Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/306
KARAR NO: 2023/607
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/118 Esas, 2019/818 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme gereğince müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, müvekkilinin vergi denetimine alınması neticesinde yapılan incelemeler sonucunda, müvekkili firma adına 132.003,20 TL bedelli ve 102.778,75 TL bedelli iki adet fatura kestiğini, bu faturaların KDV leri hesaplanmadığı içinde müvekkiline 42.260,76 TL vergi cezası kesildiğini, yukarıda bahsi geçen faturalar nedeni ile müvekkilinin uğradığı zararın rücuen tazmini için davalı yan aleyhine İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, kesilen bu cezanın davalı yanın kusuru nedeniyle cezanın kesilerek müvekkilinin zarar uğradığını, davalının başlatılan icra takibine itiraz ederek durduğunu, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetle yapıldığını, itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki nedeniyle imzalanan dava konusu sözleşme kapsamında müvekkilinin davacı yana tüm borcunu ödediğini, yapılan ödemelere nedeniyle kesilen faturalardan oluşan cezanın müvekkilini bağlamayacağını, müvekkilinin bu durumun oluşmasında kusurununu bulunmadığını, müvekkilinin davacı yana bir borcunun bulunmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı şirketin istisna belgesini haksız olarak kullanması nedeniyle» davacı şirketin söz konusu istisna belgesine istinaden KDV hesaplamadan gerçekleştirdiği mal ve/veya hizmet satışlarına ilişkin olarak hesaplanacak ve ilgili dönem beyanlarına dahil edilmek suretiyle tespit edilecek olan KDV’nin, eksik hesaplanmasına sebebiyet verdiği, dava konusu olan 55179 ve 55180 nolu iki adet fatura için hesaplanacak KDV’nin 42.260,75 TL olduğu, davalı tarafın ilgili vergi dairesince bu doğrultuda bilgilendirildiği, ancak davalı tarafın bu konuda davacı tarafı bilgilendirmediği, dönemsellik ilkesi gereği 2005 yılına ait bir ödeme 2011 yılında yapıldığı için gider yazılamayıp, Kanunen Kabul Edilmeyen Gider yazılması gerektiğinden, davalı tarafından 2011-2012 yıllarında raporla hesaplanan KDV’nin ödemesi mali idareye yapıldığından gider yazılamayacağı, davacının devir KDV’si başka ticari faaliyetlerinden doğan hakkı olduğundan işlemin esası gereği, davalıya ait ürün teslimlerinden kaynaklı işleminden dolayı hesaplanan 42.260,75 TL KDV için bu bedelin davacıya ödenmesi gerektiği, bilirkişi …’ın ayrık görüşünün mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu gerekçesiyle takibin devamı ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında; davanın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini, sözleşmenin 2005 tarihinde yapıldığını, 818 sayılı kanuna göre zamanaşımı süresi rücu alacağı olduğu için 1 ve 5 yıl olduğunu, her durumda sözleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçtiğini, davacının vergi dairesine ödediği tutarın üzerinde talepte bulunduğu göz ardı edilerek davacının gerçek zararını aşan tutara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, vergi cezası 42.260,75 TL olsada davacının ödediği miktarın 23.567,57 TL olduğunu, ayrıca dosyada bulunan iki rapor arasında miktar yönünden çelişki olduğunu, çelişkinin giderilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre KDV yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, mahkemece sözleşme hükümlerinin incelenmediğini, davacının vergi cezasına itiraz etmediğini, yargı yollarını tüketmediğini, kusurlu davranışı ile kesinleştirdiği cezalar nedeniyle haksız ve hukuka aykırı olarak rücu istediğini, davalının KDV istisna vergisi davasının fatura kestiği tarihten sonra iptal edildiğini, fatura tarihi itibarı ile vergi istisna belgesinin iptali gibi bir durumun olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Dava konusu ihtilaf; taraflar arasındaki 17/05/2005 tarihli ray montaj işleri ne ilişkin sözleşme dolayısıyla davacı şirketin vergi denetimine alınması neticesinde davacı firmanın davalı adına düzenlediği faturalarda KDV hesaplanmadığı dolayısıyla kesilen vergi cezasının davacı tarafça ödenmesi sebebiyle ödenen bu vergi cezalarının faizi ile birlikte davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine yapılmış itirazın iptali noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf adı geçen faturaların davalı tarafın KDV istisnası olduğu için KDVsiz olarak kesildiğini, ancak davalı tarafın KDV muafiyet belgesinin kaldırıldığının davalı tarafından kendilerine bildirilmediğini, bu hususta yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını, kendilerince ödenen KDV lerden davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici davalı ise iş sahibidir. Mahkemece; 30/10/2018 tarihli ara karar ile davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında 17.05.2005 tarihli … İnşaat Etap 1 A Ray montaj işlerine ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesinde her türlü talep kural olarak 5 yıllık zamanaşımı süresine tabii olup yine kural olarak alacak ile ilgili talepler işin teslim tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde zamanaşımına uğramaktadır. Somut olayda sözleşmenin yapıldığı ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 126/4 maddesi gereğince eser sözleşmelerinden doğan talepler 5 yılda zaman aşımına uğrayacaktır. Davaya konu KDV alacağı sözleşme kapsamında istenen alacaklardan olup işin teslim edildiği tarihten itibaren takibin yapıldığı veya davanın 5 yıllık sürede açılması gerekir ise de ; davacının işin teslim tarihinde bu durumu bilmesi beklenemeyeceğinden ancak ödeme tarihinden itibaren talepte bulunma hakkı doğacaktır. Davacı tarafın dosyadaki beyanlarına göre ödemenin 2011 yılında yapıldığı ve iadesi talebini içeren ihtarnamenin de davaya 06.01.2011 tarihinde gönderildiği dikkate alındığında, buna göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin takip tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın zamanaşımı sebebiyle reddine dair karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın zamanaşımı sebebiyle reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2019 tarih ve 2018/118 Esas, 2019/818 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın zamanaşımı sebebiyle REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 833,73-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 653,83-TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan bir harcama olmadığı için bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 11.044,95-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan toplam 1.178,87-TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 3.881,77-TL bakiye karar harcı olmak üzere toplam 4.030,37-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 20/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.