Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/441 E. 2023/921 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/441
KARAR NO : 2023/921
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI: 2017/333 Esas, 2019/1117 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili … ile davalı şirket … arasında mobil halı yıkama sisteminin tasarlanması, imalatı, panelvan araç üstüne montajı, devreye alınması, bakım ve onarım işlerinin yapılması için 26.02.2013 tarihinde 32.500 USD bedelli iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasını takiben bir hafta içinde 16,250 USD karşılığı 40.000 TL’nin iş sahibi tarafından ödenmesiyle teslim süresinin başlayacağını, sözleşmenin 9. maddesinde işin süresi iki aşama olarak belirlendiği, iş ile ilgili sistemin tasarlanmasının, imalatının, araç üstüne montajının ve çalıştırılarak muayeneye hazır hale getirilmesinin birinci aşama olup süresinin 60 gün olacağının, muayene sonrası sisteme program yüklenmesinin, sistemin gözden geçirilmesinin, eksikliklerin tamamlanmasının ve ayarlarının yapılmasının ikinci aşama olup süresinin 30 gün olacağının ve birinci-ikinci aşamanın toplam süresinin 90 gün olacağının belirtildiği, davalı şirket tarafından, söz konusu sözleşme gereği, müvekkili şirkete 02.03.2015 tarihinde 40.000 TL ücret ödendiğini ve yine aynı ay içerisinde motor seri numarası … olan ve şase numarası … olan … marka panelvan araç müvekkili şirket önüne park edilmek suretiyle müvekkile teslim edildiğini, iç ünitede kullanılacak olan dizel motor ve jeneratör müvekkili şirkete gecikmeli olarak 20 Nisan 2015’te teslim edildiğini, söz konusu dizel motor ve jeneratör davalı/borçlu şirket tarafından … firmasından alındığını, müvekkilinin sözleşme konusu işi bitirmesi ve davalı şirkete teslim etmesi sonrasında mobil araç davalı şirket tarafından önce yetkili ve akredite bir firmaya projesi çizdirildiğini, ardından da Türk Standartları Enstitüsü uygunluk belgesi çıkartılmış ve son olarak araç muayene istasyonundan onayı alınarak … plaka numarası ile 25.05.2015 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirket, söz konusu aracı teslim alması sonrasında müvekkili şirketten, şifahen, aracın vakum gücünün arttırılması, yıkama işleminde kullanılacak suyun arıtılması, atık suyun yeniden kullanılması, yol kenarında bulunan direklere yapıştırılan afişleri temizleyebilecek güçte basınçlı üniteler yerleştirilmesi gibi araca ek özellikler kazandırılmasını sağlayacak, bir takım taleplerde bulunduğunu, müvekkili şirket te davalı şirketin bu taleplerini iyi niyet çerçevesinde dikkate alarak ve hatta ek ücret dahi talep etmeden ciddi çalışmalar gerçekleştirdiğini, Mobil Halı Yıkama aracı, sonradan müvekkili şirket tarafından kazandırılmış ilave özellikler ile kullanma ve bakım hakkında yeterli eğitim verilerek, çalışır vaziyette, hem ruhsat hem de ehliyet fotokopileri alınarak, teslim tutanağı ile davalı şirkete teslim edildiğini, sözleşme konusu işlerin müvekkili şirket tarafından tamamlanması ve hatta sonrasında sözleşmenin dışına çıkılarak ilave özelliklerinde müvekkil şirket tarafından tamamlanması akabinde müvekkil şirket tarafından davalı şirkete sözleşme konusu bakiye alacağının ödenmesi hususunda şifahen defalarca kez talepte bulunulduğunu, davalı/borçlu şirket ise söz konusu bedeli hâlihazırda ödemeyerek müvekkilini mağdur durumda bıraktığını, davalı şirketçe, müvekkilinin alacağının ödenmemesi sebebiyle, müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, icra takibi başlatıldığını, ödeme emrine haksız ve mesnetsiz şekilde borca itiraz etmiş ve takip davalı/borçlu yönünden durduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketten 26.02.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklı 57.525 TL ana para ve 2.822.67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 60.347.67 TL alacağı bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından, sözleşme bedelinin bakiye alacağı, davalı şirkete 02.10.2015 düzenleme tarihli ve … Seri … sıra numaralı, 57.525,00 TL bedelli fatura gönderilmişse de davalı/borçlu şirket tarafından müvekkilinin alacağının ödenmediğini, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptal edilerek takibe devam edilmesine, takibe haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalı/borçlu aleyhine takip tarihi itibariyle ödenmeyen dosya borcunun %20’si oranında icra inkâr tazminatına, yargılama giderlerinin davalı/borçluya yükletilerek vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı yanca müvekkili şirkete 22.02.2015 tarihli sözleşme gereği 02.10.2015 tarih ve 57.525.00-TL bedelli fatura tanzim edildiği, davacının anlatımı ile ilgili fatura müvekkili şirkete gönderildiğinin beyan edildiğini, bu fatura bedeli müvekkili şirket cari hesaplarında, davacıya işe başlarken yapılan 40.000.00 TL ödeme sonrası ki peşin yapılan ödemeye fatura tanzim edilmediğinden, açıktan ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, davacı yanca taahhüt ettiği sistemi üretmesi için sözleşme gereği 02.03.2015 tarihinde ödeme yapılmış ve sözleşme gereğince birinci ve ikinci aşamanın toplam süresinin 90 gün olduğunu, sözleşme gereği tüm taahhütlerin yerine getirilmesi ve aracın 02.06.2015 tarihinde teslim edilmesi gerekirken, aracın 22.09.2015 tarihinde şirketçe gönderilen şoför …’ya teslim edildiğini, bu teslimde sözleşme gereği ikinci aşamaya giren sisteme, program yüklendiğini sistemin gözden geçirilmediğini, sistemin sıhhatli çalışması için eksikliklerin giderilmediğini, ve en önemlisi ayarların yapılmadığını, aracı teslim alan tarafından sistemin çalıştırılacağı ve kullanılacağı Ankara’ya getirildiğini ve 1100 km yol katedildiğini ve şu an aracın şirketin şantiyesinde durduğunu bu eksiklikler yüzünden de çalıştırılamadığını, davacı ürettiği ürün ile ilgili borcunu gereği gibi yerine getirmediğini, bu konuda kusurlu olduğunu ve müvekkilini zarara uğrattığını, sistem tamamlanmadan, eksik olarak ve amacına uygun çalışmadan 82 gün geç olarak taraflarına teslim edildiğini, davacının bu nedenle akdedilen sözleşmenin 11.1 maddesi gereği geç teslimden dolayı müvekkili şirkete 41.000.00 TL cezai ödemesi bulunduğunu, davacı tarafından, faturalı alacağa karşılık İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esüs sayılı dosyasına tarafımızdan yapılan İtirazın İptali davasında, davacıya karşı bir borcumuzun olmadığı, icra sebebi ve ticari defterlerinde davacıya bir borcumuz olmadığından davanın reddine, alacak likit bir alacak olmadığından, inkar tazminatı talebinin reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıdan alınmasını talep etmiştir. Mahkemece; davalı yanın aracın Ankara’ya getirildikten sonra kullanılamadığında ilişkin beyanları nazara alındığında dava konusu eserin teslim anından itibaren ayıplı olduğunun ve ayıp iddiasının açık ayıp niteliğinde olması karşısında davalı tarafça bilindiğinin kabulü gerektiği, bu itibarla dava konusu eser üzerinde keşif yapılma cihetine gidilmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bakiye iş bedeline davacının hak kazandığı kabul edildiği, davacının işlemiş faiz talep edebilmesi için borcun muaccel olması ve aynı zamanda muaccel bir borç nedeniyle davalının temerrüde düşmüş olması gerekli olduğu, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyada delil olmadığından işlemiş faiz talebi kabul edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında; tanıklarının dinlenmediğini, teslim alan şoförün tanık olarak dinlenmesini sistemin çalışır vaziyette teslim edilip edilmediğinin sorulmasını ayrıca eksik teslim edilen parçaların tespiti ve bu parçalar olmadan sistemin çalışıp çalışmayacağı konusunda keşif ve bilirkişi talebimiz olmasına rağmen mahkemece gerekçe gösterilmeden taleplerin reddedildiğini, davacının kendi ikrarı ve imzalı beyanı ile eksik mal teslim edildiği belli olduğundan ayrıca ihtirazı kayıt konulması gerekmediği düşünüldüğünü, bilirkişi raporunda banka aracılığı ile davacıya gönderilen avans niteliğinde olan 43.000 TL nin dikkate alınmayarak davalıya defter kaydına göre 14.225 TL borç çıkarıldığını, alacağın likit olmadığını bilirkişi defter incelemesine göre belirlendiğini takip konusu alacak ile mahkemenin kabul ettiği miktarın farklı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici faturaya dayalı takiple bakiye bedeli alacağını istemiş, davalı iş sahibi ise işin süresinde teslim edilmediğini, işin eksik ve ayıplı yapıldığını ,geç teslim sebebiyle cezai şart alacağının bulunduğunu belirterek davanın reddine istemiş, mahkemece süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. Buna göre, taraflar arasındaki ihtilaf, davacının edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirip getirmediği, yapılan işte eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı, var ise bu ayıpların açık mı gizli mi olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, bu kapsamda davalı iş sahibi lehine bir nefaset bedeli belirlenmesi gerekip gerekmediği, davacının bakiye iş bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir. Kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu kanıtlama külfeti ise iş sahibine aittir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. …Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararı) Davalı iş sahibinin ileri sürdüğü eksik ve ayıp iddiası, teknik incelemeyi gerektirdiğinden bu hususta bilirkişi raporu alınması gerekirken mahkemece rapor alınmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda davalının eksik ve ayıp savunması incelenerek , ayıplı hususlar bakımından ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğunun belirlenmesi, süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığının bu ayırıma göre değerlendirilmesi, ayrıca davalının sistemin çalışmadığına yönelik savunmasının ayıbın kullanılamayacak derecede veya kabule zorlanamayacak derecede olup olmadığı hususunun incelenmesini de gerektirmektedir. Sonrasında, davaya konu sözleşme götürü bedel olarak düzenlendiğinden, eser sözleşmesinin götürü bedel olarak düzenlenmiş olması halinde yüklenicinin talep edebileceği alacağın belirlenmesi için öncelikle işin fiziki gerçekleşme oranı bulunarak bu orana götürü bedel uygulanmak ve varsa yapılan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiğinden, bilirkişi tarafından işin tamamlanma oranı da tespit edilerek fiziki oran yöntemine göre yapılacak hesaplamayla davacı yüklenicinin alacağının belirlenmesi ve bundan ispatlanmış ödemeler mahsup edilerek sonucuna uygun yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın gereği için mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı iş sahibi her ne kadar cevabında işin eksik ve ayıplı yapılması ve süresinde teslim edilmemesi sebebiyle 41.000 TL cezai şart alacağı olduğunu belirterek davanın reddini istemiş ise de, bu talebi takas mahsup kapsamında olsa da, davalı tarafça bu konuda ayrıca ve açıkça istinaf itirazı bulunmadığı görülmekle, bu kalem yönünden istinaf incelemesi yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, kaldırma sebebine göre sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2019 tarih, 2017/333 Esas, 2019/1117 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.