Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/447 E. 2023/1072 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/447
KARAR NO: 2023/1072
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2017/66 Esas, 2020/115 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin 233 sayılı KHK ile kurulan sermayesinin tamamının devlete ait ve 4046 sayılı yasa kapsamına alınmış bir kamu kuruluşu olduğunu, müvekkili kuruluşun yatırım programında … proje numarası ile yer alan “mevcut bilgisayarların yenilenmesi projesinin” kıyı emniyeti ve gemi kurtarma işletmeleri genel müdürlüğünün ihtiyaçlarını da kapsayacak şekilde yapılması ve tarafların bununla ilgili hak, yetki ve yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin olarak müvekkili kurulu ile kıyı emniyeti ve gemi kurtarma işletmeleri genel müdürlüğü arasında 26/07/2006 tarihli bilgi işlem sistemi kurulum ve işletim protokolünün akdedildiğini, 4734 sayılı kamu ihale kanununun 19.maddesi doğrultusunda ihale edilen hizmet alımı şeklinde gerçekleştirilmek üzere davalının 17/04/2008 tarihinde sözleşme imzalandığını, projenin tamamlanıp kullanıma geçmesine müteakiben 1.134.818,00 TL tutarında harcamanın yarısına tekabül eden 567..409,00 TL+KDV’nin Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden 26.07.2006 tarihli protokol gereğince talep edildiğini, söz konusu alacağın ödenmemesi üzerine Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2010/509 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/509 E. – 2013/60 K. Numaralı kararında ” davacı tarafından yapılan … A.Ş’ye yönelik süre uzatımının, sözleşme gereği kurulumunun 300 günde yapılması gerekirken bu sürenin 1/3 oranına isabet eden 100 gün uzatılmasının makul, hak ve nefaset kurallarına göre olacağı halde davacının 297 gün süre uzatımının uygun olmadığı, davacının eser sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş’nin hak edişinden sure uzatımı nedeniyle cezai şart indiriminde bulunması gerekirken, indirim yapmaksızın üçüncü şahsa ödeme yapmasının davalının zararına olduğu açıktır. 12/09/2011 günlü bilirkişi bilirkişi raporunun 14. Sayfasında süre uzatımının 197 gün yönünden haksız olduğu kabul edilerek 216.503,00 TL’ nin gecikme cezası olarak üçüncü şahsın hak edişinden düşülmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirlenmiştir. Mahkememizce … A.Ş’ ye davacı tarafından, davacı ile yapılan KBSP sözleşmesinin 18/2 maddesi gereğince sözleşme bedelinin binde biri oranında ceza uygulamamsının davalının açık muvafakati tespit edilemediğinden 197 gün karşılığı hesaplanan 216.503,00 TL’ nin 1/2′ si olan 108.251,50 TL ile dava konusu davalıda kurulan yazılım programı modülerinin çalışır hale getirilmesi için mahkememizce yapılması gerektiği tespit edilen 82.661,36 TL gider toplamı 190.912,86 TL’ sinin hak ve nefaset kuralları gereği, davacının talep ettiği 669.542,62 TL’ den mahsup edildiğinde davacının 478.629,76 TL davalıdan talep edebileceği dosyadaki verilere göre temerrüdün 06/09/2010 tarihinde gerçekleştiği mahkememizce benimsendiğinden davacının açtığı davanın kısmen kabulüne” şeklinde karar verildiğini, müvekkili kuruluş tarafından Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü aleyhine ikame edilen İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/509 esas sayılı davasının müvekkili kuruluşun 29/09/2011 tarihli davanın ihbar dilekçesi ile mahkemesince davalıya bildirildiğini, dosyada yapılan tespitler ve Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 12/02/2016 tarih, … sayılı tahkikat raporu doğrultusunda davalıdan 216.503,00 TL’nin işlemiş faiziyle birlikte talep edildiğini, davalı tarafın 06/09/2016 tarih … sayılı yazısı ile bu taleplerinin kabul edilmediğini beyanla, davanın kabulüne, 216.503,00 TL’nin 06/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksel ticari temerrrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili; usul yönünden davacının davasını yetkisiz mahkemede açtığını, davacının davasını işin kendisine tesliminden 7 yıldan uzun bir süre geçtikten sonra açtığını bu nedenle zamanışımı itirazlarının olduğunu, esas yönünden davacının hiçbir talebinin haklı dayanağının olmadığını, aksine müvekkili şirketin süre uzatımdan kaynaklanan nedenlerle uğradığı zarar ve ziyanlardan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu, davacı ile dava dışı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü arasındaki borç alacak ilişkisinin müvekkili şirkete yansıtılmasının mümkün olmadığını, davacının donanım eksikliklerini tamamlamadan müvekkili şirketin uhdesinde kalan ihaleye çıkmasının sonuçlarına kendisinin katlanmasını gerektiğini beyan ederek, davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üstüne yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında 12/07/2010 tarihli hizmet işleri kabul tutanağı düzenlendiği, Hizmet İşleri Kabul tutanağı ile sözleşme kapsamındaki işin teslim edildiği, asıl borcun sona erdiği, davacının cezai şart alacağını saklı tuttuğuna ilişkin kaydın kabul tutanağında olmadığı, 197 günlük süre uzatımı yapılmasında davalının etkisinin olmadığı, talep üzerinde davacı tarafından verildiği, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinafında; kesinleşen mahkeme kararı olduğunu, davalının bu karara göre sorumlu olduğunu, kesinleşen davada bilirkişi raporunda mütalaa edildiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir. Davacı iş sahibi davalı ile yapılan eser sözleşmesi kapsamında işin tamamlanması için ek süre verildiğini, verilen sürenin fazla olduğunun asıl işverene karşı açılan davada bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, verilen 197 gün fazla ek süreden dolayı davalı yüklenicinin hak edişinden cezai şart indirimi yapılması gerekirken yapılmadığını iddia edilerek ,197 gün karşılığı 216.503.00 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında 12/07/2010 tarihli hizmet işleri kabul tutanağı düzenlendiği, işin bu tutanakla teslim edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 179/II. maddesinde ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir denilmek suretiyle ifaya ekli cezayı düzenlemiştir. Bu cezaya, gecikme cezası da denmektedir. İfaya ekli cezai şartın istenebilmesi için sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça gecikmiş ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemesi gerekir. Aksi hâlde cezai şartı isteme hakkı düşer. Gecikmiş ifadan önce keşide edilen ihtarla gecikme cezası isteme hakkı saklı tutulmuş, sözleşmede cezai şart talep edebilmek için ihtirazı kayda gerek olmadığı kararlaştırılmış ise ya da ifadan önce alacaklının bu hakkını saklı tuttuğu anlamına gelecek davranışları mevcut ise sonradan yapılan teslimde çekince konulmamış olsa dahi cezai şart isteme hakkı düşmez, talep edilebilir. Cezayı isteme hakkının saklı tutulması (çekince, ihtirazı kayıt), yenilik doğuran bir irade beyanı olup, ifa anında açıkça yapılmalıdır. Saklı tutma, teslim-kabul tutanağına düşülecek bir kayıtla veya ifayı kabulden önce yapılacak yazılı bildirimle yahut iş bedelinin ceza alacağı kesilerek ödenmesi gibi buna delalet eden bir eylem veya işlem ile gerçekleştirilebilir. Açık feragat ise, borçluya yöneltilen ve varması gereken bir irade beyanıyla veya sözleşmeye önceden ifanın çekincesiz kabul edileceğine ilişkin bir hükmün konulmasıyla olur. Bazen de, çekincenin varlığı bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanabilir (Selimoğlu, Y.E.; Eser Sözleşmesi, 4. Baskı, Ankara 2017, s. 350-353). Bu açıklamalar ışığında davacı idare tarafından davada talep edilen alacak kaleminin aslında sözleşmenin 17.maddesinde düzenlenen işin süresinde yapılmaması sebebiyle istenilen ifaya ekli cezai şart olduğu, işin teslim tutanağında davacının cezai şart alacağını saklı tuttuğuna dair ihtirazı kaydının bulunmadığı, bu durumda davacı idarenin talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalı cevap dilekçesinde, verilen ek süresinin sözleşmenin 8.2 maddesine göre davalı idareden kaynaklı sebepler için verildiğini iddia ettiği, bu iddiaya karşı davacı idarenin aksi yönde beyanı bulunmadığı hususu gözetildiğinde davacı idarenin kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğine yönelik mahkeme gerekçesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2020 tarih ve 2017/66 Esas, 2020/115 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.