Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/304 E. 2023/923 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/304
KARAR NO: 2023/923
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/09/2019
NUMARASI: 2016/1097 Esas, 2019/819 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava için davacı vekili; Müvekkili şirketin yün, pamuk, ipek, deri, suni deri ve sentetik elyaf ve benzeri maddelerden mamul tekstil ürünlerinin alımı satımı imalatı ithalatı ve ihracatını yaptığını, bu kapsamda davalı şirket ile aralarında ticari ilişkiden kaynaklanan 212.447,31 Euro alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin, aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı tüm edimlerini eksiksiz ve zamanında yerine getirdiği halde davalı/borçlu şirketin tüm sözlü taleplere rağmen müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, davalı borçluya Bakırköy … Noterliği vasıtasıyla çekmiş olduğu 28/06/2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile “ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde borcunu ödemesini” ihtar ettiğini, ancak davalı borçlunun tüm taleplere rağmen müvekkili şirkete olan borcunu ödemediği gibi hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden açılan icra takibine de haksız ve dayanaksız bir şekilde itiraz ettiğini, davalı şirketin, faturadan kaynaklanan alacağını ödememiş olması gerekçesiyle Bakırköy … Noterliği’nin 28/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ve anılan ihtarnamenin 30/06/2016 tarihinde muhatap davalının aynı konutta oturan kızına tebliğ edildiğini, ihtarın davalı tarafa tebliği edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmemiş olması gerekçesiyle icra takibine geçilmek zorunda kalındığını, icra takibi ile talep edilen işlemiş faize ilişkin faiz döneminin ve faiz oranının kanuna uygun olduğunu, davalı tarafın, hakkında icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini halen daha müvekkili şirkete ödeme yapmadığını belirterek, arz ve izah edilen nedenlerle ve re’sen gözetilecek hususlar doğrultusunda, müvekkili tarafça fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacaklarına ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydı ile müvekkili tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış takibe davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile müvekkili adına başlatılan icra takibinin devamını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazının varlığı nedeniyle alacağın %20’ından aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatı ödemesini, avukatlık ücreti ile tüm yargılama masraflarının davalı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Asıl dava için; davalı vekili; mahkemeye açılan bu davanın yine aynı mahkemede açılan 2016/1094 Esas sayılı diğer dava ile tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olması nedeniyle HMK 166/1 maddesi uyarınca aralarında bağlantı bulunduğunu, bu nedenle Mahkemenin 2016/1094 Esas sayılı davasının bu dava dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, müvekkili …’ın, … Dış Ticaret ünvanlı olarak İtalya’da bulunan … (Marka adı … olan) firmasının mümessilliğini yaptığını, müvekkilinin, dış giyim ürünleri imalatını yapan davacı … Tic. AŞ. ile dış giyim ürünlerinin pazarlamasını yapmak ve bunların İtalya’ya ihracı konusunda anlaştığını, anlaşma gereği müvekkilinin 47.091,30 EURO bedelli 15/03/2016 vadeli teminat bonosunu davacı … A.Ş.’ne teslim ettiğini, ancak davacı … AŞ’nin, ürünleri taahhüt edilen tarihlerde teslim etmediği gibi ürünleri sipariş şartlarına uygun olarak da üretmediğini, üretilen ürünlerin ayıplı/hatalı/eksik olması ve zamanında teslim edilmemiş olması ve yurt dışına ihraç edilecek özellikleri taşımaması nedeniyle davacı … AŞ.’den bunların düzeltilmesi istendiğinde müvekkilinin karşısında bunları düzeltecek muhatap bulamadığından bu hatalı ürünlerin başka firmalarda tadilattan geçirildiğini, eksiklerin tamamlattırıldığını, ütü ve paketlenmesinin yeniden müvekkilce yaptırıldığını, bu işlemler için müvekkili firmanın ¨ 84.945,26 harcama yapmak zorunda kaldığını, davacı … AŞ’nin ürünleri taahhüt edilen tarihlerde teslim etmemesi, sipariş şartlarına uygun olarak üretmemesi, ürünleri ayıplı/hatalı/eksik üretmiş olması nedenleriyle İtalya’daki … firması tarafından müvekkili firmaya yapılan ödemelerde bu ürünlerin bedelleri üzerinden belli bir oranda kesinti yapıldığını, bu nedenle müvekkili firmaya yapılan ödemelerden 172.344,76 Euro kesinti yapıldığını, … AŞ’nin gününden önce üretim bedellerini müvekkili firmadan talep etmesi nedeniyle müvekkili firmanın, ihracat alacağı için faktoıing işlemi yapmak ve 4.720,00 Euro faktoring komisyon masrafını ödemek zorunda kaldığını, müvekkili firmanın davacı … AŞ ile olan anlaşması gereği gerçekleştirdiği ihracat bedeli üzerinden KDV dahil ¨107.234,80 komisyon ücreti alacağının tahakkuk ettiğini, bu nedenlerle davacı … AŞ’nin müvekkili firmadan alacaklı değil aksine müvekkili firmaya borçlu bulunduğunu, müvekkili firmanın toplam harcamalarına, Reklamasyon kesintisine, Faktoring komisyon masraflarına dayanan 31/05/2016 tarihli mayıs 2016 dönemine ait 7 adet faturayı davacı … AŞ’ne sunduğunu, davacı firmanın da bu faturalar için 15/06/2016 tarihli “BA-BS MUTABAKATI” yazısı ile mutabakatını belirtmiş iken 27 Haziran 2016 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye no.lu ihtarı ile bu faturaları iade ettiğini, davacı firmanın 28 Haziran 2016 tarihli … yevmiye no.lu Bakırköy … Noterliğinin ihtarı ile “Kendisi ile müvekkili firma arasında kurulmuş ticari ilişkiden kaynaklandığını ileri sürdüğü” ¨ 1.321,79 ve ayrıca 212.447,31 Euro alacaklı olduğunun belirttiğini, müvekkili firmanın Bakırköy … Noterliğinin 10/10/2016 T. … yev. nolu ihtarnamesi ile davacı firmaya cevabi ihtarda bulunduğunu, davacı firmanın, müvekkili firmanın ihtarla iadesini istemiş olduğu teminat bonosuna ilişkin olarak hiçbir ihtarında bu bono ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadığını, müvekkili firmanın bu ihtarını 12/10/2016 tarihinde tebellüğ eden davacı firmanın Bakırköy …. Noterliğinin 18 Ekim 2016 T. ve … yev. no.lu ihtarı ile işbu fatura asıllarını da müvekkili firmaya iade ettiğini ve yine aynı alacak iddiasında bulunduğunu, davacı firmanın 01/11/2016 tarihinde ihtarla iddia etmiş olduğu alacağına ilişkin olarak Bakırköy … ve … İcra Müdürlüklerinin …-… Esas sayılı dosyaları ile müvekkili firma aleyhine ilamsız icra takiplerinde bulunduğunu, işbu takiplere karşı haklı olarak itiraz edildiğini, davacı … AŞ’nin 15/03/2016 vade tarihli 47.091,30 Euro miktarlı olan ve kendisinde teminat olarak duran bedelsiz bonoyu … içinde yer alan dava dışı … AŞ.’ye, onun da dava dışı … AŞ.’ye muvazaalı ciro yolu ile devir ettiğini, dava dışı … AŞ.nin de bile bile müvekkili firmanın zararına hareket ederek 20/10/2016 tarihinde müvekkili firma aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile tahsili yoluna gittiğini, bu takibe karşı İstanbul … İcra Hakimliğinde … Esas sayı ile şikayet ve itiraz davası açıldığını ve ayrıca menfi tespit ve senet iptali davasının da açılacağını, sonuç itibariyle alacaklı görünen … AŞ.’ye müvekkilinin ve firmasının herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili firmaya ait muhasebe kayıtlarına göre davacı … AŞ.’den ¨ 39.387,20 + 13,000 Euro alacaklı olduğunu ayrıca davacı firmadan 15/03/2016 vade tarihli 47.091,30 Euro miktarlı olan ve nezdinde teminat olarak duran müvekkiline ait bedelsiz bonoyu muvazaalı cirolar yolu ile devralan dava dışı … AŞ.’nin bu bono nedeniyle müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünde … Esas sayı ile başlattığı takibe karşı yapılmış olan itiraz ve şikayet davaları ile açılacak menfi tespit ve senet iptali davalarının henüz sonuçlanmamış olması ve bunların sonucuna göre müvekkilinin alacaklılık durumu değişken olacağından müvekkili tarafça fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla karşı dava yolu ile şimdilik ¨ 1.000,00’lik alacak talebinde bulunduklarını, belirterek, açıklanan nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddini, haksız icra takibi nedeniyle %20 miktar tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini, müvekkili tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ¨ 1.000,00 alacağın avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Karşı dava için davacı vekili; davalı/karşı davacı tarafından davaya cevap dilekçesinde ileri sürülen karşı davasına ilişkin olarak müvekkili tarafça 06/02/2017 havale tarihli dilekçeleriyle cevap süre uzatım talebinde bulunulmuş olduğundan öncelikle, davalı/karşı davacının karşı dava dilekçesine ilişkin usul ve esasa yönelik tüm itirazlarını ve beyanda bulunma haklarının saklı olduğunu belirterek yasal süresi içerisinde karşı davaya ilişkin de müvekkili tarafça cevap verileceğini ifade etmek istediklerini, mahkemeden davalı tarafın davaya cevap dilekçesinin yasal süresinde sunulup sunulmadığının re’sen tespitini talep ettiklerini eğer davalı tarafın davaya cevap dilekçesi normal süresi içinde mahkeme dosyasına sunulmamış ise davalı tarafın tüm beyanlarının HMK 128. madde kapsamında inkar kapsamında değerlendirilmesini, inkarı aşan beyanlara ise itibar edilmemesini talep ederek böyle bir durumda davalı tarafın savunmayı genişletmesine de müvekkili tarafça muvafakatlerinin olmayacağını ifade etmek istediklerini, davalı/borçlunun, davaya konu icra takibine ilişkin borca ve faize dair yapmış olduğu itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı/borçlunun bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini, ticari defter ve kayıtlar ile sabit olduğu üzere davalı firmanın davaya konu icra takibine konu alacak rakamı tutarında müvekkili firmaya borçlu bulunduğunu, bu hususun mahkeme nezdinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile de tevsik edileceğini, davalı firmanın hangi sözleşmeye istinaden müvekkili firmaya ¨ 107.234,80 komisyon faturası kestiğini davalı firmaya sormak istediklerini, davalı tarafın ürünlerde iddia ettiği eksiklikleri başkaca firmalara yaptırmasının müvekkili firma tarafından kabul edilemeyeceğinin, müvekkili firma yetkilileri tarafından e-mail yolu ile davalı firmaya bildirilmiş olduğunu, reklamasyon ile ilgili olarak müvekkili firma ile davalı firma arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığını ayrıca bu yönde bir anlaşma olsa dahi davalı tarafın iddia ettiği reklamasyonların müvekkili firmaya ait olup olmadığının bilinebilecek bir husus olmadığını, davalı firmanın, kestiğini iddia ettiği komisyon oranını ve reklamasyonu konfirme edecek herhangi bir sözleşme dahi sunamadığını, ayrıca davalı tarafın iddialarını asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla her ne kadar davalı firma, mahkeme dosyasına sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, “davacı şirketten ¨ 39.397,20 + 13.000 EURO alacaklı bulunmaktadır” şeklinde iddia ve beyanda bulunmakta ise de eğer ki davalı tarafın bu yönde bir hak ve/veya alacak talebi var ise neden bu zamana kadar olan süreç içerisinde konuya ilişkin hukuki bir girişimde ve/veya yazılı ve/veya sözlü herhangi bir bildirimde dahi bulunmadığını davalı tarafa sormak istediklerini, yani davalı firmanın bu yöndeki soyut iddialarının, ilk defa ve sadece iş bu dava sürecinde ileri sürülmüş olmasının, davalı firmanın iyi niyetli olmadığının ve müvekkili firmanın haklı alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunun en açık kanıtı niteliğinde olduğunu, ayrıca davaya konu takipte, işlemiş faiz ve takip tarihinden sonra işletilmesi yönünde talep edilen faiz oranının da usul ve yasaya uygun olup, aksi yöndeki davalı taraf iddialarının da mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle, müvekkili firmanın ticari defter ve kayıtları ile sabit alacağına ilişkin aksi yönde, soyut iddialar paralelinde beyanda bulunan davalı tarafın bu yöndeki mesnetsiz iddialarının dikkate alınmamasını talep etiklerini, belirterek, arz ve izah edilen nedenlerle, davalı/borçlunun haksız ve mesnetsiz beyanlarına itibar edilmeyip, huzurdaki haklı davalarının kabulünü, davalı/borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptalini ve takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava için davacı vekili; müvekkilinin yün, pamuk, ipek, deri, suni deri, sentetik elyaf vb tekstil ürünlerinin alım- satımı, ithal ve ihracı ile iştigal ettiğini, davalıdan tekstil ürünleri alım satımı nedeniyle ¨ 1.367,42 alacaklı olduğunu, tebliğ olunan ihtarnameye rağmen bu alacağın ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, müvekkili şirketin aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı tüm edimlerini eksiksiz ve zamanında yerine getirdiği halde , davalı /borçlu tüm sözlü taleplere rağmen müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin , davalı borçluya ihtarname gönderildiğini, ancak davalı borçlunun söz konusu tüm taleplere rağmen müvekkili şirkete olan borcunu ödemediği gibi hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden açılan icra takibine de haksız ve dayanaksız itiraz ettiğini, davalının faturadan kaynaklı alacağını ödemediğini bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile müvekkili adına başlatılan icra takibinin devamını, davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazının varlığı nedeniyle alacağın %20’den aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatı ödemesini, avukatlık ücreti ile tüm yargılama masraflarının davalı borçlu şirket üzerine bırakılmasını talep etmiştir. Birleşen dava için davalı vekili; müvekkili şirketin İtalya’da bulunan … ( Marka adı … olan ) firmanın mümessilliğini yaptığını, davacı şirket ile dış giyim ürünlerinin pazarlanması ve ihracı hususunda anlaşıldığını, anlaşma gereğince davacının İtalyan firmasının belirledikleri özelliklerine uygun imalat yapacağının, imalatı yapılan ürünlerin İtalya’daki firma tarafından kabulü ve onayından sonra imalatına ilişkin bedelin ödeneceğinin, müvekkili tarafından davacıya teminat bonosunun verileceğinin” kararlaştırıldığını ve 47.091,30 Euro bedelli 15/03/2016 vadeli, teminat bonosunun verildiğini, ancak davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğini, takip konusu alacağın doğmadığını, icra takibine vaki itirazın haklı ve yerinde olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş, eldeki davanın Mahkememizin 2016/1097 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl dava yönünden davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe giriştiği, taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri , kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altında olduğu, davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğradığı, buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki malları üretiğini ve davalıya teslim ettiğini yazılı olarak ispat etmek zorunda olduğu, davacı tarafından düzenlenen tüm faturalar davalının aleyhine delil olan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine davalı tarafından yapılan ödemelerde davacının aleyhine delil olan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle fatura içeriğindeki malların davacı tarafından üretilerek davalıya teslim edildiği sabit olduğu, davalı ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler ile ilgili olarak öncelikle ihbarda bulunduğunu ispat edemediği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilse dahi bu kez davalı ürünlerin ayıplı olduğunu ispat etmek zorunda olduğu, davalı tarafından,ayıplı olduğu iddia edilen ürünler bilirkişi incelemesine sunulmadığı ve bilirkişi tarafından incelenmediği, davalı vekili,bir takım test sonuçlarını dosyaya ibraz etmişve bilirkişi tarafından da bu test sonuçlarına göre ürünlerin ayıplı olduğu kanaati ile davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının kabul edilebileceği belirtilmiş ve davacının alacağından bu miktarın indirilmesi yönünde görüş bildirdiği, ancak bu görüşe mahkemece katılınmadığı, söz konusu raporlar incelendiğinde,incelenen ürünlerin davacı tarafından üretilen ürünler olup olmadığı dahi belli olmadığından,anılan ürünler ile ilgili davalı tarafından yapılan harcamanın davacı alacağından düşülmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının,üretip teslim ettiği mallar ile ilgili olarak alacağının 212.447,31 € asıl alacak ve 921,21 € işlemiş faiz olmak üzere toplam 213.368,52 € olduğu tespit edildiğinden asıl davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının kısmen iptali ile takibin devamına,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Karşı dava yönünden, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıdan bir alacağının bulunmadığı,davalı-karşı davacının zararı ile ilgili herhangi bir delil sunmadığı,iddiasını usulüne uygun deliller ile ispat edemediği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden, davacı vekili,14/02/2019 tarihli duruşmada,davadan feragat ettiğini bildirmesi gerekçesiyle birleşen davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir. Davalı karşı davacı istinafında; Asıl dava yönünden; davacının defterleri usulüne uygun olmadığını, her iki tarafında ticari defterleri kendi lehine delil teşkil ettiğini, davacının iddiasını deftere göre ispat etmesi mümkün olmadığını, mahkemenin HMK 222 ihlal ederek cari hesap ekstresi adını verdiği bilgisayar çıktısına dayanarak karar verdiğini, mahkeme malların ayıpsız ve eksiksiz teslim edildiğini davacı tarafından tanzim edilmiş faturaların davalı tarafın ticari defterinde kayıtlı olmasını yeterli gördüğünü, malların teslim edildiğinin davacının ispatlaması gerektiğini, mahkemenin ispat yükünü ters çevirdiğini, ayıplı ürünlerle ilgili sevk irsaliyesi davacı şirket çalışanına imza karşılığı teslim edildiğini, ayıp ihbarının zamanında yapıldığını, ürünlerin davacıda olduğu bilirkişi incelemesinin engellendiğini rapora göre ayıplı ürünlerle ilgili yansıtılan fatura bedellerinin davacıdan talep etme hakkı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl ve birleşen davalarda davacı yüklenici davalı ise iş sahibi, karşı davada davacı iş sahibidir.Davacı yüklenici asıl davada bakiye iş bedelini talep etmiş, davalı iş sahibi ise işin eksik ve ayıplı olarak yapıldığı ve süresinde teslim edilmediği iddia edilerek davanın reddini talep etmiş, mahkemece işin eksik ve ayıplı yapıldığı ispat edilmediğinden asıl davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. Birleşen dava yönünden davacı vekilinin davadan feragat etmiş olması sebebiyle ve taraf vekillerinin birleşen dava yönünden istinafı bulunmadığı gözetilerek birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılmammıştır. Mahkemece ispat edilemediğinden karşı dava yönünden davanın reddine karar verilmiş, karşı dava yönünden her ne kadar davalı karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuş ise de, istinaf dilekçesi incelendiğinde karşı dava yönelik olarak ayrıca ve açıkça herhangi bir istinaf itiraz sebebi ileri sürülmediği, itiraz ettiği hususların asıl davaya yönelik olduğu anlaşılmakla karşı dava yönünden de istinaf incelemesi yapılmamıştır. Asıl dava yönünden yapılan istinaf incelemesinde, asıl davada davacı yüklenicinin cari hesap alacağına esas teşkil eden faturaların tamamının davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece işin yapılıp teslim edildiği kabul edilerek , asıl davada davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalı ürünlerin ayıplı olduğunu (eksik iş iddiası ayrıca ve açıkça istinaf edilmedi) dava dışı şirkete yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre, bu ayıpların tespit edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalı tarafından alınan rapora itibar edilmeyerek yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu üzerinden karar verilmiş ise de, raporlar hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı gibi davalının iddiasına göre, ayıplı ürünlerin davacıda olduğu belirtilmiş, davacı tarafından buna açıkça karşı çıkılmadığı görülmüştür. Mahkemece, ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması imkanı varken, ayıplar yönünden keşif yapılmadan, davalının ayıplar yönünden tespit yaptırmadığından bahisle karşı davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece keşif yapılıp ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelenmesi ile ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıpların gizli ayıp mı açık ayıplı olduğu belirlenerek bu ayırıma göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerektiği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tespit edilmesi halinde, ayıplı işler bedeli belirlenerek davacı alacağından mahsup edilerek sonuca gidilmesi gerekeceğinden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek kararın yukarıda belirtilen eksikliklerin yerine getirilmesi için kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/09/2019 tarih, 2016/1097 Esas, 2019/819 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.