Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/374 E. 2023/1027 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/374
KARAR NO: 2023/1027
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2020
NUMARASI: 2015/858 Esas, 2020/8 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirkete ait Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki Ar – Ge binasının çatısının yalıtım işini yaptıklarını, yaptıkları işlerin tespiti için Manisa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/20 D. İş dosyasında tespit yaptırdıklarını ve bilirkişi raporu hazırlandığını buna göre hak edişlerinin toplamının 128.056,00 TL olduğunu, bu rakama % 18 KDV eklenmesi ve 2/10 tevkifat yapılmasından sonra 146.486,07 TL alacaklarının kaldığını, davalı tarafın ise kendilerine 62.384,40 TL ödeme yaptığını, bu ödemenin düşülmesinden sonra bakiye 84.111,67 TL alacaklarının kaldığını, bakiye alacaklarının ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacı yüklenicinin işini zamanında yapmadığını, işi tamamlamadığını, yaptığı kısımları ayıplı ifa ettiğini, ücrete hak kazanmadığını, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davada ise davacı karşı davalının işini sözleşmeye uygun ifa etmemesi, ayıplı imalat nedeniyle zarar oluştuğunu, bu zararı kendilerinin giderdiğini, bu nedenle de Beyoğlu … Noterliğinin 10.10.2014 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiklerini, yaptıkları onarım bedeli karşılığı olarak 1.000,00 TL tazminatın ve sözleşmenin ihlali nedeniyle de 1.000,00 TL cezai şartın taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında yapılan 01.09.2013 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki fabrika binasının … likit membrane ile çatı yalıtım ve tamirat işini oluşturduğu, davacının belirttiği gibi sözleşmenin konusunun sadece Ar – Ge binası çatısını oluşturmadığı, fabrikanın üretim bölümünün çatısını da kapsadığı, ücretin sözleşmenin “Birim Fiyat” başlıklı 3’üncü maddesinde 12,90 TL/m2 sabit birim fiyat KDV hariç olarak belirlendiği, davalının, sözleşmenin süresinde bitirilmediği ve yapılan işin ayıplı olduğu gerekçesiyle Beyoğlu … Noterliğinin 10.10.2014 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiklerini davacıya bildirdiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 475/son maddesi hükmüne göre eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibinin, sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı, davacının yaptığı imalatların davalının taşınmazı üzerinde yapılmış olması nedeniyle davalının sözleşmeden dönmesinin bu madde hükmüne göre geçersiz olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 479/II maddesine göre eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedelinin onun teslimi anında muaccel olacağı, dava konusu sözleşmede eserin parça parça tesliminin kararlaştırılmadığı, ancak taraflar arasında yapılan @ posta yazışmalarından anlaşıldığına göre davalıya ait olan taşınmazın önce Ar – Ge binasının çatısının izolasyonu ve tamiratına başlanıldığı, üretim binasının çatısına ise başlanılmadığı, Ar – Ge binasının çatısının işlerinin de sözleşmede öngörülen sürede olmasa da davacı tarafından bitirildiği, sözleşmeye göre her ne kadar parça parça işin teslim edilmesi kararlaştırılmadıysa da yapılacak işin niteliğine göre işin parça parça olarak ifasının işin tamamının ifasını engellemeyeceği, bu nedenle davacı yüklenicinin bitirdiği Ar – Ge binası çatısının yalıtım işinin bedelini davalı taraftan talep etmekte hukuki yararı bulunduğu, davacı hak edişlerinin toplamının Manisa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/20 D. İş dosyası bilirkişi raporuna göre 128.056,00 TL olduğunu, bu rakama % 18 KDV eklenmesi ve 2/10 vergi tevkifatı yapılmasından sonra 146.486,07 TL alacaklarının kaldığını, davalı tarafın ise kendilerine 62.384,40 TL ödeme yaptığını, bu ödemenin düşülmesinden sonra bakiye 84.111,67 TL alacaklarının kaldığını belirttiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 3’üncü maddesinde bedele KDV’nin dahil olmadığı yazılı olduğundan davacı tarafın belirlediği hak ediş miktarına % 18 KDV ekleyip 2/10 vergi tevkifatı yapmasında sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı, 6098 sayılı TBK 117 maddeye göre muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği, yani borcun muaccel olmasının borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmeyeceği, faturaya konu alacaklarının ödenmesi için davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmadığı, bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulü gerektiği, davacının yaptığı işin miktarının yargılama esnasında bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden alacağın likit olmadığı, davacı tarafın davalıya kestiği faturaları ödememesi üzerine ihtarname göndererek davalı tarafı temerrüte düşürmeden icra takibi başlatması ve icra takibinde faiz talebinde bulunmasının iyiniyetli görülmediğinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedildiği, karşı davanın eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat cezai şart alacağı davası olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 471 maddesine göre yüklenicinin, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olduğu, hazırlanan 18.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı-karşı davalının gerçekleştirdiği imalatın ayıplı olduğunun tespit edildiği, bu madde kapsamında yüklenicinin üstlendiği edimi sadakat ve özenle ifa etme borcunu yerine getiremediği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 474′ maddesine göre iş sahibinin, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, iş sahibi olan davalı- karşı davacının eserdeki ayıbı sözleşme sona ermeden tespit ederek yükleniciye bildirdiği, bu durumda iş sahibinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 475. Maddesinde öngörülen seçimlik hakları kullanabileceği, maddenin son fıkrasında ise taşınmazlarla ilgili ayrık bir düzenleme bulunduğu, buna göre eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibinin, sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı, dava konusu olayda da yüklenicinin yaptığı yalıtım işinin iş sahibinin taşınmazının çatısında gerçekleştirildiği, iş sahibinin sözleşmeyi feshetmesinin hukuken geçerli olmadığı, davanın açıldığı tarihte sözleşmenin hukuken geçerliliğini devam ettirdiği, davalı karşı davacının 1.000,00 TL tazminat talebinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 475’in ikinci fıkrasına göre genel hükümlere göre tazminat talebi olarak değerlendirildiği, 18.10.2019 tarihli talimat bilirkişi raporunda ayıplı yerlerin çatı ortasına gelen yağmur olukları ve aynı bölümün yan kısımlarının ve iki adet baca dibi olduğu, üretim bölümünün çatısının tamamlanmadığı, işin teslim edildiği tarihteki ayıbın giderim bedelinin ise 3.808,60 TL olduğu, iş sahibinin tazminat talebinin ise 1.000,00 TL olduğu, taleple bağlılık ilkesine gereğince 1.000,00 TL tazminatın davacı- karşı davlıdan alınarak davalı- karşı davacıya dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği, davaya konu sözleşmenin “Tazminat, Cezai Şart, Yaptırımlar, Fesih ve İşin Tasfiyesi” başlıklı 16’ıncı maddesinde meydana gelecek zararlar için yüklenici olan davacı- karşı davalının sorumluluğu düzenlendiği, ancak cezai şart konusunda sadece “iş verenin sözleşmenin diğer maddelerinde düzenlenmiş olan cezai şart hakları saklıdır.” hükmü getirildiği, sözleşmenin “Gecikme Cezası” başlıklı 6’ncı maddesinde de işin süresinde yapılmaması durumunda her gün için keşif tutarının % 1’i oranında ceza uygulanacağı, gecikme cezasının işin tahmini bedelinin % 30’unu geçmeyeceğinin belirtildiği, sözleşmenin 5’inci maddesine göre sözleşme süresinin 120 gün olarak belirlendiği, hazırlanan 18.10.2019 tarihli talimat bilirkişi raporunda işin yapıldığı alanın toplam 9.640 m2 olarak tespit edildiği, bu durumda yapılacak iş bedelinin 124.356,00 TL olacağı, (12,90 TL/m2 Birim fiyat x 9.640 m2 = 124.356,00 TL) günlük keşif tutarının ise bu rakamın 120 gün karşılığı olan 1.036,30 TL olduğu (120 gün işin süresi/124.356,00 TL iş bedeli = 1.036,30 TL), işin süresinde bitirilmediği, bu durumda davalı- karşı davacının, gecikilen süre için yukarıda hesaplanan günlük 1.036,30 TL cezai şart talep etme hakkı bulunduğu, davalı- karşı davacının cezai şart talebinin ise 1.000,00 TL olduğu, davalı- karşı davacının cezai şart talebinin kabulü gerektiği gerekçesi ile; Asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 84.111,67 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Asıl alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, reddedilen 12.631,35 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Karşı davanın kısmen kabulüne 6100 Sayılı HMK madde 26’ya göre talepte bağlılık ilkesi uyarınca 1.000,00 TL zarar tazminatının davacı- karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte verilmesine, Davalı karşı davacının 1.000,00 TL cezai şart talebinin kabulüne, 1.000,00 TL cezai şartın davacı- karşı davalıdan alınarak, davalı- karşı davacıya verilmesine karar verilmiş karara karşı, taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı- karşı dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile mahkemece verilen kararın, her ne kadar müvekkilinin asıl alacağının kabulü noktasında haklı ve hukuka uygun olsa da, mahkemece asıl alacağın yargılama esnasında bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden likit olmadığı belirtilerek talep ettikleri icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin, yine karşı taraf lehine reddedilen faiz tutarı üzerinden %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı davada her ne kadar mahkeme kararında karşı davanın kısmen kabulüne denilmiş ise de, işin gecikmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, işin yürütülmesinin, gerek davalı/karşı davacı şirketin belirlediği çeşitli çalışma şart ve isteklerinin yerine getirilmesi, gerek sonbahar ve gelen kış mevsimi dolayısıyla yaşanan çiğ ve aşırı yağışlar dolayısıyla sekteye uğradığını, bu nedenle davalı/karşı davacının cezai şart talep edemeyeceğini, zarar tazminatının haksız olduğunu davalı tarafın tüm taleplerinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin ifada bulunmasının ön koşulunun davacı/karşı davalının ayıpsız ve tam ifada bulunması olduğu göz önüne alındığında, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödemesi için gerekli şartların oluşmadığını, çünkü, davacı/karşı davalı tarafından sözleşmede kararlaştırılan edimlerin tam ve gereği gibi ifa edilmediğini, ayrıca ayıplı ifa olduğunu, dolayısıyla bilirkişi raporları ile de tevsik edildiği (izere, davacı/karşı davalının bir yandan ifasını gerçekleştirmediği üretim bölümü çatısına diğer yandan da ayıplı ifada bulunduğu Ar-Ge çatısına ilişkin olarak müvekkilinden tam ifa talep cttiğini, üstelik sözleşme uyarınca 120 günde tamamlanması gereken iş de 1 yıl geçmesine rağmen bitiremediğini, müvekkili tarafından yapılan ödemenin gerçekleştirilen iş ile kıyaslandığında fazla bir ödeme olduğunu, uyuşmazlığa konu 01,09,2013 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde sözleşmenin konusuna giren bütün işlerin sözleşmede yer alan şartlar ve hükümler ile 12,90 TL + KDV sabit birim fiyat ile yapılacağının kararlaştırıdığını, ayrıca sözleşmenin 4. maddesinde ise iş miktarındaki artış ve azalmadan dolayı birim fiyatın değiştirilemeyeceği, birim fiyatın iş bitimine kadar sabit olduğunun hüküm altına alındığını, dolayısıyla davacının ilave herhangi bir bedeli her ne ad altında olursa olsun müvekkilinden talep etmesinin mümkün olmadığını, davacı/karşı davalı tarafından çatıya ilave edilen bacaların ayrıca bir bedele tabi tutulmasının kabul edilemeyeceğini, ancak davacı/karşı davalının buna rağmen, çatıya ilave edilen bacalar için ayrı bir bedel hesaplaması yaptığını ve işbu bedeli de dava konusu alacağın dayanağı olduğu iddia edilen ve mutabakata varılmış bir hak ediş raporuna dayanmayan faturada açıkça belirttiğini, bu nedenle hiçbir suretle müvekkilinin borçlu olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mevcudiyeti iddia edilen borcun dayanağı olarak gösterilen ve mutabakata varılan bir hak edişe dayanmayan faturanın her şekilde sözleşme hükümlerine aykırı olarak düzenlenmesi ve tam ve gereği gibi bir ifanın da mevcut olmaması sebebiyle, borç mevcut olmadığından işbu fatura dolayısıyla herhangi bir alacak talebinde bulunulmasının da mümkün olmadığını, Manisa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/20 D.İŞ sayılı dosyası kapsamında yapıları incelemenin maddi ve hukuki gerçeklikten uzak olduğunu, anılan incelemeler neticesinde hazırlanan bilirkişi raporlarının huzurdaki davada dikkate alınmaması gerektiğini, ayrıca davacıya yapılan ödemenin davacının iddia ettiği gibi 62.384,40 TL değil 68.000,00 TL olduğunu, mahkeme tarafından sözlü yargılamaya geçileceği belirtilmeksizin, ve sözlü yargılama bakımından hatırlatılma yapılmaksızın ve bu yönde taraf beyanları alınmadan doğrudan tarafların esas hakkındaki beyanlarının alınarak karar verilmesinin HMK’nin 186 ncı maddesine aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, karşı dava gecikme nedeniyle cezai şart ve ayıp nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, asıl davacı yüklenici, davalı- karşı davacı iş sahibidir.Asıl davada davacı taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi yapıldığını, sözleşme konusu bir kısım işlerin yapıldığını ve faturasının davalıya gönderildiğini, davalının kısmi ödeme yaptığını kalan bedeli ödemediğini, kalan bedelin tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı- karşı davacı ise davacı yüklenicinin işi süresinde bitiremediğini, yaptığı işlerin ayıplı olduğunu, sözleşmenin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, ayıplı işler nedeniyle zararları olduğunu ayrıca sözleşmede gecikme halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davada ayıp nedeniyle zararlarının ve cezai şart alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Karşı dava kısmı dava olarak 1.000 TL tazminat ve 1.000 TL cezai şart bedeli gösterilerek açılmış karşı davacı davasını ıslah etmemiştir. Karşı dava yönünden asıl alacak miktarı ile cezai şart bedeli davacı tarafından belirlenmemiştir. Bilirkişilerce ayıplı işler bedeli ile sözleşmeye göre istenebilecek günlük cezai şart bedeli tespit edilmiş ise de karşı davacı cezai şart bedeli talep ettiği gün sayısını belirtmediğinden ve ayıplı işler bedeli de 3.808,60 TL olarak belirlendiğinden karşı davada kabul edilen miktar karar tarihi itibarıyla HMK 341/2 maddesine göre kesin olduğundan karşı dava davalı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf dilekçesinin 346. Maddeye göre reddi gerekmiştir.Taraflar arasında davalı iş sahibine ait fabrika binasının çatı yalıtım ve tamir işlerinin yapılması için yazılı sözleşme yapılmış olup, sözleşmede iş bedeli sabit birim fiyat üzerinden kararlaştırılmış, işin bitim süresi 120 gün olarak belirlenmiş, sözleşmenin 6. Maddesinde işin gecikmesi hali için gecikme cezası öngörülmüştür.Dosyada alınan tüm beyanlar, deliler, yaptırılan delil tespitlerinde alınan raporlar ile sözleşme konusu işin bitirilmediği, süresinde tamamlanmadığı, işin yapılan bir kısmında ayıplı imalat bulunduğu, sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından feshedildiği, fesih ihtarnamesinde gecikme nedeniyle cezai şart talep etme haklarını saklı tuttuğu sabittir.Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. Maddesinde işin sözleşmede öngörülen sürede bitirilmemesi halinde günlük cezai şart uygulanacağı, gecikmenin belli süreyi bulması halinde iş sahibinin her hangi bir ihtara gerek kalmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda işin sözleşmede belirlenen sürede bitirilmediği, gecikme olduğu sabit olup, davacı yüklenici gecikmenin iş sahibinden ve hava durumundan kaynaklandığını ileri sürmüş ise de bunları ispata yarar bir delil sunmadığı gibi gecikmede kusuru olmadığını ispatlayamamıştır. Sözleşme iş sahibi tarafından gecikme nedeniyle ileriye etkili feshedildiğinden işin tasfiyesinin yapılması gerekir. Bilirkişilerce de fesih tarihine kadar davacı yüklenicinin yaptığı işlerin metrajı belirlenmiş, buna sözleşme fiyatları uygulanarak yüklenicinin yaptığı işin bedeli tespit edilmiştir. Tespit edilen bu bedelden davalı iş sahibinin ödemelerinin düşülerek davacı yüklenici alacağının tespiti usul ve yasaya uygundur. Davalı iş sahibi karşı davasında ayıplı iş bedelini talep ettiğinden, tespit edilen yapılan işler bedelinden ayıplı olduğu tespit edilen işler bedelinin düşülmemesi yerinde olmuştur. TTK’nun 4/2. Maddesinde 28/2/2018 tarih 7101 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle miktar itibariyle davada basit yargılama usulü geçerli olup HMK’nın 321. Maddesinde öngörülen şekilde tahkikatın tamamlanmasından sonra tarafların beyanı alınarak karar tehfim edilmiş olup, basit yargılama usulünde sözlü yargılama için süre verilmesi gerekmemektedir. Asıl dava davalısı iş sahibinin asıl davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir.Asıl davada talep itirazın iptali istemine ilişkin olup, takipte talep edilen alacak miktarı mahkemece yapılan keşif ve sonucunda alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olup alacak belirlenebilir olmadığından şartları oluşmadığı için icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yerinde olmuştur. Ancak mahkemece reddedilen miktar yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de reddine karar verilen miktar takipte talep edilen faize ilişkin olup davacı yüklenicinin takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekirken hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, karşı davalının karşı davaya yönelik istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle HMK 346 maddesine göre reddine, asıl dava yönünden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile reddine, asıl dava yönünden davacı vekilinin isitnaf başvurusunun kötüniyet tazminatına yönelik olarak kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararında belirtildiği şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. Hüküm bütünlüğü açısından karşı davaya ilişkin mahkeme hükmü tekrar yazılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Karşı dava HMK’nın 341/2 maddesi gereğince miktar itibarıyla kesin olduğundan karşı davalının istinaf dilekçesinin HMK’nın 346/1 maddesi ile REDDİNE, 2-Asıl davaya yönelik davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi ile REDDİNE, 3-Asıl davaya yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 4-İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 13/01/2020 tarih ve 2015/858 Esas, 2020/8 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, A-) Asıl dava yönünden; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 84.111,67 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, 2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-Asıl alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
B-) Karşı Dava Yönünden; 1-)6100 Sayılı HMK madde 26’ya göre talepte bağlılık ilkesi uyarınca 1.000,00 TL zarar tazminatının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte VERİLMESİNE, 2-Davalı-karşı davacının 1.000,00 TL cezai şart talebinin kabulüne, 1.000,00 TL cezai şartın davacı-karşı davalıdan alınarak, DAVALI-KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Alınması gereken 5.745,67-TL nispi karar ve ilam harcından davacı-karşı davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.168,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.577,25 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 1.168,42 TL peşin harcın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE, 3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 713,90 TL tebligat ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.913,9‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.664,01 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan herhangi bir masraf olmadığından karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.734,52 TL vekâlet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE, 6-Davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; 1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 136,62-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 34,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 102,47 TL harcın davacı – karşı davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince karşı davada hesap olunan 2.000,00-TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak DAVALI-KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE, 3-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan toplam 2.834,15-TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak DAVALI KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN Asıl dava 1-Alınması gereken 5.745,67 TL nisbi istinaf karar harcından davalı-karşı davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.437,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.308,67‬ TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 34,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 182,90 TL istinaf yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı tarafa VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Karşı dava 1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1 maddeleri uyarınca miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından REDDİNE, 2-İstinaf yoluna başvuru harcı ile peşin istinaf karar harcının davacı-karşı davalı tarafa istek halinde İADESİNE, 3-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.