Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/478 E. 2023/1012 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/478
KARAR NO: 2023/1012
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2016/1292 Esas, 2020/201 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıya ait olan ikinci el plastik enjeksiyon makinelerinin tamir ve revizyon işlemlerinin yapıldığını ve bu iş karşılığı müvekkilinin faturalar tanzim ettiğini, davalı şirketin bu faturaları alıp kayıtlarına işlediğini ve bu faturalara hiç bir itirazının olmadığını, ancak davalı tarafın müvekkiline olan borcunu ödemediğini, davacı şirket tarafından verilen hizmetin üzerinden çok uzun bir zaman geçmesinden sonra müvekkiline 11.10.2016 tarihli ihtarnamesi keşide ederek “makinelerin (300 gr ve 600 gr) tamir ve revizyon taahhütlerinin yerine getirilmediğini, tamir ve revizyon edildiği iddia edilen makinelerde de (kolan mili, plaka, işçilik ve parçalar) sorunlar olduğunu, makinelerin tamirlerinin apılmaması nedeniyle telafisi imkansız zararları olduğunu, bu sebeple 300 gr ve 600 gr plastik ejeksiyon makinelerinin tamir ve revizyonlarının yapılmasını, aksi halde sözleşmenin feshi ile uğrayacakları zararların tazmini için gerekli yollara başvurulacağının” ihtar edildiğini, söz konusu ihtarnameye cevap olarak 19.10.2016 tarihli ihtarname ile cevap verilerek ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını ve bakiye borç olan 37.388,09 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkiline borcu ödemeyen davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın takibe kısmi olarak itiraz ettiğini, haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafı her ne kadar yapacağı işler ile ilgili olarak faturalar düzenlemiş ve müvekkiline teslim etmiş ise de üstlenmiş olduğu işleri eksik ve ayıplı olarak teslim ettiğini, bir kısım üretimlerde de gizli ayıplar olduğunu, bu durumun makinelerin çalıştırılmaları sırasında tespit edildiğini, davacı tarafa hem açık ayıplar hem de gizli ayıpların süresi içerisinde ihbar edildiğini, davacı tarafça bu ayıplar ile ilgili olarak işin tesliminden sonra gelip incelemeler yapıldığını ve ayıpların giderilmesi için çalışmalar yapılmış ise de bu ayıpların giderilemediğini, davacı tarafa ayıp ihbarnamesi keşide edilerek ayıbın giderilmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğine dair ihtarname gönderildiğini, karşı tarafça açık ve gizli ayıpların giderilmesi yoluna gidilmediği gibi bu süreçte karşı tarafça haksız olarak icra takip işlemi başlatıldığını, müvekkili hakkında yapılan kötü niyetli icra takibi ve davacının ayıpları gidermemekte ısrarlı olduğunun anlaşılması üzerine tespit talebinde bulunduklarını, iş bu yapılan tespit ile bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacının yapmış olduğu işin müvekkili makinelerine verdiği zararın giderilmesi için gereken tutarın 14.650,00 TL olduğunun belirlendiğini, ayrıca müvekkilinin kâr kayıplarının da olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia,savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre , taraflar arasında enjeksiyon makinelerinin revizyon ve bakımı yapılmasına ilişkin eser sözleşmesi yapıldığı, bu kapsamda davacı tarafından 5 adet makinede uygulamanın gerçekleştirildiği, ancak 2 adet makinede yapılan uygulamada sorun olması sebebiyle, davacı tarafça makinelerin söküldüğü ve demonte vaziyette bırakıldığının tespit edildiğini, davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı iddia edilmiş ise de taraf ve tanık beyanları dikkate alındığında davalı tarafından gerekli ihbarın yapıldığı kanaatine varıldığı, bilirkişi inceleme neticesinde de yapılan bakım ve revizyon işlemlerinin olması gerektiği şekilde yapılmaması halinde makinelerin çalışmasının olanaklı olmadığı, davacı tarafından dava değeri olarak gösterilen 14.632,00-TL’nin, makinelerin revizyonu için harcanması gereken bedel olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, davalının ayıp iddiasını ispat edemediğini, ayıp ihbarının da süresinde olmadığını, inceleme konusu makinelerin müvekkilin işlem yaptığı makineler olup olmadığının kesinlikle belli olmadığını, keşif sırasında davacı müvekkil ve davalı taraf yönünden bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, davalı tarafından gösterilen ve dava konusu olduğu iddia edilen her iki makinenin de sağlam ve faal olduğunun tespiti yapıldığını, davalı tanıklarının çelişkili beyanda bulunduğunu, itiraza uğramış tespit raporunun hükme esas alınamayacağını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davalı taraf Büyükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden delil tespiti talebinde bulunmuş olup, bu talep doğrultusunda yapılan inceleme sonucu tespit raporu düzenlenmiş, davacı tarafça bu düzenlenen tespit raporuna itiraz edilmiştir. Kural olarak itiraza uğrayan tespit raporu tek başına hükme esas alınamaz ise de yargılama sırasında mahkemece keşif icra edilmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda, bilirkişilerin daha önce alınan tespit raporundaki olgulardan faydalanarak rapor düzenlemesi mümkündür. Somut olayda da açıklandığı şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Mahkemece ayıp ihbar süresine ilişkin tanık beyanları kabul edilerek ve yazılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2020 tarih ve 2016/1292 Esas, 2020/201 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.