Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/342 E. 2023/888 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/342
KARAR NO: 2023/888
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2016/672 Esas, 2019/1301 Karar
BİRLEŞEN 4. ATM. 2016/727 ESAS 2017/60 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili asıl davada, müvekkili … Ltd. Şirketi ve davalı … Tic. Ltd. Şirketi arasında …’in müştresine/işverenine ait … Cad. No:… Kağıthane/İSTANBUL adresindeki … Projesi mobilya işlerinin ana sözleşmedeki teknik ve hukuki şartlara bağlı kalınmak suretiyle yerine getirilmesi amacıyla ‘Taşeron Sözleşmesi’ akdedildiğini, sözleşme konusu işin davalı taşeron … tarafından süresinde ifa edilmediğini, işi 10.01.2016 tarihinde teslim etmesi gerekirken 17.02.2016 tarihinde teslim ederek 37 gün geciktiğini, müvekkili tarafından düzenlenen hak edişin davalı tarafça kabul edilmediğini ve kesintilere ilişkin faturaların iade edildiğini belirterek, sözleşmenin 11. Maddesinin (k) bendi uyarınca geciken günlerden kaynaklanan ceza bedeli ve bu işten kaynaklanan diğer kesintiler toplamı olan 582.134,17-TL’nin temerrüt tarihi itibariyle hesaplanacak ve bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, taraflar arasında imzalanan 25/11/2015 tarihli taşeron sözleşmesi gereğine davaya konu işe ilişkin olarak müvekkili-taşeronun yüklenimini bihakkın ifa ve ikmal etmesine ve iyiniyetli müteaddit çabasına karşın ödenmeyen alacağı için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine geçildiğini, davacının haksız ve kötüniyetli olarak mevcut borcunu ödemediği gibi bir ceza ve katılım payı alacağı olduğu gerekçesiyle huzurdaki davayı ikame etmesinin müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmaya matuf olduğunu belirterek, haksız ve kötüniyetli olarak ikame olunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen dosyada, davalı-birleşen davacı vekili, taraflar arasında ‘… Cad. No:… Kağıthane/İstanbul adresindeki … Projesi Mobilya işlerinin Ana Sözleşme’deki teknik ve hukuki şartlara bağlı kalınmak suretiyle taşeron tarafından yerine getirilmesi’ konulu, müvekkilinin ‘taşeron’ davalının ‘iş sahibi’ sıfatı ile yer aldığı 25/11/2015 tarihli taşeron sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin yüklenimini bihakkın ifa ve ikmal etmesine ve iyiniyetli olarak çalışmasına ve alacaklarının ödenmesini davalıdan müteaddit defalar istemesine karşın alacaklarının ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine geçildiğini, ancak davalının haksız ve dayanaksız olarak icra takibine, borca ve alacak kalemlerine ferilerine itiraz ettiğini belirterek, davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20 sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı-birleşen davalı vekili cevabında, taraflar arasında taşeron sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme konusu işin davacı taşeron tarafından süresinde ifa edilmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından sözleşmenin 11. maddesinin (k) bendi uyarınca davacıya gecikilen günlerden kaynaklanan ceza bedelleri ve bu işten kaynaklanan diğer kesintiler toplamı olan 581.134,17-TL ceza kesildiğini, ancak davacının bu miktarı ödememesi nedeniyle hakkında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/672 Esas sayılı dosyasında 21/06/2016 tarihinde alacak davası açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalı-birleşen davacı (taşeron) … tarafından davacı-birleşen davalı (asıl yüklenici) …’e gönderilen 25.04.2016 tarihli ihtarnamede bakiye 387.621,51-TL hakediş alacağı olduğunun belirtildiği, davacı-birleşen davacı tarafça gönderilen 04.05.2016 tarihli cevabi ihtarnamede ve bu davaya verilen cevapta bu bakiye hakediş alacağına bir itirazda bulunulmayıp, asıl davaya konu edilen kesintilerden kaynaklanan alacakları nedeniyle davalı-birleşen davacının bakiye bir hakediş alacağı kalmadığının iddia edildiği, bu durumda birleşen davaya konu icra takibindeki bakiye iş bedeli alacağı bakımından davanın sübut bulduğu, bu bedele davacı-birleşen davalının temerrüde düştüğü kabul edilen 07.05.2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, asıl dava bakımından ise; bahsi geçen karşılıklı ihtarnamelere göre sözleşmede belirlenen işte %27,43’lük bir artışın vuku bulduğu ve bunun iş süresini en az 13 gün uzattığı, incelenen e-posta yazışmaları, işteki artış oranı ve geçici kabulün 17.02.1016 günü yapılmış olması dikkate alındığında davalı-birleşen davacı taşeronun gecikmede kusurunun bulunmadığı, gecikmenin davacı-birleşen davalı asıl yükleniciden kaynaklandığı, bu nedenle asıl davadaki 555.000,00-TL ceza bedeli talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin 11.g. maddesinde iş sağlığı ve güvenliğine aykırı davranışı tespit eden her bir tutanak için ceza uygulanacağı kabul edilmiş ise de, dosyada davalı-birleşen davacı aleyhinde bu yönden tanzim edilmiş bir tutanak bulunmadığı, bu nedenle asıl davadaki 1.000,00-TL iş sağlığı ve güvenliği bedelinin ispat edilemediği, sözleşmenin 15.maddesine göre, taşeronun elektrik, su, konaklama, iş güvenliği sistemi giderleri ISG personeli ve iş yeri hekimi giderlerine çalıştırdığı personel oranında katılacağı, davacı-birleşen davalının kesin hakediş kesinti ve cezalar listesindeki 560,96+618,80=1.179,96-TL bedelin tam zamanlı uzman doktorun Ocak ve Şubat 2016 ücretinden doğan kesinti olduğu, diğer kesintilerin ise edimlerden kaynaklı cezalar oldukları, bu cezaları tevsik eden bir delil olmadığı gibi bu kalemlerin sözleşmenin 15.maddesinde de tanımlanmadıkları, bu nedenle asıl davada bu başlık altında talep edilen 8.191,38-TL ve 16.942,79-TL saha gideri katılım bedelinin sadece 1.179,96-TL’sinin haklı olduğu, fazlaya ilişkin talebin ispatlanamadığı gerekçesiyle, 1-Asıl davada, davanın kısmen kabulü ile 1.179,96-TL alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Birleşen davanın kısmen kabulü ile, davalı …’in İstanbul … İcra Daireisnin … sayılı takip dosyasında 387.621,51 TL asıl alacağa 339,17 TL işlemiş temerrüt faizi miktarına ve temerrüt faizi oranına itirazının iptaline, takibin ödeme emrindeki koşullarla bu şekilde devamına,  387.960,68 TL’nin %20’si oranında olan 77.592,13 TL icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, karar verilmiştir.Davacı-birleşen davalı vekili istinafında, işin tesliminde yaşanan gecikmelerin tamamen davalının kusurundan kaynaklandığını, buna dair pek çok e-posta yazışması olduğunu, kök raporda da bu yazışmalar gerekçe gösterilerek davalı tarafın gecikmede %30 kusurlu tespit edildiğini, hatta davalının kusurlu olduğunu ikrarla bir kısım ceza kesilmesini kabul ettiğini ve … isimli çalışanın bu nedenle işten çıkardığını, karar gerekçesindeki “davalının ancak diğer taşeronların işlerini tamamlaması ile işlerini yapabileceğine” dair kabulün yerinde olmadığını, davalının tek görevinin montaj olmadığını, mobilya çizimleri yapmak, malzeme siparişlerini zamanında temin etmek, işin koordinasyonunu sağlamak, sahadaki imalatları ve malzemeleri muhafaza etmek gibi görevleri de bulunduğunu ve bunları ihmal ettiğini, bunların da gecikmeye neden olduğunu, ek iş olduğu için 13 günlük süre uzatım hesabının da yerinde olmadığını, her ek işin süre uzatımı gerektirmeyeceğini, söz konusu ek işlerin gerçekten bir ek süre gerektirip gerektirmediğinin incelenmediğini, sadece ek yapılan işlerin sözleşme bedeline oranlandığını, davalının dahi itiraz etmediği, sözleşmenin 15.maddesi gereğince tahakkuk eden masraf ve şantiye katılım giderlerinin bulunmadığının sadece bilirkişi raporu dayanak alınarak tespit edildiğini, bu kabule göre davalının davacıya iş de teslim etmemiş olması gerektiğini, şantiye giderlerine katılmadığına göre aslında hiç personel çalıştırmadığını, davalı tarafça bu kesintilere şimdiye kadar hiç itiraz edilmediğini, keza İSG cezasına da itirazı olmadığını, davalı şantiye elektriği kullanmadan yada suyu kullanmadan, güvenlik hizmetlerinden faydalanmadan veya diğer genel hizmetleri almadan taahhüt ettiği işi yapamayacağına ve bu tür masrafların sözleşme bedeline dahil olmadığı ve ayrıca ücretlendirileceği konusunda sözleşmede düzenleme olduğuna göre, bu kesintilerin bilirkişilerce dikkate alınmamasının hiçbir mantığı olmadığını, huzurdaki davanın konusu taraflar arasındaki kesin hakedişin yapılması olması, ortada kesin bir hakediş bulunmaması sebebiyle, davalı lehine hükmedilen alacağın likit olduğunun kabul edilerek müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu, müvekkilinin tespit edilecek alacağının mahsuba konu edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davalı asıl yüklenici, davalı-birleşen davacı ise taşerondur. Taraflar arasında “… Cad. No:… Kağıthane/ İstanbul adresindeki … Kağıthane Ofis Projesi Mobilya işlerinin Ana Sözleşme’deki teknik ve hukuki şartlara bağlı kalınmak suretiyle taşeron tarafından yerine getirilmesi” konulu 25/11/2015 tarihli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Asıl dava, davalı taşeronun bu sözleşmeye konu işi 37 gün geç bitirdiği, buna dair düzenlenen kesinti faturalarının iade edildiği iddiasıyla, sözleşmenin 11/k. ve 11/9.maddeleri gereğince gecikilen günlerden kaynaklanan ceza bedeli ile bu işten kaynaklı diğer kesintiler (15.madde gereği şantiye saha gideri katılım bedeli) toplamı 582.134,17-TL’nin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Birleşen dava, sözleşmeye konu işin bihakkın ifa edilmesine rağmen bakiye hakediş bedeli olan 387.621,51-TL’nin ödenmediği iddiasıyla, bu bedelin ve 1.561,11-TL işlemiş faizinin davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Asıl davaya yönelik istinaf itirazı değerlendirildiğinde; mahkemenin, “taraflar arasındaki karşılıklı ihtarnamelere göre sözleşmede belirlenen işte %27,43’lük bir artışın vuku bulduğu ve bunun iş süresini en az 13 gün uzattığı, incelenen e-posta yazışmaları, işteki artış oranı ve geçici kabulün 17.02.1016 günü yapılmış olması dikkate alındığında davalı-birleşen davacı taşeronun gecikmede kusurunun bulunmadığı, gecikmenin davacı-birleşen davalı asıl yükleniciden kaynaklandığı, bu nedenle asıl davadaki 555.000,00-TL ceza bedeli talebinin yerinde olmadığına” dair tespit ve gerekçesinin bilirkişi heyetinden alınan 1. ve 2. ek raporlardaki “gecikmeden tamamen davacı-birleşen davalı asıl yüklenicinin sorumlu olduğuna dair” dosya kapsamına uygun tespit ve görüşler karşısında yerinde olduğu, diğer kesinti-masraf kalemlerine dair yapılan değerlendirmelerin de yine bu ek raporlar karşısında yerinde olduğu, dosyada davalı-birleşen davacı aleyhinde sözleşmenin 11.g. Maddesi kapsamında iş sağlığı ve güvenliğine aykırı davranışı tespit eden bir tutanak bulunmadığı, sözleşmenin 15.maddesine göre, taşeronun elektrik, su, konaklama, iş güvenliği sistemi giderleri ISG personeli ve iş yeri hekimi giderlerine çalıştırdığı personel oranında katılacağı, ancak davacı-birleşen davalının kesin hakediş kesinti ve cezalar listesindeki tam zamanlı uzman doktorun Ocak ve Şubat 2016 ücretinden doğan kesintiye ilişkin 560,96+618,80=1.179,96-TL bedel haricinde kalan diğer kesintileri – cezaları tevsik eden bir delil olmadığı gibi bu kalemlerin sözleşmenin 15.maddesinde de tanımlanmadıkları, davacı-birleşen davalı tarafça bu kalemlere dayanak olarak sadece ihtar ekindeki faturaların ve bu faturaların dayanağı olan bir takım icmallerin sunulduğu, bilirkişi heyetinin bu icmalleri inceleyerek sadece raporda belirtilen kısmın haklı ve dayanaklı görüldüğü, buna göre davacı-birleşen davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davacı-birleşen davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, birleşen dava bakımından sadece müvekkili aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatı ve müvekkilinin tespit edilecek alacağının mahsuba konu edilmesi gerektiği yönünden bir istinaf itirazında bulunulmuş olup, birleşen davada kabul edilen bakiye hakediş bedeline ilişkin ayrıca ve açıkça bir istinaf itirazında bulunulmamıştır. Bu nedenle birleşen dava yönünden istinaf incelemesi HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca sadece bu yönlerden yapılacaktır.Davacı-birleşen davacı tarafça gönderilen 04.05.2016 tarihli cevabi ihtarnamede, bu davaya verilen cevapta ve istinaf dilekçesinde bu bakiye hakediş alacağına bir itirazda bulunulmayıp, asıl davaya konu edilen kesintilerden kaynaklanan alacakları nedeniyle davalı-birleşen davacının bakiye bir hakediş alacağı kalmadığının iddia edilmiş olması karşısında Mahkemece birleşen davada hükmedilen bakiye iş bedeli alacağının likit kabul edilerek davacı-birleşen davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının yerinde olduğu, buna yönelik istinaf itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davacı-birleşen davalı tarafça açılan asıl davada sözleşmenin 11/k. ve 11/9.maddeleri gereğince gecikilen günlerden kaynaklanan ceza bedeli ile bu işten kaynaklı diğer kesintiler (15.madde gereği şantiye saha gideri katılım bedeli) talep edilmiş olmakla, bu talep kalemlerinin öncelikle asıl davada değerlendirilerek hüküm altına alınması gerektiğinden, mahsuba yönelik istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2016/672 Esas, 2019/1301 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Asıl dava bakımından alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından davacı-birleşen davalı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 225,45‬ TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Birleşen dava bakımından alınması gereken 26.478,06 TL nisbi istinaf karar harcından davacı-birleşen davalı tarafça peşin olarak yatırılan 6.625,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.852,67 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Davacı-birleşen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.