Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/465 E. 2023/933 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/465
KARAR NO: 2023/933
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2015/660 Esas, 2019/1039 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, box tipi fırın ve bu fırının beşik sisteminin yapılmasını hususunda davalı ile anlaştıklarını, makinanın 10/03/2014 tarihinde davacının işyerine getirilerek kurulduğunu, makine kullanıma uygun olmadığından davacının talebi ile 02/06/2014 günü davalı tarafından makine çalıştırıldığında makinanın hatalı ürün bastığının davalı tarafça da beyan edildiğini, eksikliğin giderilmediğini, makinanın çalışabilmesi için millerin henüz deneme aşamasında kırıldığını, kaplinlere verdiği zarardan sonra makinanın otomasyon sisteminin deneme aşamasında çalışmaz hale gediğini, yaklaşık 100 kg.lık fırın kapağının düştüğünü, davalı tarafa bildirilmesine rağmen ilgilenilmediğini, davalıdan istenen tüm iyileştirmelerin davacı tarafından işçilerin güvenliği için ekstra ücret ile yapıldığını, davalı tarafça makine bedelinin müvekkile iadesini ise ancak makinanın yeni bir alıcıya satışından sonra gerçekleştirebileceklerini belirttiklerini, bunun davacı tarafından kabul görmediğini, bakiye kısım için davalının İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E. sayılı takip başlattığını, bu dosya nedeniyle davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile davalı arasında 2014 yılında satım sözleşmesi imzalandığını, davacının satım bedelini ödemediğini, makinanın ayıplı olduğunun TTK uyarınca davalıya ihbar edilmediğini, ayıp süresinin geçmesinden ve kesin ihbar şartlarının gerçekleştirilmemesinden dolayı icra takibinin hukuka uygun olduğunu savunarak , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında davacının iş yerinde imalat yapmak için gerekli olan box tipi fırın ve beşik sisteminin yapılması hususunda davalı imalatçı şirket ile anlaşma yapıldığı, bu anlaşma çerçevesinde makinenin 10/03/2014 tarihinde davacının iş yerinde kurulumunun yapıldığı, makinenin bedeli konusunda her hangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacı yanın açtığı menfi tespit davasında davalının kurduğu makinenin gizli ayıplı olduğundan girişilen icra takibinde borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi hususunda olduğu, dava konusu fırının gizli ayıplı olarak imal edilerek kullanılmaz durumda olduğu, ticari iş niteliğinde satış işleminde ihtarların noter aracılığı ile, taahhütlü mektup ile, telgraf ile veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerektiği, TTK 23/c maddesinde malın ayıplı olduğu, teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içerisinde, belli değil ise alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmek ile ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkar ise bu durumu satıcıya ihbar ile yükümlü olduğu, davacının bu gizli ayıp için öngörülen yasal süreler dahilinde TTK 18/3 madde hükmünde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davacının malın ayıplı olduğu hususunun davalı şirkete süresinde bildirildiğini, TTK hükümleri ile tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen “şekil şartı” geçerlilik şartı olmaktan çıkarıldığını, ayıp ihbarının her türlü delille ispatlanabileceğini, en son 12.12.2014 tarihinde davalıya gönderilen e-mailde, makinanın çalışmadığına ilişkin bilgi verildiği, malın ayıplı olduğu hususu davalı şirkete süresinde bildirilmiş olup, bu husus dosyada mübrez e-mail yazışmaları ile usulüne uygun olarak ispatlandığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu box tipi fırın ve bu fırının beşik sisteminin yapılması işi olan eser sözleşmesinden kaynaklanan davalı yüklenicinin bakiye bedel talebiyle yapmış olduğu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davacı iş sahibi tarafından işin ayıplı ifa edildiği savunması ileri sürmüştür. HMK’nın 33. maddesine göre hakim Türk hukukunu resen uygular. Bu nedenle mahkemece; tarafların gösterdiği hukuki sebep ile bağlı olmaksızın somut uyuşmazlığa uygun olan hukuki müessese ve ilgili kanun hükümleri belirlenerek uyuşmazlığın doğru hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Bu açık düzenleme karşısında tarafların, iddia ve savunmalarının dayanağı olarak farklı bir yasa kuralına dayanmış olmaları tarafların lehine veya aleyhine sonuç doğurmaz ve bu konuda usuli kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemez. Eser sözleşmesinin diğer sözleşme türlerinden ayırt edilmesi bakımından öncelikle bu sözleşmelerin kanundaki tanımlarından yararlanılmalı, sonuca gidilemediği takdirde sözleşme türlerine ilişkin özel hükümlerden yararlanılmalıdır. Kanundaki tanımlara göre eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK 470/1). Satış sözleşmesi ise satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir (TBK 207/1). Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. Yapılan açıklamalar ışığında; somut olayda; mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunundaki satış hükümlerine göre çözüldüğü anlaşılmıştır. Dosya kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin makine imalatına ilişkin eser sözleşmesi ilişkisine ait olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın ve özellikle ayıp savunmasının eser sözleşmesi hükümlerine göre inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğinde yanılgıya düşülerek satış sözleşmesi hükümlerine göre inceleme yapılarak süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih, 2015/660 Esas, 2019/1039 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.