Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/40 E. 2022/121 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/40
KARAR NO: 2022/121
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2019
NUMARASI: 2017/873 Esas, 2019/634 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten 33.655,18 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, söz konusu tutarın davalı şirkete ödünç olarak ödendiğinin müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarında da görüldüğünü, davalıya yapılan ihtar üzerine borcun ödenmemesi üzerine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, Müteahhitliğini müvekkili şirketin yaptığı, … Mah. … Sok. No:… … Ada … Parsel … Pafta Gelibolu Çanakkale adresindeki binanın elektrik işlerinin yapımı konusunda, müvekkili şirket ile davacı arasında 09/04/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, ancak davacının üstlendiği bu işi, gereği gibi ifa etmediğini, işi yapmadığını, davacının işi tamamlamadığı gibi müvekkili şirkete haksız yere 77.715,61 TL ve 13.216,00 TL’lik faturalar kestiğini ve bu faturalara dayanarak alacak talebinde bulunduğunu, davacının haksız kazanç sağlama peşinde olduğunu, faturalardaki yapılan işin ispat edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacak talepli icra takibi başlattığı, cari hesaba dayanak olduğu iddia edilen 77.715,61 TL tutarındaki imzasız ve 13.216,00 TL tutarındaki ad soyad olmaksızın paraflı faturalar incelendiğinde, bilirkişi raporu ile de anlaşılacağı üzere, her iki faturanın da BA-BS formlarında yer almadığı, davalı asilin isticvabında 13.216,00 TL’lik faturadaki ad soyad olmaksızın atılan parafın kendisine ait olmadığını beyanı karşısında davacı yanın mal/hizmet edimini ifa ettiğini ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, mahkemece eksik inceleme ile tesis edilmiş bilirkişi raporları dayanak gösterilerek, hukuk ve hakkaniyete aykırı hüküm tesis edildiğini, kök ve ek bilirkişi raporlarında gerekli inceleme yapılmadan, müvekkili şirketin davalı şirketten herhangi bir alacağı olmadığı yönünde rapor tanzim edildiğini, mahkemenin ara kararı üzerine taraflarınca ticari defterler sunulduğunu, ancak davalı tarafın ticari defterlerini mahkeme kararına rağmen incelemeye getirmediğini, HMK 220/son maddesi karşısında müvekkilinin ticari defterlerindeki kayıtların müvekkil şirket lehine değerlendirilmesi gerektiğini, HMK md.222/3 uyarınca da somut olayda, müvekkili şirkete ait ticari defterlerin lehine delil teşkil ederek, yerel mahkemece bu şekilde yargılama yapılması gerekirken; mahkeme kararına rağmen, davalı tarafından ticari defterlerinin incelemeye sunulmamış olması müvekkili lehine yorumlanmadığı gibi, davalının ticari defterlerini sunmaktan imtina etmiş olmasının mahkemece hiç bir şekilde dikkate alınmadığını, Vergi Dairesi’nden gelen cevabi yazıda BA-BS formlarının yılının belirtildiğini ancak hangi döneme ait olduğunun belirtilmediğini, tüm yıla ait BA-BS formlarının dosyaya sunulup sunulmadığının belli olmadığını, mübrez BA-BS formlarında tarih veya dönem belirtilmediğini, bu nedenle söz konusu BA-BS formlarının tarih ve dönemini belirtir şekilde tekrar celbi gerekirken, yerel mahkemece bu itirazlarının da dikkate alınmadığını, davalının bilanço esasına göre defter tutması zorunlu bir tacir olup olmadığı irdelenmeden, eksik BA-BS kayıtları esas alınarak tanzim edilen bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm tesis edildiğini, davalı bilanço esasına göre defter tutma zorunluluğu olmayan bir tacir ise söz konusu faturaların BA-BS formunda görülemeyceğinin açık olduğunu, davaya konu 77.715,61 TL tutarındaki imzasız ve 13.216,00 TL tutarındaki ad soyad olmaksızın paraflı faturaların kargo ile gönderildiğine ve teslim edildiğine dair kargo gönderim listesinin taraflarınca dosyaya sunulmuş olmasına rağmen, yerel mahkemece hiç bir şekilde dikkate alınmadığını, davalının yargılamanın hiç bir safhasında söz konusu faturaların kendilerine ulaşmadığını iddia etmediğini, taraflarınca yerel mahkemeden 07.05.2018 tarihli celsenin 4. Numaralı ara kararı gereğince faturaların teslim alan bölümündeki imzanın davalı şirket çalışanı veya yetkilisine ait olup olmadığı hususunun sorulması talep edilmiş ise de mahkemece sadece şirket yetkilisine söz konusu faturayı teslim alıp almadığı hususunun sorulduğunu, ancak herhangi bir çalışanın anılan faturaları teslim alıp almadığına dair bir araştırmanın yapılmadığını, davalı şirket çalışanlarının SGK dökümünün getirtilmesine ilişkin taleplerinin de dikkate alınmadığını, mahkemece davalı şirket çalışanları tarafından söz konusu faturaların teslim alınıp alınmadığı hususu irdelenmeden ve davaya konu işin taraflarınca teslim edilip edilmediği hususunda mahallinde keşif yapılmadan hukuka aykırı şekilde, faturaların davalıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiğini, davalının cevap dilekçesinde, önce müvekkilin üstlendiği işi, gereği gibi ifa etmediğini, işi yapmadığını, ardından da müvekkilinin söz konusu işi tamamlamadığını iddia ettiğini, iki ifade arasında fark bulunmakta olup, mahkemece bu çelişkinin giderilmediğini, bir an için müvekkilinin dava konusu işi hiç veya gereği gibi ifa etmediğinin kabulü varsayımında dahi, davalı tarafından müvekkiline işin tamamlanması yönünde hiç bir şekilde ihtarda yahut bildirimde bulunulmadığını, bunun sebebinin müvekkilinin sözleşme konusu işi davalı şirkete tam ve eksiksiz olarak teslim etmiş olması olduğunu, davalının, karşılıksız çıkan çek bedelinin ödenmek istenmediği, ancak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün 2016/17791 E sayılı dosyasından başlatılan icra takibi sebebiyle haciz baskısı altında ödenmek zorunda bırakıldığı, işin yapılmaması nedeniyle davalı şirketin bu işi başka bir firmaya yaptırmak zorunda kaldığı iddiaların da herhangi bir gerçeklik payı bulunmadığını belirterek, kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı tarafça, cari hesap alacağına dayalı olarak davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmiş, yargılama sırasında bu alacağa dayanak olarak 20/10/2016 tarihli … nolu ve A, B ve C blok elektrik altyapı tesisatı açıklamalı 77.715,61 TL tutarındaki fatura ile 20/10/2016 tarihli … nolu vade farkı açıklamalı 13.216,00 TL tutarındaki fatura fotokopileri dosyaya sunulmuştur. Davalı taraf ise, müteahhitliğini yaptığı bir binanın elektrik işlerinin yapımı konusunda davacı ile 09/04/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, ancak davacının üstlendiği işi gereği gibi ifa etmediğini, işi yapmadığını, faturalardaki işin yapıldığının ispat edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Davalı tarafça sunulan, tarafların kaşe ve imzasını içeren 09/04/2016 tarihli ”Elektrik Tesisat İşçilik Sözleşmesine” göre, davalı şirketin yapmakta olduğu binanın elektrik tesisat işlerinin 130.000,00 TL bedel karşılığında davacı şirket tarafından yapılması konusunda taraflar anlaşmaya varmışlardır. Davacı tarafça, takipte cari hesap alacağına dayanılmış, dava dilekçesinde cari hesaba konu olan alacağın ticari ilişkiden dolayı davalıya borç olarak verildiği beyan edilmiş, yargılama sırasında buna ilişkin 2 adet fatura sunulmuş ise de, aşamalardaki beyanlarından ve istinaf dilekçesinden anlaşılacağı üzere, davalı tarafından sunulan sözleşme ilişkisi ve davaya konu cari hesap ve fatura alacaklarının bu sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı yüklenicinin bu eser sözleşmesinden kaynaklanan ifa yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, getirmiş ise bu kapsamda talep edebileceği iş bedelinin ne kadar olduğu, bu doğrultuda takibe ve davaya konu cari hesap alacağı ve faturalardaki meblağların yerinde olup olmadığı hususuna ilişkindir. Taraflar arasında yazılı olarak kurulan sözleşme ilişkisi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Taraflar arasında, davalı şirketin inşaatını yapmakta olduğu binanın bir kısım elektrik işlerinin davacı şirket tarafından yapılması konusunda yazılı sözleşme ilişkisi sabit olup, yukarıda belirtildiği üzere, bu durumda sözleşme konusu işlerin yapılıp iş sahibine teslim edildiği hususunun ispat edilmesi yükümlülüğü davacı yüklenicinin üstünde bulunmaktadır. Davalı iş sahibi, takibe konu alacağa dayanak yapılan fatura konusu işlerin yapılmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda, davacı yüklenici sözleşme kapsamındaki işlerin yapılıp davalıya teslim edildiğini her türlü delille ispatlayabilir. Mahkemece SMMM bilirkişiden alınan kök ve ek rapordan anlaşılacağı üzere, davacının tutması zorunlu defterlerden olan “Envanter Defterini” bilirkişi incelemesine sunmamış olması karşısında HMK’nın 222/2. Maddesi gereğince, sunulan diğer defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmesi mümkün bulunmadığından, ayrıca Halkalı Vergi Dairesinin 18.05.2018 tarihli cevabi yazısı ekindeki davalı şirkete ait 2016 yılı BA formunda davaya konu faturalar görülmediğinden, faturaların tebliğine ilişkin olarak sunulan herhangi bir gönderi içeriği ayrıntısı içermeyen kargo gönderi listesi fotokopisi fatura tebliği bakımından delil olarak dikkate alınamayacağından, davaya konu 77.715,61 TL tutarındaki asıl fatura üzerinde her hangi bir teslim alan isim ve imzası bulunmadığından, 13.216,00 TL tutarındaki vade farkı faturası ise ad soyad olmaksızın paraf edilmiş olup, davalı şirket temsilcisi tarafından bu imza kabul edilmediğinden, davacı taraf bu hususu ticari defterleri ve faturaların tebliği ile ispatlayamamıştır. Ayrıca, ticari defterlerin ibrazı ve delil olması hususu HMK’nın 222. Maddesinde özel olarak düzenlenmiş bulunduğundan, davalı tarafın defterlerini sunmamış olması bakımından HMK’nın 220/son maddesi kapsamında bir uygulamaya gidilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin, davalı tarafça ticari defterlerinin sunulamış olması nedeniyle HMK’nın 220/son ve 222/3. Maddelerine dayalı istinaf itirazları ile davalıya davaya konu faturaları kimin teslim aldığı hususunda tekrar isticvap davetiyesi çıkarılması, ilgili fatura döneminde davalı şirket nezdinde sigortalı olarak çalışan kişilerin SGK dökümlerinin celbi ve dosyada mübrez BA-BS formlarının dönem ve tarihi içerir şekilde ilgili vergi dairesinden tekrar celbi gerektiğine dair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu durumda, Mahkemece, dava dilekçesinde dayanılan deliller göz önünde bulundurularak, davacı tarafça dayanılan fatura konusu işlerin tam olarak neler olduğu açıklattırıldıktan sonra, mahallinde keşif yapılmak ve tarafların bildirdiği tanıklar mahallinde dinlenmek suretiyle, sözleşme hükümleri ve taraflarca sunulan sair deliler ile davalının işlerin başka bir firmaya yaptırıldığına dair savunması da dikkate alınarak, sözleşme ve dayanılan faturalar kapsamındaki işlerin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı belirlenip neticesine göre bir karar verilmesi, ayrıca, Mahkemece belirtilen şekilde deliller toplanmadan davacıya yemin delili hatırlatıldığından, bu hatırlatma geçersiz olduğundan, yukarıda belirtilen delillere göre ispatın sağlanamaması halinde gerekirse davacıya davasını ispat hakkı bakımından dava dilekçesinde yazılı olan “yemin” delilinin hatırlatılması gerekirken, bu şekilde bir uygulamaya gidilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2019 tarih, 2017/873 Esas, 2019/634 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.