Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/418 E. 2023/961 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/418
KARAR NO: 2023/961
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2019
NUMARASI: 2018/207 Esas, 2019/886 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “… Tic Ltd Şti” fuar sektöründe hizmet veren bir şirket olduğunu ve bu çerçevede borçlu şirketten hizmet satın aldığını, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında 31.01.2016 – 03.02.2016 tarihleri arasında Almanya Köln’de gerçekleştirilen “… 2016 Fuar Organizasyonu’nda” “41 m2 fuar standın kiralanarak kurulması, yapılması işi” için “30.12.2015” tarihli sözleşmenin akdedildiğini, işbu sözleşme doğrultusunda müvekkili şirketin söz konusu fuar standının kurulması/ yapılması işini eksiksiz ve hasarsız olarak ilgili mevzuata ve sözleşmeye uygun bir şekilde tamamladığını, yapılan işin bedeli taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre KDV Dahil 15.659- Euro şeklinde kararlaştırıldığını, borçlu şirketin 06.01.2016 tarihinde 7.830- Euro ve 10.02.2016 tarihinde 2.170- Euro tutarında ödeme yaptığını, 5.659- Euro tutarındaki bakiye borcunu ödemediğini, … Seri, … Sıra no’lu, 05.02.2016 tarihli fatura borçlu şirketin sözleşmedeki adresine Karşıyaka … Noterliğinden … Yevmiye No, 18.12.2016 tarihinde çekilen ihtarname aracılığıyla gönderildiğini ve bakiye borcun ödenmesinin talep edildiğini, Ancak davalı-borçlu ifa etmesi gereken tek yükümlülüğü olan ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı-borçlunun söz konusu borcun kaynağı olan faturaya hiçbir surette itiraz etmediğini ve iş bu faturayı kabul ettiğini, müvekkili şirketin, tüm dostane ve iyi niyet çerçevesindeki yaklaşımıyla alacağını tahsil edemeyince, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibini başlattığını, ancak davalı/borçlunun söz konusu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin haksız olarak durdurulmasına sebebiyet verdiğini, davalının borçlu olmadığına ilişkin vaki itirazı yerinde olmamakla birlikte, haksız ve kötü niyetli olup itirazlarını destekleyecek bir belge sunmadıklarını borçlu/davalının itirazlarının mesnetsiz ve delilsiz olduğunu, borçlunun faturaya süresi içinde itiraz etmediğinden ve bakiye borç için ödeme yapmadığından ve maddi olarak ortada vaki borç bulunması sebebiyle temerrüde düştüğünü ve bakiye borcun muaccel hale geldiğini, bununla beraber davalı, borçlu olmadığını herhangi bir belge ile de ispat edemediğini, davalının haksız ve yolsuz itirazlarının, tamamen takibi sürüncemede bırakmak amacını taşıyan kötü niyetli itirazlar olduğunu, borca ve ferilerine yapılan böylesi itiraz nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı da ödenmesi gerektiğini belirterek, sonuç olarak, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı tutarak, yasal süre içerisinde, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile açılmış takibe ve ferilerine ilişkin; borçlu aleyhine alacağın %20′ sinden az olmayacak şekilde icra inkâr tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacı tarafından ikame edilen davanın, haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olup davacı iddialarına itibar edilmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkili şirketin … bisküvi üreticisi olduğunu, üretmiş olduğu muhtelif çeşitte bisküvileri farklı adlar ve ambalajlarla gerek yurt içinde, gerek de yurtdışında pazarlamak ve satmak suretiyle ticari faaliyetini sürdürdüğünü, …A.Ş. nin, ticari faaliyeti çerçevesinde stant açarak katılacak olduğu, 31 Ocak 2016 – 03 Şubat 2016 tarihleri arasında, Almanya’nın Köln şehrinde gerçekleştirilecek … 2016 Fuarına yapılan hazırlıklar doğrultusunda, stant gereksinimi doğması üzerine, firmalarla iletişime geçildiğini ve talep edilen standın nitelikleri gerek görsel gerek de sözlü olarak belirtilmek üzere teklif alındığını, bu doğrultuda davacı şirket ile yapılan görüşmelerde, dilekçesinin ekinde 1 sıra numarası ile görsellerde yer alan stantların hazırlanması ve kurulması işinin talep edildiği gibi gerçekleştirilebileceği taahhüt edildiğinden ve onaylandığından taraflar arasında Sözleşme akdedildiğini, bu Sözleşme ile … 2016 Fuarına katılacak müvekkili şirketin, fuarda kullanacağı standın imalatı ve kurulması işinin davacı tarafından üstlenildiğini, yapılacak işin karşılığı olarak da davacıya 15.659.00-EURO (7.830.00-EURO Sözleşme onay tarihinde, 7.829,00-EURO stant tesliminde) ödenmesinin kararlaştırıldığını, eser sözleşmelerinde ayıba dair hükümlerin, TBK’nun 474. ve 478, maddeleri arasında düzenlendiğini, TBK’nın 457. Maddesinin, ayıbı, işin kusurlu olması veva sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlandığını, ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade ettiğini, açık ayıplarda TBK’nın 474/1. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesinin gerektiğini, sonradan ortaya çıkan ayıpta yani gizli ayıplarda ise TBK’nun 477/3. maddesine göre ayıp ortaya çıktıktan sonra gecikmeksizin ayıp ihbarının yapılmasının gerektiğini, ayıp halinde iş sahibinin haklarının 6098 Sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlendiğini, bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; sözleşmeden dönme, bedelden İndirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme hakları olduğunu, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her ne kadar dava dilekçesinde, taraflar arasında akdedilen Sözleşme mucibince standın kurulumunun yapılması işinin eksiksiz ve hasarsız olarak tamamlandığı beyan ve iddia edilmekteyse de, … tarafından onaylanan proje mucibince imalatı yapılan standın, fuardan 2 gün önce müvekkili şirket için fuar alanında yer ayırılan bölüme kurulması esnasında, müvekkili şirket yetkililerince yapılan incelemelerde, standın istenilen ve belirtilen görsele ve niteliklere haiz olmadığının tespit edildiğini ve bu durumun derhal davacı şirkete gerek sözlü, gerek de yazılı olarak bildirilerek hataların ve eksikliklerin giderilmesinin talep edildiğini, … yetkilisi … ile … yetkilisi … arasında gerçekleştirilen WhatsApp yazışmaları, kurulum aşamasında çekilen fotoğraflar ve bilgilendirme çizimi, ekte sunulan kurulum aşamasında çekilen fotoğrafların onaylanan proje görselleriyle karşılaştırılmasından ve müvekkili şirket yetkilisi … tarafından, üretimi hatalı ve eksik yapılan standa ilişkin daha anlaşılabilir olması bakımından çizilip davacıya gönderilen çizimden de açıkça görüleceği üzere, müvekkili şirketçe tespit edilen ve davacıdan derhal giderilmesi talep edilen hata ve eksikliklerin; müvekkili şirket ismini (…) simgelemesi maksadıyla stantta ver alan “.. seklindeki sütunların içe doğru eğim almaları gerekirken davacı tarafından bu sütunların dışa doğru eğim alacak şekilde üretilmesi, standın ön kısmında ver alan rafların dış kısımlarının camla kaplı olması gerekirken vitrin gibi rafların dış kısımlarının camla kanlı olmaması. arka duvarda monte edilmiş şekilde yer alması gereken bölmelerin (görselde yer alan mor elips seklindeki bölmeler) içerisinde raf bulunmaması, standın sağ ve sol tarafında bulunan bankoların onaylanan görsellerle aynı olmaması, standın sağ ve sol arka taraflarında ver alan bölmelerde camla kaplı rafların yer almaması, buna karşın davacı tarafça anılan hata ve eksikliklerin giderilmesi hakımından bir türlü somut adım atılmaması ve standın kurulumumın istenilmeyen şekliyle ve eksik tamamlanması üzerine, stant fuar suresince ancak müvekkili tarafından alınabilen bir kısım tedbirler ile kullanılmak zorunda kalındığını, (raflara pleksi levhalar eklenmesi vb.) ve bu durum da fuarın sona ermesini takiben 5 Şubat 2016 tarihinde … yetkilisi … tarafından …’a gönderilen elektronik posta mesajında ayrıca açık bir şekilde dile getirildiğini, her yıl muhtelif lokasyonlarda düzenlenen uluslararası gıda fuarları, müvekkili şirket gibi gıda sektöründe faaliyet gösteren ve ihracata dayalı ticaret yapan şirketler bakımından, müşterileri ile buluşmak ve ilgilerini çekebilmek bakımından hayati öneme sahip olduğunu, bu şirketler tarafından tüm sürecin kusursuz tamamlanabilmesi bakımından oldukça hassas hareket edilmekte, tabiri caizse vitrinde en şık ve cezbedici şekilde boy gösterebilmek adına tüm olanaklar seferber edildiğini, ancak somut hadisede, davacı tarafından, Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğüne ve onaylanan projeye aykırı olarak hatalı ve eksik şekilde stant üretilmesi ile başlayan süreçte, bu hataların ve eksiklerin giderilmesinin talep edilmesi ve fakat netice alınamaması ve fuara diğer fuarlardan farklı görsel ve tasarımda hatalı ve eksik imal edilmiş bir stantla katılmak zorunda kalınmasının, müvekkili şirketi oldukça etkilediğini ve müşterilerine karşı da mahcup olunmasına sebebiyet verdiğini, kaldı ki bu hususun, davacı tarafından da kabul ve ikrar edildiğini, 5 sıra numaralı ek olarak sunulan elektronik posta mesajına cevaben, …’ın satış yöneticisi … tarafından gönderilen elektronik posta mesajında, sözleşmeye göre stant tesliminde ödenmesi gereken 7.829.00-Euro’nun 600,00-Euro eksik ödenmesi suretiyle İhtilafın çözümlenmesinin talep edildiğini, davacı tarafça, durumun farkındalığından kaynaklanıyor olsa gerek, dava dilekçesinde, taraflar arasında yaşanılan ve yukarıda arz ve izah edilen sürece değinilmekten kaçınıldığını fakat sadece, davacı tarafından tanzim edilen fatura bedelinin müvekkili şirket tarafından eksik ödenmesi sebebiyle alacaklı olunduğu beyan edildiği, bununla da kalınmayıp tanzim edilen faturaya da hiçbir surette itiraz edilmediğini ve faturanın kabul edildiği iddia edildiğini, davacı tarafından gönderilen ihtarnameye cevaben ve ihtaren müvekkili şirket tarafından gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 04.03.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinden açıkça görüleceği üzere; davacı tarafça … tarafından kabul edildiği iddia olunan faturanın, müvekkili şirket tarafından, fazlaya ilişkin ttim haklar da saklı tutulmak suretiyle derhal …’a iade edildiğini ve herhangi bir borç bulunmadığının da açıkça belirtildiğini, Sadece andan husus dahi davacının kötü niyeti gösterdiğini, davacının, Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı surette, onaylanan projede yer alan görselden farklı ve eksik stant ürettiği, söz konusu hataların ve eksikliklerin giderilmesi talep edilmesine karşın giderilmemesi sebebiyle müvekkili şirketin fuar esnasında oldukça zor durumda kaldığından müvekkili şirketin davacı …’a, standın istenilen tarihte İstenilen şekilde teslim edilmemesi sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin uğradığı zararlara ilişkin ve fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkının saklı tutulduğunu belirterek sonuç olarak; müvekkili şirketin, davacıya her ne nam altında olursa olsun. herhangi bir borcu bulunmadığından, haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli DAVANIN reddine, davacının kötü niyetli olması nedeni ile alacak miktarının, % 20′ sinden aşağı olmamak üzere, kötü niyet tazmînatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacının edimini tam eksiksiz süresinde ve ayıpsız yerine getirip getirmediği, eksik, ayıplı ifa ya da geç teslimat var ise davalının uğradığı zararın tespiti ile davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için, davacı şirketin adresinin İzmir’de olması nedeni ile İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla S.M.M.M., Yüksek Mühendis-Mimar ve Yüksek Mimar’dan oluşan bilirkişi heyetinden 20/03/2019 tarihli kök ve 10/07/2019 tarihli ek raporların alındığı, bu raporlarda; davacının yapmış olduğu imalatın sözleşme eki görsellere uymadığı belirlenerek %5 oranında nefaset kesintisinin uygun görüldüğü, davalı vekilince nispi metod yöntemine göre yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebinde bulunmuş ise de bilirkişi raporunda imalatın hatalı yapılmasının davacı yüklenici firmaya ekonomik bir getirisinin bulunmadığı tespit edildiğinden bu talebinin reddine karar verildiği, dosya kapsamına göre, taraflar arasında 31.01.2016 – 03.02.2016 tarihleri arasında Almanya Köln’de gerçekleştirilen “… 2016 Fuar Organizasyonu’nda” “41 m2 fuar standın kiralanarak kurulması işi” için 30.12.2015 tarihli sözleşmenin akdedildiği, davacı tarafça işin sözleşmeye uygun şekilde ve tarihte teslim edilmediğinden bahisle davalının faturaya itiraz ettiği, bilirkişi raporunda; imalatın hatalı yapılmasının davacı yüklenici firmaya ekonomik bir getirisinin bulunmadığı, davalıya teslim edilen işin onaylanan görsellerle aynı olmaması nedeni ile nefaset kesintisi yapılabileceği değerlendirilerek, toplam imalat bedelinin KDV dahil 15.659.-Euro olduğu, nefaset olarak kesilmesi düşünülen bedel toplam imalat bedelinin %5 i kadar olup 15.659.-Euro x %5 = 782,95 EURO olduğu, dolayısıyla davacı yapımcı firmanın talep edebileceği bedelin 5.659.-782,95= 4.876,05 Euro olduğu görüşü bildirilmiş olup, cevap dilekçesi ekinde sunulan 30/01/2016 tarihli whatsapp mesajları ve 05/02/2016 tarihli e-posta mesajının incelenmesinde ayıbın süresinde davacıya bildirildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, ayıp nedeniyle yapılacak indirimin yargılama sırasında belirlendiği, alacak miktarının likit olmadığı ve yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının, İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.875,52 EURO üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı vekilinin icra inkar tazminatı isteminin reddine, karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, cevap dilekçesindeki beyan ve savunmalarını tekrar etmiş, davaya cevap dilekçeleri ekinde 2 sıra numarası ile sunulan görsellerde yer alan stantların hazırlanması ve kurulması işinin talep edildiği gibi gerçekleştirilebileceği davacı tarafından taahhüt edildiğinden ve görseller onaylandığından, taraflar arasında Sözleşme akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen Sözleşme mucibince, davacı … tarafından müvekkili şirket … için imal edilen standın istenilen ve belirtilen görsele ve niteliklere haiz olmadığının dosyada mübrez bilirkişi raporları ile de açık ve net bir şekilde tespit edildiğini, 20.03.2019 tarihli bilirkişi raporunun 15. ve 16. sayfasındaki ‘Değerlendirmeler’ başlığı altında yer verilen ifadelerle bunun açıkça ortaya konulduğunu, bununla birlikte, belirtilen görsele ve niteliklere haiz olmayan, başka bir ifade ile ayıplı olduğu aşikar olan stant bakımından, müvekkili şirket tarafından, derhal ve süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğu ve bu bağlamda kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getiren müvekkili şirketin ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabileceği hususunun da yine dosyada bulunan bilgiler ve belgeler çerçevesinde İlk Derece Mahkemesi’nce tespit edildiğini, hal böyle iken, işbu dava dosyasına konu uyuşmazlığın halli bakımından yapılması gerekenin, davacı tarafından ayıplı üretilen standı, markası için oldukça önemli bir fuarda ayıpları ve eksikleri giderilmeksizin son çare olarak kullanmak zorunda kalan müvekkili şirket …’ün, ayıplı üretim nedeni ile bedel indirimi talebinin, Türk Borçlar Kanunu (kısaca ‘TBK’)’nun 475. maddesinin 1.fıkrasının 2.bendi gereğince ayıp oranında değerlendirilmesi ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtilen nispi metod yöntemi uygulanmak suretiyle bedelde yapılması gereken indirimin tespit edilmesi olduğunun izahtan vareste olduğunu, dosyaya sunulan ve davacı tarafından sözleşmeye açıkça aykırı şekilde ayıplı üretim yapıldığının da tespit olunduğu 20.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda; ayıplı üretim nedeni ile bedel indirimi ile ilgili olarak ‘… davacının yapmış olduğu imalatın sözleşme eki görsellere uymaması nedeni ile toplam imalat bedelinden %5 nefaset kesintisinin uygun olabileceği kanaatine varılmış olup… denilmek suretiyle, hiçbir hesaplama metodu uygulanmaksızın, neye göre belirlendiği meçhul bir oran doğrultusunda bedel indirimi yapılabileceği yönünde kanaat bildirilmesi üzerine ise taraflarınca derhal, bilirkişilerin bedel indirimi belirlemesi usulünün kanuna ve Yargıtay’ın müstekar içtihatlarına açıkça aykırılık teşkil ettiği ve bu çerçevede bedel indirimi hesabına itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığı detaylı olarak arz ve izah edilmeye çalışılarak bilirkişi raporuna bu yönü ile itiraz edildiğini, bunun üzerine, İlk Derece Mahkemesi’nce itirazlarını karşılar şekilde bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmişse de dosyaya sunulan 10.07.2019 tarihli ek raporda, bu kez, kök raporda yer alan, sözleşmeye aykırılığı nedeni ile önemli kusur olduğu ifade edilen hatalara ve eksikliklere ilişkin: “İmalatın hatalı yapılmasının davacı yüklenici firmaya ekonomik bir getirisi bulunmamaktadır!!??.” , “Davacının hata sonucu imal etmiş olduğu fuar standının görsel açıdan Hiperbol şeklinde değil de Parabol şeklinde yapılmasının davalı firmanın müşterisinin azalmasına veya kazanç kaybına uğramasına sebebiyet vermemektedir!!??” gibi, ne maksatla yapıldığına taraflarınca anlam verilemeyen değerlendirmelerde bulunulmak sureti ile kök raporda yapılan bedel indirimi hesaplama usulüne anlam yüklenmeye çalışıldığını, İlk Derece Mahkemesi’nce de hesaplama yöntemi bakımından hükme esas alınması hukuken mümkün olmayan bu bilirkişi raporlarına itibar edilmek suretiyle karar verildiğini, Yargıtay tarafından, taraflar arasındaki sözleşmeye konu olan eserin ayıplı üretimi halinde satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmekte ve bu metoda göre de satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenerek indirilecek bedelin tespit edilmesi gerektiğini (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin, 2015/22343 E., 2017/9727 K. ve 19.10.2017 tarihli kararı), iş bu davaya konu edilen ve davacıya ödenmeyen tutarın, davacı tarafından, ayıplı üretilen standın müvekkili şirket … tarafından, markası için oldukça önemli bir fuarda, ayıpları ve eksikleri giderilmeksizin son çare olarak kullanılmak zorunda kalınması nedeniyle, yasal seçimlik haklardan olan, bedel indirimi seçimlik hakkının kullanılması hasebiyle ödenmediğini, buna göre, müvekkili şirketin üretim aşamasında bilgisi olsaydı asla sipariş etmeyeceği ve kabul etmeyeceği standı son çare olarak kendisi için oldukça önemli ve prestijli fuarda kullanmak zorunda kaldığı da nazara alındığında; hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkilince ödenmemesi sebebiyle, davacı tarafça icra takibine konu edilen tutar olan ve imalat bedeli olarak kararlaştırılan 15.659,00-EURO’nun yaklaşık %35’ine tekabül eden 5.659,00-EURO’nun Yargıtay’ın müstekar içtihatları doğrultusunda, adil ve kabul edilebilir bir bedel indirimi olduğunun ve her halükarda bilirkişi raporunda yer alan ve üretilen standın sözleşme eki görsellere uymadığı ve mevcut ayıpların önemli!! kusurlar olarak görüldüğüne ilişkin tespitler çerçevesinde, neye göre belirlendiği belli olmayan, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına da aykırı bir hesaplama metodu benimsenmek suretiyle ittihaz edilen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Taraflar arasında 31.01.2016 – 03.02.2016 tarihleri arasında Almanya Köln’de gerçekleştirilecek “… 2016 Fuar Organizasyonu’nda” “41 m2 fuar standın kiralanarak kurulması işi” için 30.12.2015 tarihli sözleşme akdedilmiştir.Dava, bu eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye 5.659,00 Euro asıl alacak ve 27,44 Euro işlemiş faiz toplamı 5.686,44 Euro’nun davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı vekilince, davacının edimini eksik, ayıplı ve geç ifa ettiği, bu nedenle davacıya bakiye bir borçlarının bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi istenmiştir.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkemece talimat mahkemesi aracılığıyla alınan 20/03/2019 tarihli kök ve 10/07/2019 tarihli ek raporlarda; davacının yapmış olduğu imalatın sözleşme eki görsellere uymadığı belirlenerek %5 oranında nefaset kesintisinin uygun görüldüğü, davalı vekilince bu hesap yöntemine itiraz edilmiş ise de, davaya konu sözleşme eser sözleşmesi olduğundan alım-satım sözleşmelerinde uygulanan “nispi metod yönteminin” ve buna dair Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararlarının somut olayda uygulanması mümkün olmadığı gibi, somut olayda uygulanması gereken TBK’nın 475/2. Maddesi gereğince, ayıplı ifa durumunda iş sahibinin eseri alıkoyup ayıp oranında indirim isteme hakkı olduğundan, bilirkişi heyetince de bu doğrultuda; davaya konu standın tamamen bitmiş ve kullanılarak amacını tamamlamış olması, tespit edilen ayıbın niteliği (sözleşmede belirtilen geometrik şekilde yapılmamış olması), sözleşme eki görsel ile fiilen yapılan stand fotoğrafları göz önünde bulundurularak, bu ayıp nedeniyle %5 oranında nefaset farkı takdir edilmiş, davalı iş sahibi vekilinin itirazlarının da alınan ek raporda değerlendirilmiş olması karşısında, söz konusu nefaset hesabı ve oranının dosya kapsamına uygun olduğu, ayıp ihbarının süresinde olduğuna ilişkin mahkeme kabulüne karşı davacı yüklenici tarafça istinafa gelinmediği, buna göre, toplam imalat bedeli olan KDV dahil 15.659,00-Euro’dan %5 nefaset bedeli olan 782,95 Euro düşüldüğünde davacı yüklenicinin talep edebileceği bakiye bedelin 4.876,05 Euro olarak bulunduğu, Mahkemece de bu doğrultuda yapılan değerlendirme neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2019 tarih ve 2018/207 Esas, 2019/886 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.558,66 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 335,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.223,40 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.