilde hatalı montajla yapılan eksik bir iş söz konusu olduğunu, taraflar arasındaki whatsapp yazışmalarında da eksiklikler olduğunun ve ücret olmadan eksikliklerin tamamlanmayacağının ve işin yapılmayacağının açıkça belirtildiğini, bu yazışmalarda ücret alınmadan tezgahın çıkartılmayacağının da açıkça belirtildiğini, buna rağmen sanki tüm malzemeler eksiksiz getirilmiş ve montajlar kusursuzca yapılmış gibi borç çıkatılmasının da hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı şirketin usulüne uygun tutulan ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalı şirketin 9.754,94 TL borçlu olduğu, defter kayıtları ile sunulan belgelerin birbirleriyle uyumlu olduğu, dava dilekçesi ekinde bulunan e-posta yazışmalarına ve tarafların beyanlarına göre davacı şirketin davalı şirkete mutfak tezgahı ve paneli üretimini ve kısmi montajını yaptığı, bu hususun davalı şirketin kabulünde olduğu, davalı şirketin dava konusu tezgah ve panelin teslimi için adresi ve teslim alacak kişi olarak … Bey ismini e-posta ile davacı şirkete bildirdiği, davalı şirketin, üretimi ve kısmi montajı yapılan ürüne ait faturayı kayıtlarına intikal ettirmediği, ayıp bildiriminde bulunmadığı ve akabinde iade faturası düzenlemediği, bu nedenlerle davalı şirketin davacı şirkete 9.754,94 TL borçtan sorumlu olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının kabulü ile, davalı borulunun Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, müvekkili şirketin adresinin Kuşadası olduğunu, icra takibi ve dava dilekçesinin de bu adreslere gönderilerek tebliğ edildiğini, ayrıca dava konusu işin yapıldığı iddia edilen adresin de Kuşadası olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını belirtmiş, husumete ve esasa ilişkin olarak cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, kötüniyetli olan kişi davacı olmasına rağmen müvekkili aleyhine kötüniyet tazmınatına da hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki “”mutfak tezgahı ve paneli” yapımına ilişkin eser sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı tarafça, hem davaya konu icra takibine karşı sunulan itirazda, hem de davaya cevap dikçesinde, yetkili mahkemenin kendi adresleri olan Kuşadası Mahkemeleri olduğu belirtilerek, öncelikle yetki itirazında bulunulmuştur. İtirazın iptali davalarında, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen imkân bulunmamaktadır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/11/2013 Tarih, 2013/10-395 Esas ve 2013/1568 Karar sayılı ilâmında da aynı hususlara değinilmiştir. Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu tür uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takibinin kural olarak, davalının yerleşim yeri (HMK m.6), sözleşmenin ifa edileceği yer (HMK m.10) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer (HMK m.17) icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Oysa, 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 73. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir (bkz.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2019 tarih, 2019/2763 Esas, 2019/3958 Karar, 23/02/2015 tarih, 2014/2485 Esas, 2015/922 Karar sayılı kararları) Somut olayda, davacı Küçükçekmece İcra Dairesi’nde takip başlatmıştır. Dosya kapsamına göre, davalının ikametgahının ve işin yapıldığı (ifa edildiği) yerin Kuşadası/Aydın ilçesi sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Tacir olan taraflar arasında yapılmış bulunan bi,r yetki sözleşmesi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla davaya konu takibin yetkili İcra Dairesinde yapılmadığı sonucuna varılmaktadır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi şartlarından biri de, takibin usulüne uygun olarak yapılmış olmasıdır. İcra takibi yetkisiz icra dairesinde yapıldığına göre, ortada geçerli bir takipten söz edilemez. Davalı borçlu icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde yetkili İcra Dairesini de göstererek usulünce yetki itirazında bulunmuştur. Buna göre ilk derece mahkemesince bu tespitler doğrultusunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın esasına dair karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/05/2019 tarih ve 2018/303 Esas, 2019/573 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davaya konu icra takibi yetkisiz icra dairesinde yapılmış olduğundan, dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 117,82 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 37,12 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 14,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 42,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 163,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.