Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/259 E. 2023/533 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/259
KARAR NO: 2023/533
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2019
NUMARASI: 2018/108 Esas, 2019/1067 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 30/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında 6700 adet .. Gömlek Dikimi Klasik Uzunkol ve 1300 adet Model İlik Düğme ve Ütü Paket imalatı konusunda anlaştıklarını, bu mutabakat neticesinde müvekkilinin söz konusu ürünleri imal edip teslim ettiğini, ancak anlaşılan ücretin müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin alacağı nedeniyle Adana … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ödeme emrinin davalı şirkete 08/12/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin söz konusu takibe süresinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunduklarını ve faturaların içeriğinde yazılı olan ürünlerin ayıplı olduğunu ve borçlu olmadıklarını bildirdiklerini, bu sebeple Bakırköy ilçesinde alacak davası açtıklarını, davalı şirketin takibe itiraz edene kadar herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını ve ürünleri iade etmediğini, bu nedenle toplamda 31.969,60 TL’nin temerrüt tarihi olan 08/12/2017 tarihinden itibaren işleyen ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde tahsilde tekerrür olmamasına yönelik bir kayıt bulunmadığını, bu durumda davacının aynı alacağı iki ayrı hukuk yolundan takip ederek tahsil etmeye çalıştığını, bu nedenle derdestlik itirazları olduğunu, dava tarihi itibariyle derdest bir icra takibi bulunduğu halde davacı tarafından tahsilde tekerrür olmaması kaydı düşülmeden açılan işbu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının dikimini yaptığı malların tamamının hatalı ürünler olduğunu, davacı tarafından yapılan mamullerin onay için sipariş geçen firmaya (… Firması) gönderildiğini, söz konusu firmanın, ürünlerin tamamını hatalı oldukları gerekçesiyle ve raporlayarak müvekkil şirkete iade ettiğini, davacıdan ürünü sipariş eden firmanın belirlediği hataları düzletmesini eğer mümkün olmuyorsa malların iade alınmasını istediğini, ancak davacı firmanın kendilerini oyaladığını, depoda bulunan tamamı hatalı malların davacı tarafından alınarak düzeltileceğini beklerken davacı tarafından haksız icra takibine yapıldığını belirterek bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu (BK.nun 355 ve devamı maddeler) BK.nun 359 maddesi gereğince eserin tesliminden sonra iş sahibinin işlerin mutat ceryanına göre imkan bulur bulmaz eseri muayene ederek varsa ayıpları müteahide bildirmekle yükümlü olduğu, BK nun 362. maddesi gereğince muayene ve ihbar külfetini yerine getirmeyen iş sahibinin açık ayıplara ilişkin olarak ayıptan doğan haklarını kaybedeceği ve esere zımnen muvafakat etmiş sayılacağı ve BK nun 360 maddesinde kendisine tanınan seçimlik hakları kullanamayacağı, davacının muayene yükümlülüğünü yerine getirdiği ancak, ihbar külfetini yerine getirmediğinden esere zımnen muvafakat etmiş sayılacağı ve ayıpla ilgili Borçlar Kanunun kendisine tanıdığı haklardan faydalanamayacağı, davacının başlattığı icra takibi ödeme emrinin 08/12/2017 tarihinde davalıya tebliğ edilmekle bu tarih itibari ile davalının temerrüde düştüğü ve de fatura tutarlarına itiraz etmediği gerekçesi ile; davanın kabulüne, 31.969,60 TL’ nin takip tarihi 08/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; ayıp ihbarının ispatı hususunda tanık deliline dayanıldığını ve bildirdikleri tanıkların duruşmada dinlenildiğini, tanık …’in, davalı firmaya malları sipariş eden konumunda olan … firması personeli tarafından muayenenin, davacının atölyesinde yapıldığını, davacının da mallara onay verilmediğini o esnada öğrendiğini, müvekkili şirket çalışanı diğer tanık …’ın, … firmasının malları 27.10.2017 tarihinde davacının atölyesinde kontrol ettiğini, kontrol edilirken raporun yazıldığını ve tarafların o anda rapordan haberdar olduklarını, raporun düzenlendiği gün bizzat kendisinin davacı firmanın yetkilisi … ile görüştüğünü, ürünlerin ayıplı olduğunu ve kabul etmediklerini söylediğini beyan ettiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ayıp ihbarının, tanık dahil her türlü delil ile ispatının mümkün olduğunu, dinlenen tanıkların açık beyanları ile davaya konu malların dava dışı … firması tarafından incelenerek ayıplı olduğunun davacının huzurunda raporlandığının teretdüde yer verilmeyecek şekilde ispatlandığını, hatta tanıklardan birinin davacı şirket yetkilisi ile ayıp hususunda bizzat görüştüğünü beyan ettiğini belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı vekili taraflar arasında fason gömlek dikimi konusunda anlaşıldığını, müvekkilinin edimini yerine getirerek diktiği gömlekleri davalıya teslim ettiğini, davalının kararlaştırılan bedeli ödemediğini belirterek ödenmeyen bedelin tahsilini talep etmiştir. TBK’nın 474. Maddesinde iş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır hükmü düzenlenmiştir. 477. Maddesine göre de, eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. Yargıtay içtihatlarına göre ayıp ihbarının yapıldığı tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir, Davalı da ayıp ihbarının yapıldığına ilişkin tanık deliline dayanmış olup, mahkemece tanıkları dinlemiştir. Tanık anlatımlarına ve davalı savunmasına göre davaya konu fason üretim dava dışı … firması için yapılmış olup, davacı iş yerinde yapılan kontrolde söz konusu eser … firmasınca hatalı bulunarak kabul edilmemiş, ayıp ihbarı da davacı yükleniciye bildirilmiştir.Buna göre davaya konu ürünlerdeki ayıp açık ayıp olup, tanık beyanlarına göre de ayıp ihbarı süresinde yapılmıştır.Mahkemece davalının ayıp ihbarını süresinde yapmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve iş bedelinin tahsiline karar verilmiş, davalının ayıp savunması konusunda bu nedenle her hangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Yukarıda belirtilen gerekçe ile ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilerek davalının ayıp savunması konusunda inceleme yapılarak davaya konu ürünler üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile keşif ve inceleme yapılarak ayıbın varlığı, niteliği ve varsa ayıp bedeli belirlenerek davacı yüklenici alacağından mahsup edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlarda inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan istinafa konu kararın verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2019 tarih, 2018/108 Esas, 2019/1067 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.