Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/337
KARAR NO: 2023/882
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2020
NUMARASI: 2019/323 Esas, 2020/274 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu ve müvekkilinin davalıdan bu ticari ilişki kapsamında faturaya dayalı cari hesap alacağının bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine, davalı borçlu aleyhine, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip yapıldığını, yapılan bu takibe, davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek, fazlaya dair tüm haklarının saklı kalması kaydı ile davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına haksız ve kötü niyetle yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetle yapılan itirazlar nedeniyle davalı borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkilinin yurtdışından almış olduğu siparişlerin karşılanması için davacıya dantel siparişi verdiğini, sonrasında yurtdışındaki müşterisinin dantel siparişinin ebadını büyütmesinden dolayı davacının imal ettiği dantel yerine müvekkili şirketin yeni sipariş verdiğini ve davacının da imalatı gerçekleştirdiğini, davacının yeni imal edilen danteller için farklı fiyat talep edince hesap mutabakatsızlığı çıktığını, müvekkili şirket tarafından davacı adına tanzim edilen fiyat farkı faturalarının bir kısmının davacı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle tarafların muatbakat sağlayamadığını belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız icra takibi nedeni ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 19.382,69-TL alacaklı göründüğü, davalı defterlerine göre davacının davalıdan 16.518,29-TL alacaklı göründüğü, aradaki farkın; 32,60-TL’sinin 2017 bakiyeleri arasındaki farktan, 2.897,00-TL’sinin 2018 yılında davalı tarafından davacıya tanzim edilen 16.05.2018 tarihli 94.40-TL’lik ve 12.08.2018 tarihli 2.802,60-TL’lik fiyat farkı faturalarından kaynaklandığı, davacı tarafça tanzim edilen faturalara davalı tarafça süresi içinde bir itirazda bulunulmadığı ve bu faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça düzenlenen ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 2 adet fiyat farkı faturasının davacıya teslim edildiğine dair bir delil sunulmadığı, bu nedenle bu faturaların davacı aleyhine hükme esas alınamayacağı, takibe konu alacağın likit olduğu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.Davalı vekili istinafında, cevap dilekçesindeki anlatım ve savunmalarını tekrar etmiş, bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere, müvekkili tarafından, davacının 18.04.2018 tarihli 16.815,60-TL’lik faturası için fiyat farkı kesileceğinin davacıya e-posta ile bildirildiğini, davacının kendisine bildirilmiş olmasına rağmen bu faturaları defterine kaydetmediğini, davacıya e-posta ile tebliğ edilen bu fiyat farkı faturaları dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olmasının, hatalı olduğunu, ayrıca borç ve miktarı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık olması nedeniyle alacağın likit olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedil olmasının da doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Dava, taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalıya yapılan “dantel işine” dayalı olarak düzenlenen faturalara dayalı bakiye cari hesap alacağının (19.369.57-TL) davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itiraz iptali talebine ilişkindir. Davalı vekili cevabında, süregelen bu ticari ilişki kapsamında yurtdışı müşterisinin dantel ebadını büyütmesi nedeniyle davacıya yeni ölçüye göre verilen siparişin imalatı sonrasında, bu yeni imalatın fiyat farkı konusunda anlaşmazlığa düştükleri ve bu nedenle hesap mutabakatsızlığının ortaya çıktığı belirtilerek, davanın reddi istenmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 19.382,69-TL alacaklı göründüğü, davalı defterlerine göre davacının davalıdan 16.518,29-TL alacaklı göründüğü, aradaki farkın; 32,60-TL’sinin 2017 bakiyeleri arasındaki farktan, 2.897,00-TL’sinin 2018 yılında davalı tarafından davacıya tanzim edilen 16.05.2018 tarihli 94.40-TL’lik ve 12.08.2018 tarihli 2.802,60-TL’lik fiyat farkı faturalarından kaynaklandığı, davacı tarafça tanzim edilen faturalara davalı tarafça süresi içinde bir itirazda bulunulmadığı ve bu faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça düzenlenen ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 2 adet fiyat farkı faturasının davacıya teslim edildiğine dair bir delil sunulmadığı, raporda bahsi geçen 12/07/2018 tarihli e-postanın davalı tarafça dosyaya sunulan bir delil olmadığı, dosya içinde böyle bir e-postaya rastlanmadığı, kaldı ki bu e-postanın söz konusu fiyat farkı faturalarının tebliğine ilişkin olmayıp, sadece böyle bir fiyat farkı faturası kesileceğinin bildirimine ilişkin olduğu, söz konusu e-postada fiyat farkı uygulanacağı belirtilen “davacının 16.815,60 TL’lik faturasının ne kadarlık kısmına uygulama yapılacağının dahi belirtilmediği, istinaf dilekçesinde de bu faturaların tebliğinden bahsedilmeyip, sadece e-postaya dayanıldığı, kaldı ki yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre fiyat farkı faturasının tebliğinin bile (karşı tarafın ticari defterlerine kaydedilmedikçe) tek başına bir anlam ifade etmeyeceği, bu nedenle bu faturaların davacı aleyhine hükme esas alınamayacağı, davacı tarafın bütün faturalarının davalı defterlerine kaydedilmiş ve bu defter kayıtlarına göre yapılan hesaba dayalı olarak karar verilmiş olması karşısında takibe konu alacağın likit olduğuna dair kabulün de yerinde olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2020 tarih ve 2019/323 Esas, 2020/274 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.323,13 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 385,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 937,95 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.