Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/24 E. 2022/144 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/24
KARAR NO: 2022/144
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI: 2016/942 Esas, 2019/516 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … San. Tic. Ltd. Şirketinin “…” tabela adıyla mimarlık alanında faaliyet gösterdiğini, iş yapımını üstlenerek projenin çiziminden, uygulamanın gerçekleştirilip işin tamamlanmasına kadar müşteri ile iletişim halinde ve talep edilen ürün ve tasarımlara göre uygulama yaptığını, müvekkili ile davalı şirket arasında 07.12.2015 tarihinde “… Mah. … Sok. No:…, Şaşkınbakkal, Kadıköy/lstanbul” adresindeki “…” adlı cafenin tasarım, mimarlık ve inşaat işinin yapımı için sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşme içeriğinde hizmet bedelinin kullanılacak malzeme seçimine göre belirleneceği hususunun taraflarca kararlaştırılmış olup, ayrıca söz konusu sözleşmeye ilişkin doğacak hukuki sorunlarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağının hüküm altına alındığını, müvekkilinin alınan onay üzerine işe başladığını, akabinde ise kullanacağı malzemeler ve tasarımın şekillenmesini sağlayan ürünlerin tamamı için mail yoluyla bilgilendirme yaptığını, tasarım işleminin tamamlanmasından sonra davalı şirketin 18.12.2015 tarihinde 30.000,00.-TL işe başlama avansı, takip eden aylarda ise 12.01.2016 tarihinde 15.000,00.-TL, 09.02.2016 tarihinde 10.000,00.-TL, 12.02.2016 tarihinde 4.000,00.-TL, 22.02.2016 tarihinde 30.000,00.-TL, 30.05.2016 tarihinde 10.000,00.-TL olmak üzere müvekkili şirkete toplam 99.000,00.-TL ödeme yapıldığını, dava değeri olan 142.756,28.-TL’yi ise hala ödemediğini, 19.02.2016 tarihinde müvekkilinin eksiksiz ve tam olarak işi tamamlayıp davalı şirketin kullanımına sunduğunu, kullanıma başlayıp çalışmaya devam eden işletmede, davalı şirket yetkililerinin keyfi değişiklikler istediğini, bunlarında yerine getirildiğini, 26.02.2016 tarihinde ilave işler dökümü adı altında şantiye işleri, ilave mobilya işleri ve hak edişlerin listelenip davalı şirkete sunulduğunu, ayrıca ödeme planınında mail ile davalı şirkete iletildiğini, kısmi ödeme yapılsada ödeme planına uyulmadığını, müvekkili şirketin 14.06.2016 ve 15/06/2016 tarihli … sıra no’dan başlayan ve … sıra no ile biten 5 adet toplam 241.756,28.-TL bedelli faturaları davalıya tebliğ ettiğini, Beyoğlu …Noterliğinin … Yevmiye numaralı 27.06.2016 tarihli ihtarnamesiyle davalı tarafından faturaların iade edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5 adet faturadan kaynaklı toplam 241.756,28.-TL alacaktan bakiye 142.756,28.TL alacağın tespitine, her faturanın tanzim tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 07.12.2015 tarihli … İş Yapım Sözleşmesi’nin, … yetkilileri olan … ve … ile müvekkili şirket yetkilisi … arasında akdedildiğini, davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin sözleşmenin tarafı olmadığını, davacı şirketin ticaret ünvanının “… Ticaret Limited Şirketi” olup, “…” adının hiçbir şekilde yer almadığını, bu nedenle davanın öncelikle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddi gerektiğini, esas yönünden ise … dondurmalarının franchise’ı olan davalı şirketin, dondurmacı olarak kullandığı toplamda 40 m2 kadar kapalı, 45 m2 kadar açık alanı olan mağazasını ikiye bölerek bir bölümünü “kahve dükkânına” dönüştürmek için tadilat ve dekorasyon işine giriştiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin imzalanması ve uygulanması safhalarında davacı şirket yetkilisi ile bir teması olmadığını, dava dışı … ile … arasında email vasıtası ile gerçekleştiğini, müvekkilinin ödemeleri davacı şirkete yapmadığını, ödemelerin … Bankası …-… ye ait IBAN hesabına yatırıldığını, …’a 30.05.2016 tarihinde 10.000.-TL daha ödeme yaptığını, davalı şirketin …’a ödediği toplam tutarın 99.000.-TL olduğunu, hatalı, ayıplı işlerin davalı şirket yetkilisi … tarafından derhal bildirildiğini, ancak yapılan iş nedeniyle işyeri apartman sakinlerinin, çevreden geçen insanların canı ve malının tehlikeye girdiğini, bu nedenle ayıpları gidermek ve dekorasyon işleri için, yaklaşık 50.000.-TL tutarında ödemede bulunduğunu, …’ın vergi kaydı olmayıp fatura kesemeyeceği için, davacı şirket ile müvekkilini muhatap yaptığını, davacı tarafından düzenlenen faturaların şirkete gönderildiğini, müvekkili şirketin bu faturalara süresi içinde itiraz ettiğini, faturada yapılan işlerin karşılığı olarak gösterilen rakamların uçuk olduğunu, bir kısım işlerin de müvekkili tarafından yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; … mimarlığın tüzel kişiliği bulunmadığı, davacı … Tic Ltd Şti tarafından temsil edildiği, davalının aktif husumet itirazının davacı sözleşmenin tarafı olduğundan kabul edilmediği, davacının yaptığı işlerin toplam bedelinin; faturalar gereğince 241.756,28.-TL olduğu, davacı şirketin 99.000,00 TL kısmi ödemeyi kabul ettiği, davalı şirket vekilininde, dinlenen tanık beyanları ile desteklenen şekilde toplam 99.000,00 TL’yi davalının ödediğini açıkladığı, bakiye 142.756,28.-TL alacağın kaldığı, alınan 21/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere 15/06/2016 tarih ve … numaralı fatura içeriğinde açıklanan elektrik işleri ve malzemelerin zeminde yapılan keşifte tespit edilen iş ile uyumlu olduğu, elektrik ilave kablolama ve işçilikleri bedelinin fazla olarak istendiği, bu işlerdeki eksik ve ayıpların giderim bedeli olan 3.038,50 TL, nin davacı tarafından istenemeyeceği …, …, …, … sıra numaralı fatura içerikleri ile zeminde yapılan işlerin ve malzemelerin uyumlu olduğu ancak cafe dış cephesindeki kusur ve ayıp giderim bedeli 1200 TL+KDV, masif ahşap tablaların cilalanma bedeli 2.000 TL+KDV, PVC sürgülü kapı kanadı kusur ve ayıbı için 1.000 TL+KDV, raflı kapı kanadının ayar bozukluğu için 500 TL+KDV, Wc içindeki kusur ve ayıplar için 1.800 TL+KDV, karo mozaik kaplama eğimi arızası düzeltimi için 4.000 TL+KDV, depo dolap raflarının tadilatı için 400 TL+KDV, tente yağmur oluğu tadilatı için 2.500 TL+KDV olmak üzere inşaat gizli ayıpları giderim bedeli toplamı 15.812 TL, nin davacı tarafından istenemeyeceği, elektrikli-otomatik katlanır pergola kusuru için 800 TL+KDV, camlı dış cephe doğraması ve camlı kayar kanat kusuru için 2.000 TL+KDV, cafe tezgah arkası dolap kapak ayarı kusuru için 300 TL+KDV, wafel dolap arkası döşeme kaplaması kusuru için 800 TL+KDV, 2 sehpa ve oturma yerinin yeniden yapılması kusuru için 2.500 TL+KDV, WC ayna kenarı ve sıva-boya kusuru için 400 TL+KDV, WC rezervuarının geberit marka yapılması kusuru için 1.500 TL+KDV,olmak üzere açık ayıplı imalatlar giderim bedeli toplamı 9.794,00 TL’nin davacı tarafından istenemeyeceği, 28.644,5 TL ayıp giderim bedelinin mahsubu ile davacı alacağının 114.111,78 TL olacağı, davalının temerrüdünün dava tarihi ile başladığı gerekçesi ile; Davalı tarafın husumet itirazının davacının alacağının dayanağı olan sözleşme gereğince reddine, 114.111,78 TL davacı alacağının dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, dava konusu olan eser sözleşmesinin, imza kısmında açıkça görüldüğü üzere, davalı şirket ile dava dışı … adına … ve … arasında imzalandığını, bu iki mimarın kullandıkları tabela adı … olduğu için, sözleşmenin “…” antetli kağıda, giriş kısmında, … yazılarak imzalandığını, … adı tüzel kişiliği haiz olmayıp, sözleşmenin tarafı olan hukuki şahısların, yani sözleşmede yüklenici olarak borç altına girenlerin, sözleşmede imzaları bulunan … ve … olduğunu, TTK. 39/1 maddesinde “her tacir ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanı ile yapmak ve işletmesiyle ilgili belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.” denildiğini, oysa, dava konusu sözleşmede imza kısmında ne davacı limited şirketin ünvanı, ne de davacı şirketin sözleşme tarihindeki yetkilisi olan …’ün imzasının yer almadığını, mahkemenin gerekçeli kararında, “sözleşmenin taraflarının davalı ile … (… Tic. LTd. Şti) olduğu tespit edilmiştir. …’ın tüzel kişiliği bulunmadığı, davacı … Tic. LTd. Şti. tarafından temsil edildiği anlaşılmıştır.” gerekçesi ile, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığı yönündeki itirazlarının reddedildiğini, …’ın tüzel kişiliği bulunmadığı, davacı … Tic. LTd. Şti. tarafından temsil edildiği anlaşıldı denilen kararda sözleşmeyi imzalayan … ve …’nin kim olduklarına, davacı ile nasıl bir hukuki ilişki içinde olduklarına ise hiç değinilmediğini, mahkemece sözleşmenin imza kısmı yok sayılarak, sırf, tek nüsha olan sözleşmenin girişindeki taraflar kısmına, … yanına sonradan parafsız olarak elle eklenen … Ltd Şti ibaresine dayanılarak, sözleşmenin tarafı olarak davacının kabul edildiğini, davacı … Ltd. Şti. yetkilisinin sözleşmeyi imzalamadığını, sözleşmeyi imzalayan dava dışı … ile …’nin davacı ile hiçbir hukuki ilişkisi olmadığını, bunların davacı şirketten bağımsız olarak kendi adlarına ve hesaplarına çalışan mimar olduklarını, dosyada kanıtlandığı üzere: … ile …’nin iş adresinin (… antetindeki adres), davacı şirketin iş adresinden farklı olduğunu, SGK kayıtlarında görüldüğü üzere davacı çalışanı da olmadıklarını, sözleşmeyi davacı şirket adına vekaleten imzaladıklarına dair hiçbir kanıt da sunulmadığını, nitekim, dava konusu sözleşmenin imzası sırasında hazır bulunan tanık …’in, sözleşmenin kuzeni olduğu için kendisinin tanıştırdığı … ile davalı temsilcisi arasında, kendi önünde tek nüsha olarak imzalandığını, taraflar kısmındaki “…” ibaresinin imza sırasında olmadığını beyan ettiğini, davacı şirketin de kabul ettiği üzere müvekkili şirketin, yapılan işler için 99.000.00 TL ödemiş olup, bunun sadece 30.000.00TL sini, …’ın isteği doğrultusunda davacı Şirket hesabına yatırıdığını, geri kalanın ise …- … hesabına ödendiğini, teknik bilirkişilerin dahi dosyada mevcut deliller ışığında alacak hesabının yapılmasının mümkün olmadığını ifade etmelerine rağmen davacı şirketin keyfi rakamları ve yapılan işleri fazla göstererek düzenlediği, müvekkilinin de itiraz ettiği faturalara gerekçesini de açıklama gereği duymadan itibar etmek suretiyle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararında; “raporda tespit edildiği üzere, …, …, …, … sıra no.lu fatura içerikleri ile zeminde yapılan işlerin ve malzemelerin uyumlu olduğu…” denildiğini, oysa raporda böyle bir tespit olmadığını, zaten, raporun sonuç kısmında yapılan işin toplam bedelinin tespiti mümkün değildir denildiğini, raporun değerlendirme kısmında yalnızca 15.06.2016 tarihli … no.lu 1 adet fatura içeriğindeki elektrik işlerinin zeminle uyumlu olduğu ancak, bundan ayıp bedelinin indirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, raporda, yukarıda belirtilen diğer faturalar ile ilgili böyle bir tespit bulunmadığını, sadece ayıplı işlerin saptandığını, buna rağmen mahkemenin raporda yer almayan bir tespiti varmış gibi kararına gerekçe yaptığını, işin bedeli raporda tespit edilememekle birlikte, müvekkili şirketin, davacının tanzim ettiği faturalara ve içeriğine 8 günlük yasal süre içinde itiraz ederek, bunları kabul de etmediğini, dolayısıyla, içeriğine itiraz edilen ve kabul edilmeyen faturalara itibar edilerek karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava eser sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen fatura bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi yapılmış olup, sözleşmede taraf olarak … (… Tic. Ltd. Şti) ile …Tur San Tic Ltd Şti isimleri yazılı olup, sözleşmeyi … adına yüklenici olarak … ve …, iş sahibi olarak da … şirketi adına … imzalamıştır. Davalı iş sahibinin davaya konu sözleşmenin tarafı ile ilgili itirazı bulunmakta olup mahkemece bu hususun araştırılarak, gerekmesi halinde sözleşmede imzası bulunan … ile …’nin dinlenerek açıklığa kavuşturulması buna göre davalının husumete ilişkin itirazının karşılanması gerekmektedir. Söz konusu araştırma yapılmadan davalının itirazlarının reddi ile davacının sözleşmenin tarafı olduğunun kabulü hatalı olmuştur. Kabule göre de, sözleşmede yapılacak işler ve bedel belirtilmemiş olup, TBK’nın 481. Maddesinde “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmiş ise bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir” hükmü düzenlenmiştir. Yargıtay 6. HD ve kapatılan 15 HD’nin istikrarlı uygulamalarında da belirtildiği üzere taraflar arasındaki uyuşmazlıkta sözleşmede işin bedeli belirlenmediğinden ve taraflar arasında bu konuda ihtilaf bulunduğundan işin bedelinin mahalli piyasa rayici ile KDV ve yüklenici kârı eklenmeden hesaplanması gerekmektedir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sözleşmede bedel karalaştırılmadığı, gerek sözleşme gerekse dosyaya sunulan belgelere dayanılarak davacı yüklenicinin yaptığı iş ve imalatların toplam bedelinin tam ve doğru olarak tespit edilemeyeceği belirtilmiştir. Davalı iş sahibi de davacı faturalarını kabul etmemiş iade etmiştir. Mahkemece kabul edilmeyen faturalar üzerinden yapılan iş bedelinin tespiti ile bu bedelden ihtilafsız olan davalı ödemeleri ile bilirkişilerce hesaplanan ayıp bedellerinin düşülmesi suretiyle alacağın tespiti hatalı olmuştur.Mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile mahallinde keşif yapılarak davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında yaptığı imalatların tespiti ile taraflar bedel konusunda anlaşamadıkları için imalatların Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere yapıldığı yıl ve yer mahalli rayiçlerine göre bedellerinin tespiti ile var ise eksik ve ayıplı işler bedelinin ve davalı ödemelerinin mahsubu sonrasında alacak miktarının tespit edilerek buna göre karar vermek olmalıdır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2019 tarih, 2016/942 Esas, 2019/516 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.