Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/407 E. 2023/200 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/407
KARAR NO: 2023/200
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2014/1180 Esas, 2019/1179 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili, … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin tamamının kamuya ait olan bir şirket olduğunu, mal ve hizmet alımlarında Kamu İhale Kanununa tabi olduğunu, ihtiyacı olan otomatik kolileme ve dikey dolum paketleme sistemlerini alabilmek için iki ayrı ihale açıldığını her iki ihalenin de davalı üzerinde kaldığını, bu ihaleler sonrasında 31.08.2012 tarihinde otomatik kolileme sistemi alım sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin 10.3.1 maddesinde sözleşme konusu malın imzadan itibaren 180 takvim günü içerisinde tesliminin yapılacağının kararlaştırıldığını, sistemin en geç 27.02.2013 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, aynı şekilde 28.09.2012 tarihinde Dikey Dolum paketleme Sistemi alım sözleşmesinin de imzalandığını, sözleşmenin 10.3.1 maddesi uyarınca teslim tarihinin en geç 27.03.2013 olarak belirlendiğini, ancak her iki sistemin imalat ve montajlarının başladığı bu süreç içerisinde davacı şirketin montaj alanındaki zemin düzeltme ve epoksi çalışmaları nedeniyle davalı şirketin teslim süresinin 31.05.2013 tarihine kadar uzatıldığını, süre uzatımına rağmen her iki sistemin de çalışır vaziyette belirlenen tarihe kadar yetiştirilemediğini, davacı müvekkili şirketin 03.06.2013 tarihinde 08.8.5.1.2/281 nolu iki ayrı yazı yazdığını, bu yazılı ihtarın aynı gün davalı şirket yetkilisi …’a elden tebliğ edildiğini, davalı şirketin ihtarlara herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi sistemleri şartnameye uygun bir şekilde çalışır vaziyette teslim de etmediğini, yirmi günlük süresinin ardından müvekkili şirket teknik yetkililerinin 23.09.2013 tarihinde sistemin çalışır vaziyette olmadığını tutulan tutanak ile tespit ettiklerini, tutulan tutanak sonucu davalıya İstanbul … Noterliğinin 28/11/ 2013 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, sözleşmenin 34./1 maddesi uyarınca on gün süre verilerek, sözleşmenin 34/4. Maddesi hükümleri gereğince işlem yapılacağının ihtar edildiğini, bu ihtara rağmen işin tamamlanmadığını, 30.12.2013 tarihinde her iki sistemin çalışır vaziyette olmadığına dair iki ayrı tutanak daha tutulduğunu, Kadıköy … Noterliği’nin 10/01/2014 tarih ve …, … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile her iki sözleşmenin de feshedildiğini, müvekkili şirketin davalının edimlerini zamanında ve şartnamede belirtilen şekilde yerine getirmemesi sebebiyle zarara uğradığını, ihale masrafları, sistemlerin çalışmaması sebebiyle 12 olması gereken çalışan personelin 27’ye ulaştığını, müvekkil şirketin bu bölümde istihdam ettiği her bir personelin maliyetinin günlük 126,21 TL olup sistemin teslim edilmesi gereken tarihten bu yana davacı müvekkili şirketin 694.786 TL zarara uğradığını. müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların tazmini için şimdilik 50.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04/10/2018 tarihli dilekçe ile dava değerini 6.233.187,71 TL arttırarak 6.283.187,71 TL ye ıslah ettiklerini bildirmiştir. Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı … AŞ nin açtığı iki ihalenin müvekkili üzerinde kaldığını, müvekkili firmanın makine sistemlerinin imalatını sevk tarihinden önce kendi imalathanesinde tamamladığını, davacı … 15.02.2013 ve 08.03.2013 tarihli iki adet yazısında açıklanan alt yapı çalışmaları nedeniyle teslimat süresinin 31.05.2013 tarihine kadar uzatıldığını, müvekkili firmanın bu talebe uygun olarak sevkiyatı ve teslimatı beklettiğini, Otomatik Kolileme Sistemi’ni 02.05.2013 tarihinde …6 numaralı sevk irsaliyesi ile Dikey Dolum Paketleme Sistemini konveyörleri ile birlikte 31.05.2013 tarihinde … numaralı sevk irsaliyesi ile sevk ederek montaja başladığını, sadece montaj sırasında çok yer kapladığı için Otomatik Kolileme Sisteminin son parçalarının … numaralı sevk irsaliyesi ile sevk edildiğini, tüm teslimatın yapıldığını, davacının 03.06.2013 tarihli 2 adet yazı ile yaptığı ihtarın haksız olduğunu, davacının 31.05.2013 tarihine kadar sistemin teslimini talep etmiş olmasına rağmen, montaj tamamlanmadan çalıştırılmasını talep ettiğini, makinelerin kompleks sistemler olduğunu, montajlarının zaman aldığını, müvekkili firmanın montajını tamamladığı sisteme ürün getirecek olan konveyörlerin montajı için kendilerine müsaade edilmesi hususunda davacı … yetkilileri ile görüştüğünü, ancak …in burada işçiler tarafından paketleme yapıldığından bahisle izin vermediğini, sadece geceleri sistemin yerleşimine izin verildiğini, ancak gece üretim olmadığı için de denemelerin gündüz yapılması gerektiğini, müvekkili firmanın bu şekilde sistemin tamamlanamayacağını davacı yana açıkladığını, müvekkili firmanın farklı bir yöntem ve tüm masraflarına kendisi katlanarak doğrudan soğutma kulesinden ürün getirecek farklı bir konveyör sisteminin kurulmasını çözüm önerisi olarak sunduğunu, ancak davacı şirket yetkililerinin sisteme müdahaleye izin vermediğini, ardından davacının 28.11.2013 tarihinde iki adet ihtarname gönderdiğini, 19.12.2013 tarihli ihtarname ile cevap verildiğini, her iki sistemin de …e teslim edilip Dikey Dolum Paketleme sisteminin tamamı ile kurulup test çalışmasının yapıldığını, Otomatik kolileme sisteminin ise montajının tamamlanıp, sadece ürün hattının (bypass konveyörleri) davacının çalışmaya izin vermemesinden dolayı tamamlanmadığını, bu durumun …in yanlış yer seçiminden kaynaklandığını, durumun İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/7 D.iş dosyası ile tespit edildiğini belirterek; davacının zarar iddiasının farazi ve hesaplanamaz olması nedeniyle davanın reddine, müvekkili firmanın Dikey Dolum Paketleme Sistemi için 9.450 Euro, Otomatik Kolileme Sistemi için 15.000 Euro tutarlı olmak üzere toplam 24.450 Euro miktarlı iki adet teminat mektubu verdiğini, davacı-karşı davalı …in 24.450 Euro toplam teminat miktarını nakte çevirdiğini, sözleşme bedelini ödenmediğini belirterek; Karşı davalı …in toplamı 431.950 Euro karşılığı Türk lirasını, temerrüt tarihi olan 19.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ödemeye mahkum edilmesini, talep ve dava etmiştir. Mahkemece 31.08.2012 tarihli sözleşmeye konu Otomatik Kolileme Sistemi makinasının hiçbir montaj çalışmasının yapılmadığı, sistemin kurulmadığı, sistemde olması gereken bir adet koli hazırlama ve 2 adet kolileme makine ve hattının imalatının eksik olduğu, montajının yapılmamış olduğu, dolayısıyla tam ve çalışır vaziyette sistemin teslim edilmediği, bunun dışında sistemin otomatik çalışması için gerekli olan tüm elektronik cihaz ve ekipmanlarının eksik olduğu, dolayısıyla mevcut haliyle bu sistemin mekanik aksamları tamamlansa dahi eksik otomasyon ekipmanları ve cihazları nedeniyle sistemin çalışmasının mümkün olmadığı, bu makinenin (sistem) ayıplı olduğu, 28.09.2012 tarihli sözleşmeye konu Dikey Dolum Paketleme Sisteminin sözleşme hükümleri gereğince tam ve çalışır vaziyette 06.Ocak 2017 tarihi itibariyle teslim edilmediği, sistemde olması gereken 3 dikey dolum makinasından sadece birine bağlı hattın test edilebilir vaziyette olduğu, diğer iki makinanın ise tamamlanmamış olduğu, ayrıca test edilebilen makine ve hattın sözleşmede belirtilen kapasitede, düzgün ve sürekli çalışmadığı, bu makinenin (sistem) ayıplı olduğu, davacı … AŞ’nin paketleme bölümünde 01/06/2013 tarihinden 01/06/2014 tarihine kadar geçen 61 aylık dönem içerisindeki vardiya fişleri, işçi bordroları, SGK beyannameleri ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının 19/12/2018 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen heyetçe incelendiği, bu incelemeye göre; 01/06/2013 (makinaların teslim tarihi) tarihinden 01/06/2014 (dava tarihi) inceleme dönemi içerisinde aylar bazında en az 21 en fazla da 39 işçinin çalıştırıldığı, 61 aylık dönem süresinde, 9 ayda 27 işçiden daha az sayıda, 33 ayda 27 işçiden daha fazla sayıda, geriye kalan 19 ayda ise tam olarak 27 işçilik bir ekiple paketleme işlemleri yürütüldüğü, 61 aylık aritmetik ortalamada paketleme bölümünde çalıştırılan işçi sayısının 29,41 olduğu, sistemlerin kurulmadığı mevcut durumda, çalışan işçilerden her ay ortalama olarak onbeş (15) işçi tasarrufu yapılabileceği, 01/06/2013-01/06/2014 dönem için 15 işçi maliyeti olan 781.268,80 TL nin davacı zararı olduğu, davacı … sözleşme gereği davalı-karşı davacıdan Dikey Dolum Paketleme Sistemi için 9.450 Euro, Otomatik Kolileme Sisteminin 15.000 Euro tutarlı olmak üzere toplam 24.450 Euro=73.270,5 TL tutarlı teminat mektubu aldığı, bu mektupların davacı tarafından nakde çevirilerek tahsil edildiği, 781.268,80 TL davacı zararından 73.270,50 TL’nin bu şekilde karşılandığı, bu nedenle davacının bakiye 707.998,30 TL zararı kaldığı, davacı davasını kısmi dava olarak açmış olup dava dilekçesi ile istenen 50.000 TL nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle ıslah ile artırılan 657.998,3 TL nin ıslah tarihi olan 27/09/2018 den itibaren avans faiziyle davalıdan tahsili gerektiği, karşı davada; karşı davalı …in Kadıköy .. Noterliğinin 10/01/2014 tarih ve …, … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile her iki sözleşmeyi de haklı olarak fesih ettiği, karşı davacının teslim ettiği Dikey Dolum Paketleme Sistemi ve Otomatik Kolileme Sisteminin ayıplı olduğu, karşı davacının sözleşme edimini tam, eksiksiz, ayıpsız yerine getirmediği, bağıtlanan sözleşmeler gereğince davacı-karşı davalının verdiği toplam 24.450 Euro=73.270,5 TL tutarlı teminat mektuplarını isteyemeyeceği, sabit olmayan karşı davanın reddi gerektiği gerekçesi ile; Asıl davada; 50.000 TL nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle 657.998,3 TL nin ıslah tarihi olan 27/09/2018 den itibaren avans faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine fazla istemin reddine, Karşı davanın sabit olmadığından reddine, karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, davalı karşı davacı şirketin sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, işçi maliyetleri yönünden yapılacak olan tasarrufun hesaplamasında, hesaplama yapılan tarih aralığına (01.06.2013 – 02.06.2014) yargılama aşamasında itiraz edildiğini, fakat mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını, halbuki bu süre hesabında mahkemece farklı bir usul izlenerek karşı tarafa süre verilmiş olmasının göz önüne alınmadığını, davalı karşı davacıya 03.05.2016 tarihli ara karar ile “davalı – karşı davacı vekiline müvekkili firmanın davaya konu makine sistemlerini çalışır hale getirmesi için tebligattan itibaren 2 ay 15 günlük süre verilmesine ” karar verildiğini, davalı karşı davacı tarafça verilen bu süre içerisinde makinelerin çalıştırılamadığını ve yeniden ek süre talep edildiğini, davalı karşı davacının ek süre talebi üzerine 1 aylık ek süre daha verildiğini, ek süre verildiğine dair 28.07.2016 tarihli ara karardan dönülmesi taleplerinin ise mahkemece kabul edilmediğini, dava açıldıktan sonra mahkemece karşı tarafa farklı usuller izlenerek süreler verildiğini, bu ara kararların verildiği tarihe kadar geçen sürenin ve verilen 3 ay 15 günlük sürenin (2 ay 15 gün + 1 ay) işçilik maliyetleri hesaplamalarına dahil edilmesi gerektiğini, verilen bu sürelerde ve sürelerin verildiği tarihe kadar geçen sürede müvekkili şirketin işçilik maliyetlerine katlanmak zorunda kaldığını, mahkemece yetki verilen bilirkişilerce mahallinde 30.05.2018 de keşif yapıldığını, bu tarihe kadar makine sistemlerinin müvekkili şirkette kaldığını ve defalarca makine/sistemlerin alınması yönünde bildirimde bulunulmasına rağmen karşı tarafça alınmadığını, bu süreye kadar makineler alınmadığından müvekkili şirketin yeni bir makine sistemi ihalesi yapma imkanı olmadığını, makinelerin incelenmesi ile hazırlanması gereken bilirkişi raporları ve tespitler nedeniyle davalı karşı davacının sebebiyet verdiği geçen süreye ilişkin (30.05.2018’e kadar) işçilik maliyetlerinin bilirkişi raporunda tekrar hesaplattırılmasının talep edildiğini, bu hesaplamalar yapılmadan tanzim edilen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin Eser Sözleşmeleri olmaları, nedeniyle yani niteliği gereği Müspet Zarara hükmedilemeyeceğini, mahkemenin bilirkişi raporlarında “makinaların çalışması halinde kaç işçi tasarrufu yapılacağı ve tasarruf miktarının belirlenmesi” yönünde yapılan hesaplama neticesinde, davacı – karşı davalı tarafın iddia edilen müspet zararına ilişkin karar verildiğini, müspet zararın; borçlunun sözleşmeden kaynaklanan borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle alacaklının uğradığı zarar olduğunu, alacaklının mal varlığının borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeni ile bulunduğu durum ile sözleşmede üzerinde anlaşılan şekilde ve sürede ifa edilmiş olması durumunda alacağı durum arasındaki farkın bu zararı oluşturduğunu, mahrum kalınan karın, müspet zarar kalemlerinden biri olduğunun Yargıtay Kararları ile sabit olduğunu, davacı – karşı davalının taleplerinin de yoksun kalınan kara ilişkin olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun temerrüde düşen borçluya karşı alacaklının seçimlik haklarını düzenleyen 125. Maddesi 3. Fıkrasına göre; Sözleşmeden dönme hâlinde tarafların, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacakları ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceklerini, Borçlunun, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklının, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceğini, maddeye göre sözleşmeden dönen tarafın ancak “Menfi Zararını” talep edebileceğini, davacı – karşı davalı tarafın, Kadıköy … Noterliği’nin 10 Ocak 2014 tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile açıkça sözleşmeyi feshettiğini belirtmiş olmasına ve davalı – karşı davacı tarafından verilen teminat mektuplarını da nakde çevirerek irat olarak kaydetmesine rağmen, işbu davada müspet zararlarının tazminini istediğini, kanunun açık hükümleri ve Yargıtay kararları doğrultusunda verilen bu kararın yerinde olmadığını, karşı davalarının reddine karar verildiğini, kararın yasaya açıkça aykırı olduğunu, zira müvekkili firmanın, sözleşme konusu makine sistemlerinin montajlarını tamamladığını ve bu sistemlerin çalışır vaziyette olduğunu, sadece sistemlere ürün getirecek konveyörlerin, davacı – karşı davalı tarafın izin vermemesi nedeniyle kurulamadığını, bu hususta, yani müvekkilinin edimlerini yerine getirmiş olduğu hususunda, yargı kanalı ile uzman bilirkişi raporu da alındığını, taraflarınca, makine sistemlerinin durumu hakkında 23.01.2014 tarihinde delil tespiti talep edildiğini, İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/7 Değişik İş Sayılı Dosyası’ndan yapılan tespit sonucunda, 24.01.2014 tarihinde uzman bilirkişiler Mak. Müh. … ve Gıda Müh. … ile birlikte davacı – karşı davalının işletmesinde ve makine sistemleri üzerinde inceleme yapıldığını, inceleme sonucunda bilirkişilerce 29.01.2014 tarihli raporun düzenlendiğini, iş bu raporda bilirkişilerce açıkça her iki Makine Sisteminin de alım sözleşmesine göre tamamlanmış oldukları, sadece Otomatik Kolileme Sisteminin taşıyıcı konveyörlerle makineye aküple edilmediği ve bu konveyörlerin de istifli olarak bekletildiği, Dikey Dolum Paketleme Sisteminin noksansız ve çalışabilecek durumda olduğu, sözleşmelerin süre ve zaman itibari ile idarece (… A.Ş.) feshedilmek istendiği, sözleşmenin 31.1. maddesine göre kabul veya red kararının sözleşme ve teknik şartnameye uygunluğunun idarece belirlenmesi gerektiği, ancak bunun belirlenmediği, bu yapılmadığından, makinelerin sözleşme ve teknik şartnameye uygun oldukları anlamına geldiği, … A.Ş. tarafından keşide edilen ihtarnamelerde de makinelerin kalitesinden veya şartnameye uyumsuzluğundan bahsedilmediği, ürünün soğutma kulesinden çıkışı ile kolileme sistemine aktarılması ve randımanlı çalıştırma sahası olarak gereken alanın makine siparişlerinde bilinmesi gerektiği, şeklinde yerinde tespitlerde bulunduklarını, yani uzman bilirkişilerce yapılan inceleme esnasında; her iki makine sisteminin de çalışır vaziyette olduğu, sadece Konveyörlerin kurulu olmadığı, bunun ise davacı – karşı davalının çalışma sahasını yanlış seçmesinden kaynaklandığının tespit edildiğini, davacı – karşı davalı tarafça yapılan haksız fesih sonrasında müvekkil firmanın yetkilileri ve uzmanlarının fabrikaya sokulmadığını, sonrasında ise, yapılan keşif sonrasında müvekkili firma yetkililerine göstermelik izin verildiğini, ancak sahanın dar tutulduğunu, çalışmasının kısıtlandığını ve işin tamamlanmasına fiilen izin verilmediğini, oysa, işbu makine sistemlerinin çalıştığının, 2014 yılında mahkemece atanan bilirkişilerce tespit edildiğini, ancak sonrasında davacı – karşı davalı tarafın, fiilen makine sistemlerinin çalışır hale getirmesini engellediklerini, zira bu sistemlerin davacı – karşı davalının elinde olup, tamamlanması halinde davayı kaybedeceklerinden, ellerinden gelen her türlü engellemeyi yaptıklarını, buna rağmen, mahkemece karşı davalarının reddine karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava, eser sözleşmesin feshi nedeniyle uğranılan müspet zararın tazmini, karşı dava sözleşmenin feshi nedeniyle irat kaydedilen teminatların ve sözleşme bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı- karşı davacı yüklenicidir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenici ile ihale kapsamında aralarında eser sözleşmesi yapıldığını, davalı yüklenicinin sözleşmede öngörülen sürede edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme gereğince birinci defa süre uzatımı verildiğini, bu sürede de edimin yerine getirilmemesi üzerine yine sözleşme gereğince ikinci süre uzatımının verildiğini, davalı yüklenicinin bu süre sonunda da edimini yerine getirilmediğini, bunun üzerine gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ve yüklenicinin teminatlarının irat kaydedildiğini, yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle ekmek fabrikasında fazladan işçi çalıştırmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle uğradıkları zararın tazminini talep etmiş, karşı davada ise yüklenici, işin süresinde teslim edildiğini, makinelerin kurulumunun davacı iş sahibi nedeniyle geciktiğini, feshin ve teminatlarının irat kaydedilmesinin haksız olduğunu, belirterek sözleşmede öngörülen bedel ile haksız irat kaydedilen teminat bedellerinin tahsilini talep etmiş, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 31/08/2012 ve28/09/2012 tarihli her iki sözleşmenin 34. Maddesinde gecikme halinde uygulanacak ceza ve kesintiler ile sözleşmenin feshi düzenlenmiş olup, maddeye göre yüklenicinin süresinde sözleşmeye uygun malları teslim etmemesi halinde 20 gün süreli ihtarat yapılacağı, ihtarda belirtilen sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde 10 gün süreli ikinci yazılı ihtar yapılacağı, ikinci ihtarda belirtilen sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın alınan teminatların gelir kaydedilerek sözleşmenin feshedileceği ve genel hükümlere göre işin tasfiye edileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin feshi ve işin tasfiyesi başlıklı 35. Maddede de benzer düzenleme yapılarak tasfiyenin genel hükümlere göre yapılacağı, 37.6 maddesinde de fesih halinde teminatların gelir kaydedileceği belirtilmiştir. Somut olayda, sözleşmeler kapsamında taahhüt edilen edimin süresinde yerine getirilmediği, davacı iş sahibi tarafından sözleşmede öngörülen şekilde 2 defa süre uzatımı verildiği, ikinci süre uzatımında belirlenen sürenin sonunda da sözleşmede kararlaştırılan makinelerin kurulumunun yapılıp çalışır şekilde teslim edilmediği, bunun üzerine davacı iş sahibi tarafından sözleşmenin feshedildiği ve teminatın irat kaydedildiği sabittir. Davacı iş sahibi, davasında sözleşme konusu makinelerin süresinde kurulup çalıştırılmaması nedeniyle ekmek fabrikasında fazladan işçi çalıştırmak zorunda kaldıklarını, bu fazladan çalıştırdıkları işçi maliyetleri nedeniyle zarara uğradıklarını belirterek zararlarının tazminini talep etmiştir. Davacının bu talebi müspet zararın tazminine ilişkindir. Sözleşmelerde fesih halinde işin tasfiyesinin genel hükümlere göre yapılacağı kararlaştırıldığından TBK’nın borçların ifa edilmemesinin sonuçlarının düzenlendiği bölümde yer alan 125. Maddede öngörülen seçimlik hakların kullanılması söz konusu olabilecektir. Anılan madde de borçlunun temerrüdü halinde alacaklıya 3 seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar borcun ifasını ve gecikme nedeniyle tazminat isteme, borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteme veya sözleşmeden dönmedir. Maddenin son fıkrasında sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacakları ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri, borçlunun temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemez ise alacaklının sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zararı talep edebileceği belirtilmiştir. Davaya konu uyuşmazlıkta da davalı yüklenicinin edimini süresinde yerine getermediği bu nedenle temerrüde düştüğü, davacı iş sahibi tarafından her iki sözleşmenin de süresinde ifa edilmediğinden bahisle borçlunun temerrüdü nedeniyle geriye etkili feshedilmiş olduğundan davacı bu durumda ancak menfi zararını (cepten çıkan parayı, başka bir ifade ile sözleşme olmasaydı yapmayacağı giderleri, harcamaları) isteyebileceğinden, davacı iş sahibinin talebi gerek niteliği itibarıyla müspet (kaçırılan fırsat) zarar ve gerekse menfi zarar kapsamında talep edilebilecek zarar kapsamında olmadığından asıl davanın da reddi gerekirken asıl dava yönünden kısmen kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle asıl dava davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile asıl davaya yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve asıl davanın reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçe ile asıl davada davacı müspet zarar talep etmiş ise de, sözleşme geriye etkili feshedildiğinden bu durumda kural olarak ancak menfi zarar talep edilebileceği gibi talep edilen zararın niteline göre bu istemin müspet zarar kapsamında kaçırılan fırsat zararı ( iki ihale arasındaki fark gibi…) olarak da kabul edilemeyeceğinden asıl davada verilen kısmi red kararına karşı davacının istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmiştir.Karşı davaya gelince, karşı davacı yüklenicinin sözleşmede öngörülen sürede edimini ifa etmediği, iş sahibi tarafından kendisine sözleşmede öngörülen şekilde ihtarla iki defa süre verildiği, buna rağmen uzatılan süreler sonunda da işin sözleşmede öngörülen şekilde teslim edilmediği, her ne kadar karşı davacı yüklenici makinelerin süresinde sevk edildiğini, iş sahibinin kusuru nedeniyle montajının tam olarak yapılmadığını ileri sürmüş ise de bu hususu kanıtlayamadığı, montaja iş sahibinin haksız olarak izin vermediğine ilişkin dosya içinde bir ihtara ve delile rastlanılmadığı, dosyaya sunulan ve karşı davacının da kabulünde olan sözleşme konusu makinelerin son parçasının sevk tarihinin uzatılan sürelerden sonra olduğu dosya içinde bulunan tüm belgelerden sabit olduğundan ve sözleşmede bu durumda iş sahibinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği, fesih halinde de teminatların irat kaydedileceği açıkça düzenlendiğinden, karşı davacı yüklenici irat kaydedilen teminat bedellerini talep edemez. Aynı şekilde taraflar arasındaki sözleşme dönme ile sona erdiğinden ve TBK’nın 125. Maddesine göre sözleşmeden dönme halinde taraflar ifa borcundan kurtulacaklarından ve sadece verdiklerini geri alabileceklerinden sözleşmede kararlaştırılmış olan iş bedelinin tahsilinin talebine de olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece karşı davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Anılan nedenlerle, asıl davacı vekilinin asıl davaya yönelik, karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi ile ayrı ayrı esastan reddine, davalı- karşı davacının asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b2 maddesi ile kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve karşı davaların ayrı ayrı reddine dari yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Asıl dava davacı vekilinin asıl davaya yönelik ve karşı dava davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddeleri ile ayrı ayrı REDDİNE,2-Asıl dava davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talebinin KABULÜNE,3-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2014/1180 Esas, 2019/1179 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Asıl ve karşı davaların ayrı ayrı REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl dava yönünden; 1-a) Alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 853,90-TL harç ve ıslahla alınan 106.447,23-TL toplam 107.301,13‬-TL harçtan fazla yatırılan 107.121,23‬-TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, b)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, c)-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 300.831,88-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Karşı dava yönünden; 2-a) Alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 21.376,75-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 21.332,35‬-TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde karşı davacı tarafa İADESİNE, b)-Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, c)-Karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 61.502,44-TL vekâlet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar harcından asıl dava davacısı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’in asıl dava davacısından alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Asıl dava yönünden davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Karşı dava yönünden alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar harcından karşı dava davacısı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin karşı dava davacısından alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Karşı dava yönünden davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,3-Asıl dava davalısı tarafından asıl davaya yönelik yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde asıl dava davalısına İADESİNE,4-Asıl dava davalısı tarafından yatırılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının asıl dava davacısından alınarak asıl dava davalısına VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.