Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/368
KARAR NO: 2023/1024
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2017/242 Esas, 2020/214 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında 10/11/2016 tarihinde Kemerburgaz Çatı Sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşme kapsamında yüklenici davalının sözleşmeye uygun olarak binanın çatısını yapması, bunun karşılığında da müvekkili tarafından belirtilen tutarın ödenmesi konusunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin her türlü edimini yerine getirmesine rağmen davalının üzerine düşen edimlerini yapmadığını, sözleşmede kararlaştırılan süreden geç ve eksik şekilde edimin yerine getirildiğini, davalıya ihtarname ile 15/02/2017 tarihine kadar eksiklerin giderilmesi ihtar edilmiş ise de davalının cevabi ihtarname ile herhangi bir kusurunun olmadığının iddia ettiğini, çatı pencerelerinin yapılmadığını ve çatı altında yer alan yalıtım uygulamasında hata yapıldığını, bu hata yüzünden su sızmaları olduğunu, davalının davaya konu hizmeti geç ve eksik ifa etmesinden dolayı inşaat yapımındaki sıra itibariyle çatı uygulamasından sonra yapılması gereken işlemlerin askıya alınmak zorunda kalındığını beyanla neticeten uğramış olduğu zararlar kapsamında davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının taleplerini eser sözleşmesi kapsamında TBK 473. maddeye dayandırdığını, bu madde yönünden incelendiğinde davacının müvekkiline vermiş olduğu sürenin makul olduğunun söylenemeyeceğini, sözleşmenin kurulduğu sırada öngörülemeyen veya önlenemeyen iş sahibinin egemenlik alanından kaynaklanan nedenlerle teslim süresinin uzadığını, davaya konu sözleşmenin 10/11/2016 tarihinde 45 iş günü içerisinde bitirmek şartıyla imzalandığını, sözleşme imzalandıktan 10 gün sonra iş sahibi tarafından yer tesliminin yapıldığını ve işe başlandığını, hava koşulları nedeniyle 2016 yılı Kasım ayı içerisinde 9 gün ve 2017 Ocak ayı içerisinde 6 gün çalışma yapılabildiğini, toplam verimli çalışmanın ise 23 gün olduğunu, hava şartlarından dolayı çalışamamalarına ilişkin davacının da bilgisinin bulunduğunu, bu nedenlerle zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla neticeten davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacının davasını ispatlayamamış olması ve kusurun müvekkilinden kaynaklanmaması, ilgili mevzuat çerçevesinde müvekkilinin kusur sorumluluğuna gidilemeyeceği sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davaya konu yerin İstanbul İli, Eyüp İlçesi, … Mahallesi, … Sokak No: … adresindeki … ada, … parselde bulunan yapı olduğu, dava konusu …-…-… no’ lu bağımsız bölümlere ait çatı arası piyeslerinde ve çatıda yapılan incelemede keşif tarihi itibarı ile bir eksiklik ve tamirat gerektirecek imalat tespit edilmediği, mahallinde yapılan tespitler, sözleşme taraflarından iş sahibinin şantiye şefinin iddiaları, İstanbul 12.Sulh Hukuk Mahkemesince hazırlatılan 21.10.2019 tarihli bilirkişi raporu, dosyada mevcut fatura vs. belgelerin birlikte incelenmesi neticesinde, taraf vekillerinin bilirkişi kök raporuna itirazları da değerlendirilerek, gerek 12.Sulh Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda, gerekse iş sahibinin şantiye şefinin iddialarında hiçbir metraj bilgisi olmadığı, iş sahibi tarafından sunulan ve bilirkişi raporuna ilave edilen tespit anındaki fotoğraflardan anlaşıldığı gibi çatı imalatında bazı hataların olduğu, eksik malzeme ve işçilik hatalarından oluşan bu bozuk imalatların akıntıya neden olduğu, bu akıntıların …, …, …. no’ lu bağımsız bölümlerin tavan ve duvarlarında deformasyon oluşturulduğu ve bu mahsurların, daha sonra işveren tarafından giderildiği, metraj da bulunmadığı için onarım giderinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Birim Fiyat Analiz ve Rayiçleri ile ilgili genelgesine göre (inşaat da tamamlanabilmiş olduğundan) nefaset bedeli kesilmesi ile belirlenebileceği, bütün belge, rapor ve resimlerin incelenmesi neticesinde bu nefaset bedelinin çatı inşaatının tamamının % 7 sine karşılık gelebileceği, bunun rakamsal karşılığının ise sözleşme bedeli 135.700, x % 7 = 9,499 TL olduğu, bu nefaset bedeline bütün malzeme, işçilik, nakliye, geç teslim, eksik imalat bedellerinin dahil olduğu gerekçesi ile; Davanın Kısmen Kabulü ile 9.499.-TL tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,, karar verilmiş karara karşı, taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin eksik yapılan işlere ilişkin aldığı yeni malzemeler ve hiç yapılmayan kısımların yeni baştan imaline yönelik yaptığı harcamaların ayrı bir zarar kalemi oluşturduğunu ve ayrıca davalı tarafından hatalı yapılması sonucu müvekkilince düzeltilmek zorunda kalınan kısımlara yönelik yaptığı harcamaların da ayrı bir zarar kalemini oluşturduğunu, bilirkişi raporunda her ne kadar birim fiyat ve metraj bilgisi olmadığından bahisle ilgili birim fiyatlara bakmışsa da sözleşme ekinde davalının sunduğu birim fiyat listesi bulunduğunu, hesaplamada dikkate alınmamasının sebebininin anlaşılamadığını, eser sözleşmelerinde nefaset kesintisinin kamu ihalelerinde uygulanan bir husus olduğunu, taraflar arasında geçerli bir sözleşme varken hangi gerekçe ile ayıplı işlerin tek tek belirtilip bunların hesabının yapılmadığının anlaşılamadığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim Fiyat Analiz ve Rayiçlerinde nefaset oranı bulunmadığını, eğer bakanlıkça bu şekilde kesin bir oran belirtildi ise bilirkişi tarafından rapor ekine konulması gerektiğini, aksi halde bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğundan söz edilemeyeceğini, kaldı ki nefaset kesintisinin kesin bir orana tabi tutulamayacağını, zira bu hususun ayıbın nispeti ölçüsünde değişebildiğini, ayrıca bilirkişinin yaptığı hesapta nefaset kesintisinin KDV’sinin bu hesaba dahil mi hariç mi olduğunun belirtilmediğini, nefaset kesintisinin yalnızca ayıplı işler için uygulanabileceğini, eksik işler bakımından uygulanamayacağını, hayatın olağan akışına göre düşünüldüğünde dahi müvekkilinin yalnızca 15 gün boyunca 2 işçi çalıştırsa dahi günlük 120 TL yevmiyeye göre yalnızca 3600 TL işçilik gideri bulunacağını, bilirkişinin yaptığı hesaba göre müvekkilinin yalnızca nakliye, montaj ve işçilik giderinin bu 9.499 TL’ye karşılık geldiğini, bilirkişinin hangi yılın birim fiyat listesini kullandığını belirtmediğini, müvekkilinin yaptığı onarım ve eksik iş harcamalarının farklı senelere yayıldığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacının aktif husumet yetkisi bulunmadığını, bu konudaki itirazları dikkate alınmadan usul ve hukuka aykırı olarak taraf teşkili sağlandığını, 09/10/2018 tarihli celsede davacıya “sözleşmenin taraflarını gösterir başlangıç kısmı ile imzaları içerir son kısmında yazılı iş sahibi şirket unvanlarının farklı olduğu görülmekle, son kısma ilişkin şirket unvanını tam olarak gösterir okunaklı sözleşme sayfasını sunmak ve bu hususa ilişkin beyanda bulunmak üzere” 2 hafalık kesin süre verildiğini, davacının süresi içerisinde usulüne uygun davacı şirket ünvanının kullanıldığına dair sözleşme ya da bir belge, delil ibraz edemediğini, davaya cevap dilekçelerine ekli belge ve delillerin ve rapora itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişinin ayıbın süresinde ihbar edilip edilmediği yönünde bir inceleme yapmadan, mahkemenin istediği araştırmaları yapmadan zarar hesabı yaptığını, davacının keşide ettiği ihtarnamede süresi içerisinde ve gereği gibi ayıp ihbarında bulunmadığını, müvekkilinin gönderdiği ihtarname ile hangi işlerin, kuşlukların, mantolama işlerinin ne zaman yapılacağını, hava koşullarının müsait olmadığını bildirildiğini, hangi işin kusurlu ve zamanında yapılmadığı tam ve tespit edilmeden müvekkilinin tazminat sorumluluğuna gidildiğini, davacının 21.02.2019 tarihli beyan dilekçesinde; bilirkişi incelemesine esas olmak üzere daha önceden delillerinde bildirmediği, farklı mahkemeden delil tespiti içerikli bir bilirkişi raporu sunduğunu (İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/142 D.iş), bu incelemeyi yapan bilirkişilerin bilirkişi olarak seçilmesini istediğini, bilirkişinin gerek ek gerekse kök raporunda teknik değerlendirme başlığı altında, müvekkilinin olumsuz hava koşulları nedeni ile işin uzadığına ilişkin meteorolojik bir belge ya da çizelge sunulmadığını, dolayısı ile işin zamanında bitirilmemesinden dolayı öne sürülen mazaretlerin geçerli olmadığını belirttiğini, hava raporlarına dair belgeyi davaya cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, bu görülmese bile iddia edilen tarihlerde meteorolojiden rapor istenmeden görüş bildirilmesinin yerinde olmadığını, şantiye defterini sunacak olanın iş sahibi olduğunu, bu defter istenmeden rapor oluşturulmasının doğru olmadığını, cevap dilekçesi ekinde davacıya gönderilen 2 adet mail çıktısında aslında hava koşulları nedeni ile işin uzadığı, kuşluk modellerinin davacının isteği ile değiştirilmesi nedeni ile işin geciktiği, proje ile teklifin farklı olduğunun belirtildiğini, bu belgeler irdelenmeden, şantiye defteri istenmeden, çatı projesi istenmeden rapor oluşturulmasının eksik ve hatalı olduğunu, çatıdaki hasarların müvekkilinin yaptığı işçilikten değil daha sonradan çatıya yapılan müdahaleden oluştuğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava eser sözleşmesinden kaynaklı gecikme, eksik ve ayıplı işler nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin olup davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davacı vekili taraflar arasında çatı yapım işine ilişkin yazılı sözleşme yapıldığını, sözleşmede işin süresinin belirlendiğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirerek bedeli ödediğini, davalı yüklenicinin işi süresinde tam ve eksiksiz teslim etmediğini, gecikme ve eksik ayıplı teslim nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek zararın tazminini talep etmiş, davalı vekili ise öncelikle aktif husumet itirazında bulunarak, gecikmede kusurun müvekkilinde olmadığını, iş sahibinden ve hava şartlarından dolayı gecikme olduğunu, iş sahibinin verdiği sürenin yeterli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda eksik ve ayıplı imalat nedeniyle bilirkişice takdir edilen nefaset bedeline göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında yazılı sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin başlık kısmında iş sahibinin davacı şirket olduğu belirtilmiştir. Davacı şirket sözleşmeyi benimsemiş olduğundan sözleşmenin davacı şirket adına kimin tarafından imzalandığının (yetkili temsilci tarafından imzalanmamış olsa bile) önemi olmadığı gibi sözleşmenin imza kısmında bulunan imzanın şirket yetkilisine ait olup olmamasının da önemi yoktur. Sözleşme kapsamında iş bedeli de davacı şirket tarafından ödenmiştir. Davalı yüklenicinin aktif husumete ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı, geç teslim nedeniyle zarara uğradığını belirtmiş ve somut olayda gecikme olduğu sabit ise de davacı gecikme nedeniyle uğradığı zarara ilişkin olarak dosyaya her hangi bir delil sunmamıştır. Sözleşmede de gecikme halinde cezai şart ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Gecikme nedeniyle var ise bir zararın davacı tarafça ispatlanması gerekir. Davacı bu yönde hiç bir delil sunmadığından mahkemece gecikmeden kaynaklı zarara hükmedilmesine olanak bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davalı yüklenici tarafından sözleşme ile üstlenilen işlerin bir kısmı ayıplı ve eksik yapılmış olup, bu eksik ve ayıplı işler iş sahibi tarafından giderilmiştir. Ancak davacı iş sahibi tarafından eksik ve ayıplı işlere ilişkin her hangi bir tespit yaptırılmadığı gibi, değişik iş dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da eksik ve ayıplı işlere ilişkin bir metraj raporu bulunmamaktadır. Buna göre bilirkişi tarafından eksik ve ayıplı işlere yönelik olarak bir ölçüm yapılamamış olup, keşfen görülen hususlar doğrultusunda, ayıplı ve eksik işler davacı iş sahibi tarafından giderildiğinden nefaset indirimi uygulanmıştır. Dosya içine taraflarca eksik ve ayıplı işlerin ve bunların giderilmesine ilişkin olarak ölçüme elverişli sunulmuş bir delil bulunmadığından taraf vekillerinin zarar hesabına ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Bilirkişi raporunda gecikme nedeniyle zarar hesabı yapılmadığından ve mahkemece de gecikme nedeniyle tazminata hükmedilmediğinden gecikmede kusurun kimden kaynaklandığının yeterince incelenmediğine ilişkin davalı istinaf sebebi de yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarih ve 2017/242 Esas, 2020/214 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 648,87 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 163,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 485,67 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.