Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/2286 E. 2023/37 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2286
KARAR NO: 2023/37
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2016/163 Esas, 2018/291 Karar
—-BİRLEŞEN DAVADA—-
(İSTANBUL 13.ATM 2017/523 ESAS SAYILI DOSYASI)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dosyada davacı vekili, taraflar arasında “Reklam ve Tasarım Sözleşmesi” akdedildiğini, bu anlaşma gereğince müvekkilinin “…” markasının reklam ve tasarım hizmetlerinde kullanacağı tasarım ve uygulamaları sağlamayı taahhüt ettiğini ve sözleşme kapsamımda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek görsel çalışmayı davalıya gönderdiğini, müvekkilinin vermiş olduğu hizmet karşılığında davalıya 06/01/2014 tarihli 9.440,00-TL bedelli faturayı düzenleyerek gönderdiğini ancak davalı tarafından hizmet bedelinin ödenmediğini, bu alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili, asıl davaya ilişkin dava dilekçesindeki anlatımlarını tekrar ederek, müvekkili şirket tarafından hazırlanan ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/163 E. Sayılı dosyasına sunulan görsellerin davalı şirketin “…” resmi (instagram) sosyal medya hesabında yayınlandığını, bu sebeple müvekkili şirket taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak reklam çalışması yapılmış ve sosyal medya görselleri hazırlanarak davalıya teslim edilmiş olduğunu, müvekkili şirket vermiş olduğu hizmet karşılığında davalıya 06/01/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli, 13/12/2013 tarihli 9.440,00 TL bedelli ve 12/02/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli faturaları düzenleyerek gönderdiğini, davalı şirketin bu fatura bedellerini ödemediğini, bu faturalardan 06/01/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli olana ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, bu takibe ilişkin itirazın iptali davasının İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/163 E. Sayılı dosyası üzerinden görülmekte olduğunu belirterek, 13/12/2013 tarihli 9.440,00 TL bedelli ve 12/02/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli faturalara ilişkin bakiye 17.194,29 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-birleşen davalı tarafından, asıl davaya cevap verilmemiş, bilirkişi raporu tebliği sonrasında davaya katılan davalı vekili, sözleşmelerde müvekkili şirket yetkilisine ait imza bulunmadığını, iddia edilen hizmetin de verilmediğini savunmuş, birleşen davaya karşı sunulan cevap dilekçesinde ise, aynı savunmalar doğrultusunda davanın reddi talep edilmiştir.Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça hazırlanan görsellerin davalı yanca sanal ortamda ve sosyal medyada kullanıldığının ilgili hesapların ekran görüntülerinden anlaşıldığı, sözleşmenin verim alamama nedeniyle davalı yanca sonlandırıldığı, ancak verilen hizmet nedeniyle bedele hak kazanılmasının işte belli bir ciro artışına bağlanmadığı, bu nedenle sözleşmesel edimin yerine getirilmiş olduğu, davacı kayıtlarına göre toplam 26.634,29 TL alacaklı bulunduğu, davalı tarafın uyarılı davetiye tebliğine rağmen defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı, sözleşmesel hizmet kabul edilip hizmet alındığından davalı vekilini rapora itirazında ileri sürdüğü “sözleşmenin şirketin yetkelisi tarafından imzalanmadığı” savunmasına ilişkin imza incelemesine gerek duyulmadığı gerekçesiyle, A)- Ana Davada: 1-Davanın kabulü ile, davalı yanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.440,00 TL üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara %11,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, 2-%20 nispetinde hesaplanan 1.888,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, B)-Birleşen Davada: 1-Birleşen davanın kabulüne, 17.194,29 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, gerekçeli karardaki “sözleşmenin verim alamama nedeni ile davalı yanca sonlandırıldığı sabittir” gerekçesiyle sözleşme içeriğine uygun bir hizmet alınmadığının kanıtlandığını, müvekkili şirkete tebliğ edilen faturaların iade edildiğini ve defterlerine kaydedilmediğini, gerekçeli karardaki “davalı yan ise kendilerine gönderilen uyarılara davetiyeye rağmen ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmamıştır” gerekçesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davalının defter incelemesi bölümü bulunduğunu ve bahsi geçen faturaların hiçbirinin kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, davaya konu sözleşmede müvekkili şirket yetkilisine ait imza bulunmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, takibe itirazda da bu hususun dile getirildiğini, aynı itirazlarını tekrar ettiklerini, imzasız sözleşme uyarınca hiç bir hizmet verilmeyen müvekkilinden bir ücret talebinde bulunulamayacağını, bilirkişinin ciro artışını müvekkiline verildiği iddia olunan hizmet neticesinde değerlendirmesinin ve buna gerekçeli karada da yer verilmesinin hatalı olduğunu, ciro artışının davacının sözde verdiği hizmet ile maddi bağlantısının açıklanamadığını, bilirkişi raporundan sonra açılan birleşen davanın asıl dava ile birleşmesi sonrasında, birleşen davaya verdikleri cevap dilekçelerinde bilirkişi incelemesi talep etmelerine rağmen, hiç bir inceleme yapılmaksızın, itirazları dikkate alınmadan, birleşen davada hiçbir delil toplanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını/bozulmasını talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Asıl dava, taraflar arasındaki “Reklam ve Tasarım” sözleşmesi kapsamında, bakiye 9.440,00 TL’lik iş bedeli (06/01/2014 tarihli fatura) alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine, birleşen dava ise, aynı sebebe dayalı olarak, asıl davaya konu edilmeyen diğer 2 faturaya (3/12/2013 tarihli 9.440,00 TL bedelli ve 12/02/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli) dayalı olarak bakiye 17.194,29 TL iş bedeli alacağın davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından, davacının dayandığı sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığı, davacı tarafından kendilerine bu sözleşme kapsamında hiç bir hizmet de verilmediği savunularak, davaların reddi istenmiştir.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2021/3066 E – 2022/424 K sayılı geri çevirme kararı üzerine, Mahkemece davalı-birleşen davalı vekiline, birleşen davada yatırılması gereken 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile eksik yatırıldığı anlaşılan 77,83 TL nispi istinaf karar harcının tamamlanması için HMK’nın 344.maddesi gereğince usulünce muhtıra çıkarılmasına rağmen davalı vekilince birleşen davaya ilişkin her hangi bir harç yatırılmamış, davalı vekilinin vekaletnamesindeki sürenin bitmiş olmasına ve bu doğrultuda kendisine yeni vekaletnamesini sunması için muhtıra tebliğ edilmesine rağmen yeni bir vekaletname sunulmadığından aynı harç tamamlama muhtırası davalı şirkete de tebliğ edilmiş, muhtırada yazılı olan sürede yine bir harç yatırılmaması üzerine, Mahkemece verilen 21/07/2022 tarihli ek kararla, asıl ve birleşen dosya davalı şirketin birleşen davada yatırılması gereken 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile eksik yatırıldığı anlaşılan 77,83 TL nispi istinaf karar harcının yasal süre içerisinde yatırmadığından, birleşen dava dosyası bakımından istinaf kanun yoluna başvurmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, bu ek karar davalı şirkete 07/08/2022 tarihinde e-tebliğ şeklinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça bu ek karara karşı süresi içinde bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu nedenle, davalı-birleşen davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesi sadece asıl davaya ilişkin verilen karar bakımından değerlendirilecek olup, birleşen davaya ilişkin verilen karara karşı usulüne uygun bir istinaf başvurusu mevcut olmadığından o yönden bir istinaf incelemesi yapılmayacaktır.Asıl davada verilen karara ilişkin istinaf başvurusu değerlendirildiğinde;Davacı yüklenici tarafından dayanılan 27.11.2013 tarihli “Reklam ve Tasarım” Sözleşmesi” davalı iş sahibi şirketin yetkili temsilcisi tarafından imzalanmamış ise de, davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 03.01.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine davalı adına sözleşmeyi imzalayan … tarafından verilen 07.01.2014 tarihli e-mail cevabının aynı zamanda bilgi olarak davalı şirket yetkilisi …’na da gönderilmiş ve ertesi gün (08.01.2014) davalı şirket yetkilisi … tarafından bu e-mailin …@…com.tr adresine gönderilmiş olması ve fiilen sözleşme ilişkisinin bir müddet yürütülmüş olması olması karşısında, davalı şirketin bu sözleşmeye onay vererek sözleşmenin tarafı haline gelmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği, söz konusu e-mail içeriğinde “…’in yapılan görüşmelerde tek muhatap ve yetkili olduğunun, davalı firmanın kurulduğu günden beri mağazanın tek yetkilisi ve …’ın sorumlusu olduğunun, dolayısıyla sözleşmeyi sona erdirme iradesini kullanabileceğinin” açıkça belirtilmiş olduğu, sözleşmenin 5.6. Maddesine göre iş başlangıç tarihinin 01.12.2013 olduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan ekran görüntülerinden, 28.11.2013 tarihli görsel çalışma teslim tutanağından, davacı tarafça …’e gönderilen 04.12.2013 tarihli “flamant sunum” konulu e-mail ve ekleri ile tüm mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça hazırlanan görsellerin davalıya teslim edildikleri ve davalı yanca sanal ortamda ve sosyal medyada kullanıldıkları, … tarafından gönderilen 07.01.2014 tarihli e-mail cevabında da 23.12.2013 tarihine kadar davacının bir kaç kere edimde bulunduğunun ifade edildiği, her ne kadar davalı tarafça 23.12.2013 tarihinde davacıya gönderilen e-mail ile hizmetten memnun kalınmadığı için sözleşme ilişkisinin feshedildiği bildirilmiş ise de, davalı tarafça asıl davaya süresinde bir cevap ve delil dilekçesi sunulmadığından bu savunmanın ispat edilememiş olduğu, bu durumda davalı tarafça yapılan bu fesih bildiriminin keyfi fesih olarak kabul edilebileceği, bu durumda ise sözleşmenin 10.3. Maddesine göre fesih bildiriminin 60 gün öncesinden yapılması gerektiği, sözleşmenin süresi 6 ay olduğundan ve fesih bildirimi tarihi itibariyle sözleşme süresi henüz dolmadığından bu 60 günlük süreye uyulması gerektiği, bu süreye uymadan sözleşme ilişkisini sonlandıran davalı iş sahibinin sözleşmenin 5.3. Maddesinde belirlenen aylık 8.000,00 TL + KDV (9.440,00 TL) iş bedelini fesihten sonraki 60 gün bakımından da davacıya ödemesi gerektiği, asıl davaya konu icra takibinde talep edilen 06/01/2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli faturanın da fesihten sonraki bu döneme ilişkin olduğu, buna göre ilk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, asıl davaya ilişkin verilen karar bakımından, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı deliller ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/04/2018 tarih ve 2016/163 Esas, 2018/291 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 630,85 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL ve 334,12 TL karar harçları toplamı 370,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 260,83 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.