Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/350 E. 2023/786 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/350
KARAR NO: 2023/786
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2020
NUMARASI: 2015/258 Esas, 2020/6 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin çinko kaplama sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının çinko kaplama işini yaptığını ve buna istinaden fatura düzenlediğini, davalı tarafın 8.297,76 TL alacağını ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile takip başlatıklarını, davalının itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davacı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında açtığı icra takibinin yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin ticari faaliyet çerçevesinde davacı şirkete daha önce birtakım kaplama işleri yaptımış olduklarını bunun üzerine tüm fatura bedellerini ödediklerini, dava konusu borcun müvekkiline ait olmadığını, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; davacı kayıtlarına göre 8.297,76TL alacaklı olduğu ancak malın teslim edildiği hususunun ispatı gerektiği , davacının davalı tarafa düzenlediği …, …, … nolu sevk irsaliyelerinin teslim alan olarak … adıyla imzalandığı görüldüğü, malın teslim edilip edilmediği bir maddi olay olduğundan ve tanıkla ispatı mümkün olduğundan tanıkların dinlenilmesine karar verildiği, Talimat mahkemesince alınan ve sevk irsaliyesinde imzası bulunan … beyanında … firmasında sevkiyat sorumlusu olarak çalıştığını davaya konu faturalardaki imzanın kendisine ait olduğunu, …’den … firmasına gelen parçaların daha sonra … Firmasına gönderildiğini, gönderilme amacının ise emtiaların kaplanması olduğunu, kaplandıktan sonra emtiaların … tarafından … firmasına gönderildiğini belirtmişse de imzasının olduğunu kabul ettiği faturalar davacı … ile Davalı … adına düzenlendiği, diğer tanık … beyanında … firmasında satın alma bölümünde çalıştığını, otomobilde kullanılan parçaların satın alınması için … ile anlaşıldığını ancak satın alınan ürünlerin bedellerinin kaplama yapıldıktan sonra ve kaplamalı olarak ödendiğini, kaplama işini de davacı …’ın yaptığını, bildiği kadarı ile davacı …’ın faturaları …’a değil davalı …a kestiğini, çünkü anlaşmaları doğrulusunda …nin kendilerine kaplamalı parçaların satmış gözüktüğünü belirttiği, dava dışı …’a müzekkere yazılmış firmadan gelen 15/11/2017 tarihli yazı cevabında kendilerinin … ile herhangi bir ticari anlaşmasının bulunmadığını, anlaşmanın … ile yapıldığını, davalı …nin malzemelerin kaplanması işini …’a yaptırdığını, ve davacı … kaplanan malzemeleri ara sıra davalı … adına firmalarına kendi aracı ile yönlendirdiğini, 18/04/2017 tarihli yazı cevabında da aynı hususları tekrar ederek davacı firma ile aralarında fatura ve irsaliye ilişkisi bulunmadığını, kaplamanın davalı firma tarafından davacıya yaptırıldığını ve taraflarına gönderildiğini belirttiğini, davalı … tarafından, davacı … ile dava dışı … arasında ayrıca bir ticari anlaşmanın olduğu ve irsaliye konusu malların bu anlaşmaya bağlı mallar olabileceği belirtilmişse de toplanan deliller, … A.Ş cevabı ve tanık ifadeleri değerlendirildiğinde ticari ilişkinin … ve … arasında olduğu, … Makinenin sattığı ürünlerin çinko kaplama işini davacı …’a yaptırdığı ve …’ın da kaplaması yapılan ürünleri … adına … A.ş’ye teslim ettiği, bu sebeple malların teslim edildiği davalının borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar tacir olup takibe konu alacak faturaya bağlı olduğundan, belirlenebilir ve likit olduğu kabul edilerek dava değeri olan 8.297,76 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının (1.659,552-TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında; dava dışı firmanın davalıdan aldığı malları davacıya kaplatmakta olduğunu, davalı ile davacı arasında akdi ilişki olmadığını, davaya konu faturadaki malların davalının dava dışı şirkete sattığı mallar olmadığını, davalının kaplama için davacıya gönderdiği malın olmadığını, buna ilişkin irsaliye ve teslim belgelerini ibraz etmesi gerektiğini, mahkemenin ticari ilişkiyi yanlış değerlendirdiğini, ticari ilişkinin davalı ile dava dışı şirket arasında gerçekleştiğinin doğru olduğunu bu ürünlerin davalı tarafından kaplama işinin davacıya yaptırıldığının gerçek olmadığını, tanıklar ve dava dışı firma davaya konu malların davalı tarafından dava dışı firmaya satılan mallar olduğunun kanıtlanamadığını, tanık dinletme isteklerinin mahkemece reddedildiğini, icra inkar tazminatının verilmemesi gerektiğini alacağın likit olmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Davacı yüklenici, davalı için yaptığı iş sebebiyle fatura düzenlediğini, davalının bakiye 8.297,76 TL alacağını ödememesi sebebiyle takip başlattığını itiraz sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı iş sahibi ise, akdi ilişkiyi reddederek, daha önce bir takım işleri davacıya yaptırdığını ve tüm fatura bedellerini ödediklerini, takip konusu borcun kendilerine ait olmadığını savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatı talep etmiş, mahkemece , davacı tarafından yapılan malların davalıya teslim edildiği ispat edildiğinden davalının borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık akdi ilişkinin varlığına ilişkindir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır (bkz. Yargıtay (Kapatılan) 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 Karar sayılı kararı). Eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanmalıdır. 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi bulunmadığından ve davalının sözleşme ilişkini inkar ettiği anlaşıldığından bu hususu ispat külfeti davacı taraftadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmü gereğince davacı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Aynı maddede (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın AÇIK muvafakati halinde tanık dinlenebileceği de hükme bağlanmıştır. Senetle ispat zorunluluğuna ilişkin HMK’nın 200 vd. maddelerindeki düzenlemelerin sonucu olarak sözleşme ilişkisinin kurulması hukukî işlem niteliğinde olduğundan, eser sözleşmesine dayalı bir davada; davalının akdi ilişkiyi inkâr etmesi hâlinde, ispat yükü davacının üzerinde olup, sözleşmenin kurulduğunu davacının kural olarak yazılı delille veya ikrar, yemin, ticari defterler gibi diğer kesin delillerle ispatlaması gerekir (Yargıtay HGK’nın 29/04/2021 gün 2017/15-3098 E. 2021/546 K. Sayılı kararı). HMK’nın 202. maddesinde, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge delil başlangıcı olarak tarif edilmiş ve senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği belirtilmiştir. (bkz. Yargıtay 6.HD’nin 26.04.2022 gün, 2021/3822 E, 2022/2442 K. Sayılı kararı) Yazılı delille (senetle) ispat zorunluluğu bulunan durumlarda tanık dinlenebilmesi için HMK 202. maddesinde düzenlenen delil başlangıcının olması, HMK 200/2. maddesine göre karşı tarafın tanık dinlenmesine açıkça muvafakat etmesi ya da HMK 203. maddesinde sayılan istisnalardan birinin bulunması gerekir. Bunlar yoksa ve somut olayda olduğu gibi dava, HMK’nın yürürlükte olduğu dönemde açıldıysa; dava dilekçesinde, HMK 136/2. maddesinde yapılan atıf gereğince cevaba cevap dilekçesinde veya süresi içinde dosyaya sunduğu delil listesinde açıkça yemin deliline dayanıldıysa, davacı akdi ilişkinin varlığını kanıtlamak için davalıya yemin teklif eder ya da mahkeme davacı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğunu hatırlatır (bkz. Yargıtay HGK’nın 29.04.2021 gün, 2017/15-3098 E., 2021/546 K. Sayılı kararı). Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunmamaktadır. Davalı tarafça akdi ilişkinin varlığı inkâr edilmiştir. Sözleşme ilişkisini ispatlamakla yükümlü olan davacı, HMK’nın 200/1. maddesi uyarınca akdi ilişkinin varlığını yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafça dosyaya bu iddiayı ispatlayacak yazılı bir belge ya da tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir evrak ibraz edilmemiştir. Yargılamanın tüm aşamalarında sözleşme ilişkisini kabul etmeyen davalı iş sahibi , HMK’nın 202/2.maddesi uyarınca davacı tanıklarının dinlenmesine açıkça muvafakat de etmemiştir. O halde, mahkemece yukarıda sözü edilen Yargıtay HGK kararında da açıklandığı gibi, yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan davacının, dava dilekçesinde açıkça “yemin” deliline dayanmadığı gözetilerek davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2020 tarih ve 2015/258 Esas, 2020/6 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, 4-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 100,22 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 169,63 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 27,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 19/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.