Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/375 E. 2023/968 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/375
KARAR NO: 2023/968
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2018/562 Esas, 2020/165 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki olduğunu, davalı tarafın cari hesap bakiyesini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davacı şirkete sipariş edilen ürünlerin taahhüt edilen tarihte teslim edilmediğini ve sonrasında teslim edilen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğunu, bu durumun davacı şirkete bildirildiğini, ancak sorunu çözemediklerini, bu nedenle müvekkili şirketin kumaşlardaki ayıp nedeniyle verilen fireler yerine fazla kumaş kullanmak zorunda kaldığını, yine geç teslim nedeniyle dava dışı … şirketine ödeme yapıldığını ve müvekkili şirketin zarara uğradığını belirterek karşı davalarının kabulüne, asıl davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, somut olayda yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalı tarafça, ayıplı olduğu iddia olunan kumaşların ibraz edilmediği, bu nedenle teknik olarak bir inceleme yapılamadığı, davacının, cari hesap alacağının tahsili talebiyle açmış olduğu davada, taraflar arasındaki faturaların ve ödemelerin davalı ve davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, aradaki cari hesap farkının karşı davanın konusu olan ve davalı karşı davacıya müşterisi .. tarafından kesilen reklamasyon faturasının davacıya yansıtılması, davacı tarafça da ayıp ve geç teslime ilişkin iddiaların kabul edilmemesi nedeniyle bu faturanın defterlerine kaydedilmemesinden kaynaklandığı, dinlenen davalı tanığının beyanlarında, bir kısım kumaşlardaki hasar nedeniyle 80 kg fazladan kumaş kullanmasının gerektiği ve bu 80 kg’lık kumaşın davacı tarafça tekrar yapıldığı, ancak geç teslim nedeniyle müşteri … ile aralarındaki termin süresinin dolması nedeniyle müşterileri tarafından kendilerine ceza kesildiğini, bu cezanında davacıya fatura edildiğini bildirdikleri, incelenen davacı defter ve kayıtlarında görüldüğü ve davalı tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere davalının ayıplı olarak nitelendirdiği ürünlerin davacı tarafça iade alarak yenilerinin teslim edildiği, davalı her ne kadar ayıp iddiasına dayanmış ise de, ayıplı olduğu bildirilen ürünlerin yenilerinin üretilerek davacı tarafça tesliminin yapıldığı, kaldı ki, davalının ayıp iddiasını ispatla mükellef olduğu, ayıplı olduğunu bildirdiği ürünleri incelemeye ibraz etmediği, bu iddiasını ispatlayamadığı, davalının, asıl olarak talebinin, kendi müşterisi ile arasındaki termine uymadığından bahisle müşterisi tarafından davalıya kesilen cezanın davacıya yansıtılmasından kaynaklı olduğu, davalının, davacıyla teslim süresi yönünde kesin süre verilerek yapılmış bir anlaşma olduğunu iddia etmediği gibi ürünleri teslim almak suretiyle teslimi kabul etmiş sayıldığı, kaldı ki, dinlenen davacı tanıkları ve mail yazışmaları içeriğine göre de geç teslimin numune onayı için beklenilen süreden kaynaklı olduğu, davalı, her ne kadar kendi müşterisi ile aralarındaki terminin gecikmesinden kaynaklı zarara davacının sebep olduğunu iddia etmiş ise de, dosya kapsamı itibariyle davalının ürünleri teslim aldığı, müşterisiyle arasında yapılan terminin davacıyı ilgilendirmediği, basiretli tacir olarak kendi müşterisiyle arasındaki termini ayarlaması gerektiği, buna göre davalı-karşı davacının davasının reddi gerektiği, davaya konu cari hesaba ilişkin faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ürünlerin teslimine ilişkin taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, cari hesap farkına sebep olan ve karşı davanın konusu olan fatura yönünden davacının borçlu olmadığı anlaşıldığından incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 28.680,51 TL cari hesaba dayalı alacağının bulunduğu, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğu gerekçesi ile; asıl davanın kabulü ile 28.680,51 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranını geçmemek üzere talep doğrultusunda yasal faiz oranının uygulanmasına, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 5.736,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın reddine, karar verilmiş karara karşı, davalı- karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında teslim süreleri, gecikme cezası ve reklamasyonun kararlaştırıldığı yazılı bir anlaşma yapıldığının ve davacı tarafından bir kısım siparişin geç teslim edildiği ve bir kısım siparişin ayıplı olduğunun ispat edildiğini, davanın tarafları arasında sipariş teslim tarihlerinin yazılı olduğu “Satın alma ve Boyahane Talimat Sözleşmesi” bulunduğunu, Sipariş Order Formlarından görüleceği üzere üç sipariş verildiğini, sözleşmenin 12.maddesinde ise “Termininde gelmeyen veya kusurlu gelen ürüne ait her türlü gecikme cezasının, müşteri reklamasyonunun tedarikçiye yansıtılacağı” şartı bulunduğunu ve bu doğrultuda taraflar arasında bir anlaşma yapıldığını, “Satın alma ve Boyahane Talimat Sözleşmesi”nde yazılı olduğu üzere bir kısım kumaşların 05.09.2017 tarihinde, bir kısım kumaşların 02.11.2017 tarihinde, bir kısım kumaşların acil olarak teslim edilmesi ve onaylı varyanttan parça gönderilerek bu varyanta uyulması gerektiği hususunda müvekkili tarafından davacıya gönderilen …, … ve … nolu Sipariş Order Formları ve taraflar arasında bu konuda mail yazışmaları bulunduğunu ve ispat kapsamında mahkemeye ibraz edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede siparişlerin termin tarihlerinin yazılı olup, davacı şirket tarafından siparişlerin zamanında teslim edilmediğini, bilirkişi raporunun 13 ve 14. Sayfalarında siparişlerin geciktiğinin belirtildiğini, ayrıca kumaşların bozuk olduğu ve iade edildiği, yeniden yapılanlarında ayıplı olduğu, yine geç teslim edildiğinin ispat edildiğini ve davacı tarafından da geç ve ayıplı teslimin kabul edildiğini, kanunen eser sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içeren ve iki tarafa borç yükleyen akitlerden olduğundan sözleşmede hüküm bulunmasa dahi B.K.’nın 106/1. Maddesine göre temerrüt halinde diğer tarafın ifayı bekleyerek gecikmeden kaynaklı zararlarını talep edebileceğini, B.K.’nın 107/1. Maddesi gereğince kesin vade geçmesine rağmen bitirilmeyen işlerde kanunun 106/1 maddesinde belirtilen mehil tayinine dahi gerek olmadığını, davacının müvekkili şirketin gecikmeden dolayı uğradığı zararları gidermek zorunda olduğunu, müvekkili tarafından numune onaylarının hemen verildiği ve değişikliğe gidilmediğinin ayıplı imalat nedeniyle düzenlenen iade irsaliye ve faturaları ile dosyaya dilekçe ekinde sunulan mail yazışmaları ile kanıtlandığını, yeniden üretilen kumaşların ayıplı olduğunun da ayıplı kumaşların fotoğraflarının taratılarak mail ekinde davacı şirkete gönderildiğinin de sunulan belgeler ile ispatlandığını, mahkemece bu hususlar göz önüne alınmadan sadece davacının beyanları dikkate alınarak eksik ve yetersiz inceleme ile karar verildiğini, kaldı ki davacı tarafından teslim edilen kumaşların toplar halinde sarılı olduğunu, baskıların siparişte belirtilen şekilde yapılıp yapılmadığının ve kumaşta ayıp olup olmadığının ancak model kesimi yapılırken kumaş toplarının açılması sırasında tespit edilebildiğini, bu nedenle kesim yapılırken ayıbın fark edildiğini, fire verildiğini, fire verilen kısım kadar kumaşın eksik kaldığını ve tekrar üretilmek zorunda kalındığını, kendi müşterilerine ait siparişin bu nedenle geciktiğini, bu hususların göz önüne alınmadan verilen mahkeme kararının hak, hukuk ve adalete ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Asıl dava eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, karşı dava ayıplı ve geç teslim nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup asıl davacı yüklenici, davalı- karşı davacı iş sahibidir.Asıl davada, davacı vekili taraflar arasında baskılı kumaş üretimi konusunda eser sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin edimini yerine getirerek sözleşme konusu ürünleri teslim etmesine rağmen düzenlenen fatura bedellerinin bir kısmının ödenmediğini açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini, karşı davada iş sahibi ise ürünlerin bir kısmının ayıplı yapıldığını, geç teslim edildiğini bu nedenle zarara uğradıklarını, geç teslim nedeniyle ithalatçı firma tarafından kendilerine reklamasyon faturası düzenlendiğini bu zararlarının tazminini talep etmiştir.Taraflar arasında sipariş formu ile baskılı kumaş üretimi konusunda sözleşme yapıldığı, sipariş formlarında üretilecek kumaşların özellikleri ile teslim tarihinin kararlaştırıldığı, davacı yüklenici tarafından kumaşların gecikmeli olarak teslim edildiği, davalı-karşı davacı iş sahibi tarafından kumaşların teslim alındığı ve kumaşlardan elbise üretimine geçildiği, üretim sırasında kumaşların bir kısmının ayıplı olduğunun tespit edilerek bunların yükleniciye iade edilerek yerine yeniden kumaş ürettirildiği, ayıplı kumaşların yerine üretilen kumaşların da teslim alındığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık siparişi verilen ilk parti kumaşın geç teslimi ile ayıplı üretilen kısım yönünden iş sahibinin uğradığı zararı talep edip edeyemeceğinden kaynaklanmaktadır.İlk sipariş edilen ürünler iş sahibi tarafından her hangi bir itirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim alınmış ve gecikmeye rağmen sözleşmenin 12. Maddesinde yer alan “gecikme nedeniyle müşteri tarafından uygulanacak reklamasyonun yükleniciye yansıtılacağına” ilişkin ceza koşulunun saklı tutulduğu belirtilmemiş, davalı- karşı davacı iş sahibi itirazi kayıtla kumaşları teslim aldıklarını, ceza koşulu talep haklarını saklı tuttuklarını ispatlayamamıştır. İlk sipariş edilen kumaşlardan bir kısmının ayıplı üretildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Yine tarafların kabulünde olduğu üzere ayıplı olan bu kumaşlar yükleniciye iade edilerek yerine yeniden kumaş ürettirilmiştir. Yüklenicide ayıplı kumaşları değiştirerek yerine yenilerini üreterek teslim etmiştir. Davalı- karşı davacı yeniden üretilen bu kumaşların ayıplı olduğuna ilişkin bir iddia ileri sürmemiştir. Bu kumaşlarda teslim alınarak kumaşlardan üretilen elbiseler asıl iş sahibi ithalatçı firmaya gönderilmiştir. Davalı- karşı davacı iş sahibi, dava dışı asıl iş sahibi ithalatçı firma tarafından kendisine geç teslim nedeniyle düzenlenen reklamasyon faturasından kaynaklı zararının tahsili talep etmekte ise de uyuşmazlığa konu eser sözleşmesi kapsamında üretilen kumaşlar geç de olsa teslim edilmiş olup, bunlarda ayıp oluğu iş sahibi tarafından iddia ve ispat edilemediği gibi, teslim sırasında gecikme nedeniyle kararlaştırılan ceza koşulu hakkının saklı tutularak veya itirazi kayıtla eserin teslim alındığı ispatlanamadığından mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı- karşı davacının istinaf sebepleri yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/02/2020 tarih ve 2018/562 Esas, 2020/165 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Karşı dava yönünden alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95-TL istinaf karar harcının davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Asıl dava yönünden alınması gereken 1.959,16 TL Nisbi istinaf karar harcından davalı-karşı davacı tarafça peşin yatırılan 489,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.469,36 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYINA, 4-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.