Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/39 E. 2022/180 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/39
KARAR NO: 2022/180
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2019
NUMARASI: 2016/718 Esas, 2019/143 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalı borçlu şirketin sipariş etmiş olduğu çeşitli ürünlere ait etiket baskı işini gerçekleştirdiğini, tarafların … cari hesap şeklinde çalışmakta olduklarını, müvekkilinin yapmış olduğu işlere ilişkin düzenlenen faturalar ve sevk irsaliyeleri ile birlikte imal edilen ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalının Kadıköy … Noterliğinin 19/04/2016 tarihli ihtarnamesi ile müvekkili tarafından imal edilen etiketlerde yapışmama, yazı kaymaları gibi sorunlar olduğunu, etiketlerin hatalı ve ayıplı olarak üretildiği iddiasıyla ürünlerin geri alınması, yerine yeni ürünlerin teslim edilmesini talep ederek bir kısım faturaları iade ettiğini, müvekkili tarafından ihtarnameye cevaben siparişlerin verilen onay doğrultusunda nitelikte ve adette üretilip teslim edilmesi sebebiyle 52.944,45 TL alacağın ödenmesinin talep edildiğini, ayıp ihbarının yasal süresi içerisinde yapılmadığını, ayrıca ürünlerde ayıp bulunmadığını, gönderilen ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine, K.çekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını belirterek, bu takibe davalı tarafça yapılan haksız itirazın iptaline ve davalı aleyhine % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkili şirkete ait markalı bazı ürünler için davacı şirkete etiket siparişi verildiğini, davacı tarafından üretilen etiketlerde; ürünler üzerine yapışmaması, yapışan etiketlerin ürün üzerinden hemen kalkması, etiketlerin deforme olması, bazı etiketlerde renklerin ve yazıların kaymaları sorunları yaşandığını, ayıbın davacı şirkete ihbar edildiğini, davacı tarafından üretilen etiketlerin otomatik makinayla yapıştırma işlemlerinin yapıldığı Yemen’deki müşterinin siparişi üzerine üretilerek ihraç edilmiş olan 14000 adet ayıplı etiketler nedeniyle müvekkilinin ihraç etmiş olduğu ürünlerin parasını tahsil edemediğini, bu durumun davacı şirkete yazılı ve sözlü olarak bildirildiğini, ihraç edilen ürünler dışında şirkette numune ürünlerin bulunduğunu, davacının ayıplı ve kusurlu etiketi sebebiyle müvekkili şirketin güven, itibar ve kazanç kaybına uğradığını, davacı satıcı şirketin ayıplı mal üretimi nedeniyle satış bedeli talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddini ve % 20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının sipariş ettiği ürünlerin etiketleri üzerinde yapılan incelemede etiketlerin tamamında kalkma olmadığı, ayıbın etiket yapıştırıldıktan sonra yapılan dolum sırasında meydana geldiği, sadece 12800 Takım Etikette renk değişikliği sebebiyle açık ayıbın mevcut olduğu, açık ayıba ilişkin ihbarın süresinde yapıldığı, takip konusu alacakta ayıba ilişkin miktar düşüldükten sonra davacının bakiye 51.964,45 TL alacağı olduğu, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, K.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takipte 51.964,45 TL üzerinden itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren % 10,50 oranını geçmemek üzere ticari faizi ile takibin devamına, 51.964,45 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarını tekrar etmiş, 1-)dosyaya sunulan 24.10.2018 tarihli gümrük bilirkişi raporu ile davacı şirketin ürettiği ayıplı etiketlerin kullanıldığı ürünlerin bedellerinin tahsil edememiş olduğunun, dolayısıyla davacının etiketlerinin ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, yine bu rapor ile müvekkili şirketin 25.473,64 USD ve 46.228,084 USD’lik alacaklarını tahsil edememiş olduğu ortaya çıktığından, bu zararlarının davacının haksız ve fahiş alacak talebinden mahsup edilmesi gerektiğini, mahkemece alınan kök bilirkişi heyeti raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiğini, ek raporun da, hakkaniyete aykırı, eksik incelemeye dayalı, haksız ve tek taraflı bir rapor olduğunu, ek raporda, hiçbir teknik inceleme yapılmadığını, davalı taraf olarak hiçbir itirazlarının karşılanmadığını, ek raporun, tamamen kök rapora itiraz dilekçelerinin tekrarından ibaret olduğunu, sonuç bölümünde de hiçbir gerekçe gösterilmeden, hiçbir inceleme yapılmadan ‘kök raporda oluşan kanaatte değişiklik yapmaya gerek bulunmadığı’ yazıldığını, bu nedenle yargılama sırasında sundukları 05.09.2017 ve 16.02.2018 tarihli itiraz dilekçelerinde yazılı olan talepleri ve teknik itirazları bakımından dosyanın uzman yeni bir heyete sevk edilmesi ve yerel mahkemece verilmiş olan 20.09.2017 tarihli ara karar doğrultusunda tarafların itirazlarının dikkate alınarak itirazların ayrı ayrı gerekçeli olarak karşılaştırılması gerektiğini, tram değerleri için yapılan renk yürütmelerinin doğru olup olmadığının tespit edilmesi için etiketlerin optik makine ile yeniden ölçülmesi, etiketlerin, müvekkili şirketin onayladığının aksine, kusurlu olarak % 2 tramla değil de %11 tramla basıldığının tespiti için; hem müvekkili şirketin deporundaki bu etiketlerin incelenmesi hem de şirketlerin bilgisayar yazışmalarının, telefon ve whatsapp görüşmelerinin celbedilip incelenmesi gerektiğini, etiketlerin uygulandığı fason üretim sahasının bilirkişiler tarafından incelenmesi, ürün üretim ve yapıştırma anında herhangi bir üretim hatası, kullanım hatası var ise bunun yetkili bilirkişiler tarafından gerçek anlamda tespit edilmesi gerektiğini, mevcut ürünlerdeki tespit edilen ayıpların ihracat vb. zorunlu sebeple ellerinde mevcut olmayan diğer ürünler için de delil sayılması gerektiğini, ürünlerin ihraç edildiğinin belgeleri ile sabit olup; ihracatta ürünlerin iade süreci ciddi bir prosedür ve masraf gerektirdiğini, müvekkili şirketin müşterisinin, ürünlere yapıştırılan etiketlerdeki ayıplar nedeniyle, müvekkili şirketin 48.000 USD alacağına el koyduğunu, davacı şirketin ayıplı üretimi tespit edildiği anda müvekkili şirketin davacı şirkete hemen ayıp ihbarı yaptığını, davacı satıcı şirketin, yasadan kaynaklanan sorumluklarını yerine getirmediğini, davacı şirkete ayıp ihbarları yapılmasına rağmen sonuç alınamaması üzerine, ayrıca Kadıköy … Noterliği’nin 19.04.2016 t. ve … y. sayılı ihtarnamesi ile ayıplı etiketlerin faturalarının ve irsaliye asıllarının davacıya iade edildiğini, malların davacı şirket tarafından geç teslimi nedeniyle kontrol imkânı olmadığını, Suudi Arabistan’a ihraç edilen malların irsaliye tarihi 09.03.2016 olup; malların ihracat için yüklenme tarihinin ise 15.03.2016 olduğunu, Yemen’e ihraç edilen malların irsaliye tarihi 26.02.2016 olup; malların ihracat için yüklenme tarihinin ise 15.03.2016 olduğunu, bu şekilde malların kontrol imkânının da bizzat davacı şirket tarafından yok edildiğini, ilk ürün grubu olan ve Yemen’e ihraç edilen ecoses sıvı çamaşır deterjanı etiketlerindeki ayıbın; davacının geç teslimi nedeniyle hemen yapılan paketleme ve yükleme anında gerek fason üretici gerekse de müvekkili şirket tarafından yapılan kalite kontrol uygulamalarına rağmen anlaşılamadığını, ancak fason üreticideki ve müvekkil şirketteki şahit numunelerindeki etiketlerin kenar kısımları yapıştırılan yüzeyden kalkmaya başlayınca, durumun müvekkili şirket tarafından ve fason üretici firma tarafından telefon ve mail yolu ile hemen (bu kusurun / ayıbın tespiti uzmanlık gerektirdiğinden) etiket üreticisi davacı şirkete “acilen uzman gönderip kendi ürettiğiniz etiketlere baktırmanızı talep ediyoruz” denilerek ihbar edildiğini, ayrıca etiketlerde gizli ayıplar bulunduğunu, etiketlerdeki yapışmama sorununun, ürünlere etiketler uygulandıktan sonra (etiketin ürüne uygulanmasından en az 4 – 5 gün sonra), ihracat alıcısı müşteri tarafından ise ihraç edilen ürün uzun bir yolculuktan sonra, ihracat malları kendi ülkesine ve ülkesi gümrüğüne giriş yapıp, ihracat malları eline fiilen geçip, ürün kolileri açıldığında tespit edildiğini, müvekkili şirketin en kısa sürede davacı tarafı konu hakkında bilgilendirdiğini ve ayıp ihbarını yaptığını, ayrıca ihtarname de keşide ettiğini, dinlenen tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı şirketin bu eyleminden dolayı müvekkili şirketin uğradığı ve uğrayacağı tüm zararların, itibar kayıplarının, davacının ürettiği ayıplı etiketler sebebiyle ihraç edemediği / satamadığı ve zorunlu olarak deposunda kalmış olan malları nedeniyle uğradığı zararının ve mahrum kaldığı tüm kâr tutarlarının, ihracat yapmış olmasına rağmen; davacının ürettiği ayıplı etiketler nedeniyle, yukarıda yazılı tüm bu ürünlerle ilgili olarak tahsil edemediği alacaklarının tespit edilmesi ve bu tutarların da davacı şirketin haksız ve fahiş alacak iddiasından mahsup edilmesi gerektiğini, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla haksız icra ve dava tazminatının davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesi gerektiğini, alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve likit olmadığından davacı tarafın haksız ve dayanaksız % 20 icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararının kaldırılmasına ve davacının haksız davasının reddine, icra takibinin tamamen iptaline, kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafında, 10.07.2017 tarihli ilk Bilirkişi Raporu ile takibe konu faturalarda yer alan ürünlerin detaylı incelenmesi sonucunda baskı yapılan etiketlerin, ayıplı olmadığının tespit edildiğini, bu raporda sadece; 12.800 adet … etiketten, inceleme sırasında sunulan 7.000 adet etikette ham maddesi yahut üretiminden kaynaklı olmamakla birlikte “sorunun yapıştırma kaynaklı olabileceği” kanaatiyle “açık ayıp olduğu” yönünde tespitte bulunulduğunu, öncelikle müvekkilinin yapmış olduğu işin; hazır yapışkan kağıtlar üzerine “ürün resmi/yazılarının baskısını yapmak” olduğundan, bir sorun varsa dahi bu sorunun müvekkilinin yapmış olduğu baskı işleminden değil yapıştırma işleminden kaynaklandığının raporda tespit edildiğini, kendi ürünlerine (şişelere) etiket yapıştırma işlemini bizzat davalının yapmakta olduğunu, bu nedenle herhangi bir ayıp var ise dahi bu ayıbın, salt baskı işini üstlenmiş müvekkilinden kaynaklanmadığını, sorunun yapıştırma kaynaklı olabileceği sabit olduğundan müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, bir an için bu tespitin doğru olduğu kabul edilmiş olsa dahi çıplak gözle dahi görüldüğü tespit edilen bu açık ayıbın davalı tarafından müvekkili şirkete süresi içinde bildirildiğine dair dosyada herhangi bir delil mevcut olmadığını, mahkemece “takip tarihinden itibaren %10,50 oranını geçmemek üzere ticari faizi ile birlikte” takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğunu, icra takibinde ( o tarihte geçerli olan ticari faiz oranı olan ) yıllık %10,5 ticari faiz ve “faizin değişen oranlarda” uygulanmasının talep edildiğini, takibin başlatıldığı tarihte ticari faiz oranının %10,50 olması nedeni ile bu oran üzerinden faiz talep edilmişse de takip talebinde açıkça görüleceği üzere, takibe uygulanacak faizin değişen oranlarda uygulanmasının talep edildiğini, yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, takipten sonra işleyecek olan faiz oranının kademeli olarak hesaplanması gerektiğini, Mahkemece takipten sonra işleyecek faizin; dönemsel olarak, değişken oranlarda ve kademeli olarak hesaplanması yönünde karar verilmesi gerekirken takibe işleyecek faiz oranının %10,50 sabit oran üzerinden tespit edilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın itiraz ettikleri iki husus yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Dava, davacı yüklenici tarafından, davalı ile süregelen eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Taraflar arasında, davacıya ait çeşitli markalı ürünlerin etiketlerinin sipariş üzerine davalı tarafından yapılmasına dair süregelen bir sözlü eser sözleşmesi ve cari hesap ilişkisi bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki ihtilaf, süregelen cari hesap ilişkisi kapsamında, davacı yüklenici tarafından davaya konu icra takibinde bedeli talep edilen, davacının üretmiş olduğu etiketlerin ayıplı olup olmadığı, varsa bu ayıbın gizli mi yoksa açık ayıp niteliğinde mi olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp nedeniyle davalının zarara uğrayıp uğramadığı, bu kapsamda davacının davaya konu takipte talep ettiği iş bedeli lacağı talebinin yerinde olup olmadığı hususuna ilişkindir.Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde yukarıda özetlendiği üzere, sadece 12800 Takım Etikette renk değişikliği sebebiyle açık ayıbın mevcut olduğu kabul edilip, buna ilişkin belirlenen (KDV hariç) 980,00 TL ‘nin K.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takipte talep edilen 52.944,45 TL asıl alacak miktarından düşülmesi sonrasında bulunan 51.964,45 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş olup, buna göre davada reddedilen 980,00 TL’lik miktar ilk derece mahkemesinin karar tarihi (11/02/2019) itibariyle istinaf edilebilirlik sınırı olan 4.400,00 TL’nin altında kaldığından, davacı vekilinin “reddedilen miktar bakımından” istinaf talebinin HMK’nın 341/4 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekilinin kabul edilen miktara uygulanan faiz oranına yönelik istinaf talebi ise esas bakımından incelenecektir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Mahkemece davaya konu ürünler üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde Makina Mühendisi, Kimya Mühendisi (İth.İhr.Uzm.), Mali Müşavir ve Öğretim Üyesi bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 10/07/2017 tarihli kök raporda; “14.000 takım … Deterjan 1LT” etiketlerden ürün ambalajı üzerine yapıştırılmış şekilde 6 adet mevcut olduğu, geri kalan 13.994 adetin davalı adresinde mevcut olmadığı, mevcut ürün ambalajı üzerindeki etiketlerin merkezde herhangi bir yapışma problemi görünmez iken kenarlarında kalkmaların mevcut olduğu, bu kalkmaları etiket ham maddesi veya üretimden dolum aşamasından ya da mevcut ürünün saklama koşullarından mı oluştuğunun net tespit için davaya konu olan etiketlerin genelinin görülmesi gerektiği, bu nedenle etiketlerin değeri olan 1.540 TL + KDV’nin davacıya ödenmesi gerektiği, “12.700 adet … Arka Etiket” adlandırılmış etiketlerden davalı adresinde herhangi bir ürünün mevcut olmadığından değerlendirme yapılamadığı, bu nedenle etiketlerin değeri olan 762 TL + KDV’nin davacıya ödenmesi gerektiği, “16.000 takım, Ses 700 ML … Etiket” adlandırılmış etiketlerden 13.500 adet takımının rulo halinde 2.200 takımının ise ambalaj üzerinde yapıştırılmış halde toplam 15.700 takım bulunduğu, “17.000 takım … Takım Etk.” adlandırılmış etiketlerden 13.400 takımının rulo halinde, 2.200 takımınırı ise ürün ambalajı üzerine yapıştırılmış halde taplam 15.600 takım etiketin bulunduğu, “17.400 takım … Takım Etk.” adlandırılmış etiketlerden 14.000 takımının rulo halinde, 2.200 takımının ise ürün ambalajı üzerine yapıştırılmış halde toplam 16.200 takım etiketin bulunduğu, “15.500 takım … Ön Etk.” adlandırılmış etiketlerden 13.300 takımının rulo halinde, 2.200 takımının ise ürün ambalajı üzerine yapıştırılmış halde toplam 15.500 takım etiketin bulunduğu, “17.500 takım … Takım Etk.” adlandırlmış etiketlerden 13.000 takımının rulo halinde, 2.200 takımısın ise ürün ambalajı üzerine yapıştırılmış halde toplam 15.200 takım etiketin bulunduğu, tüm bu etiketlerin ön yüzlerinde kalkmaların mevcut olduğu, arka yüzlerindeki etiket kenarlarında herhangi bir kalkma problemi olmadığı, renk geçişlerinde mevcut olan %2 tram noktalarının BS ISO 12647-6:2012 standardının altında bir değer olduğu, bu nedenle bu ürünlere ilişkin sırasıyla; 2.000 TL + KDV’nin, 2.125 TL + KDV’nin, 2.175 TL + KDV’nin, 1.937,50 TL + KDV’nin ve 2.187,50 TL + KDV’nin davacıya ödenmesi gerektiği, … 12.000×6 takım etiketlerden” sadece “12.800 Takım … Etiket” adlandırılmış etiketlerden 7.000 takımının rulo halinde mevcut olduğu, diğer ürünlere ait … etiketlerin davalı adresinde mevcut olmadığı, mevcut olmayanlar hakkında herhangi bir değerlendirme yapılamayacağından 12.000×6 takım emtianın toplam tutarı olan 3.890 TL + KDV’nin davacıya ödenmesi gerektiği, “12.800 Takım … Etiketlerden” davalı adresinde mevcut olan 7.000 takım etiketlerdeki orijinal renk değerleri ile basılı renk değerlerinin birbiri ile örtüşmediği, bundan dolayı etiketlerin açık ayıplı olduğu, açık ayıplı olduğu tespit edilen 7.000 takım etiketin tutarı olan 980 TL + KDV’den davalının muaf tutulması gerektiği, davalı adresinde mevcut olmayan 5.800 takım etiket akıbeti konusunda yorum yapılamadığından etiketlerin tutarı olan 812 TL + KDV’nin davacıya ödenmesi gerektiği, bu tespitlere göre, davalı tarafından gönderilmiş olan ve mahallinde ürün ambalajı üzerinde yapıştırılmış olarak bulunan etiketlerle dava konusu emtiaların aynı olduğu, davalı tarafından gönderilmiş olan emtiaların dijitallerinin baskı sonrasında elde edilmiş olan emtialarla aynı olduğu, renk geçişlerinde mevcut olan %2 tram noktalarının BS ISO 12647-6:2012 standardına göre basılabilir sınırlar içinde olduğu, etiketlerde tamamen kalkma mevcut olmadığı, mevcut kalkmaların ham madde ve üretimden kaynaklı olmadığı, sorunun etiketlerin yapıştırılma sürecinden kaynaklı teknik bir problem olduğu, teknik inceleme sonucunda davacı tarafından üretilen ürünlerden sadece “… ETK.” adlı ürünün ayıplı olduğu ve ayıbın açık ayıp olarak kabul edilmesi lazım geldiği, geri kalan ürünlerde ise ayıp mevcut olmadığı, şeklinde tespit ve görüşlerde bulunulduğu, Bu rapora karşı taraf vekillerince sunulan itirazlar neticesinde hazırlanan 23/01/2018 tarihli ek raporda da, kök raporda oluşan kanaatte bir değişiklik yapmaya gerek bulunmadığının, bu durumda davacının davalıdan 02/06/2016 takip tarihi itibariyle 51.787,75 TL alacağı bulunduğu ve bu alacağa takipteki yılık %10,50 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faizi işletilmesi gerektiği, davacının takipten önce istediği faizin yerinde olmadığı şeklinde görüşte bulunulduğu, Buna göre, söz konusu kök ve ek rapordaki denetime bu değerlendirme ve tespitler karşısında, davalı tarafça ileri sürülen ayıplı ifa savunmasının sadece “12.800 Takım … Etiketlerden” davalı adresinde mevcut olan 7.000 takım etiketlerdeki renk değişikliğine ilişkin açık ayıp bakımından ispatlanmış olduğu, Mahkemece de sadece bunlara ilişkin belirlenen (KDV hariç) 980,00 TL bakımından ayıp savunmasının yerinde görülerek, bu miktarın takipteki asıl alacak miktarından düşülmesi neticesinde bulunan meblağ üzerinden itirazın kısmen iptaline karar verilmiş olduğu, kök ve ek raporda belirtilen (+KDV)’nin düşülmemesi bakımından davacı tarafın açık bir istinaf itirazının bulunmadığı, sonradan Gümrük Uzmanı bilirkişiden alınan raporlardaki tespit ve görüşler ve davalı vekilinin istinafındaki “yurt dışından mal iade olunmadığına dair” beyanı da göz önünde bulundurulduğunda yukarıda özetlenen bilirkişi heyeti raporundaki ayıp hususuna ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerin hükme esas alınmış olmasının yerinde olduğu, davalının iddia ettiği “yurt dışı firmanın davalının alacağından kesinti yaptığı” hususunun ayıp savunmasını tek başına doğrudan ispat edecek bir husus olmadığı, ayıp savunmasının yerinde görülmediği ürünler bakımından ayıp ihbarı hususunun ayrıca değerlendirilmesine gerek bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak, davacı tarafça davaya konu icra takibinde “asıl alacağa işleyecek (Yıllık %10,50 (Ticari) değişen oranlarda) faiz” uygulanması talep edildiği halde, mahkemece “takip tarihinden itibaren %10,50 oranını geçmemek üzere ticari faizi ile birlikte” takibin devamına karar verilmesi hatalı olduğu gibi, davalı tarafın ayıp savunmasının kısmen yerinde görülmesi, alacağın yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiş olması karşısında itirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarının likit kabul edilerek davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması da yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin reddedilen 980,00 TL bakımından istinaf talebinin HMK’nın 341/4 ve 346/1 maddeleri gereğince kesinlikten reddine, davacı vekilinin kabul edilen miktara uygulanan faiz oranına yönelik, davalı vekilinin ise sadece aleyhlerine hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, davalının K.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 51.964,45 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa işleyecek (Yıllık %10,50 (Ticari) değişen oranlarda) faiz ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin 980,00 TL asıl alacak ve 293,40 TL işlemiş faiz bakımından itirazın iptali talebi ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, reddedilen kısım bakımından takibin başlatılmasında davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine, dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, sair istinaf itirazları ise yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)Davacı vekilinin reddedilen 980,00 TL bakımından istinaf talebinin HMK’nın 341/4 ve 346/1. maddeleri gereğince kesinlik sınırının altında kaldığınan REDDİNE, B)1- Davacı vekilinin sair istinaf talebi ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 tarih ve 2016/718 Esas, 2019/143 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının K.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 51.964,45 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa işleyecek (Yıllık %10,50 (Ticari) değişen oranlarda) faiz ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin 980,00 TL asıl alacak ve 293,40 TL işlemiş faiz bakımından itirazın iptali talebinin REDDİNE, 4-)İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, 5-)Reddedilen kısım bakımından takibin başlatılmasında davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de REDDİNE,
C) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gerekli 3.550 TL’den peşin alınan 642,98 TL peşin harcın mahsubu ile 2.907,02 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 52,32 TL’nin davacıdan, 2854,70 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 642,98 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan 672,18 TL harç, 199,20 TL tebligat müzekkere gideri, 3.000 TL bilirkişi ücreti toplamı 3.871,38 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 3.801,70 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL tebligat ve posta gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 709,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 26,73 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.273,40 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
D) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yatırılan 887,50 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak 19/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.