Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/460 E. 2023/926 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/460
KARAR NO: 2023/926
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2019/405 Esas, 2020/321 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında ticari alım satım ve hizmet ifası nedeniyle ilişki bulunduğunu, 22/07/2017 tarihi itibariyle 80.179,00-TL alacakları olduğunu, müteaddit harici taleplere rağmen borç ödenmediği için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının tebliğ aldığı ödeme emrine karşı süresinde soyut beyanlarla itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını sağladığını, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı, davalıya faturalanmış malzeme sattığını bunun karşılığı ödenmediği için söz konusu borç oluştuğunu ve icra takibi açıldığını ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesin talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 31/12/2019 havale tarihli beyan dilekçesi ile davasını icra takibinin 20/09/2018 tarihinde, davanın 16/11/2018 tarihinde açıldığı, dava dilekçesindeki ifadenin borcun muaccel olduğu tarihi beyan etmek için değil, icra takip talebindeki haiz başlangıç tarihi olarak beyan edilen tarihini vurgulamak için belirtildiği, ancak bu beyanın, muacceliyet tarihi olarak anlaşılmaması için dava dilekçesindeki beyanını “davalının, davacıya aralarındaki ticari alım satım ve hizmet ifası nedeniyle mevcut ilişki nedeniyle 22/07/2017 tarihi itibariyle mevcut, 80.179,00 TL mevcuttur.” yerine “davalının, davacıya aralarındaki ticari alım satım ve hizmet ifası şeklindeki mevcut ilişki nedeniyle takip tarihi itibariyle 80.179,00 TL borcu mevcuttur.” şeklinde ıslah etmiştir. Davalı vekili, firmanın tek sahibinin kayıtlarda … görünse de firmanın diğer ortağı … olduğunu, firmanın ticari faaliyetlerini …’in yürüttüğünü, müvekkili ticari alışverişini firma sahibi olarak bildiği bu şahıs ile yaptığını, bu durum tanık beyanları ve diğer tüm delillerimizle ispat edilebileceğini, faturaların bedelleri zaten önceden nakit olarak ödendiğini faturaların kapalı olarak kesildiğini, bazı alımların bedelleri ise firmanın diğer ortağı …’in banka hesabına gönderildiğini, bu durumun dosyadaki banka dekontları ve diğer tüm delillerimizle ispat edilebileceğini savunarak , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre, davalı defterlerinde, davacıdan alınan hizmet karşılığı 10 adet fatura düzenlendiği ve bunlardan 20/09/2017 tarihli, 1.768,00 TL, 27/11/2017 tarihli, 8.840,00 TL ve 27/12/2017 tarihli, 8.904,48 TL tutarlı 3 adet faturanın nakit ödenmediği, diğer hizmet alım faturalarının ise kapalı fatura olarak düzenlendiği ve nakit olarak ödendi kayıtlarının yapıldığı, faturaların tespit edildiği üzere kapalı fatura olduğu, takip tarihinin 20/09/2018 olduğu, yine takip talebine ekli faturalardan alacağın takip tarihi itibari ile oluşan cari hesaptan kaynaklandığı kanaatine varıldığı, taraflar arasında takibe konu olan faturalar nedeniyle hizmetin verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktasında anlaşmazlık olduğundan ve davalı ödeme savunmasında bulunduğundan kapalı faturalar yönünden yukarıda açıklandığı üzere nakit olarak ödeme yapıldığı kabul edilmiş ise de, 3 adet açık fatura yönünden ödeme yapıldığına ilişkin ispat yükü davalı üzerinde bırakıldığı, her ne kadar davalı, … isimli kişinin şirket ortağı olduğu ve ödemelerin banka yolu ile bu kişiye yapıldığı belirtilmiş ise de, davacının gerçek kişi işletmesi olduğu, … ile evrak üzerinde herhangi bir ortaklığının tespit edilemediği, davacı tarafça ödemenin davalıya yapılmasına ilişkin bir talimat ya da vekalet olduğu yönünde bir delil sunulmadığı, davacı ve … arasındaki akrabalık ilişkisinin bu durumu değiştirmediği dikkate alındığında davalıya ödeme savunması yönünden yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı, davalı tarafça teklif edilen yemin davacı tarafından eda edildiği, taraflar arasındaki hizmete ilişkin düzenlenen 3 adet açık fatura bedelinin ödendiği hususu ispatlanamadığı gerekçesiyle toplam 19.512,48 TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne, alacak likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davaya konu 10 faturadan 7 tanesinin kapalı fatura olarak düzenlendiğinin değerlendirildiğini, faturaların irsaliyeli fatura olduğunu, alt tarafta yer alan imzanın malların teslimine ilişkin olduğunu, davacı yemini ile davalının … aracılığı ile davacıya herhangi bir ödeme yapmadığının anlaşıldığını, faturalar kapalı fatura dahi olsa ödemelerin davacıya yapılmadığının kabul edilmesi gerektiğini, mahkemenin kısmen ret kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, işletmenin davacı adına kayıtlı olmasına rağmen tüm işlerin dava dışı … aracılığı ile yürütüldüğünü, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, çoğu zaman peşin ödeme yaptıklarını, bilirkişi ücretinin verilen sürede yatırılmadığını, davacının alacağının muacceliyet tarihi olarak gösterdiği 22/07/2017 tarihinden önce hiçbir alacağının olmadığının belli olduğunu, daha sonra alacağın takip tarihi olarak belirtilmesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, faturaların 1 tanesi hariç diğerlerinin kapalı olarak düzenlendiğini, davacı ve dava dışı resmi nikahlı olmayan eşinin dolandırma kastı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı, davaya konu icra takibi ile cari hesaptan kaynaklanan bakiye bedel talebinde bulunmuş; davalı ise sözleşme ilişkini kabul ederek yapılan işlerin bedelinin ödendiğini savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşme gereği yapılan işin bedelinin ödenip, ödenmediği hususlarında toplanmaktadır. Davalının ödeme savunmasında bulunduğu anlaşılmasına göre, ödeme hususunun ispat yükü davalı yüklenicide olup, değer itibariyle de davalı yüklenicinin ödeme hususunu kesin deliller ile ispatlaması gerekmektedir. Davalı açık faturalar yönünden davacıya teklif ettiği yemin ile bu faturalar bakımından ödeme iddiasını ispatlayamamıştır. Ancak tarafların defterinde kayıtlı bulunan takibe konu diğer kapalı faturaların ödenip, ödenmediği hususunda; ticari teamüllere göre kapalı fatura, ödemenin yapıldığına karine ise de davacı alacaklı bunun aksini kesin deliller ile ispatlayabilir. Dolayısıyla davacı yemin de dahil bunu kesin deliller ile ispatlayamadığının anlaşılmasına, açıkça kendisinin yemin deliline dayandığını ileri sürmediğine göre mahkemece verilen karar doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2019/405 Esas, 2020/321 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 333,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 63,4‬0-TL harcın davacı tarafa İADESİNE, 2-Alınması gereken 1.332,89-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 333,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 999,64-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.