Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/325 E. 2023/899 K. 13.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/325
KARAR NO : 2023/899
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI : 2016/915 Esas, 2019/1099 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 13/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, alçı, sıva, boya, izolasyon, elektrik, mekanik.vb. işleri yaptığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereğince, davalıya ait Beylikdüzü E5 karayolu üzeri Beylikdüzü/ İstanbul adresinde bulunan “…” projesinde listelenen işler için anlaşıldığını, zaman içinde davalı şirketin müvekkiline yapılan işlerle alakalı olarak, bir takım ödemeler yapıldığını, kalan bedelin 513.000-TL olduğuna dair davalı şirket yetkilileri ile müvekkili arasında 18.08.2015 tarihli mutabakat düzenlendiğini, ancak bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere, bu tarihten sonra da müvekkili tarafından birçok iş yapıldığını, söz konusu işlerin müvekkili tarafından eksiksiz olarak yapıldığını ve teslim edildiğini, davalı şirket tarafından yapılan işlerin ve yapılan ek işlerin kalitesine, miktarına, vb. hususların hiçbirine itiraz edilmediğini, herhangi bir ihtarname de gönderilmediğini, müvekkili tarafından yerine getirilen işler ile ilgili olarak davalı şirketten ödeme talep edildiğini, yapılan tespitte düzenlenen bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere bu rakamın 2.041.215,02 TL olduğunu, ancak, davalı tarafından müvekkiline bugüne dek sadece 933.620-TL ödeme yapıldığını, geriye kalan bedelin ödenmediğini, bu sebeple Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/8 D. iş sayılı dosyasından yapılan işler ve ödenmeyen bedellerin tespiti amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesiyle delil tespiti yaptırıldığını, söz konusu tespitte de müvekkili tarafından yapılan tüm edimlerin eksiksiz olarak yerine getirildiği, birçok bağımsız bölümün hali hazırda kullanıldığı ve diğer kalan kısımların da kullanıma hazır olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin yaptığı ilave işler tespit edilmişse de, taraflar arasında bunların birim fiyatları konusunda yazılı bir sözleşme yapılmadığını, bu nedenle davalarının belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davacı müvekkilinin davalıya yaptığı iş bedelinin ve müvekkili alacağının (tespit edildiğinde harcı tamamlanmak üzere HMK 107 kapsamında) şimdilik 250.000,00 TL’sinin davalıdan tahsiline; alacaklarına TTK-1530/4-b maddesi gereğince 30 günlük süre sonundan itibaren ticari avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkil şirketin, gerçekleşecek “…” isimli işyeri ve konut projesinin elektrik, mekanik, asansör, cephe, ince işler, peyzaj işlerinin yapılması için dava dışı … ile anlaştığını, …, işin tamamını üstlendiğini ve anahtar teslimi olarak teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bu iş kapsamında … , pek çok alt taşeron ile anlaştığını, davacı …’ın da aslında bu alt taşeronlardan bir tanesi olduğunu, dava dışı … gerek bu proje gerek başkaca projelerde pek çok iş yaptığını, ancak yaşanan süreçte … sözleşme ile yüklendiği edimlerini ifa edemediğini, ihtarname ile edimlerini tamamlaması gerektiği bildirilmesine rağmen eksiklikleri tamamlayamadığını, bunun üzerine eksik bırakılan işlerin tamamlanması için 260.000,00 TL götürü bedelli bir protokolle davacı … ile anlaşıldığını, bu eksik işler bedelinin davacıya ödendiğini, davacının sunduğu dilekçe kapsamında yerine getirdiğini ve müvekkili şirket ile aralarında imzaladıkları sözleşmeye dayandırdığı işlerin, sözleşme kapsamında olmadığını, davacı tarafın bu işleri bizzat kendisinin yaptığını kanıtlayamadığını, davacının bizzat kendisinin yaptığını kanıtlasa bile bu işlerin müvekkili ile olan anlaşmasına istinaden yapıldığını kanıtlanmadığını, bunların olsa olsa dava dışı … şirketi ile aralarındaki hukuki ilişkiye istinaden yapılmış olduğunu, borcun tamamını teşkil eden toplam 338.500 TL’lik tutarın müvekkili tarafından davacıya ödendiğini, söz konusu miktarın ödendiğinin davacı tarafça tespit dosyasına sunulmuş olan belgede de zaten ikrar edildiğini, haksız ve kötü niyetli davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamanın yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu, bedelin ödenmiş olduğunu kanıtlama külfetinin ise iş sahibine ait olduğu, somut olayda davacı yüklenicinin sözleşmede kararlaştıralanın dışında işlerin yapıldığını ve teslim edildiğini iddia ettiği, davalının ise sözleşmede karalaştırılan ve diğer işlerin bedelinin mutabakat belgesi uyarınca ödendiğini savunduğu, dolayısıyla yüklenici olan davacının bahsettiği işleri yapıp teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği, dosyada mübrez olan 08.08.2015 tarihli protokol uyarınca … Şirket yetkilileri … ve … Şirket yetkilisi … ve dava dışı üst yüklenici … şirket yetkilisi … arasında kesin hesap mutabakatı yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan götürü bedel olan 260.000-TL’ye ilaveten davacıya 253.000-TL daha ödenmesinin kararlaştırıldığı, bunun 78.500-TL’lik kısmının davalı tarafından ödeneceği kalan bakiyenin ise dava dışı üst yüklenici … tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/8 değişik iş nolu dosyası üzerinden davacı tarafın talebi üzerine teknik bilirkişi eliyle tespit yapıldığı ve davacı tarafından yapılan işlerin bedelinin 2.041.215,25TL olduğunun rapor edildiği, ancak bu raporda herhangibir şekilde metraj hesabı sunulmadığı, sadece bir sayfa halinde yapılan iş miktarı, birim fiyatı ve tutarının verildiği, uyuşmazlığın çözümü adına sözleşme dışı yapılan işlere ilişkin olarak tarafların göstermiş olduğu tanıkların dinlenildiği, ancak sözleşme dışı yapıldığı iddia edilen işlere ilişkin tanık beyanları ile kesin bir kanaate ulaşılamadığı, bu konuda teknik bilirkişiler eliyle inceleme yaptırıldığı ve davacının ilave işler yaptığına ilişkin olarak kontrole elverişli delil sunmamış olması, önceki taşeronun eksik bıraktığı işlerin tespit edilmemiş olması, bu sebeple proje üzerinden yapılacak hesaplama ile sonuca gidilemiyeceği gerekçe gösterilerek davacının yaptığını iddia ettiği imalatın belirlenmesinin mümkün olmadığının rapor edildiği, mali müşavir bilirkişi eliyle taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davacı kayıtları uyarınca davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 983.950,37-TL alacaklı olduğu, ticari ilişkiye konu 3 adet fatura bedeli toplamı olan 153.221,82-TL’nin tahsil edildiği; davalı kayıtları uyarınca ise söz konusu 3 adet faturanın kayıtlarda yer aldığı, davalı tarafın toplam 197.600,00 TL ödeme yaptığı, dolayısıyla davalının davacıya 44.378,18TL fazla ödeme yaptığının tespit edildiği, taraflar arasındaki hesap farklılığının davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/09/2016 tarih ve 983.950,37 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, faturanın davalı kayıtlarında yer almadığı gibi, davalıya tebliğine ilişkin herhangibir delilin de dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla fatura içeriğinin ispata muhtaç olduğu, davacı her ne kadar tespit dosyası ile mahkemece alınan raporlar arasında çelişki olduğundan bahisle yeniden rapor alınması talebinde bulunmuş ise de, tespit raporunun davacı beyanını esas alan hesaplamadan ibaret olması, söz konusu tespitteki işlerin davacı tarafından yapıldığına ilişkin davacı tarafından dosyaya delil sunulmamış olması ve mahkemece alınan raporunda sadece bu hususa işaret etmiş olması sebebiyle usul ekonomisi gereği yeni bir rapor alınmasında fayda görülmediği, bu açıklamalar ışığında davacının sözleşme ve mutabakat protokolünün dışında yapılan ödemeleri aşan işleri yaptığını ve teslim ettiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile; Davanın REDDİNE, karar verilmiş karara karşı, davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile: müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereğince, müvekkili tarafından davalıya ait Beylikdüzü mevkiinde “Beylikdüzü E5 karayolu üzeri Beylikdüzü / İstanbul” adresinde bulunan “…” projesinde dava dilekçesinin 2 no.lu ekinde listelenen işler için anlaşıldığını, zaman içinde davalının, müvekkilinin yaptığı işten memnun kaldığını ve tüm işlerini müvekkiline yaptırdığını, yapılan işlerle ilgili olarak, müvekkiline bir takım ödemeler yapıldığını ve kalan bedelin 513.000 TL olduğuna dair taraflar arasında 18.08.2015 tarihli mutabakat düzenlendiğini, bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, bu tarihten sonra da müvekkil tarafından bir çok iş yapıldığını, söz konusu işlerin müvekkili tarafından eksiksiz olarak yapılıp teslim edildiğini, taraflarınca Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/8 D. İş sayılı dosyasından yapılan işler ve ödenmeyen bedellerin tespiti amaçlı delil tespiti yaptırıldığını, söz konusu tespitte de, müvekkil tarafından yapılan tüm edimlerin eksiksiz olarak yerine getirildiği, bir çok bağımsız bölümün hali hazırda kullanıldığı ve diğer kalan kısımların da kullanıma hazır olduğu ancak davalının üzerine düşen edimleri tam ve zamanında yerine getirmediğinin tespit edildiğini, davalının, cevap dilekçesinde kendisi ile dava dışı şirket arasında imzalanan metne atıfla; anılan metni ısrarla “anahtar teslim sözleşme” olarak, dava dışı 3. Kişiyi ise “yüklenici” olarak tanımladığını, davalı tarafından nasıl sunulursa sunulsun, dava dışı şirketle arasındaki sözleşmenin anahtar teslim sözleşme olamayacağını, anılan şirketin de yüklenici olmadığını, zira aralarındaki sözleşmenin 1.03. maddesi incelendiğinde, işin tamamının değil, asıl yüklenicisinin davalı olduğu projede işin belli bir kısmının dava dışı şirkete taşere edildiğini , yani bu sözleşmede “yüklenici” davalı olup, dava dışı şirketin ise taşeron olduğunu, davalının nedenini anlayamadıkları şeklide taraflar arasındaki sözleşmeyi kabul ettiğini,, ancak müvekkilinin elindeki sözleşme ile davalının elindeki nüsha arasındaki bir detayı sözleşmenin taraflarının tadil edildiği, açık söylemek gerekirse müvekkilce özel belgede sahtecilik yapıldığı şeklinde sunmaya çalıştığını, sözleşme metni incelendiğinde her iki tarafın ibraz ettiği metnin de aynı olduğunu, sözleşmenin baş kısmındaki taraflar ifadesinin altında yüklenici olarak müvekkilin adının yazılı olduğunu, müvekkilinin davada, davalı ile arasındaki “kimi işlere dair tadilat sözleşmesi” kapsamında; davalının yüklenicisi olduğu Vetrocity projesinde yapılan tadilat işlerinin bakiye bedelleri ve bu kapsamı aşan imalatların bedellerini talep ettiğini, davalının ise, müvekkilinin dava dışı ana taşeron şirketin alt taşeronu olduğu döneme dair işlerle ilgili talepleri olduğunu iddia ettiğini, davada hiçbir zaman dava dışı şirketin ödemesi gereken borcu davalının ödemek zorunda olduğu şeklinde bir iddialarının olmadığını, işin net belirlenebilir olması ilkesinin tam tersine, sözleşmenin 3. maddesi ile ucu oldukça açık ve müvekkilinin ana yüklenicinin işi yarım bıraktığı proje içerisinde kendisinden istenen her işi bedeli karşılığında yapacağının hüküm altına alındığını, sözleşme metninde bahsi geçen “ekli liste” denen ekin de hiçbir zaman var olmadığını, yine sözleşme ekinde detaylı fotoğraflar bulunduğundan bahsediliyor olsa da; böyle bir ekli fotoğraf dosyasının müvekkilinde mevcut olmayıp, dosyaya sunulmadığına göre davalıda da olmadığını, sözleşmenin bir anahtar teslim sözleşme olmadığına dair en büyük kanıtın da, belirli aşamasında işin öngörülenin çok ötesine geçtiği ve daha da geçeceği anlaşıldığında; tarafların bir araya gelerek, gerçekleşmiş tadilatın iş sahibince kontrol ve kabul edilip hak edişe bağlanan kısmıyla ilgili ödeme takvimi üzerinde anlaşmış olmaları olduğunu, davalının cevap dilekçesine, Ek-5-a ile ekli belgenin ikinci sayfasında davalı tarafından altı çizili kısmın hemen altında “Tadilat olan işin toplamı tutar olarak 513.700,00-TL olarak mutabakat yapılmıştır. Ancak ödemesi eksik yapılmıştır” denildiğini, buradan da yapılan mutabakatın başta anlaşılan tadilat işinin kesin hesabı olduğunu, eksik ödendiğini ve sonradan yapılan imalat işleri ile ilgili olmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin bu işi ana taşeronla ilişkisi döneminde yapmış olsa idi, ana taşeronla davalı arasında bu işe ilişkin hak edişin yapılması, faturalandırılması ve ödemesinin yapılmış olması gerektiğini, böyle bir belge sunulmadığına göre işin müvekkili tarafından doğrudan davalı şirkete yapılmış olduğunu gösterdiğini, davalının kendisine yapılan işleri alıp kullandığını ancak kimseye bunlarla ilgili ödeme yapmak istemediğini, mahkeme tarafından dosya kapsamında alıınan 08.05.2019 havale tarihli haksız ve mesnetsiz rapor hükme esas alınarak karar verildiğini, düzenlenen raporun, davayla ilgisiz, haksız, hukuki dayanaktan yoksun, kabul edilemez ve hükme esas alınamaz nitelikte olduğunu, rapor hazırlanırken ne dava dosyası ne de ticari kayıtların göz önünde bulundurulmadığını, dava açılmadan önce müvekkili tarafından yapılan işler ile ilgili Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/8 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, söz konusu dosya ile, müvekkili tarafından yapılan işler ve bedelinin tespit edildiğini, işin yapımı devam ederken yapılacak ödemler ile alakalı, 18.08.2015 tarihinde taraflar aralarında bir mutabakat yapıldığını, ödenmeyen alacağın 513.000 TL olduğunun imza altına alındığını, bu tarihten sonra da yine müvekkili tarafından işin yapımına devam edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşme kapsamında yapılan işler bedelinden ödenmeyen kısım ile ilave işler bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davacı yüklenici davalı iş sahibidir.Davacı yüklenici, davalının sahibi olduğu taşınmazdaki inşaatın ince işlerinin yapılması konusunda tarafların anlaştıklarını, davalının bir takım ödemeler yaptığını, ödenmeyen iş bedelinin 513.000-TL olduğuna dair taraflar arasında 18.08.2015 tarihli mutabakat düzenlendiğini, bu mutabakat sonrasında da müvekkili tarafından bir takım işlerin yapıldığını, davalının bakiye alacaklarını ödemediğini belirterek bedelin tahsilini talep etmiş, davalı iş sahibi ise davaya konu işlerin yapımı için dava dışı şirket ile anlaşma yapıldığını, davacının bu dava dışı şirketin taşeronu olduğunu, dava dışı asıl yüklenici şirketin sözleşme konusu işleri tamamlayamadığını, eksik bırakılan işlerin tamamlanması için davacı ile yazılı sözleşme yapıldığını, sözleşmede yapılacak işin götürü bedelle anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşmede belirtilen bedeli ödediğini, davacının ilave işler yapmadığını, davanın reddini talep etmiştir.Taraflar arasında işsahibine ait Esenyurt ilçesinde yer alan Vetro City projesiin eksik kalan ve ekteki listede belirtilen bütün elektrik, mekanik, izolasyon, alçı-sıva-boya vs işlerinin tamamlanması işine ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmede yüklenicinin ekte detaylı fotoğraflarla belirtilen tüm eksikleri gidereceği, bütün mekanik ve elektrik sistemleri çalışır hale getireceği, teras dışında bütün bahçe, cam, balkon, cephe, kompozit vs gibi muhtemel su alacak yerlerin izalosyonlarını yapacağı, teslim sırasında işverenin belirleyeceği yeni eksiklikler olursa bunları da iş bedeli dahilinde yapacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin götürü bedelli olduğu bedelin 260.000 TL olarak tespit edildiği görülmektedir.Eser sözleşmesinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, bedelin ödendiğini iş sahibi ispat külfeti altındadır.Davaya dayanak sözleşme götürü bedelli olup, işin tanımı eksik kalan tüm elektrik, mekanik, izolasyon, alçı-sıva-boya vs işler olarak belirlenmiştir.Davacı yüklenici, söz konusu … inşaatında sözleşmede öngörülen işlere ilişkin eksiklerin tamamlanması dışında sözleşme harici ilave işler yaptığını ispatlayamamıştır. Bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında belirtildiği üzere, davacının yaptırdığı tespitte alınan bilirkişi raporu söz konusu işte yapılan toplam iş bedelini tespit etmiş olup, sözleşme kapsamında olan ve eksik olduğu belirtilip davacı yüklenici tarafından tamamlanacağı taahhüt edilen işlerin nelerden ibaret olduğu hususunda bir bilgi içermemektedir.Davacı taraflar arasında 18.08.2015 tarihli protokol öncesinde sözlü sözleşme bulunduğunu bu sözleşme gereğince bir takım işler yapıldığını, protokol ile yapılan bu işler bedelinden davalı iş sahibinin 513.000 TL borcu kaldığının imza altına alındığını, bu protokolden sonra tarihsiz yazılı sözleşme ile sözleşmede belirtilen işlerin yapıldığını ve yine ayrıca iş sahibinin talebi üzerine sözleşme haricinde ilave işler de yapıldığını ispatlayamamıştır.Bu nedenle mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/11/2019 tarih ve 2016/915 Esas, 2019/1099 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬ TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 13/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.