Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/383 E. 2023/16 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/383
KARAR NO: 2023/16
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2014/15 Esas, 2020/56 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, … arazisi içinde bulunan … A.Ş. mülkiyetindeki arazi içindeki “…, … ve Küçük Kartal Derelerinin Islahı” işinin yapımı konusunda 07.02.2013 tarihinde yazılı anlaşma yapıldığını, sözleşmenin belli bir oranda gerçekleştirildikten sonra davalı tarafından tek taraflı olarak haksız şekilde fesih edildiğini, feshin kendileri tarafından kabul edilmediğini, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle müvekkilini davalıdan alacağı ve kâr mahrumiyetinin olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; derelerin ıslahı işi için yapılan “ön projelendirme, izinlerin alınması ve yapım sürecini kapsayan çalışmanın, yoksun kalınan kâr bedelinin ödenip ödenmeyeceği ile tek taraflı feshin haklı olup olmadığında” düğümlendiğini, sözleşmenin 48. maddesinde feshin düzenlendiğini, ancak bu maddede işverene tek taraflı fesih hakkı verilmediğini, davalının “tek taraflı fesihte haklı olduklarını, bu nedenle ödeme yapmayacaklarını” bildirdiklerini, yapılan imalatlar için de herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin bu işlerin yapılabilmesi için bu işe özgü 234.000,00 € karşılığı, 640.000,00 TL tutarında özel iş makineleri aldığını, müvekkilinin davalı tarafça iş kapsamında verilen vekaletnamelerle vekil sıfatı ile ilgili dairelerde iş kapsamında proje yapılması ve gerekli izinlerin alınması çalışmalarını yürüttüğünü, bu çalışmalar kapsamında muhtelif defalar toplantılar yapıldığını, sonrasında iş yapımı konusunda 07.02.2013 tarihinde 5.328.800,00 TL bedelli sözleşmenin imzalandığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme kapsamında; 08.04.2010, 11.11.2010, 11.04.2011, 20.06.2012 ve 01.07.2013 tarihlerinde 5 kez proje çalışması yapıldığını ve onayları ile ilgili süreçlerin takip edildiğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin talepleri doğrultusunda üç defa proje değişikliğine gittiğini, projenin son hali belirlendikten sorra müvekkilinin işe başladığını, dere ıslahı çalışmalarının yapılabilmesi için 11 metre – 20 metre arasında değişen 2.140 metre yol kazısı yapıldığını, asfalt kırığı nakledilmiş 30 cm kalınlığında asfalt kırığının sıkıştırılmak sureti ile yola serildiğini, şantiye için 650 metre kanalın kazılarak elektrik, su, telefon hattı döşendiğini, şantiye için konteyner ve aydınlatma projektörlerinin kurulduğunu, dere boyu ulaşımı için 650 metre grovak malzemeden yol yapıldığını, dere tabanı ıslahı için 15 metre genişliğinde 1 metre derinlikte balçık çamurun temizlendiğini, projede belirtilen, dere tabanı kodlarına göre, 50 cm’lik dolgu yapılıp sıkıştırılıp tekrar 50 cm dolgu yapılıp toplam üç kat döşeme silindirle sıkıştırılma yapıldığını, dere tabanına ö metre genişliğinde 20 em kalınlığında stabrize (mavi taş) serilip sıkıştırıldığını, kalıp çakılmak sureti ile 5,5 metre eninde 10 cm kalınlığında C25 görebeton döküldüğünü, projeye uygun demir işçiliği yapıldığını, kalıpların çakılarak 5,5 metre eninde 10 cm kalınlığında C35 beton dere tabanına beton döküldüğünü, beton ve demirin … tarafındarı temin edildiğini, beton dökme, kalıp, demir işçiliğinin kendileri tarafından yapıldığını, … sitelerinin kanalizasyon bacalarının kazılarak ilave bacalar konularak yükseltildiğini, sonuç olarak yaklaşık %8 oranında taş bere hariç dere ıslahı ve kolektör projesinin tamamlandığını, ancak yapılan bu işlere dair her hangi bir ödemenin yapılmadığını belirterek, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı alacağının şimdilik 45.000,00 TL’sinin sözleşmenin haksız feshi tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, şimdilik 15.000,00 TL kâr mahrumiyetinin haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 06/02/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, sözleşme uyarınca yapılan işlerden kaynaklı hak ediş ve sözleşme dışı yapılan işler bedeli olarak istediği alacak tutarını 297.500,00 TL’ye, kâr mahrumiyeti talebini ise 633.084,66 TL’ye artırmış ve buna dair gerekli ıslah harcını yatırmıştır.Davalı vekili cevabında, işin İski tarafından durdurulduğu 26.04.2013 tarihi itibariyle sözleşmenin 35, 49 ve 52. maddeleri uyarınca tasfiyesinin ve davacı şirketin hakedişinin tespitinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, davacı firmanın bu tarihe kadarki hakediş tutarının KDV dahil 62.651,55 TL olduğunu, bunun dışında hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, müvekkili şirkete olan borçlarının düşülmesinden sonra kalan alacaklarının 1.310,98 TL olduğunu, davacı firmanın dava dilekçesinde taleplerine dayanak olarak gösterdiği iddiaların haksız ve dayanaksız olduğunu, proje çalışmaları hakkındaki iddia ve taleplerinin tümüyle gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme tarihi olan 07.02.2013’den önceki tarihleri içeren projelerin dava ile ilgisinin olmasının fiilen de imkansız olduğunu, yapı firmasının şantiye sahasına 2.140 metre yol yapma iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı … Yapı firmasının bu imalatlarının yapımı süresince sadece 2 günlük JCB kazıcı iş makinesi desteği sağladığını, 2 günlük JCB kazıcı iş makinesi çalışma bedelinin 07.02.2013 tarihinde imzaladığı dere ıslah sözleşmesinde belirtilen birim fiyat üzerinden 650,00 TL x 2 gün =1.300,00 TL olarak tespit edildiğini ve hakedişi içerisine dahil edildiğini, şantiye için konteyner ve aydınlatma projektörleri kurulması hakkındaki iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, mobilizasyon alanının aydınlatma projektörlerinin … Yapı firması tarafından temin edildiğini, montajının müvekkili şirket personeli tarafından yapıldığını, işin feshi sonrası projektörlerin firma sahibi … tarafından alındığını, dere boyu ulaşımı için 650 metre grovak malzeme yol yapılması hakkındaki iddiaların da haksız ve dayanaksız olduğunu, projeye uygun beton dökme, kalıp, demir işçiliği yapıldığı iddiası hakkında; Uzman Ekip sözleşmesinde belirtildiği üzere, dere ıslah imalatlarında kullanılacak demir ve betonun müvekkili şirket tarafından temin edildiğini, … Yapı firması tarafından yapılan kalıp, demir, beton işçilik imalatlarının projesine uygun olarak hesaplanarak ÖBF.3, ÖBF.4, ÖBF.5 pozundan hakedişe dahil edildiğini, davacı … Yapı firmasının alt taşeronu … firması ile düştüğü ihtilaf sonucu 03.07.2013 tarihinde alacaklarının ödenmesi hususunda müvekkili şirkete başvuruda bulunduğunu, müvekkili şirketin gözetiminde iki firma arasında 25.07.2013 tarihinde fesih protokolünün imzalandığını, bu fesih sırasında her iki firma tarafından karşılıklı imzalanan 25.126,36 TL + KDV tutarlı hakediş ile de bu metrajların ÇÇ Yapı firması tarafından kabul edildiğinin gözüktüğünü, dilekçede ifade edilen kazı, dolgu, beton demir işçilik imalatlarının tamamının yerinde yapılan ölçümler ve 07.02.2013 tarihli sözleşme birim fiyatları ile 46.794,53 TL + KDV olarak hesaplandığını ve hakedişe bağlandığını, … sitelerinin kanalizasyon bacalarının kazılarak, ilave bacalar konularak yükseltilmesi ve yaklaşık % 8 oranında taş bere hariç dere ıslahı ve kolektör projesi tamamlanması iddiası hakkında; söz konusu imalatlarla ilgili olarak 6 atıksu bacasının çevresinin kazıldığını, sadece bir tanesinin 60 cm yükseltildiğini, sahada montajının yapılmadığını, mevcut 16 adet … marka menhol baca gövdesi bulunduğunu, müvekkili şirketin bu imalat ve sahadaki malzeme karşılığı 5.000,00 TL bedelin hakedişe ilave ettiğini, sözleşme kapsamı işlere ait finansal ilerlemenin iddia edildiği gibi % 6 olmayıp, 46.795,00 TL / 5.328.800,00 TL = 0,00878 – % 0,878 {Binde 8,78) olarak hesaplandığını, işlerin yapılabilmesi için bu işe özgü özel iş makinelerinin satın alındığı iddiası hakkında; 07.02.2013 tarihinde imzalanan Uzman Ekip Sözleşmesi kapsamındaki işlerin yapılabilmesi için makine satın alma, kiralama vs. hususların … Yapı firmasının kendi tasarrufunda olduğunu, müvekkili şirketin bu konuda herhangi bir yönlendirmesi veya tasarrufunun bulunmadığını, iş sahasında … Yapı firması tarafından bırakılan … iş makinesinin 04.10.2013 tarihinde ve … Silindirin 17.01.2014 tarihinde … Yapı firması yetkilisi tarafından teslim alındığını, yukarıda açıklandığı üzere, 07.02.2013 tarihli sözleşme ile işi üstlenen davacı firmanın, 20.02.2013 tarihinde yer teslimi ile işe başlamasından başlayarak, 26.04.2013 tarihinde işin İski tarafından durdurulmasına kadar toplam 65 gün faaliyet gösterdiğini, o nedenle davacının iş bu davasının ve taleplerinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davaya konu sözleşme kapsamındaki iş için yerin davacı yükleniciye 20.02.2013 tarihide teslim edildiği, iş bitim tarihinin 31.12.2013 tarihi olmasına rağmen İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından davalı şirkete gönderilen 26.04.2013 tarihli yazı ile asıl işveren … tarafından projenin iptali yoluna gidilmiş olduğunun bildirilmesi üzerine alt işveren konumundaki davalı tarafça davaya konu sözleşmenin feshi yoluna gidildiği, sözleşmenin feshinde bu nedenle davalının kusurlu ve haksız olduğunun kabul edilemeyeceği, bu durumda TBK’nın 485/1. Maddesindeki “eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşması” kuralı çerçevesinde davacı yüklenicinin yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini talep edebileceği, mahrum kaldığı kârı davalıdan talep edemeyeceği, ek bilirkişi heyeti raporuyla yapılan imalatların bedelinin 297.500,00 TL olduğu tespit edildiğinden davanın imalat bedeline yönelik belirtilen bu kısmı yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, açılan davanın kısmen kabulü ile; davacının alacak talebinin 297.500,00-TL’nin 45.000,00-TL’sine dava tarihi olan 10/01/2014 tarihinden itibaren, 252.500,00-TL’sine ıslah tarihi olan 06/02/2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kâr mahrumiyeti tazminatı talebine ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, “eserin tamamlanması, iş sahibi ile ilgili “beklenmedik olay” dolayısıyla imkânsızlaşması” gerekçesinin somut olaya uygun olmadığını, kararın gerekçesinde; dere ıslahı çalışmalarına revize projeler ile binen ek yük nedeniyle asıl işveren … tarafından projenin iptali yoluna gidilmiş olması sebebiyle, alt işveren konumundaki davalı tarafça davaya konu sözleşmenin feshi yoluna gidildiğinden bahsedilmiş ise de, binen ek yükün ne olduğunun ne dava dosyasında nede mahkeme gerekçesinde belirli olmadığını, sözleşmenin konusu ile ilgili ne hukuki ne fiili hiçbir imkansızlık olmadığını, müvekkilinin ve davalının fesihten önce de sonra da edimini ifa edebilecek durumda olduklarını, İSKİ tarafından projenin uygulanması aşamasında projede yapılan revizenin “beklenmedik bir hal” olmadığı gibi işin yapımına engel bir hal de oluşturmadığını, İSKİ tarafından davalıya yazılan 26 Nisan 2013 tarihli ilk yazı ve ikinci yazının taraflar arasında yapılmış bulunan sözleşmenin ifasını imkansız hale getirmediği gibi davalıya sözleşme kapsamında ek bir yükümlülük getirilmediğini, aksine İSKİ Genel Müdürlüğü’nün davalıya göndermiş olduğu 14.06.2013 tarihli yazı ile onaylanan revize projelere uygun olarak imalatların yapılmasının istendiğini, davalının ilk İSKİ yazısından sonra davacıya göndermiş olduğu 13.05.2013 tarihli yazı ile iş programında yaşanan gecikmelerin telafi edilerek, detaylı iş programının 17.05.2013 tarihine kadar bildirilmesini talep ettiğini, bu bildirime göre ilk yazıda revizenin kapsamının net olarak davalıya bildirildiğini ve davalı tarafından davacının işe davamını istemekte olduğunu, davalının sözleşmenin feshini bildirdiği 11 eylül 2013 tarihli ihtarnamede sözleşmenin ifasının imkansızlığına ilişkin bir beyan olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme ile ilgili olmayan saiklerden bahsedildiğini, hukuki olarak ifa imkansızlığının somut olayda olmadığını, revize edilen projelere göre sözleşme konusu işin yapılıp yapılamayacağının kesin olarak tespiti gerektiğini, dava dışı … Genel Müdürlüğü ile yapılan değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan kanaate göre sözleşmenin davalı tarafından feshedilmiş olması dikkate alındığında bu feshin haklı bir fesih olarak nitelendirilemeyeceğini, dosya kapsamında sözleşme konusu iş bakımından sırf imar değişikliği sebebiyle objektif imkansızlığın meydana geldiğini, revize projelere göre bu işin kesin olarak yapılamayacağını gösteren usulüne uygun bir delilin bulunmadığını, arsa sahibi … kurumu ile İSKİ arasındaki protokolün halen devam etmekte olup söz konusu parsellerde … isimli projede inşatlar yapılmakta olduğunu, İSKİ’nin revize imar planına dava açılmadığı gibi kesinleşmiş olup aynen uygulamasının devam edilmekte olduğunu, kamu adına İmar uygulamasını denetleyen İSKİ’nin bu projenim uygulanması için Revize yaptığını, müvekkilinin bu revize planı uygulamaya da hazır olduğunu, kaldı ki gerek davacının sözleşmeyi fesih ihtarında gerekse davaya cevap lahikasında bu konuda somut bir delili de olmadığını, ayrıca mevcut kabulüne göre de sözleşmenin ifası imkansız olarak karar verilmesi halinde müvekkilinin proje bedellerinin de ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, Davalı istinafına cevaben: davalı tarafça yolların Kayakardeşler ve Karedeniz firmaları tarafından yapıldığına, bilirkişi raporundan sonra ise bu asfaltlara asfalt kırığı işinin Büyükşehir ve Başakşehir belediyesince yapıldığına dair beyan ve itirazların doğru olmadığının Büyükşehir ve Başakşehir Belediyelerine yazılan yazı cevaplarından anlaşılmakta olduğunu, dosyaya sundukları davacı şirket müdürü tarafından müvekkili şirket yetkilisi …’a verilen Kadıköy …Noterliği’nin 27.10.2010 ve 18.06.2012 tarihli vekaletnamelerinden anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki ilişkinin 2010 Yılından itibaren başladığını, müvekkili şirket yetkilisinin bu işi yapabilmek için 5 defa proje çalışması yaptığını, müvekkili şirketin bu işin yapımı için İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin talepleri doğrultusunda proje değişikliğine gittiğini, projenin son hali belirlendikten sonra müvekkilinin işe başladığını, tüm bunlar üst üste getirildiğinde müvekkili şirketin yetkilisinin kurulacak şirket ve yapılan sözleşmenin ifası için sözleşmeden önce davalı şirketin yararına onların bilgisi ve onayıyla bilirkişi raporunda belirlenen miktar ve bedelde işler yaptığının açık olduğunu belirterek, davalı istinafının reddi ile yerel mahkemenin reddettiği kar mahrumiyeti kısımı yönünden verilen kararın kaldırılarak talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, hükmedilen 297.500,00 TL’nin davacının 07.02.2013 tarihli sözleşme kapsamında yaptığı işin bedeli olmadığını, bu tutarın dava ve davaya konu sözleşme ile hiç bir ilgisi olmadığını, davacının, kendisinin de feshin nedenini bilmesine ve buna dayanarak kendi taşeronu Yüzey Harita ile kendi sözleşmesini rızaen feshetmesine rağmen, dava dilekçesinde afaki ve gerçekle bağdaşmayan haksız bir takım talep ve iddialarda bulunduğunu, davacı şirketin, davasının somutlaştırılması kararı üzerine müvekkili şirkete sözleşme dışı olarak ” … 2010,2011 ..yıllarında …dere ıslah çalışmalarına başlayabilmek için dereye kadar inen ,şantiye girişinden başlayan ve şantiye içinden ofis binalarına kadar ulaşan 2.140 metre yol yapıldığı… Bu yolun yapımı için arazide genişliği 11 ile 20 metre arasında değişen 2.140 metre yol kazsısı yapıldığı… 715 kamyon ile asfalt kırığı nakledildiği , 30 cm. Kalınlığında asfalt kırığı sıkıştırılmak suretiyle yola serildiği ” şeklinde soyut ve asılsız bir iddiada bulunduğunu, dava konusu 07.02.2013 tarihli sözleşme dışında taraflar arasında hiç bir yazılı anlaşma olmadığını, davacı şirkete hiç bir zaman herhangi bir sözleşme dışı bir iş yaptırılmadığını, davacı şirketin 15.06.2012 yılında kurulmuş bir şirket olduğu gözetildiğinde böyle bir iddianın fiilen de imkansızlıkla malul olduğunu, kaldı ki davacının bahsettiği şantiye içi yolların müvekkili şirket tarafından 09.11.2009 tarihli sözleşme ile … İnşaat ve 04.01.2007 tarihli sözleşme ile … Firmasına yaptırıldığının, bedellerinin sözleşme kapsamında düzenlenen hakedişlerle ödediğinin dosyaya sundukları belgelerle kanıtlandığını, yine 15.06.2017 tarihli beyan dilekçelerinde belirttikler ve ekinde sundukları Uydu fotoğraflarından ve … A.Ş. tarafından şantiyeye giriş çıkış yapan tüm kamu ve özel araçların, şantiye girişinde tutulan ve -bir kısmı sunulan – defter kayıtlarından da görüldüğü üzere, şantiye sahasına davacıya ait kamyon giriş çıkışlarının davaya konu sözleşmenin imzalanmasından sonra yani 07.02.2013 tarihinden sonra olduğunu, ayrıca ek raporda bahse konu imar yollarına ve kısmi servis yollarına, Başakşehir İlçesince başka bir kamu yolunun kazılması neticesinde çıkan asfalt kırıklarının, 13.08.2011-14.09.2012 tarih aralığında peyder pey ve İstanbul Büyükşehir ve Başakşehir Belediyesine ait kamyonlarla taşınarak serilmiş olup, davacının iddiasına konu yolların, onaylı İmar Planlarına göre ilgili belediyesine terkleri yapılmış olan İmar Yolları olup, kamuya ait olan bu yollarda yapılacak her türlü altyapı ve üst yapı imalatlarının ilgili belediyesi tarafından yapılmakta olduğunu, Belediyeden gelen müzekkere cevaplarının da bunu teyit ettiğini, davacı şirketin 2140 metre uzunluğunda yol açtığını ve 715 kamyon ile asfalt kırığı temin ve nakliye edip serdiğini sadece soyut olarak iddia ettiğini, yargılamanın hiç bir aşamasında böyle yüksek bir maliyet gerektiren bir yol yapımı, malzeme ve nakliye iddiasını kanıtlamak için hiç bir delil, belge, kayıt, fatura, irsaliye vb. herhangi bir evrak sunmadığını, tarafların defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu 13.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda: “… davacı şirket mali kayıtları üzerinde yapılan incelemede , davacı şirketin 2013 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yasal süresinde yapılmadığından davacı lehine delil olamayacağı, ..davacı şirketin yasal defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede Davalı Şirket adına herhangi bir işlem kaydına rastlanmamıştır.” tespitinde bulunulduktan sonra ; “…Müvekkili … İNŞ.A.Ş. nin defter ve belgelerinin yasal süresinde kapanış tasdikinin olduğu, kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, … davalı şirketin defter kayıtlarından hareketle cari hesap ekstresinde davacı adına kayıtların bulunduğu ve tutarının 59.429,17 TL. Olduğu, Davacı yanın, davalıya herhangi bir fatura düzenlemediği tespit edilmiştir.” denildiğini, Mahkemenin mahallinde imalat bedelinin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması kararına “belgeye dayanmayan iddiaların yerinde tespit ve incelenmesinin mümkün olmayacağı için dava konusu mahallinde keşif yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını, davacı şirketin defter ve belgelerinde iddialarına ilişkin belge bulunmadığı” gerekçesiyle karşı çıkan bilirkişi heyetinin, Mahkemenin değerlendirme yapabilmek amacıyla keşif kararında ısrarı üzerine 26.04.2017 tarihinde MAHKEME HUZURU İLE DEĞİL, iki bilirkişinin sahayı gezmesi suretiyle düzenledikleri 24.11.2017 tarihli Ek bilirkişi raporunda, bu görüşlerini değiştirecek hiç bir delil- belge olmadığı ve Mahkemece kendilerine verilen görev davacının soyut iddiasına konu yolun ve nakliye masrafının tespiti olmadığı halde, gerçekle bağdaşmayan bazı sübjektif ifadeler yazıp davacının soyut iddiasını nazara alarak hukuka aykırı bir değerlendirmeyle rapor düzenlediklerini, ayrıca bilirkişi raporunda usulsüz şekilde yapılan hesaplamayı da kabul etmediklerini, ek raporda; davacının 2011 yılında sözleşme dışı yaptığını iddia ettiği imalatlara dair hesaplamaların “dava tarihi 10.01.2014 itibariyle serbest piyasa ve raiç değerlere göre yapıldığının” ifade edildiğini, bu hesaplamalar da tümüyle afaki ve hatalı olmakla birlikte, bir alacak hesabı yapılacak olsaydı dahi imalatın yapıldığı iddia edilen tarihte yani 2011 yılında geçerli olan resmi mercilerin birim fiyatlarına göre yapılması gerektiğini belirterek, kararın davacı lehine toplam 297.500,00 TL’ye hükmedilmesine ilişkin kısmının kaldırılmasına ve davacının davasının tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından haksız olarak feshettiği iddiasıyla sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan kâr mahrumiyeti bedelinin davalıdan tahsili ile sözleşmeye hazırlık ve sözleşmenin ifası kapsamında yapılan bir takım işlere ilişkin imalat ve hizmet bedellerinden kaynaklı bakiye iş bedeli alacağı talebine ilişkindir. Taraflar arasında İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, … arazisi içinde bulunan … A.Ş. mülkiyetinde bulunan arazi içindeki “Arpalı 1, Arpalı 2 ve Küçük Kartal Derelerinin Islahı” işine ilişkin eser sözleşmesinin varlığı ve sözleşmenin süresinden önce davalı iş sahibi tarafından feshedildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı iş sahibi tarafından yapılan feshin haklı mı yoksa haksız mı olduğu, buna göre sözleşmenin feshi dolayısıyla davacı yüklenicinin kâr mahrumiyeti talep edip edemeyeceği, talep edebilecekse miktarının ne olduğu, ayrıca davacının davalıdan sözleşme hazırlık ve sözleşmenin ifası kapsamında bakiye hakediş ile sözleşme dışı imalat bedeli alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarlarının ne olduğu hususlarına ilişkindir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin konu ve netice-i talep kısmındaki açık beyanlardan anlaşılacağı üzere, istinaf başvurusu sadece reddedilen “kâr mahrumiyeti bedeline” ilişkin bulunmaktadır. Buna göre, dava ve ıslah dilekçesinde kâr mahrumiyeti bedeli haricinde talep edilen “sözleşme hazırlık ve sözleşmenin ifası kapsamında bakiye hakediş ile sözleşme dışı imalat bedeli alacağı” kalemine ilişkin olarak mahkemece sadece “sözleşme öncesi (2011 yılı) yapıldığı iddia edilen 2.140 metre uzunluğundaki yola asfalt kırığı kaplama malzemesi dökülmesi” kapsamında 24.11.2017 tarihli ek bilirkişi heyeti raporunda belirlenen 297.500,00 TL’lik meblağa hükmedilmiş olmasına, dava dilekçesinde bahsi geçen sair masraf kalemlerine ilişkin olarak bir bedele hükmedilmemiş olmasına karşı davacı vekilinin bir istinaf itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu bu doğrultuda değerlendirilecektir.Öncelikle davalı vekilinin hükmedilen 297.500,00 TL’lik meblağa ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki “Arpalı 1, Arpalı 2 ve Küçük Kartal Derelerinin Islahı” işinin yapımına ilişkin sözleşme 07.02.2013 tarihinde imzalanmış olup, 24.11.2017 tarihli ek bilirkişi heyeti raporunda “davacının 2011 yılında asfalt kırığı serdiğini belirttiği” şeklinde açıklandığı ve davacı vekilinin gerek yargılama sırasında sunmuş olduğu beyan dilekçelerinden gerekse istinaf dilekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere, hükmedilen 297.500,00 TL’lik meblağın dayanağı olan “2.140 metre uzunluğundaki yola asfalt kırığı kaplama malzemesi dökülmesi” işi davaya konu sözleşme tarihinden öncesine ilişkin olduğu gibi, davacı şirketin kurulma tarihi olan 15.06.2012 tarihinden de öncesine ilişkindir. Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde, sözleşme ve davacı şirketin kurulması öncesinde davalı şirket müdürü tarafından müvekkili şirket yetkilisi …’a verilen 27.10.2010 ve 18.06.2012 tarihli vekaletnamelere göre taraflar arasındaki ilişkinin 2010 yılından itibaren başladığı, söz konusu işin de müvekkili şirketin yetkilisi tarafından ileride kurulacak şirket ile davalı arasında yapılacak (ve yapılan) sözleşmenin ifası kapsamında sözleşmeden önce, davalı şirketin yararına ve bilgisi ve onayıyla yapıldığı belirtilmiştir. Buna göre, mahkemece hükmedilen 297.500,00 TL’lik meblağa ilişkin “2.140 metre uzunluğundaki yola asfalt kırığı kaplama malzemesi dökülmesi” işi davaya konu sözleşme ve davacı şirketin kurulma tarihinden önceki bir döneme ilişkin olduğundan, davacı tarafça söz konusu işin sonradan davacı şirketin kurucusu ve yetkilisi olan …’a verilen vekaletnameler kapsamında onun tarafından yapıldığı ileri sürüldüğünden, davacı şirketin bu iş kalemi yönünden davaya konu sözleşme kapsamında veya sözleşme harici olarak davalıya dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Mahkemece söz konusu talep kalemi bakımından bu doğrultuda değerlendirme yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde esas hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Davacı vekilinin istinaf başvurusu değerlendirildiğinde ise; Taraflar arasında İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, … arazisi içinde bulunan … A.Ş. mülkiyetindeki arazi içindeki “Arpalı 1, Arpalı 2 ve Küçük Kartal Derelerinin Islahı” işinin yapımı konusunda 07.02.2013 tarihinde yazılı anlaşma yapıldığı, iş için yerin davacı yükleniciye 20.02.2013 tarihnde teslim edildiği, iş bitim tarihinin 31.12.2013 tarihi olduğu, ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından davalı şirkete gönderilen 26.04.2013 tarihli yazı ile “sözleşmeye konu Küçükkartal ve Arpalı derelerine ait dere ıslahı ve atıksu kolektör projeleri ile ilgili projelerin 1/5000 imar planı değişikliği sebebiyle iptal edildiğinin, bu nedenle imalatların durdurulması gerektiğinin, onaylı projelerin imar planında yapılan değişiklikler doğrultusunda revize edilerek uygulama projelerinin hazırlanacağının” bildirilmesi, sonrasında yine İSKİ tarafından davalıya gönderilen 14.06.2013 tarihli yazı ile onaylanan revize projelere uygun olarak imalatların yapılmasının istenilmesi üzerine, dava dışı asıl iş (ve arsa) sahibi … Genel Müdürlüğü tarafından “arazide stoklanan hafriyat toprağının kullanım imkanı kalmadığı” gerekçesiyle yapılması planlanan dere ıslah çalışmalarının iptal edilmesi nedeniyle, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 11.09.2013 tarihli ihtarname ile “sözleşme konusu işin ifasının imkansız hale geldiği” gerekçesiyle taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği, Mahkemece İnşaat Mühendisi, SMMM ve Öğretim Üyesinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 13.10.2016 tarihli kök ve 24.11.2017 tarihli ek raporlarda yapılan değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere, İSKİ tarafından gönderilen 26.04.2013 tarihli yazıda, daha önce onaylanmış uygulama projesinin imar planı değişikliğinden dolayı iptal edildiğinin ancak uygulama projelerinin imar planında yapılan değişiklikler doğrultusunda revize edileceğinin ifade edildiği, buna göre projenin tümden iptal edilmediği, sadece revizyon sonucuna göre uygulama yapılması gerektiği, davacının da bu revizeden sonra sözleşmede belirtilen işini yapabileceği, salt projede revizyona gidilmiş olmasının davaya konu sözleşmenin ifasını imkansız hale getiren bit husus olarak kabul edilemeyeceği, revize sonrasında … ile İSKİ arasındaki protokolün sonlandırılmayıp devam etmesi ve revize proje doğrultusunda … projesinin devam etmekte olması karşısında, projelerin revizyonu sürecinde duran davacının taahhüdü altındaki işin revizyona göre yapılmasına devam edilmesinde bir engel yokken davalının sözleşmeyi “arazide stoklanan hafriyat toprağının kullanım imkanı kalmadığı” gerekçesiyle feshetmesinin haklı bir fesih gerekçesi olmadığı gibi TBK’nın 485/1. Maddesinde düzenlenen “eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşması” ve taraflar arasındaki sözleşmenin 52. Maddesinde düzenlenen “mücbir sebepler” kapsamında da değerlendirilemeyeceği, Mahkemece bu tespit ve değerlendirmelerin aksine bir şekilde, yukarıda özetlenen gerekçe doğrultusunda, sözleşmenin feshinde davalının kusurlu ve haksız olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmış olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu anlaşılmıştır. Bu değerlendirme doğrultusunda, davalı iş sahibi tarafından yapılan tek taraflı feshin haksız olduğu anlaşıldığından davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden kâr kaybı talep etme hakkı mevcut bulunmaktadır. Kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre eser sözleşmesinin karşı tarafın kusuru ile feshi halinde kâr kaybının hesabında 6098 sayılı TBK’nın 408. ve 438. maddesi hükmünde öngörülen yöntemin uygulanması gerekir. Sözü edilen bu yöntem “kesinti yöntemi”dir. Kesinti yöntemine göre davacı yüklenicinin yapılmayan sözleşme konusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kârın hesaplanabilmesi için; yapılmayan işin sözleşmesinin feshi tarihindeki bedeli saptandıktan sonra, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması nedeniyle tasarruf ettiği malzeme ve işçilik bedelleri ile genel giderleri, bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa elde ettiği kâr, başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa elde etmekten kaçındığı kâr tespit ettirilip, yapılmayan iş bedelinden çıkarmak suretiyle bulunan miktarın kâr kaybı olduğunun kabulüyle davalı arsa sahiplerinden tahsiline karar vermek gerekir. Her ne kadar mahkemece alınan 13.10.2016 tarihli kök bilirkişi heyeti raporunda kâr kaybı talebine ilişkin bir hesaplama yapılmış ise de, söz konusu hesaplama yukarıda açıklanan usule uygun bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; bilirkişi kurulundan alınacak ek rapor ile yukarıda belirtildiği şekilde davacı yüklenicinin kâr kaybı alacağı hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,2-İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 22/01/2020 tarih, 2014/15 Esas, 2020/56 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.