Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/307 E. 2023/913 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/307
KARAR NO : 2023/913
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : 2015/510 Esas, 2019/1182 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında ticari ilişkinin olduğunu, müvekkilinin davacıya 03/01/2014 tarihinde irsaliyeli fatura ile KDV dahil 59.843,70-TL’lik ve 06/01/2014 tarihli irsaliyeli fatura ile de KDV dahil 122.342,40-TL ürün satışı yaptığını, müvekkilinin davalıdan cari hesapta 82.989,28-TL alacaklı olduğunu, alacağın ödenmesini bekleyen müvekkiline 83.508,70-TL’lik alacağına yakın miktarda yansıtma faturası başlığı altında 31/12/2014 tarih, … nolu fatura, Beyoğlu … Noterliği’nin 19/01/2015 tarih, … yevmiye nolu ihtarı ile davalı vekili tarafından müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin süresi içerisinde ihtarname ile faturayı iade ettiğini, yansıtma faturasının nedenini müvekkilinin ayıplı ürün sattığı gerekçesine dayandırdığını, müvekkilinin sattığı ürünlerin ayıplı olmadığı gibi, ayıp ihbarında da bulunulmadığını, borcunu ödemeyen davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalının şirket merkezinin Battalgazi/Malatya olması sebebi ile mahkemenin ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, dava dışı … işleri için ihaleye teklif verdiklerini, fiyat teklifinin kabul edildiğini ve dava dışı firma ile 2013 Temmuz ayında anlaşmaya varıldığını, proje ile ilgili dava dışı … müvekkili tarafından 200.000,00 USD bedelli teminat mektubu verildiğini, davacı firmaya ise anlaşma kapsamında 22/07/2013 tarihinde fiskiyelerin hazırlanması ile ilgili müvekkili firma tarafından liste gönderildiğini, değişik zaman aralıkları içinde fark edilecek bir şekilde taşeron davacı firmanın gizli ayıplı ürünleri davalı müvekkili firmaya sattığını, müvekkili tarafından da bu ürünlerin bilinmeden dava dışı … Türkmenistan’daki proje merkezine sevk edildiğini, ürünlerin ayıplı ürün olduğunu, davacı firma ile görüşüldüğünü ancak davacının hallederiz, yaparız diyerek geçiştirdiğini, dava dışı firma tarafından yeni bir tutanak tanzim edilerek davacı firmanın yarattığı tasarım, üretim ve en önemlisi teknik destek sağlanmaması nedeniyle müvekkili firmanın 200.000,00-USD teminatın bloke edildiğini, 2014 tarihinde davacının ürünlerin ayıplarının giderilmesi amacıyla olimpiyat havuzunun boşaltılması ve tekrar doldurulması nedeni ile taraflarına 600,00 USD ceza kesildiğini, davacı firmaya sorunun tekrar bildirildiğini ve müvekkili firmanın çözüm bulmasının önerildiğini, müvekkilinin dolaylı ve doğrudan olmak üzere 185.000,00-TL üzerinde bir masraf yaparak ortaya çıkan sorunları gidermeye çalıştığını, davacının iddiasının aksine bugüne kadar davacı firmaya 27.000,00-TL-280.000,00-TL ödeme gerçekleştirildiğini, davacıya ilk etapta KDV dahil 83.508,70-TL bedelli yansıtma faturası kesildiğini, bütün bu nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile davacının yarattığı tüm sorunları anlaması, bu konuda müzakerede bulunması, taahhütlerini yerine getirmesi, garantinin gereğinin sağlaması, haksız davanın usulden ve esasdan reddine, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davacı firmanın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürünlerin gizli ayıplı olduğu, bu ürünlerdeki ayıpların teslim sırasında yapılacak muayene ile anlaşılamayacağı ve ancak kullanım sürecinde anlaşılabileceği, davalı tarafından ayıp bildiriminin davacıya süresi içinde yapılmış olduğu, bu durumun taraflar arasındaki e-posta yazışmaları ve dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ayıp ihbarının yapıldığı hususunun belirtilen delillerle yapılmasının mümkün olduğu, davacı/yüklenicinin eser sözleşmesinin konusunu oluşturan sistemi gizli ayıplı olarak imal edip teslim ettiği ve davalı/iş sahibinin de yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunmuş olması nedeniyle, davalı/işsahibi talebi gibi, sözleşmeye istinaden imal edilip teslim edilmiş olan sistemde var olan ayıpları gidermek için davalının yaptığı masrafların tutarını davacı/yüklenicinin iş bedeli alacağından indirme (düşme) hakkına TBK.md.475/f.1/bent 2 gereğince sahip olduğu, bilirkişi raporunun yukarıda özetlenen mali bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacının akdi ilişkiden kaynaklanan bakiye cari hesap alacağından (iş bedeli alacağından), davalının ayıpları gidermek için yapmış olduğu masrafları içeren 83.508.69 TL tutarlı faturası tutarı düşüldüğünde, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle bakiye cari hesap alacağı (iş bedeli alacağı) kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; ilk heyet raporunda davalının tam kusurlu, ikinci heyet raporunda davalının % 20 kusurlu, üçüncü heyet raporunda ise davalının kusursuz bulunduğunu, davalının süresinde ayıp ihbarını yapmadığını, davalıya sattıkları ürünlerin faturadan belli olduğunu, yansıtma faturasında ise onların sattıkları ürünler olmadığını tasarım bedeli yansıtma faturasında düşülmesi gerektiğini, 21.02.2018 tarihli rapora göre karar verilmesi gerektiğini, bu raporda faturalardaki ürünlerin yansıtma faturasındaki ürünlerle bağlantısı olmadığını belirttiğini, buda dikkate alınmayacaksa tasarım bedeli olan 9.440 TL nin mahsubu ile davacı lehine yazılıp 31.10.2018 tarihli kusur oranlarına göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı alt yüklenici davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, davacının işi yapıp teslim ettiğini ve bakiye alacağı olduğundan bahisle takip başlattığı, itiraz sonucu takibin durduğu ve itirazın iptalini talep ettiği, davalı tarafça işin ayıplı yapıldığı iddia edildiği, mahkemece işin gizli ayıplı olarak yapıldığının ve ayıp ihbarının süresinde olduğu belirtilerek davacının akdi ilişkiden kaynaklanan bakiye cari hesap alacağından (iş bedeli alacağından), davalının ayıpları gidermek için yapmış olduğu masrafları içeren 83.508.69 TL tutarlı faturası tutarı düşüldüğünde, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle bakiye cari hesap alacağı (iş bedeli alacağı) kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği , kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Eser sözleşmesi sona ermedikçe veya yüklenicinin işi terk ettiği iddia ve ispat edilmedikçe sözleşme kapsamındaki işlerin yüklenici tarafından yapıldığı ve varsa eksik ve ayıplarında yüklenici tarafından giderildiği fiili karine olarak kabul edilmektedir. İş sahibi bu karinenin aksini yine aynı kuvvetle yasal ve yazılı delillerle kanıtlanması gerekir.Davalı yüklenici (iş sahibi ) , ayıpların kendisi tarafından giderildiğini ve yapılan işlerle ilgili yansıtma faturası düzenlediğini belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yansıtma faturasındaki işlerin davalı iş sahibi tarafından yapıldığı ve ayıpların giderildiği belirtilerek, yansıtma fatura bedeli olan 83.508,70-TL nin davacının talep ettiği 82.989,28-TL cari hesap alacağından mahsup edildiğinde, davacının alacağının kalmadığı anlaşılmakla, mahkemece usul yasa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmuştur. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil “hukuki işlem benzeri bir fiil” olması nedeniyle süresi içinde ayıp ihbarının yapıldığı tanık da dahil her türlü deliller ispatlanabilecektir.Davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünlerin gizli ayıplı olduğu ve bu ayıpların ancak kullanım sırasında anlaşılabilecek ayıp niteliğinde olduğu dikkate alındığında, dosyada bulunan e-posta yazışmaları ve dinlenen tanık beyanlarına göre ayıp ihbarının süresinde olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece yansıtma faturasında düzenlenen tasarım bedelinin de davacının alacağından mahsubu yönünde karar verilmesi incelendiğinde, eser sözleşmesine konu işin (projenin ) niteliği ve kapsamı incelendiğinde, işin (projenin) tasarım kısmının da davacı tarafından üstlenildiği anlaşılmakla, işin ayıplı yapılması halinde projenin yeniden tasarlanması gerekeceğinden mahkemece bu konuda verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına uygun olmuştur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve 2015/510 Esas, 2019/1182 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.