Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/2243 E. 2022/382 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2243
KARAR NO: 2022/382
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/385 Esas, 2019/669 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin taraflar arasında imzalanan 07.12.2016 tarihli sözleşmenin konusu olan “davalıya ait binanın dış cephe serpme sıva işini” sözleşme şartlarına uygun tam ve eksiksiz yaparak davalı borçluya teslim ettiğini, yapılan işin karşılığında müvekkilinin Seri A, … Sıra Nolu, 26.618,00 TL tutarlı faturayı işverenin isteği doğrultusunda ve sözleşmeye uygun olarak keserek davalı borçlu şirkete aynı gün 20.04.2017 tarihinde … Kargo’ nun … Seri Sıra Nolu, 20.04.2017 tarihli gönderi faturası ile gönderdiğini, 21.04.2017 tarihinde faturayı teslim alan davalı borçlu şirketin Sakarya … Noterliğinin … yevmiye nolu, 02 Mayıs 2017 tarihli ihtarnamesi ekinde sözleşmeye ve hukuka aykırı olarak faturayı müvekkili şirkete iade ettiğini, müvekkili şirketin bu faturaya dayalı olarak davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ancak davalı borçlunun icra takibine itiraz ettiğini belirterek, davalı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin talepname koşulları ile devamına, asıl alacağa temerrüt-teslim tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, müvekkilinin alacağının tamamı muaccel ve likit olduğundan davalı aleyhine %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı şirket yetkilisi cevabında, davacı şirket ile İstanbul Kadıköy … Mahallesi … Sokakta bulunan tapunun … pafta … Ada, … Parsel’de kayıtlı … ait inşaatın dış cephe serpme sıva ve mantolama işlerinin yapılması için anlaşma sağlandığını, davacı taraf ile yapılan mutabakat sonucu işyerinde çalıştırdığı işçilerin çalışmaya başladığı tarihten itibaren SGK’na bildirim zorunluluğunu kabul ettiğini, ancak yanında çalışan işçileri SGK’na bildirmemesi, SGK’da kendi adına işyeri dosyası açmaması, kalitesiz ve taahhütlere uygun olmayan imalat yapması nedeniyle işi yarıda bırakmak suretiyle çalışmayı bıraktığını, hiç iş yapmadan hak etmediği bir şekilde ilave bir fatura kesmek suretiyle taraflarından para talebinde bulunduğunu, iş yapılmaksızın düzenlenen ve taraflarına kargo aracılığı ile ulaştırılan 21.04.2017 tarih ve … Nolu Faturayı TTK’nun 21. Maddesinde belirtilen süre içerisinde Sakarya … Noterliği’nin 02.05.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde iade ettiklerini, davacı tarafça dayanılan proforma faturalarda belirtilen sürelerde işin bitirilemediğini, 03.02.2017 tarih ve … nolu irsaliyeli fatura bedeli olan 57.112,00 TL’nin banka havaleleri, çekler, nakit ödemeler ve 10.02.2017 tarih ve … nolu 7.788,00 TL bedelli iade faturası ile davacıya ödendiğini, dava dilekçesinde iddia edilen hususların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını, davanın kabulü halinde, davacı tarafın sebepsiz yere zenginleşeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, bilirkişi heyeti tarafından yapılan teknik değerlendirmede, taraflar arasında yapılan e-posta yazışmaları ve …’in beyanı karşısında hem serpme sıva hem de kaba sıva işinin davacı tarafından yapıldığının, …’in ise montalama işlerini yaptığının değerlendirildiği, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşme bedelinini birim fiyatı üzerinden tespit edildiği, taraflar arasında işin başlama ve bitirilme sürelerine ilişkin yapılan değerlendirilmede e-posta yazışmaları nazara alındığında ve iş verenin ilk ödemeyi 20/01/2017 tarihinde yapması nazara alındığında işin süresinde teslim edildiğinin değerlendirildiği, bilirkişi raporunda, sözleşme birim fiyatları üzerinden yapılan hesaplama nazara alındığında davacının 2. fatura bedeli olan 29.618,00-TL’yi talep edebileceğinin belirtildiği, buna göre davacının 2. faturanın ilişkin olduğu dış cephe malzemeleri serpme sıva uygulaması işini de yapmış olduğu anlaşılmakla bu işe ilişkin fatura bedeli olan 29.618,00-TL’yi talep edebileceği, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunulmuşsa da bu talep dava konusu yapılmadığından infazda tereddüt oluşmaması için bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, fatura alacağının yerinde olup olmadığı mahallinde keşif ve teknik incelemeyi gerektirdiğinden alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talep bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davalı tarafın sözleşme ve fatura gereği ödemek zorunda olduğu borcunu ödemediği gibi, yapılan takibe haksız ve alacağı sürüncemede bırakma amacına matuf olarak itiraz ettiğini, açılan itirazın iptali davasında da haksız ve alacağı sürüncemede bırakma amacına matuf olan itirazında ısrar ettiğini, bu sebeple alacağın likit olduğu gözönüne alınarak davalı hakkında %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair taleplerinin de kabulü gerektiğini belirterek, kararının bu yönden kaldırılmasını ve davalı hakkında %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafında, bilirkişi raporları arasında açık bir çelişki bulunduğunu, ilk olarak düzenlenen 08.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun müvekkili şirketin davacı şirkete karşı bir borcu olmadığından bahisle davacı tarafın davasının haksızlığını ortaya koyduğunu, ancak 08.04.2619 tarihli bilirkişi raporunda ise hatalı olarak davacı tarafın ticari defterlerine dayanılarak 29.618,00 TL tutarında bir borç olduğunun ifade edildiğini, bu iki bilirkişi raporu arasında davanın sonucuna direkt etki edecek bir çelişkinin mevcut olması sebebiyle bu çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınması gerektiğini, buna dair taleplerinin mahkemece haksız bir şekilde reddedildiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki sıva işine ilişkin hesabın kapatıldığını, buna rağmen hesabın kapatılmasından 3 ay kadar sonra davacı tarafın, müvekkili şirkete dava konusu 29.618,00 TL tutarındaki faturayı ibraz ettiğini, müvekkili şirketin de aralarında bir hesap kalmadığından bu faturayı noter aracılığıyla usulüne uygun bir şekilde iade ettiğini, bu sebeple bahsi geçen faturanın hüküm doğurmadığını, işi yaptığına ilişkin ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın sözleşemeden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini, sözleşmeye göre ifa etmeye yükümlü olduğu işi yarım bıraktığını, müvekkili şirketin de işi tamamlamak amacıyla dava dışı … ile anlaşıp, işin geri kalan kısmını yaptırmak zorunda kaldığını, yerel mahkemenin kararına dayanak aldığı bilirkişi taporunda ise tarafların sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri irdelenmemiş olup sözleşmeden doğan bedelin dahi belirlenmediğini, eksik araştırma ve değerlendirme yapılarak oluşturulan bu bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin son derece hatalı ve haksız olduğunu, ayrıca gerekçeli kararda davacı tarafça iş süresinde teslim edilmiş denilmesine rağmen dosya kapsamından açıkça görülebileceği üzere bu durumun gerçek dışı olduğunu, yukarıdaki izahlar doğrultusunda ve dosya kapsamında mevcut bütün deliller dikkate alındığında, davacının eksik ifada bulunduğu, işin eksik kalan kısmının müvekkili şirket tarafından dava dışı 3. kişiye tamamlatıldığı ve davacı şirkete eksiksiz ödeme yapıldığı sabit olduğundan davacının müvekkili şirketten bir alacağı bulunmadığını, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak, delilleri de toplanmak suretiyle yeniden esas hakkında davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Dava, davalıya ait inşaatın “dış cephe serpme, sıva ve mantolama işlerinin yapılmasına” ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında, bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar karşı davalı ve davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Taraflar arasında 07/12/2016 tarihli “davalıya ait inşaatın dış cephe serpme sıva işinin yapılması” hususunda yazılı sözleşme bulunmakta olup, davacı yüklenici tarafından davalıya 57.112,00-TL bedelli “dış cephe malzemeli serpme sıva uygulaması” konulu ve 29.618,00-TL bedelli “dış cephe malzemeli kaba sıva uygulaması” konulu faturalar düzenlemiştir.Davalı iş sahibince davacıya 49.324,00-TL ödeme yapılmış, ayrıca 7.788,00-TL bedelli iade faturası düzenlenmiş olup, bu iade faturası davacının ticari defterlerine kaydedilmiştir.Buna göre, davacı tarafça düzenlenen 57.112,00-TL bedelli fatura karşılığının ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının “kaba sıvaya ilişkin” 29.638,00-TL bedelli faturayı kabul etmeyerek iade etmesinden kaynaklanmaktadır.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki yazılı sözleşme ile davacının davalıya ait binanın serpme sıva işinin üstlendiği, sonrasında davalı iş sahibinin talebi üzerine kaba sıva işinin de üstlenildiği, bu sözleşme ilişkisine konu serpme sıva ve kaba sıva işlerinin yapılmış olduğu, davalı iş sahibi tarafından “davacının işi yarım bıraktığı, işin kalan kısmının …’e tamamlattırıldığı” ve dava dayanağı takip konusu faturanın da iade edildiği belirtilerek davanın reddi talep edilmiş ise de, sözleşmenin ifası kapsamında gerçekleşen tüm imalatların kural olarak yüklenici tarafından yapılıp teslim edildiğinini karine olarak kabul edilmesi gerektiği, bu karinenin aksinin davalı iş sahibince yasal ve kesin delillerle ispat edilemediği, bilirkişi raporundaki, davalı tarafça kalan işlerin tamamlattırıldığı belirtilen …’in “söz konusu binada sadece mantolama işini yaptığını” beyan ettiğine dair tespite davalı vekilince sunulan rapora itiraz ve istinaf dilekçelerinde açıkça bir itirazda bulunulmadığı, bilirkişi heyeti tarafından sözleşmede yazılı olan birim fiyatlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre belitilen davacının 2. fatura bedeli olan 29.618,00-TL’yi davalıdan talep edebileceğine dair belirlemeye ve yapılan bu hesap usulüne, söz konusu fatura tutarına yönelik olarak da ayrıca ve açıkça bir istinaf itirazında bulunulmadığı, buna göre, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmadığı gibi, davaya konu alacağın bilirkişi hesaplamasıyla belirlenmiş olması ve takibe konu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmaması karşısında takibe konu alacak likit kabul edilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2019 tarih ve 2018/385 Esas, 2019/669 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Alınması gereken 2.023,20 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 550,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.472,8‬0 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.