Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/35 E. 2022/175 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/35
KARAR NO: 2022/175
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2015/869 Esas, 2019/165 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin … Kısım No:… Manisa adresinde bulunan fabrika ve tesislerine, atıksu arıtma tesisine ilişkin projenin hazırlanması, proje kapsamındaki gerekli cihaz ve aksesuarların temini ve tesisin kurulması hususunda davalı … Tic. Ltd. Şti. ile anlaştığını, 26/10/2013 tarihli satış sözleşmesi imzaladığını, ancak davalı şirketin bu sözleşmedeki taahhüdünü yerine getiremediğini, kurulan sistemin gerekli performansta çalışmadığını, arıtma tesisinden beklenilen faydanın sağlanamadığını, yapılan işin yarım kaldığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkililerinin konuyla ilgili şikayetlerini davalıya ilettiklerini fakat şirket yetkililerinin sorunu gideremediğini, müvekkil şirketin davalının sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle … Ltd. Şti. ünvanlı bir firmadan danışmanlık hizmeti almak zorunda kaldığını ve tesisi işler hale getirebilmek için … denetiminde bazı işlemlerin yapıldığını, bu işlemler için ödenen bedelin 20.650 Euro+8.274 TL olduğunu, müvekkili ile davalı arasında yapılan görüşmelerde davalının bu masrafı karşılayacağını bildirdiğini ancak karşılamadığını, aksine müvekkili hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını belirterek, müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin kötü niyetli ve haksız olması sebebiyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkilin davacının bulunduğu adrese söz konusu su arıtma sistemi sözleşme şartlarına uygun olarak zamanında kurduğunu, çalıştırıp eğitimini de vererek çalışır hale getirdiğini, tesisin sorunsuz çalıştığını, davacının arıtılan sudan memnun kaldığını, tesise mevcutta olan ilave makine gruplarını da bağlayarak arıtma tesisinin kapasitesinin 8.3m3/saatten, 57.6m3/saate zorlandığını, kapasite artımından müvekkili firmanın haberinin olmadığını, davacının müvekkili firmaya arıtma tesisinde sorun var demesi üzerine müvekkilinin derhal teknik ekibini tesise gönderdiğini, yerinde yapılan gözlemler neticesinde tesisin kapasitesinin çok üstünde kullanılmaya çalışıldığının gözlendiğini, kapasitenin tam olarak tespit edilmesi için Açık Kanal Tipi Ultrasonik Debi Ölçüm Cihazı ile arıtma tesisine gelen suyun debisinin firma yetkilileri eşliğinde ölçüldüğünü, ölçüm neticesinde suyun debisinin 16lt/sn=57.6m3/sa olduğunun görüldüğünü, debinin normalde 8.3m3/sa olması gerektiğini, kapasitenin 7 katına çıktığının, bu yüzden de tesisin bu kapasiteyi kaldıramayacağının, ilave ekipman ve sistemin gerekli olduğunun, davacı firma yetkililerine bildirildiğini ve ilave yapılacak işlemleri için bir bedelin çıkacağının söylendiğini, davacının müvekkili şirketin rızasını almadan tesise müdahale ettiğini, kendince ilaveler yaptığını, bu sorunu da müvekkili şirkete aitmiş gibi davranarak yapması gereken ödemelerin de hiçbirini yapmadığını, müvekkili ile akdedilen sözleşmelerin eksiksiz olarak müvekkili tarafından yapıldığını, fabrikanın kendi ihtiyacının artması nedeniyle davacının ilave gider yapmasının kendi sorumluluğunda olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 30.09.2015 tarihinde dava dışı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne kapasite artışı yaptırdığı, buna göre davalı tarafın yaptığı işin ayıplı olduğunu 30.09.2015 tarihinde öğrendiği, T.T.K.’ya göre tacir olan davacı tarafın ayıp ihbarında bulunmadığı, ayrıca ticari defterlerine borç kaydettiği davalı taraf faturalarına da itiraz etmediği, mali müşavir bilirkişi raporuna göre kendi ticari defter kayıtlarına göre davalı tarafa borçlu olduğu gerekçesiyle, davacının menfi tespit davasının reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş, davalı şirketin sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve eksik ifada bulunduğunu, atıksu arıtma tesisatının tam olarak kullanıma uygun kurulmaması, işlevini yerine getiremeyecek durumda olması sebepleri ile davalı şirket ile görüşmeler yapılmış olup, mail kayıtları ile davalı şirket tarafından eksiklerin giderileceğinin taahhüt edildiğini, ancak davalı şirketin gerek eksiklerin giderilmesi gerek kalan kısmın gereği gibi düzeltilmesi noktasında özensiz davrandığını, buna göre de bilirkişi raporlarında belirtilen hususların ortaya çıktığını, bu noktaların hepsinin de taraflar arasındaki satış sözleşmesinin 4.maddesindeki garanti kapsamındaki nedenlerden olduğunu, davalı şirketin sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirmediğinin, getirdiği noktaların eksik ve hatalı olduğunun bilirkişi raporları ile sabit hale geldiğini, somut olayda dikkate alınması gereken hukuki uyuşmazlığın ayıp noktasından ziyade, eksik ifa ve garanti kapsamındaki sorumluluk noktasında olduğunu, sözleşmesel sorumlulukta davalının yüklendiği garanti ve sözleşmeye aykırılığın ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmediğini ve olaydaki ayıp noktası ile hukuki nitelendirme yapılarak hukuka aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, müvekkili şirket iyiniyetli olarak ticari ilişki içinde olduğu davalı şirketin faturalarını ticari defterinde kayıt altına aldığını, ancak davalının kötüniyetli olarak; hatalı proje ile kullanıma elverişsiz, müvekkili şirketi zarara uğratan davranışlarda bulunduğunu, bu nokta bilirkişi raporları ile ispat olunduğundan müvekkili şirketin davalı şirkete karşı bir borcu bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı şirket unvan değişikliği yaptığı için, unvanının “… Tic. A.Ş” olarak değiştiğine ilişkin yeni vekaletname örneği de istinaf dilekçesi ekinde sunulmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi , davalı yüklenicidir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicinin, taraflar arasındaki 26.10.2013 tarihli sözleşme kapsamındaki “atıksu arıtma tesisine ilişkin projenin hazırlanması, proje kapsamındaki gerekli cihaz ve aksesuarların temini ve tesisin kurulması” işini sözleşmedeki taahhüdüne uygun yerine getirmediğini, ayıplı montaj yaptığını belirterek, davalı tarafından bu sözleşmeye kapsamında düzenlenen faturaya dayalı olarak aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin olarak davacıya borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı tarafça, su arıtma tesisini sözleşmeye uygun kurup teslim ettiğini, davacının montajdan sonra kapasite artırdığını, kapasite artışını da başka firmaya yaptırdığını, alacaklarının ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar mahkemece yukarıda özetlendiği üzere davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı ve defterlerine kaydettiği davalı faturalarını itiraz etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan davaya konu 26/10/2013 tarihli sözleşmenin 4. Maddesine göre, sözleşme kapsamındaki cihazın, satış tarihinden itibaren 2 (iki) yıl süreyle malzeme ve işçilik hatalarına karşı ana satıcı firma (…) garantisinde bulunmakta olduğu, davaya konu takip tarihi olan 01/09/2015 tarihi ve 07/10/2015 dava tarihi göz önünde bulundurulduğunda sözleşme tarihi dikkate alındığında dahi 2 yıllık garanti süresinin henüz dolmamış olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere söz konusu garanti süresinin ayıp ihbar süresini de uzatmış sayılacağı ve iş sahibinin garanti süresi boyunca ayrıca bir ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, davalı yüklenicinin faturalarının itiraz edilmeksizin davacı iş sahibinin defterlerine kaydedilmiş olmasının sadece eser sözleşmesine konu iş bedeli bakiye alacağının miktarı bakımından davacı açısından bir bağlayıcılık arz edeceği, bu durumun davacının ayıp kapsamında davalıdan talepte bulunmasına engel teşkil etmeyeceği, buna göre mahkemece bu hususlar göz önünde bulundurularak davanın esası hakkında bir değerlendirme yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2019 tarih, 2015/869 Esas, 2019/165 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.