Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/311 E. 2023/821 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/311
KARAR NO: 2023/821
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/1210 Esas, 2020/41 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin 23-28 Nisan 2018 tarihleri arasında Pariste gerçekleştirilecek olan İntermat 2018 fuarı için kurulum teklifi ve kiralama metni imzalandığını, sözleşme ile kurulacak standın ayrıntılı şekilde gösterildiğini, sözleşme gereğince stand kurulum bedeli olarak 7.450 Euro + KDV bedel belirlendiğini, bu bedelin 3.791 Eurosunun fuar öncesi ödendiğini, bakiye bedelin ihtara rağmen ödenmemesi üzerine 5.000 Euro alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin 3.791 Euro’yu ödediğini, sözleşme uyarınca standın fuar gününden 1 gün önce teslimi gerektiğini, davacının bildirimi üzerine 22 Nisan günü fuar alanına gidildiğinde standın kullanıma uygun olmadığını, rüzgar ve yağışa dayanıklı olmaması nedeniyle camlarının düştüğünü, tavanda su biriktiğini, standta açıklık bulunduğunu, kapısının kapanmadığını ve başka ayıplarının bulunduğunun tespit edildiğini, fuar yönetimi tarafından da bu şekli ile standın müşteri güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle bu stantla fuara katılamayacaklarının bildirildiğini, bu hususun tutanakla tespit edildiğini, hizmetin ayıplı olması nedeniyle davacıya bildirimde bulunulduğunu, eksik ve tamamlanmamış standın davacı şirketçe aynı gün sökülerek götürüldüğünü, buna ilişkin delil ve görüntülerin dosyada bulunduğunu, bu durumda davacının edimini yerine getirmeden ayıplı standı sökmesi nedeni ile müvekkilinin kontenyır kiralayarak fuara katıldığını, müvekkilinin ödenen bedelin iadesini talep ettiğini, cevabi ihtarda standın ahşap dekorasyonlu olması nedeni ile yağmura dayanaklı olmadığı, bu nedenle yoğun yağan yağmurdan meydana gelen bozukluklardan davacının sorumlu olmadığının bildirildiğini, bu durumda hizmetin eksik, ayıplı ve sözleşmeye uygun verilmediğinin davacı tarafça da kabul edildiğini, mevsim şartları itibariyle açık havada kurulacak standın mevsim şartlarına dikkat edilmeksizin kurulması nedeni ile standın kullanılamaz hale geldiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen fuar stant, tasarım ve kurulum teklif sözleşmesi ile davacının, 23-28 Nisan 2018 tarihlerinden Paris’te yapılacak fuarda davalının ticari emtiasını sergilemek üzere stant kurulumunu üstlendiği, sözleşme uyarınca kurulacak standın ahşap konstrüksiyonlu olup standa konulacak malzemelerin ayrı ayrı belirlendiği, ahşap dekorasyonun kurulumunun davacıya ait olup stant imalatının fuar açılışından bir gün önce teslim edileceğinin sözleşme ile belirlendiği, 22/04/2018 tarihli fuardan bir önceki gün yani teslim tarihinde düzenlenen tutanakta stantta eksiklikler bulunduğu, su ve rüzgar nedeni ile camların düştüğü, su birikintileri oluştuğu, taban döşemesinin bozulduğu, kapısının kapanmadığı, bir çok açıklık bulunduğu ve standın hazır hale gelmediğinin tespit edildiği, ayıplı şekilde yapılan imalatın fuar başlamadan önce standın fuara uygun olmaması nedeniyle davacı yüklenici tarafından sökülüp götürüldüğü, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesi gereğince davacının 23-28 Nisan 2018 tarihleri arasında Paris’te açık alanda düzenlenecek fuarda kullanılmak üzere stant yapımını üstlendiği, malzeme davacı tarafından temin edilmekle birlikte TBK’nın 472.maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davacı yüklenicinin malzemenin seçimi ve kullanılmasında iş sahibine karşı satıcı gibi sorumlu olup basiretli bir tacir olarak açık alanda kullanılacak malzeme yönünden iş sahibini bilgilendirmesi gerektiği, bu kapsamda iş sahibinin de açık alanda mevsim itibariyle kullanılamayacak olan ahşap malzeme seçiminde müterafik kusurunun değerlendirilmesi gerektiği, diğer yandan müterafik kusurun kabulü için öncelikle eserin teslim edilip edilmediği ve hangi aşamada zayi olduğunun belirlenmesi gerektiği, dosya kapsamındaki tüm deliller, sunulan fotoğraf ve tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde teslim tarihi olan 22/04/2018 tarihinde eserdeki ayıpların tutanakla imza altına alınarak davacı yükleniciye bildirildiği ve yağış nedeni ile deforme olan eserin davacı tarafından teslim edilmeden sökülerek kaldırıldığı, davalının eseri kullanmadığı, kiralama sureti ile temin edilen prefabrik stantla fuara katıldığı, bu durumda eserin davacı yüklenicinin elinde iken teslim olgusu gerçekleşmeden zayi olduğu, yüklenicinin bakiye sözleşme ücretine hak kazanmadığı gerekçesi ile; Davacının sabit görülmeyen davasının reddine karar verilmiş karara karşı, davacı vekili istinafa başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile: davanın her iki tarafının da tacir olduğunu, bu nedenle tarafların Türk Ticaret Kanunun 18. Maddesinin 2. maddesinde ifadesini bulan, ticari işlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü olduğunu, taraflarca imzalanmak sureti ile kabul edilen “FİYAT,TEKLİF VE KİRALAMA METNİ” başlıklı sözleşmede davalının talebi ve seçimi doğrultusunda müvekkilinin üstlendiği işin, ahşap bir stand imal edip, 23-28 Nisan 2018 tarihleri arasında düzenlenen fuarın açılış gününden bir gün önce teslim etmek olduğunu, Davacı müvekkilinin ahşap standı imal ederek fuar açılışından bir gün önce yani 22.04.2018 günü fuar alanına götürüp davalıya tahsis olunan alanda monte ettiğini, müvekkilinin bahse konu standı fuar alanında ve sözleşmede belirtilen ifa gününde monte etmekle teslim yükümlülüğünü tümüyle yerine getirdiğini, mahkemenin eserin davalı-iş sahibine teslim edilmeden, yüklenicinin zilyetliğinde iken zayii olduğu şeklindeki gerekçesinin mevcut olgularla çeliştiğini, davaya konu fuarın Nisan ayında yapılması ve o mevsimde Parisin yoğun yağışlı olabileceği hususlarını adı geçen fuarda ürün sergileyecek olan davalı şirketin öngörmesi ve buna göre önlemini alması gerektiğini, nitekim olay sonrası yapılan yazışmalar ve düzenlenen tutanaktan müvekkilinin inşaa ettiği ahşap standın yağmurdan hasar görmesi üzerine davalının prefabrik konteyner temin ederek fuara devam ettiğini, bu durumda davalının daha fazla bir bedel ödeyerek müvekkiline veya başka bir firmaya konteyner imal ettirmesi veya standın ahşap malzemeden değil metal konstrüksiyon olarak yapımını istemesi mümkün iken, müvekkiline ahşap stand sipariş etmesinin tamamen davalı şirketin taktirinde olduğunu, bunun riskinin de davalıya ait olduğunu, mahkemenin davacı müvekkilinin kusurlu olduğuna dair gerekçe olarak gösterdiği Türk Borçlar Kanununun 472. Maddesinde, yüklenicinin malzemenin kararlaştırılan eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek nitelikte olması halinde durumu iş sahibine bildirmekle yükümlü olduğunun öngörülüğünü, oysa somut olayda fuar standının ahşap malzeme ile yapılmasının böyle bir eserin yapımını güçleştirecek veya geciktirecek bir husus olmadığını, zira ahşap malzemeden yapılan fuar standlarının da somut olayda rastlandığı üzere olağanüstü iklim koşulları cereyan etmediği takdirde pekala işlevini yerine getirebildiğini ve esasen davalı tarafında böylesine olağanüstü bir yağmur yağabileceğini öngöremediğinden ve bedeli daha ucuz olduğundan ahşap stand yapılmasını istediğini, alınan bilirkişi raporunda da davacı-müvekkilinin edimini gereği gibi ifa ettiği ve ücretin tamamına hak kazandığının belirtildiğini, alıcının malın ayıplı çıkmasından dolayı hukukun kendisine sağlamış olduğu hakları kullanabilmesi için bahse konu ayıbın usulüne uygun bir şekilde ve süresinde satıcıya bildirilmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanununda tacirler arasında ayıp ihbarının hangi sürelerde ve hangi usuller ile yapılacağının açıkça gösterildiğini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununu 18. maddesinin 3.fıkrasında “Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü, yine Türk Ticaret Kanununun 23. maddesinin 3.fıkrasında “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. “hükmü bulunduğunu, davalının cevap dilekçesinde, davalı şirketten bir görevlinin 22 Nisan 2018 günü fuar alanına giderek kullanılacak olan standı kontrol ettiğini, bahse konu standın kullanılamayacak halde olmasından dolayı müvekkiline haber verildiğini, standın müvekkili çalışanları tarafından aynı gün söküldüğünü iddia ettiğini, davalının kanundan kaynaklanan haklarını kullanabilmesi için cevap dilekçesinde ikrar edildiği üzere 22 Nisan 2018 tarihinde davalı şirket görevlileri tarafından kontrolü yapılan standın en geç 24 Nisan 2018 tarihinde müvekkiline kanunda belirtilen usulle bildirilmesi gerektiğini, ancak standın ayıplı olduğunun davalı şirket tarafından, müvekkiline 30 Nisan 2018 tarihinde dava dışı … tarafından atılan bir maille bildirildiğini, kanun lafzında açıkça görüleceği üzere; tacirler arasında ayıp bildirimi için mailin geçerli olabilmesi için söz konusu mailin güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta adresine gönderilmesi gerektiğini, somut olayda davalı şirketin müvekkili şirkete usulüne uygun bir ayıp ihbarı yapmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için dava dışı … tarafından müvekkili şirkete gönderilmiş olan 30 Nisan 2018 tarihli mailin kanunda belirtilmiş olan maillerden olduğu kabul edilse dahi; dava konusu stant ayıbının Ticaret Kanununda belirtilen süre geçirildikten sonra yapıldığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Davacı, taraflar arasında davalının katılacağı fuarda kullanılmak üzere ahşap stand hazırlanması ve kurulumunun yapılması için yazılı sözleşme yapıldığını, sözleşmede bedelin kararlaştırıldığını, bedelin bir kısmının ödenmediğini, alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise sözleşme konusu standın ayıplı olduğunu, rüzgara ve yağmura dayanıklı yapılmadığını, fuardan bir gün önce monte edilen standın rüzgar ve yağmur nedeniyle kullanılamayacak duruma geldiğini, bu durumun tespit edildiğini, ayıbın derhal davacıya bildirildiğini, davacı elemanlarınca aynı gün standın fuar alanından sökülerek kaldırıldığını, davacının bedele hak kazanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, bu konuda çıkacak uyuşmazlıklarda öncelikle TBK’nın 470 vd maddeleri, ayıp konusunda da 474 vd maddeleri uygulanacaktır. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmeye göre tarafların üzerinde anlaştıkları malzemeden imal edilecek olan stand fuardan bir gün önce fuar alanına monte edilerek teslim edilecektir. Standın fuar alanına montesinden sonra standın davalı iş sahibine teslim edilmeden önce meydana gelen yağış ve rüzgar nedeniyle hasarlandığı, standın davacı elemanlarınca fuar alanından sökülerek kaldırıldığı dosya içeriği ve taraf beyanları ile sabittir. TBK’nın 470 maddesine göre, Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. 471. Maddeye göre de Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Yine 472. Maddeye göre, Malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin ayıplı olması yüzünden işsahibine karşı, satıcı gibi sorumludur. Malzeme işsahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür. Eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. TBK’nın 474 maddesine göre de İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Somut olayda uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından TTK’nın ticari satım sözleşmelerine ilişkin 23. Maddesinin ve bu maddenin c bendinde düzenlenen ayıba ilişkin hükümlerin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davaya konu standın fuar alanında montesinden sonra rüzgar ve yağmur nedeniyle kullanılamayacak hale geldiği ve davacı elemanlarınca fuar alanından sökülerek götürüldüğü sabit olduğundan, eserin sağlam ve kullanılabilir şekilde tesliminden söz edilemeyecektir. Eserin teslimi gerçekleşmediğinden davacı yüklenici bedele hak kazanamayacaktır. Bu nedenle mahkemece de aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı malzemenin davalı iş sahibi tarafından seçildiğini malzemeden kaynaklı hasardan iş sahibinin sorumlu olduğunu kendilerinin sözleşmeye göre standı imal ederek monte ettikleini böylece edimlerini yerine getirdiklerini ileri sürmüş ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre malzeme seçimi iş sahibi tarafından yapılmış ise de, TBK’nın 472/3 maddesi gereğince basiretli bir yüklenici olması gereken davacı, fuarın açık havada yapılacak olması nedeniyle ahşaptan üretilen satandın yağmur nedeniyle hasara uğrayabileceğini, ahşaptan imal edilecek standın kullanılacak alan için uygun olmayacağını öngörerek malzeme ve yerin esere uygun olmadığı konusunda iş sahibini uyarmakla yükümlüdür. Davacı yüklenici iş sahibini bu konuda uyardığını iddia ve ispat edememiştir. Bu nedenle bu istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarih ve 2018/1210 Esas, 2020/41 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.