Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/256 E. 2023/586 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/256
KARAR NO: 2023/586
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2019
NUMARASI: 2016/14 Esas, 2019/1135 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen Fason İşçilik Sözleşmesi ile …, …, …, …, … nolu siparişlerin yıkama işleminin yapılması için anlaşma yapıldığını, iş bu sözleşme konusu ürünlerin müvekkili şirketin müşterisi … firmasına ihraç edildiğini, yıkama işlemi yapılmış ürünlerde “yıkamada yapılması için gereken file işleminin eksik yapılması nedeni ile yıkama kaynaklı problemler” bulunduğu için ithalat yapan firma … tarafından müvekkili şirkete 19.521,25 Euro reklamasyon bedeli kesintisi yapıldığını, taraflar arasında yer alan sözleşmenin 3.24 maddesinde ‘Yıkama atölyesinden kaynaklanan herhangi bir hatadan dolayı müşteri tarafından gelecek indirim ve reklamasyon bedeli, yıkama atölyesine yansıtılacaktır” hükmünün yer aldığını, bu maddeye göre müvekkili şirketin uğramış olduğu reklamasyon kesintisinin 25.11.2015 tarihli … seri numaralı reklamasyon faturası ile davalı tarafa Beyoğlu … Noterliği 27.11.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ekinde tebliğ edildiğini, davalı tarafından iş bu faturanın iade edilmesi ve müvekkili şirkete olan 23.035,80 Euro’ lük borcun ödenmemesinden dolayı aleyhinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde;müvekkilinin davacıya ait tekstil ürünlerinin muhtelif tarihlerde yıkama işlemlerini, tarafların şifahen anlaşması üzerine eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini ve zamanında teslim ettiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını ve bahsedilen sözleşmenin icra takibinde dahi sunulmadığını, iddia edilen sözleşme hükümlerinin, tek tarafın çıkarlarını korumak maksadıyla yapıldığını, diğer tarafa ağır yük ve sorumluluklar yüklediğini, henüz gerçekleşmemiş bir olayın ileride vuku bulması halinde, sözleşmeyi hazırlayan tarafın kendi sorumluluğunu başkalarına yükleme gayreti ile bu şartların konulmuş olabileceğini, davacının 3. Şahıslar ile yapmış olduğu ticari faaliyetler çerçevesinde uğradığı zararların müvekkilinden kaynaklanmadığı halde müvekkiline yükletilmesinin hukuka, ticari örf ve adetlere ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkiline teslim edilen ürünlere davacı tarafça verilen numunelere göre işlem yapıldığını, yıkama prosedürüne göre, ilk olarak işlem yapılması istenen ürünlerin müvekkiline numune ile birlikte teslim edildiğini, ürünlere işlem yapılmadan evvel firmalardan “işlem okeyi” alınarak numuneye göre işleme başlandığını, ürün sayısı ve uygulanacak işleme göre işlemlerin tamamının ortalama 2-3 hafta sürdüğünü, ayrıca firma temsilcilerinin işlemlerin yapılma aşamalarında yıkama sektöründe alışıla geldiği şekilde günlük olarak 2 yada 3 kez gözlemlerde bulunarak kontrollerini gerçekleştirdiklerini, somut olayda da davacı firma temsilcilerinin söz konusu kontrolleri yaptıklarını, müvekkiline gerekli talimatların verildiğini ve müvekkilinin de bu talimatlar çerçevesinde ürünleri yıkayıp, eksiksiz teslim ettiğini, mal tesliminde teslim tutanaklarının tutulduğunu ve malların istenilen şekilde olduğu konusunda mutabık kalındığını, davacı tarafından işlemleri yapıldıktan sonra teslim alınan ürünler hakkında aylar sonra ayıp ve kusur iddiasında bulunmanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6102 sayılı TTK’ nın 18/3 ve 23/1-c maddeleri uyarınca davalının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden yararlanabilmesi için kanunun kendisine yüklediği satılanı/malı muayene, varlığı iddia olunan ayıpların satıcıya ihbar külfetlerini yerine getirmesi gerektiğini, davacı firmanın TTK’ nun 18/3 maddesi uyarınca ayıp ihbarında bulunmadığını, ayıba ilişkin resmi bir tespit yaptırmadığını ve 23/1-c maddesi uyarınca da 8 gün içerisinde faturalara itiraz etmediğini, Borçlar Kanununda ticari faaliyet kapsamında, eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulacağının belirtildiğini, somut olayda davacı firmanın, yıkanmış ve işlem görmüş ürünleri teslim zamanında sayarak ve kontrol ederek aldığını, ürünlerin eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edildiğini, teslim edilen ürünlerin açık ayıplı mallar olması durumu varsayılsa bile (ürünlerde kesinlikle ayıp olmadığını) bu haldeki ayıplarda ihbar süresinin kanunda açıkça belirtilmiş olan 2 gün olduğunu, son fatura tarihi ( 29.09.2015 ) dikkate alındığında, düzenlenen son fatura üzerinden 2 ayı aşkın bir sürenin geçmiş olduğunu, davacının davasında haksız olup kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili; müvekkili ile, davalı … Tic. A.Ş.’nin tekstil ürünlerinin yıkanması konusunda anlaştığını ve bu doğrultuda müvekkili tarafından muhtelif tarihlerde davalıya ait tekstil ürünlerinin yıkama işlemlerinin yapıldığını, cari hesap ilişkisi olduğunu, müvekkili firmanın yaptığı bütün işlemlerin, eksiksiz yapıldığını ve ürünlerin zamanında teslim edildiğini, davalıya teslim edilen ürünlere muhatap firmaca verilen numunelere göre işlem yapıldığını, 2014 yılından 133.718,59.-TL devreden bakiye bulunduğunu, 2015 yılı ticari ilişkilerin; 07/01/2015 tarih … no’lu 37.852,04.-TL bedelli fatura ile başlayıp, 29/09/2015 tarihli … no’lu 1.286,20.-TL bedelli fatura ile bittiğini ve bu ticari ilişkilerden dolayı, davalı şirketten 2014-2015 yılları için toplam 1.379.199,05.-TL müvekkili şirketin alacaklı olduğunu, 2014-2015 yılları için toplam 1.331.292,15.-TL ödeme yapıldığını ve kalan bakiyenin de 47.906,90.-TL olduğunu, söz konusu işlemlerin faturalarının davalı firmaya verilmiş olup ücret konusunda mutabık kalındığını, ancak kalan bakiyenin ödenmemesi üzerine; Bakırköy … Noterliğinin 02/12/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 3 gün içinde kalan 47.906,90.-TL bakiye borcun ödenmesinin davalıya ihtar edildiğini, ancak davalı şirketin, Beyoğlu … Noterliğinin 27/11/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile malların ayıplı olduğundan bahisle 25/11/2015 tarihli 796166 numaralı reklamasyon faturasını tanzim edip müvekkiline gönderdiğini, borcu ödemekten kaçınmak maksadıyla haksız ve mesnetsiz olarak düzenlenen reklamasyon faturasının, Bakırköy … Noterliğinin 02/12/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile süresinde iade edildiğini, bakiye borcun ödenmemesi sebebiyle davalı … Tic. A.Ş. hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 48.313,33.-TL asıl alacak yönünden icra takibi başlatıldığını, davalı firmanın icra takibine yaptığı haksız itiraz sebebiyle takibin durduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas, 48.313,33.-TL bedelli dosyasındaki borçlunun haksız itirazının iptaline ve takibin devamına ve alacağın avans faizi ile tahsiline, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine 23.035,00-Euro cari hesap alacağının bulunduğunu, bu alacak için de Bakırköy …İcra Müd.’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını ve davacı tarafın takibe tiriazı nedeniyle itirazın kaldırılması için B.Köy 7.Asliye Ticaret Mah.’nin 2016/14 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; asıl dosya yönünden yapılan yargılama neticesinde, davanın, ayıplı ifa nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği zarar istemine ilişkin olduğu, her ne kadar davacı vekili davalı ile aralarında yapılan fason işçilik sözleşmesi kapsamında yıkama işlemi yapılan ürünlerde, davalının kusurundan kaynaklanan işlemler nedeniyle ithalat yaptığı firmanın kendisine reklamasyon faturası kestiğini, sözleşme gereğince reklamasyon kesintisi nedeniyle uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiş ise de, reklamasyonu yapılan 15.617 adet ürünün yurt dışına sevk edilmesi nedeniyle konusunda uzman bilirkişi tarafından incelenemediği, davacının elinde bulunan 33 adet ürün üzerinde bilirkişi aracılığıyla yapılan incelemede, yapılması istenen işlemin eksik yapıldığının, tespit edilen eksikliklerin faaliyet alanı kot üretimi ve ihracatı olan davacı çalışanlarınca rahatça tespit edilebilecek şekilde olduğu, yükleme öncesi üretimin hiçbir safhasında davalı tarafa yapılan bir uyarının olmadığının tespit edildiği, mevcut durumda davacının davalı tarafından yıkama işlemi yapılan ürünlerin ne kadarında ayıplı işlem yapıldığını ispatlayamaması nedeniyle esas davada davacının davasının reddi gerektiği, birleşen dosya yönünden yapılan incelemede; davacının faturaya dayalı alacağının tahsilini talep ettiği, tacir olan tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK da belirtilen sürelerde yaptırıldığı, defterlerin birbirlerini teyit ettiği ve TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davacının (esas dosya davalısı) davalıdan 47.150,66 TL alacaklı olduğu, davalı (esas dosya davacısının) ticari defter ve kayıtlarına göre davacıdan 23.229,14 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında bakiye farkın davalı-birleşen dosya davacısı … Tic. A.Ş.’ nın, davacı- birleşen dosya davalısı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. adına düzenlemiş olduğu 25/11/2015 tarih ve … sıra nolu 70.379,80TL’lik faturadan kaynaklandığı anlaşılmakla, esas dosya yönünden davacı …A.Ş.’nin davasını ispatlayamaması nedeniyle reklamasyon faturasından davacı …A.Ş.’nin sorumlu olmayacağı kanaatine varılmakla, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında 47.150,66 TL asıl alacak, 47,15 TL işlemiş faiz (Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya 10/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davalıya tebliğden itibaren ödeme için 3 gün süre verildiği, davalının temerrüde düştüğü 14/12/2015 tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş faizin mahkemece resen hesaplandığı) 217,43 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 47.415,24 TL yönünden davalının itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın likit belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmolunması gerektiği gerekçesi ile; asıl Davanın REDDİNE, birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile; 47.150,66 TL asıl alacak, 47,15 TL işlemiş faiz, 217,43 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 47.415,24 TL yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı asıl dava davacı-birleşen dava davalı vekili istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı- birleşen dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile taraflar arasında akdedilen Fason Yıkama Sözleşmesinin 3.24 maddesinde “yıkama atölyesinden kaynaklanan herhangi bir hatadan dolayı müşteri tarafından gelecek indirim ve reklamasyon bedeli, yıkama atölyesine yansıtılacaktır.” hükmünün yer aldığını, sözleşmenin 3.24 maddesine göre, müvekkilinin uğramış olduğu reklamasyon kesintisinin davalı şirkete yansıtılarak 25.11.2015 tarihli … seri numaralı 23.035,80 € bedelli reklamasyon faturası düzenlendiğini ve bu faturanın davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 27.11.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ekinde gönderildiğini, müvekkilinin, aracı konumunda olup davalıdan ürünleri teslim aldıktan sonra ihraç ettiğini ve ihraç edilen firmanın ürünlerdeki “yıkamada yapılması için gereken file işlemini eksik yapılması nedeniyle yıkama kaynaklı problemler” açıklaması ile reklamasyonu bildirdikten hemen sonra davalı şirkete derhal reklamasyon faturası göndererek durumu imalatçı firma olan davalıya bildirdiğini, davada yapılan incelemede tartışılan konunun ürünlerin ayıplı olup olmadığı olmadığını, ürünlere ilişkin ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı olduğunu, ürünlerde ayıp olduğunun hem davalının, hem bilirkişilerin hem de yerel mahkemenin kabulünde olduğunu, ayıp ihbarının müvekkili tarafından yerine getirildiğini, ihtilaf imalattan kaynaklandığı için olaya Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dair hükümlerin uygulanması gerektiğini, Borçlar Kanunu’nun 474. maddesi gereği “eserdeki ayıpların uygun bir süre içerisinde” bildirilmesi gerektiğini, Borçlar Kanunu ve Yargıtay kararlarında bir süre belirtilmediğini, ayıbın ortaya çıktığında ve uygun bir sürede yapılması gerektiğinin vurgulandığını, esasen asıl davanın reddinin, birleşen davanın kabulü sonucunu doğurduğunu, zira birleşen davada taraflar arasındaki ihtilafın reklamasyon faturasının ticari defterlere kaydedilmemesinden kaynaklandığını, davalı firmanın hatalı yıkama sonucu ürünlere verdiği tamiratı dahi mümkün olmayan hasar ve ayıp nedeni ile oluşan zararların ihracat yapılan firma tarafından müvekkiline reklamasyon faturaları ile ödettirildiğini, müvekkilinin ise davalının yaptığı ayıplı iş ve verdiği zarara dayanarak iş bu davayı açtığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava, eser sözleşmesi kapsamında ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, birleşen dava ise eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl dava davacı – birleşen dava davalısı iş sahibi, asıl dava davalı- birleşen dava davacısı ise yüklenicidir.Asıl davada davacı iş sahibi, taraflar arasında fason işçilik yazılı eser sözleşmesi kapsamında iş sahibi tarafından temin edilen ürünlerin davalı yüklenici tarafından yıkama işleminin yapılması konusunda anlaşıldığını, davalı tarafça yıkama işlemi yapılan ürünlerin yurt dışına ihraç edildiğini, alıcı firmanın söz konusu ürünlerde yıkamadan kaynaklı ayıplar olduğunu belirterek reklamasyon faturası düzenlediğini, anılan reklamasyon faturasının davalının yaptığı işin ayıplı olmasından kaynaklandığından sözleşme hükümleri gereğince bu faturanın davalıya yansıtıldığını, davalının ödeme yapmaması üzerine yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, birleşen davada davacı yüklenici, taraflar arasında davalı iş sahibinin tekstil ürünlerinin yıkanması konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, işin eksiksiz yapılarak teslim edildiğini, iş bedelinin bir kısmının davalı tarafça ödenmediğini, alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Asıl dava davacısı iş sahibi taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunduğunu iddia ederek dosyaya tarihsiz bir kısım Fason Yıkama Atölye İş Sözleşmesi başlıklı belge sunmuş ise de, yüklenici anılan sözleşmeleri kabul etmemiş, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, dosyaya sunulan sözleşmeler altında yüklenici adına atılı bulunan imzaların kendi eli ürünü olmadığını savunmuştur. Mahkemece dosyaya sunulan yazılı eser sözleşmelerinde yüklenici adına atılı bulunan imzanın yüklenici eli ürünü olup olmadığı konusunda adli tıp kurumundan rapor aldırılmış, adli tıp kurumu raporundan alınan raporda sözleşmeler altındaki imzanın yüklenici eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir. İş sahibide söz konusu sözleşmelerdeki imzanın yüklenici eli ürünü olduğunu, taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunduğunu ispatlayamamıştır. Ancak taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunduğu, dava konusu yapılan ve iş sahibine ait tekstil ürünlerinin yıkama işinin yüklenici tarafından yapıldığı, ürünlerin iş sahibine teslim edildiği, iş sahibince ürünlerin ihraç edildiği, işin bedeli ve iş sahibi tarafından yapılan ödemeler konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.İhtilaf yüklenici tarafça işin ayıplı yapılıp yapılmadığı, ihraç edilen firma tarafından iş sahibine düzenlenen reklamasyon faturasından kaynaklı zararın yükleniciye yansıtılıp yansıtılamayacağı, bu doğrultuda yüklenicinin bakiye alacağı olup olmadığı noktasında çıkmaktadır.İş sahibi taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunduğunu ispatlayamadığından, dosyaya sunulan tarihsiz bir kısım Fason Yıkama Atölye İş Sözleşmesi başlıklı belgelerin 3.24 maddesinde yer alan “yıkama atölyesinden kaynaklanan herhangi bir hatadan dolayı müşteri tarafından gelecek indirim ve reklamasyon bedeli, yıkama atölyesine yansıtılacaktır.” hükmünün uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.Dosyada, davaya konu yüklenici tarafından yıkama işlemi yapılan ürünlürden ihraç edilmeyen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporuna göre inceleme yapılan ürünlerde numuneye göre yıkamadan kaynaklı gözle tespit edilebilen açık ayıp bulunduğu, ayıbın açık ayıp olduğu, ihraç işlemleri öncesinde yapılan kontrollerde iş sahibince tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.Bilirkişi raporuna göre ayıp açık ayıp olup, basit bir kontrolle tespit edilebileceğinden, iş sahibinin TBK’nın 474/1 maddesine göre ayıpları uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmesi gerekmektedir. İş sahibi söz konusu açık ayıpları uygun süre içinde yükleniciye bildirdiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2019 tarih ve 2016/14 Esas, 2019/1135 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 143,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,70 TL istinaf karar harcının davacı-birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 3.238,93 TL nisbi istinaf karar harcından davacı-birleşen davalı tarafça peşin olarak yatırılan 720,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.517,99 TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı-birleşen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.