Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/358 E. 2023/842 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/358
KARAR NO: 2023/842
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2017/248 Esas, 2019/826 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağı yönelik olarak başlatılan takip sebebiyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; 17.10.2016 tarihinde gerçekleşecek film galası için davalıya verilen siparişlerin eksiksiz ve tam olarak yapılması ve bedelinin davacı tarafından da ödenmesi sözleşme yaparak anlaştıkları, davalıya da 13.10.216 tarihinde 4.000,00 TL. avans ödemesi yapıldığı, davalının edimlerini gereği gibi ifa etmediği, davacı şirketi zarara uğrattığı, davalının eksik ve ayıplı imalat sonucunda davacının asıl işverene 15.000,00 TL. tazminat ödemek zorunda kaldığı, davalıya ayıplı ifasını düzeltmesi için sözlü olarak bildirilmesine rağmen düzeltilmediği gibi davalı tarafından hiçbir fatura düzenlenmeden Kartal … Noterliğinin 21.11.2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile 17.10.2016 tarihli 20.213,40 TL. tutarındaki faturanın eklenerek davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından da fatura kabul edilmeyerek Beyoğlu … Noterliğinin 02.12.2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi iade edildiği ve uğranılan zararın tazmininin istendiği, ayrıca fatura tutarının anlaşılan tutardan çok fazla olduğu, davalı tarafından dava aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, takibe yasal süresi için itiraz edilerek davalının eksik ve ayıplı imalatı bulunduğu, bu nedenle davalıya borçlarının bulunmadığı beyan edilerek bunun tespitinin yapılması için huzurdaki davanın açıldığı beyan edilerek, haksız ve kötü niyetli olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalının %20’den az olmamak kaydıyla haksız ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. etmiştir. Davalı vekili ; davacının dava dilekçesindeki iddialarının çelişkili olduğunu, davacının iddia ettiği gibi değil davacı ile işin yapımının tüm detayları ile belirlendiği ve toplamda 20.213,40 TL. (KDV dahil) anlaşıldığı, davacının ayıplı olarak nitelendirdiği işleri için sosyal medya hesaplarından yapılan işten duyduğu memnuniyete ilişkin teşekkür mesajı ve videosu paylaştığını, davalının edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davacının edimini yerine getirmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığı beyan edilerek, davacının haksız taleplerinin reddine, ara karar ile durdurulan takibin devamına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece: taraflarca ibraz edilen ve aksi inkar edilmeyen elektronik posta ve iletişim kayıtlarına göre, sadece davalının imzasını taşıyan ve yapılacak işleri gösteren belgede belirtilen işler ile sipariş edilen işlerin dışında da fazladan imalat yapıldığı ve yapılan işlerin fiyatları hususunda tarafların mutabık oldukları, bu durumda davacının 13/10/2016 tarihli … nolu faturadaki edimini yerine getirdiği, davalının 20213,40 TL bedele hak kazandığı ,her ne kadar davacı tarafından 13/10/2016 tarihinde EFT yoluyla davalıya ödenen 4000,00 TL davalının kayıtlarında yer almamakta ise de, banka dekontu ile sabit olan bu ödemeyi kabul etmek gerektiği, fakat davacının defterinde kayıtlı olup da davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 15/08/2016 tarihli ödemenin ise davacı tarafından ispatlanması gerektiği, bu ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği, 4000,00 TL ödemenin dava konusu işle ilgili avans ödemesi olarak yapıldığına dair bir delil ibraz edilmediği, taraflar arasındaki defter uyumsuzluğunun davacı tarafından yapılan 15/08/2016 tarihli 5000,00 TL ödeme ile davalının davacıya düzenlediği dava konusu 20213,40 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, davacının 5000,00 TL ödemeyi ispat edemediği, davalının fatura bedeline hak kazandığını ispat ettiği, bu durumda davalının defterlerinde belirtildiği gibi davalının davacıdan (20213,40 + 5000,00=) 25213,40 TL alacaklı olduğu, aksi ispat edilmediğinden davalıya EFT yoluyla yapılan 4000,00 TL ödemenin, faturası her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olan işlerden kalan bakiye alacağa ilişkin olduğunu kabul etmek gerektiği, bu durumda davalının davacıdan faturaya konu işten dolayı 20213,40 TL alacaklı olduğu ,davalının bu alacağından dolayı davacıyı 30/11/2016 tarihinde temerrüte düşürdüğü noter tebligat parçalarından tespit edildiği, resen yapılan basit faiz hesabına göre temerrüt tarihinden takip tarihine kadar 371,27 TL faiz işlediği, davalı alacaklı takipte 675,77 TL faiz talep etmiş ise de, davacının davalıya işlemiş faiz bakımından 304,50 TL borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın 20213,40 TL asıl alacak ve 371,27 TL işlemiş faiz bakımından reddine, 304,50 TL işlemiş faiz bakımından ise kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinafında, yapılan işin ayıplı ve eksik olduğunu, bundan dolayı asil işverene karşı 15.000 TL tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, dosya içine sunulan resimler ve mailler değerlendirilmeden rapor hazınlandığını, davalının sözleşmeden fazla alacak talebinde bulunduğunu, bilirkişinin piyasa rayiçlerine göre yaptığı belirlemede delil sunmadığı belirtilerek kararın kaldırılması istenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir.Davacı iş sahibi davalı ile film galası konusunda eser sözleşmesi düzenlediklerini, davalının işi eksik ve ayıplı yapmasına rağmen hakkında takip başlatarak alacak talebinde bulunduğunu takibe süresinde itiraz etmediği için takibin kesinleştiğini, davalıya borcu olmadığı için borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, mahkemece davacının işin eksik ve ayıplı olduğu hususunda ispatı olmadığı ve davalı tarafından işin yapıldığı gerekçesiyle asıl alacak yönünden reddine faiz yönünden kısmen kabulüne dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacının hükmedilen bedele yönelik istinafı olmadığından kararın bu yönüyle kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacı hakkında 13/10/2016 tarihli 20.213,40 TL bedelli faturaya dayalı olarak takip başlatıldığı, davacının ise işin eksik ve ayıplı yapıldığını ayrıca fatura bedelinin anlaşma tutarının üzerinde olduğunu belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. İşin yapılıp teslim edildiği taraflar arasında çekişme konusu değildir. Uyuşmazlık işin ayıplı yapıldığına ilişkin olduğundan işin ayıplı olduğunu ispat külfeti davacı iş sahibindedir. Davacının buna ilişkin dosyaya yansıyan somut bir delilinin tespit yada tutanağın olmadığı anlaşılmakla mahkemece bu gerekçeye göre verilen karar doğru olmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme gereği mahkemece verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarih ve 2017/248 Esas, 2019/826 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬ TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.