Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/439 E. 2023/1073 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/439
KARAR NO: 2023/1073
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2016/476 Esas, 2019/1045 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali, Alacak
KARAR TARİHİ: 15/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı birleşen davalı vekili; davalının müvekkili şirketten bir kısım ürünler sipariş ettiğini, ürünlerin faturalarla birlikte teslim edildiğini, davalının faturalara itirazının bulunmadığını, ancak borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı birleşen davacı vekili; müvekkili ile davacı arasında 09/03/2013 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre davacının müvekkiline ürün teslim etmesi gerektiğini, ancak davacının ürünü zamanında teslim etmediğini, ürünün eğitimini müvekkiline sözleşmede belirtilen süre içinde eğitimi vermediğini, davacı tarafça teslim edilen üründe birçok ayıp bulunduğunu, ürünün sık sık arızalandığını belirterek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.Birleşen davada davacı vekili; davalının eksik ve ayıpları gidermediğini, kendisi tarafından giderildiğini iddia ederek 32.982,90 TL nin yükleniciden tahsilini talep etmiştir.Mahkemece; asıl davada, ödenemeyen tutarın miktarı ile bir uyuşmazlık olmayan iki tarafın da kabulünde olan 28.744,14 TL yönünden takibin devamına, birleşen davada ise davacı yaptığı masraflara ait detaylı bir belge, bilgi sunamamış iddiaların ispatlayamamış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı birleşen davalı vekili, istinafında; birleşen dava yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilmediğini birleşen dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.Davalı birleşen davacı vekili istinafında; sözleşmenin 5.2.4 gereği ürünün teslim edilmediğini, sözleşmede belirtilen nihai kabul tutanağının olmadığını, makinenin getirilip kurulduğunun doğru olduğunu fakat 5.2.4 e göre teslim edilmediğini, kararın yanlış olduğunu, ayıp bildirimini yaptıklarını, ihtarname cevabında ayıpları bildirdiklerini, raporda ürünün ayıplı olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin rapora itibar etmediğini, hem asıl davada hem karşı davada belge ve faturaları dosyaya ibraz ettiklerini, tekrar sunulduğunu rapordan sonra bu belgelerin yok sayıldığını belirterek asıl ve birleşen dava yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı birleşen davalı yüklenici, davalı birleşen davacı …sahibidir. Davacı yüklenici asıl davada, bakiye fatura alacağı sebebiyle takip başlattığını, itirazın iptalini talep ettiğini belirtmiş, davalı …sahibi ise, ürünün ayıplı teslim edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı …sahibi ise, davalının eksik ve ayıpları gidermediğini, bunların kendisi tarafından giderildiğini iddia ederek 32.982,90 TL nin yükleniciden tahsilini talep etmiştir. Mahkemece asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici işin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğini, davalı …sahibi ise sözleşmeye göre teslim yapılmadığını belirtmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 09.03.2013 tarihli sözleşmenin 5.2.4. Maddesinde işin tesliminin nihai kabul tutanağı düzenlenerek ve her iki tarafın imzası ile yapılacağı belirtilmiştir. Bu madde hükmü HMK 193. Madde gereği delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı niteliktedir. Mahkemece bu madde hükmü değerlendirilmeden ürünün teslim edildiğinin kabul edilmesi hatalı olmuştur. Bileşen dava yönünden davacı …sahibinin istinaf itiraz bu yönüyle yerinde görülmüştür. Davalı birleşen davacı …sahibi, birleşen davasında ürünün eksik ve ayıplı yapıldığını iddia etmiştir. Davacı yüklenici ise ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmuştur. Her ne kadar mahkemece takip tarihine kadar ayıp ihbarı yapılmadığından bahisle birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de, sözleşmeye uygun bir teslim olmadığı gibi iş sahibi tarafından eksik ve ayıplarla ilgili tespit yaptırıldığı ve 26.07.2013 tarihli ihtarname ile eksik ve ayıpların yükleniciye bildirildiği görülmektedir. Bu nedenle davalı …sahibi tarafından ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilerek ayıplı ifa olup olmadığı, ayıpın gizli mi açık mı olduğu, ayıbın niteliği ve derecesi( kullanılamayacak derecede ayıplı olup olmadığı yada kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı ) hususları araştırılarak tespiti gerekmektedir. Sonrasında, davaya konu sözleşme götürü bedel olarak düzenlendiğinden, eser sözleşmesinin götürü bedel olarak düzenlenmiş olması halinde yüklenicinin talep edebileceği alacağın belirlenmesi için öncelikle işin fiziki gerçekleşme oranı bulunarak bu orana götürü bedel uygulanmak ve varsa yapılan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiğinden, bilirkişi tarafından işin tamamlanma oranı da tespit edilerek fiziki oran yöntemine göre yapılacak hesaplamayla davacı yüklenicinin alacağının belirlenmesi ve bundan ispatlanmış ödemeler mahsup edilerek sonucuna göre asıl dava yönünden karar verilmesi gerekir.Ayıplı işlerin varlığı ve miktarı belirlendikten sonra da, birleşen davada hükmedilmesi gerektiğinden birleşen dava yönünden de kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.Davacı birleşen davalı vekilinin, birleşen dava yönünden vekalet ücretinin verilmesi yönündeki istinaf itirazı, kaldırma gerekçesine göre bu aşamada değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraflar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih, 2016/476 Esas, 2019/1045 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.